Dini Terimler Sözlüğü
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
P
R
S
Ş
T
U
Ü
V
Y
Z
G
Gaffar (el-Gaffar)
“Bağışlaması kendinden ve sonsuz olan, tövbe eden kullarının günahlarını bol
bol bağışlayarak onları cehennem azabından koruyan.” anlamında Allah’ın
esmayıhüsnasından biri.
“Muhakkak ki ben tövbe eden, inanan ve salih ameller yapan sonra da dosdoğru
yolda giden insanlara karşı Gaffar’ım.”
Kur'an-ı Kerim 20/82
Gâfir Suresi
bk. Mümin Suresi.
gaflet
1. Ne yaptığını bilmeme, ihmallik, dalgınlık.
2. Bir şeyi bile bile terk etme.
“(Ey Peygamber!) Sen onları pişman olacakları bir gün gelmeden evvel uyar.
Çünkü onlar gaflet içinde bir hayat sürerlerken ve iman etmedikleri bir
hâlde (bir de bakmışsın ki) ölüp gitmişlerdir.”
Kur'an-ı Kerim 19/39
3. Günah sevap hususunda duyarsız ve dikkatsiz davranma, Allah’tan habersiz
olma.
“İnsanların Allah’a hesap verme günleri yaklaştı. Hâlâ onlar gaflet içinde
olup (Hak’tan) yüz çevirmektedirler.”
Kur'an-ı Kerim 21/1
4. Ahiret için gereken hazırlığı yapmama.
“(Ey Muhammed!) Babaları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde
kalmış bir toplumu uyarman için (seni peygamber olarak gönderdik.)”
Kur’an-ı Kerim 36/6
5. Hukuki işlemlerde kolayca kandırılabilecek derecede saf ve dikkatsiz
olma.
6. Kalp katılığı, dinî emirlere karşı duyarsızlık.
Gafur (el-Gafur)
“Kullarını ahirette perişan etmeyen, onların günahlarını gizleyen, örten ve
günahlarından dolayı cezalandırmayan.” anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
biri.
“Allah, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı
yaratmıştır. O, Azizdir, Gafur’dur.”
Kur'an-ı Kerim 67/2
galat
1. Yanlış, yanılma, hata, bozukluk.
Söylemez asla galatsız sözü
Hiçbir marifette yoktur bir yüzü
Mektebi görmemiş kürsüde gözü
Elif be demeden dal olur mu ya
Gufrâni
2. Cahillik.
3. Kasıt unsuru olmaksızın amaçla irade beyanı arasındaki uyuşmazlık.
4. Arapça ve Farsça olmak üzere yabancı dillerden Türkçeye geçen, biçim ve
anlam değişikliğine uğrayan kelime(ler).
5. Hadis ravisinin hafıza zayıflığı, bilgisizliği, Arap dilindeki
yetersizliği, rivayet konusundaki dikkatsizlik ve gevşekliği, fiziki veya
psikolojik kusuru, olumsuz çevre şartları ve rivayeti yanlış anlama gibi
nedenlerle farkında olmadan yaptığı hata.
galiye
Şia mezhebine mensup olup Hz. Ali ve on iki imam hakkındaki düşünceleri
İslam’ın inanç sistemine aykırı olan ve bu düşüncelerinde aşırı giden
kimseler.
Mezhepler tarihi ile ilgili çalışma yapan Sünni ve Şii bilginler, galiye
terimini genellikle imamet konusunda aşırı görüşler benimseyen ve Şia’ya
bağlılık iddia eden gruplar için kullanmışlardır. Galiye’nin Hz. Ali ve
soyundan gelen imamlara ilahlık, peygamberlik isnat eden, onlara sahip
bulundukları faziletlerin üstünde aşırı özellikler yükleyen gruplar
oldukları söylenmektedir. Görüşlerindeki aşırılıklardan dolayı galiyeyi
sadece Şia ile sınırlamamak da gerekir. Galiyenin genel görüşleri şunlardır:
İlahi ruhun Hz. Peygamber’e ve Hz. Ali’ye geçtiğini iddia etmek, Allah’ı
kullara veya kulları Allah’a benzetmek, Allah’a cehalet isnat etmek,
peygamberliğin Hz. Peygamber’le sona ermediğini söylemek, Kur’an-ı Kerim’i,
İslam’ın bütünlüğüne ve Kur’an-ı Kerim’in kendi özüne aykırı bir şekilde
yorumlamak.
