Dini Terimler Sözlüğü
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
P
R
S
Ş
T
U
Ü
V
Y
Z
B
Babıselam
1. Selam, esenlik, barış, güven kapısı.
2. Kâbe’yi de içine alan Haremişerif’in kapılarından biri.
Hz. Muhammed, Hacerülesvet’in yerini belirlemek için, Kureyşlilerce hakem
tayin edildiğinde bu kapıdan Kâbe’ye girmiş ve o tarihten itibaren bu kapıya
“Babıselam” adı verilmiştir. Hz. Peygamber, Kâbe’yi tavafa ve ziyarete
geldiğinde genellikle bu kapıdan içeri girerdi.
Medine’deki Mescidinebevi’de de aynı adı taşıyan bir kapı bulunmaktadır.
Babilik
bk. Bahailik.
Bacıyanırum
XIII. yüzyılda Anadolu’da kadınların oluşturduğu Ahilik benzeri bir kuruluş.
Osmanlıların kuruluş dönemine tesadüf eden yıllarda, çeşitli tasavvuf
okullarına mensup kadınlarca kurulmuş olan bu teşkilat; askerî, dinî, sosyal
ve iktisadi alanlarda faaliyet yürütmüştür. Bu teşkilat; Orta Asya’dan göç
ederek Anadolu’ya gelen Türk boylarını konuk ederek onlara bu yeni
topraklarda ev sahipliği yapmıştır. Teşkilatın kurucusu, Ahi Evran’ın (ö.
1262) hanımı Fatma Bacı’dır.
baç
1. Halktan alınan öşür, haraç.
Bir zamanlar krallardan taç aldık,
Uçan kuştan, akan sudan baç aldık,
Nice yavuz düşmanlardan öç aldık,
Bu kuvvetin kaynağıdır o eller!
Rıza Tevfik
2. Ticaretle uğraşanlardan alınan gümrük vergileri.
3. Her çeşit vergi.
4. Büyük bir hükümdarın, egemenliği altındaki hükümdarlardan aldığı vergi.
Bahai
İran’da Bahaullah Mirza Hüseyin Ali Nuri (1817-1892) tarafından kurulan
Bahai Mezhebi’ne bağlı kişi.
Bahailik
XIX. yüzyılın ikinci yarısında İran’da Bahaullah Mirza Hüseyin Ali Nuri
(1817-1892) tarafından kurulan mezhep.
Bab lakabıyla tanınan Mirza Ali Muhammed, 1844 yılı mayıs ayında insanlığa
yeni bir haber getirdiğini bildirip Babilik Mezhebi’ni kurmuştur. Mirza Ali
Muhammed, okuduğu medresede kapı önünde oturmayı alışkanlık hâline getirdiği
için kendisine kapı anlamına gelen “Bab” adı verilmiştir. Bahailiğin diğer
adı olan Babilik, bu “bab” sözcüğünden türetilmiştir.
Kendilerine özgü inanışları, teşkilatları ve “Kitabunnur” dedikleri bir de
kutsal kitapları vardır. Bu kitaba iman eden Bahailer Kur’an-ı Kerim’in
hükümlerinin kaldırıldığını iddia ederler. Peygamber olarak da Mirza Ali
Muhammed’e inanırlar. Bahailere göre her harfin ve sayının bir değeri vardır
ve on dokuz sayısı kutsaldır.
Kıbleleri Bahaullah’ın Akka’daki kabridir. Hac için Bab’ın Şiraz’daki evi ve
Bahaullah’ın Bağdat’taki evini ziyaret ederler. Yılda on dokuz gün olarak
tuttukları oruç yalnızca perhizden ibarettir. Tenasüh yani ruh göçü inancına
sahiptirler.
Bahailiğin genel merkezi, İsrail’in Hayfa kentidir. Günümüzde Bahailer, Batı
Avrupa, Amerika ve Kıbrıs’ta küçük cemaatler hâlinde yaşamaktadırlar.