Gani (el-Gani)
“Zenginliğin kaynağı olan, hiçbir varlığın hiçbir şeyine ihtiyaç duymayan
fakat her varlığın ihtiyacını en mükemmel şekilde karşılayan, kendi
varlığıyla yetinip başkasına muhtaç olmayan.” anlamında Allah’ın
esmayıhüsnasından biri.
“Sizler Allah yolunda harcama yapmaya çağrılıyorsunuz. Fakat içinizden
bazıları cimrilik yapıyor. Kim cimrilik ederse kendine cimrilik etmiş olur.
Allah Gani’dir, siz ise fakirsiniz. Eğer Allah’tan yüz çevirirseniz sizin
yerinize başka bir toplum getirir. O toplum sizin benzeriniz bir toplum
olmaz.”
Kur'an-ı Kerim 47/38
ganimet
1. Herhangi bir zorluk çekmeden elde edilen şey.
“Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayın,
dinleyin; size selam verene, dünya hayatının geçici faydalarını gözetip ‘Sen
mümin değilsin.’ demeyin. Çünkü Allah’ın yanında çok ganimet vardır. Önceden
siz de öyleydiniz, Allah size lütfetti (imana geldiniz). O hâlde iyice
anlayın, dinleyin (Peşin hüküm vermeyin). Çünkü Allah yaptıklarınızdan
haberdardır.”
Kur’an-ı Kerim 4/94
2. Savaş sırasında Müslüman olmayan düşman ordusundaki askerlerden alınan
her türlü mal ve esirler.
“Almış olduğunuz ganimetlerden helal ve temiz olarak yiyin. Allah’tan
korkun. Şüphesiz Allah bağışlayandır, merhametlidir.”
Kur'an-ı Kerim 8/69
garip
1. Çok az kullanılması nedeniyle anlamı kolayca anlaşılmayan kelime.
2. Senedinin herhangi bir yerinde ravi sayısı bire düşen hadis.
3. Topluma hakim olmuş gibi gözüken ahlaki çöküntüye rağmen ahlaki
güzellikleri yaşayıp başkalarının da yaşayabilmesi için gayret eden kimse.
“İslam garip geldi yine gariplerin (omzunda) hayata dönecektir. Ne mutlu
gariplere.”
Hadis-i Şerif
gasil
1. Yıkama, su ile temizleme.
2. İslam dinine göre, insana saygının ve verilen değerin bir göstergesi
olarak Müslüman ölüyü dini usule uygun bir biçimde yıkayıp temizleme.
gasilhane
Ölü yıkanan yer.
gasp
1. Bir şeyi zorla ve haksız bir şekilde sahibinin elinden alma.
“O (yaraladığım) gemi denizde çalışan yoksullarındı. Onu kusurlu yapmak
istedim, çünkü onların gerisinde her sağlam gemiyi gasp eden bir kral
vardı.”
Kur’an-ı Kerim 18/79
2. Başkasına zorla üstün gelme.
3. Başkasına ait olan değerli dayanıklı malları, sahibinin izni olmaksızın
elinden alma.
“Bir kimse haksız olarak başkasının bir karış yerini gasp ederse kıyamet
günü o yer yedi katıyla o kimsenin boynuna geçirilir.”
Hadis-i Şerif
gassal
1. Yıkayan, temizleyen.
2. Dini usule uygun olarak ölü yıkayan kimse.
Gaşiye Suresi
Kur'an-ı Kerim’in seksen sekizinci suresidir. Mekke’de inmiştir. Yirmi altı
ayettir. Adını, beşinci ayette geçen ve ‘ansızın gelip insanı kuşatan üzücü
veya sevindirici haber’ anlamına gelen gaşiye kelimesinden almıştır.
Surenin ilk yedi ayetinde cehennemlikler, ondan sonraki dokuz ayetinde de
cennetlikler tasvir edilir. Daha sonra ise ebedî mutluluk ve inkârın temel
unsurunu oluşturan iman ve inkâr konuları üzerinde durulur. Allah’ın
varlığına işaret eden tabiattaki yaratılış olaylarına dikkat çekilir.
Hz. Muhammed’in İslam dinine davet ederken zor kullanmaması, bunun yerine
uyarıcı bir tutum takip etmesi istenilir. Surede, bütün insanların ahirette
hesaba çekileceği vurgulanır. Ahirette görülecek hesabın bireyselliğini
haber veren ayetle sure son bulur.
gavs
1. Yardım etme, imdada yetişme.
2. Velilikte ulaşılabilen en yüksek manevi makam, veliler zümresinin
başkanı.