Bâis (el-Bâis)
“İnsanları vahyin nuruyla aydınlatması, inkârdan ve her türlü kötülükten
kurtarması için peygamber gönderen; ahirette hesap vermeleri için insanları
öldükten sonra yeniden dirilten ve huzurunda toplayan.” anlamında Allah’ın
esmayıhüsnasından biri.
“…O Allah ki Bâis’tir…”
Hadis-i Şerif
Bakara Suresi
Kur’an-ı Kerim’in ikinci suresidir. Medine’de inmiştir. İki yüz seksen altı
ayet olup Kur’an-ı Kerim’in en uzun suresidir. Sureye, altmış yedi ile
yetmiş birinci ayetler arasında, Yahudilerin kesmeleri emredilen sığırdan
bahsedildiği için “inek” anlamına gelen Bakara adı verilmiştir.
Surenin ilk beş ayetinde müminlerin sıfatları anlatılır. Surede, kâfirler ve
münafıklar da çeşitli özellikleriyle ele alınırlar. Münafıklarla ilgili
derin tahliller yapılır. Küfürden ve nifaktan kurtulmak için insanın Allah’a
verdiği söz hatırlatılır. İnsanın yaratılışı, değeri, evrendeki konumu ele
alınır. Müminlerin, Yahudilerin tarihinden ibret alarak onların düştükleri
hatalara düşmemeleri öğütlenir. Bu çerçevede Yahudilere verilen nimetler ve
onların ihanetleri, iddiaları, dinlerini değiştirmeleri, Allah’ın ayetlerini
pazarlık konusu yapmaları, gerçeği saklamaları, dünyaya olan hırsları uzun
uzun anlatılır. Müminlere, onlar gibi hakikati değiştirmemeleri tavsiye
edilir.
Daha sonra bütün dinlerde kutsal kabul edilen İbrahim Peygamber ve onun
Kâbe’yi inşa etmesi ele alınır. Hz. Peygamber’in İbrahim Peygamber’in
duasının karşılığı olarak peygamber gönderildiği vurgulanarak Yahudilerin ve
Hristiyanların Hz. Muhammed’e iman etmeleri istenir. Hz. Muhammed’in
peygamber oluşuyla beraber evrensel bir görev üstlendiği hatırlatılır.
Müminlerin namaz kılarken Kâbe’ye dönmeleri emredilir. Namazın, haccın,
şehitliğin ve sabrın önemi açıklanır.
Surede, körü körüne geçmişi taklit etme, ayetlere karşı vurdumduymazlık, leş
yemek, domuz etinden ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvanlardan
yararlanmak ve içki içmek yasaklanır.
Surede, suçlara dengeli bir cezanın verilebilmesi için kısasın önemi
üzerinde durulur. Vasiyet etme, hac ve oruçla ilgili de ayrıntılı bilgiler
verilir. Cihatla ilgili ayetler de bu surede yoğun şekilde yer alır.
Evlenme, boşanma, süt emzirme gibi aile hukukuna ilişkin önemli konulara
açıklık getirilir. Duanın önemi üzerinde durulur ve fiilî dua teşvik edilir.
Yüce Yaratıcı kendisini surenin iki yüz elli beşinci ayeti olan
Ayetelkürsi’de ayrıntılı olarak tanıtır.
Allah yolunda harcama yapmanın önemi belirtilirken cimrilik, iyiliği başa
kakmak, faiz alıp vermek yasaklanır. Haram mal yememek ve kul hakkından
sakınmak için ticari işlemlerde yazılı ve belgeli sözleşme yapılması
emredilir. İman edilecek değerlerin tanıtımı ve insanın ilahî yardım isteme
biçimini ifade eden ve “Amenerresulü” diye bilinen ayetlerle sure son bulur.