3. Allah’ın isimlerinin ve sıfatlarının anlamlarıyla ahlaklanıp İslam’ı
derin bir aşkla yaşayan, davranışlarında Hz. Muhammed’i örnek alan ve ona
benzemeye çalışan Allah dostu; velilerin en büyüğü, insanıkâmil.
gâvur
bk. kâfir.
gayb
1. Göz önünde olmayan, gözle görülmeyen, gizli olan, hazırda olmayan.
2. Akıl ve duyular yoluyla hakkında bilgi edinilemeyen varlık alanı.
3. Henüz içinde yaşanılmayan gelecek zaman ve gelecek zaman içerisinde
meydana gelecek olaylar.
“Şüphesiz ki göklerdeki ve yerdeki gaybı sadece Allah bilir.”
Kur'an-ı Kerim 49/18
4. Öldükten sonra dirilme, cennet, cehennem, hesap günü gibi insanın duyu
organları ve akıllarıyla haklarında bilgi edinemeyecekleri âlem.
“Gerçek müminler gayba inanırlar, namazlarını kılarlar ve kendilerine
verdiğimiz rızıktan Allah rızası için harcarlar.”
Kur'an-ı Kerim 2/3
İslam’a göre Allah’ın dışında mutlak gaybı hiç kimse bilemez. Peygamberler
bile ancak Allah’ın bildirdiği kadarını bilirler. Sihirbazların, falcıların,
kâhinlerin ve şeytanların gaybı bilmesi mümkün değildir.
gayrimüekked sünnet
bk. sünnet.
gayrimüslim
1. İslam dinini hak din olarak kabul etmeyen, mümin olmayan.
2. Yahudi, Hristiyan, Sabii, Mecusi.
gaza
1. Savaş amacıyla düşmana doğru yönelme, sefere çıkma.
“Kim gaza etmez veya (yeri geldiğinde) gaza etmeyi istemezse münafıklıktan
bir şube üzerine ölür.”
Hadis-i Şerif
2. İslam dinini korumak, yaymak veya davetin önündeki engelleri kaldırmak
amacıyla Müslüman olmayanlara karşı yapılan savaş, cihat.
“Ey iman edenler! Sizler inkâr edenler gibi yeryüzünde yolculuğa çıkan veya
gaza yapan kardeşleri hakkında ‘Eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler,
öldürülmezlerdi.’ diyen (münafıklar) gibi olmayın.”
Kur'an-ı Kerim 3/156
3. Osmanlılarda, İslam dinini yaymak için yapılan savaşı ifade eden fetih
düşüncesi, fetih ruhu.
gazap
1. Öfke, kızgınlık, hiddet, hışım.
Allah’a sığın şahs-ı halimin gazabından
Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir.
Ziya Paşa
2. Hoşa gitmeyen bir şey karşısında intikam arzusuyla heyecanlanma.
“Gerçek yiğit güreşte güçlü olan değil gazap anında kendine hâkim olandır.”
Hadis-i Şerif
3. Yeryüzünde işlenmiş ve işlenecek olan her türlü zulüm ve haksızlığa karşı
Allah’ın verdiği veya vereceği ilahi ceza.
“Her kim bir mümini kasıtlı olarak öldürürse, onun cezası cehennemde ebedi
olarak kalmaktır. Allah (böyle birine) gazap ve lanet eder; ahirette de onun
için korkunç bir azap hazırlamıştır.”
Kur’an-ı Kerim 4/93
4. İnsanlar arasındaki haksızlıklardan ötürü suçluları cezalandırması
anlamında Allah’ın haberî sıfatlarından biri.
“Rahmetim gazabımı geçmiştir.(Her şeyi kuşatmıştır.)”
Kudsi Hadis
gazavatname
Osmanlılarda, Hristiyan devletlere karşı yapılan savaşları konu edinen
eserler.
gazi
1. Mücahit, gaza yapan, savaşa katılan.
“Yüce Allah üç kişinin duasını kabul eder: Gazinin, misafirin ve babanın.”
Hadis-i Şerif
2. İslam dinini korumak veya yaymak amacıyla savaşa gidip büyük
yararlılıklar gösteren ve sağ olarak dönen kişi, mücahit.
“Kim, Allah yolunda cihada çıkan bir gazinin ihtiyaçlarını giderirse, o kişi
Allah yolunda savaş yapmış gibi sevap alır.”
Hadis-i Şerif
3. Savaşta başarı kazanan kumandanlara ve hükümdarlara verilen şeref unvanı.
gazve
1. Savaş, fetih, fetih hazırlığı, askeri saldırı.
2. Hz. Peygamber’in bizzat kendisinin sevk ve idare ettiği savaşlar.
Hadis ve İslam tarihi âlimlerine göre asker sayısı az veya çok olsun, savaş
için veya başka bir amaçla hareket edilsin, çarpışma olsun veya olmasın Hz.
Peygamber’in bütün seferlerine gazve denir.
gıpta
1. İmrenme, özenme, beğenme, hoşlanma.
Üsküdar, bir ulu rüyayı görenler şehri,
Seni gıptayla hatırlar vatanın her şehri.
Yahya Kemal Beyatlı
2. Nimete kavuşma arzusu, sevinç.
3. Kişinin başkasının elindeki nimetin yok olmasını istemeksizin aynısının
kendi elinde de olmasını istemesi.
“Ancak iki kişiye gıpta edilir: Birisi Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu
malı Allah yolunda harcayan kişidir. Diğeri, Allah’ın kendisine vermiş
olduğu ilimle amel eden ve bu ilmi başkasına öğreten kişidir.”
Hadis-i Şerif
gılman
1. Genç hizmetçiler.
2. Cennete giren kimselerin hizmetleriyle görevlendirilen gençler.
“(Cennetliklere hizmet eden) sedefteki inciler gibi olan gılman (cennet
ehlinin) yanlarında dolaşırlar.”
Kur’an-ı Kerim 52/24
3. Müminlerin, büluğdan önce ölen ve anneleri babaları cennetlik olduğunda
onlara hizmet edecek olan çocukları.
Gâh Duzah’da yanam Firavun ile Haman ile
Gâh cennete varam gılman ile Rıdvan olam.
Yunus Emre
4. Kâfirlerin büluğ çağına gelmeden önce ölen ve cennet ehline hizmet
etmekle görevli çocukları.
gıyar
Eskiden Müslüman toplumlarda yaşayan gayrimüslimlerin taşımaya mecbur
oldukları zünnar, kuşak, kemer, şal vb. simge.
gıybet
1. Dedikodu, çekiştirme, yerme, kötü sözlerle anma.
Benim yârim bana yalan söylemez,
Söylerse de gıybetimi eylemez.
Karacoğlan
2. Kendimiz hakkında söylendiğinde hoşlanmayacağımız bir şeyi başka bir
Müslümanın arkasından söyleme, onu küçültücü sözlerle anma.
“Ey iman edenler!…Birbirinizin gıybetini yapmayın. Hiçbiriniz ölmüş
kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz. O hâlde Allah’tan
korkun! Allah tövbeyi çok kabul eden ve kullarına karşı merhametli olandır.”
Kur'an-ı Kerim 49/12
3. Bir kimsenin aleyhindeki incitici, küçültücü söz ve davranışlar.
Gıybet haram olmakla beraber bazı durumlarda haramlık niteliğini ortadan
kaldırır. Örneğin, haksızlık yapan kişiyi ilgili makamlara şikâyet etmek,
kötülüğe engel olma çabasında destek aramak amacıyla birisi aleyhinde
konuşmak gıybet olmadığı gibi; insanları kötülüklerden ve zararlardan
korumak, lakabı ile meşhur olan birisini bu lakapla tanıtmak, fesatçılık ve
ahlaksızlığı hayat tarzı hâline getirenleri kınamak ve toplumu uyarmak
amacıyla onlar hakkında konuşmak gıybet değildir.
“Bir kimse aleyhinde konuştuğunuz şeyler onda varsa gıybet, eğer yoksa o
kişiye iftira etmiş olursunuz.”
Hadis-i Şerif
gönül
1. Kalp.
“(Bilin ki ey insanlar,) inançlarınızı ister gizleyin ister açığa vurun, o
gönüllerinizde olan her şeyi bilir.”
Kur’an-ı Kerim 67/13
2. İstek, arzu, heves.
Akıl akıl olsaydı ismi gönül olurdu;
Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu.
Necip Fazıl Kısakürek
3. Niyet.
4. Duygu, his.
“İnsanların görmesini istemediğin ve gönlünün yatışmadığı şey günahtır.”
Hadis-i Şerif
5. İnanç ve duyguların kaynağı.
“Müminin gönlünde imanla küfür, imanla cimrilik bir arada bulunamaz.”
Hadis-i Şerif
gufran
1. Bağışlama, affetme.
2. Allah’ın azap dokunacak şeylerden kulunu koruması ve affetmesi.
“Peygamber ve müminler Allah’tan kendilerine indirilene iman ettiler.
Onlardan her biri Allah’a, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine
inandılar ve ‘Allah’ın peygamberleri arasında hiçbir ayırım yapmayız.
İşittik ve itaat ettik, Ey Rabbimiz! Gufranını dileriz. Dönüş yalnızca
sanadır.’ dediler.”
Kur'an-ı Kerim 2/285
Gulatışia
İslam dininin inanç, ibadet ve peygamberlik gibi temel konularında Kur'an-ı
Kerim ve Hz. Peygamber’in sünnetine uymayan yorumlar yapan; Hz. Ali ve Şia
imamlarını ilahlık veya peygamberlik derecesine varan nitelemelerle anan, bu
aşırı görüşlerinden dolayı İslam’ın temel prensiplerine aykırı inanışlar
geliştiren Şii gruplar.
Gulatışia’ya, “aşırı gidenler” anlamında “gulat” denmesinin diğer bazı
nedenleri de şunlardır: Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman başta olmak üzere
sahabenin ileri gelenlerini tekfir etmeleri, Kur’an-ı Kerim’in
değiştirildiğini iddia etmeleri, Kur’an-ı Kerim ve sünnette emredilen bazı
ibadetleri inkâr etmeleri.
Gurabiye
Hz. Peygamber’le Hz. Ali’nin fiziken birbirine benzetilmesinden yola çıkarak
Cebrail’in vahyi yanlışlıkla Hz. Ali yerine Hz. Muhammed’e verdiğini savunan
aşırı Şii grup.
Gurabiye, Allah’a cehalet isnat ettiği için İslam dışı kabul edilmiştir.
Çünkü Allah, peygamberliği kime vereceğini en iyi bilendir.
gurbet
1. Dervişin, nefsini eğitip geliştirerek iç dünyasında elde edeceği
derinlikle kötü söz ve davranışlardan uzak kalması.
2. Tasavvuf yoluna giren dervişin vatanından ayrı yaşaması ve halkın
davranış ve düşüncelerinden uzak kalması.
“Gurbette ölen kişi şehittir”.
Hadis-i Şerif
gurre
1. Parlaklık, beyazlık.
“Ümmetim kıyamet gününde abdest alırken yıkadığı organların parlaklığı ile
tanınır. Kim gurresinin çok olmasını isterse, abdest almaya özen göstersin.”
Hadis-i Şerif
2. Anne karnındaki çocuğun dışarıdan bir müdahale ile düşmesine neden olan
kişinin ödemek zorunda olduğu para, mal.
gusül
1. Yıkanma, temizlenme.
2. Cünüplük, hayız ve nifas gibi manevi kirlilikten kurtulmak için, niyet
ederek ağız ve burun içleri de dâhil hiçbir kuru yer kalmadan bütün vücudu
yıkama, boy abdesti.
Gusül abdestinin farzları üçtür: 1. Ağzı bol su ile yıkamak, 2. Burna su
çekerek yıkamak, 3. Tepeden tırnağa bütün vücudu yıkamak.
“Eğer cünüp olduysanız gusül (abdesti) yapınız…”
Kur'an-ı Kerim 5/6
günah
1. Suç, kabahat, hata, zulüm, israf, isyan, fesat, haram.
“Günahlarından tövbe eden sanki onu hiç işlememiş gibi olur.”
Hadis-i Şerif
2. Dinin emir ve yasaklarına aykırı olarak yapılan ve bazı durumlarda
işleyene dünyada yaptırım, ahirette ise azabı gerektiren söz, iş ve
davranışlar.
Günahlar, işleyene, kendisine karşı suç işlenen varlığa ve işlenen suçun
niteliğine göre büyük ve küçük diye ikiye ayırılır. Kur’an-ı Kerim ve
sünnet, insanları günahlardan tövbe etmeye çağırmıştır. İnsanlar bu çağrıya
olumlu cevap verir ve tövbe ederlerse Allah onların günahlarını affeder.
İslam bilginleri büyük günahlara kebire veya günahıkebair adını vermiştir.
“Ahirette, insanın helak olmasına neden olacak yedi günahtan sakınınız: 1.
Allah’a şirk koşmak, 2. Sihir ve büyü yapmak, 3. Allah’ın yasak kıldığı cana
kıymak, 4. Yetim malı yemek, 5. Faiz alıp vermek, 6. Savaştan kaçmak, 7.
İffetli insanların namuslarına iftirada bulunmak.”
Hadis-i Şerif
günahıkebair
bk. günah.