Bâkî (el-Bâkî)
“Ölümsüz, devamlı, kalıcı, ebedî, sürekli, bütün varlıklar yok olduktan
sonra da zatıyla var olacak tek varlık.” anlamında Allah’ın
esmayıhüsnasından biri.
“Yeryüzünde bulunan her canlı yok olacak, ancak celal ve ikram sahibi
Rabbinin zatı baki kalacaktır.”
Kur'an-ı Kerim 55/27-28
baliğ
bk. büluğ.
barekallah
“Allah mübarek etsin.”, “Hayırlı, uğurlu ve bereketli olsun.” anlamlarında
“Maşallah” gibi söylenen dua sözü.
Yeni Cami gibi yoktur dünyada,
Barekallah onu yapan üstada,
Namazını onda kılan ziyade,
Daima okunur Kur’an’ımız var.
Âşık Ömer
Bârî (el-Bârî)
“Kusursuz olan, yoktan var eden, örneksiz ve modelsiz yaratan.” anlamında
Yüce Allah’ın esmayıhüsnasından biri.
“O Hâlık, Bârî ve Musavvir olan Allah’tır. En güzel isimler onundur…”
Kur’an-ı Kerim 59/24
ba’s
1. Diriltme, uykudan uyandırma, topraktan çıkarma, canlandırma, ihya.
“O gün (kıyamet günü) Allah onların hepsini ba’s edecek ve (dünyada) yapmış
oldukları şeyleri kendilerine haber verecektir…”
Kur’an-ı Kerim 58/6
2. Peygamber gönderme, elçi seçme.
“Biz, peygamber ba’s etmedikçe kimseye azap etmeyiz.”
Kur’an-ı Kerim 17/15
3. Kıyametten sonra İsrafil’in sura ikinci kez üfürmesiyle insanların Allah
tarafından yeniden diriltilmeleri.
Ba’s konusu, imanın altı esasından biri olan ahirete iman içerisinde önemli
bir yer tutar. Kur’an-ı Kerim’in Allah’a imandan sonra üzerinde durduğu çok
önemli bir konudur. Ba’sa, ölümden sonra diriliş anlamında “basubadelmevt”
de denir.
“Sura üflendiğinde insanlar kabirlerinden çıkarak koşarlar ve derler ki:
‘Vah bize! Bizi yattığımız yerden kim ba’s etti? İşte Rahmanın vaad ettiği
şey budur. Demek ki peygamberler doğru söylemişler.”
Kur’an-ı Kerim 36/51-52
basar
1. Görme, bakma, anlama, kavrama, sezme, tanıma.
2. Göz, görme duyusu.
3. “Her şeyi bütün ayrıntılarıyla bilip görmesi.” anlamında Allah’ın zati
sıfatlarından biri.
Bu anlamda basar sıfatı, baştaki göz ile görmekten öte Allah’ın kendine özgü
bir biçimde her şeyi görmesini ifade eder.
Bâsıt (el-Bâsıt)
“İstediği kuluna yepyeni bir hayat, neşe, huzur ve mutluluk veren,
insanların sıkıntılarını gideren; yaratılanların rızkını istediği zaman,
istediği kadar bollaştıran.” anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.
“… O Allah ki Bâsıt’tır…”
Hadis-i Şerif
Basîr (el-Basîr)
“Kusursuz ve eksiksiz olarak tam gören; her yönden işlere vâkıf olan,
olayların içyüzünü bilen.” anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.
“Allah gerçekten Basîr ve Semî’dir.”
Kur’an-ı Kerim 17/1
basiret
1. Görme, idrak etme, kavrama, bir şeyin iç yüzünü bilme, sezgi, gerçeği
kavrama, akıl, zekâ, bilinç, duyarlılık.
2. Hakikati fark etme, doğru yolu tanıma, gerçeği yanlıştan ayırma yeteneği.
“İmanı olmayanın basireti yoktur.”
İsmail Hakkı Bursevi
3. Allah’a bilinçli bir biçimde kul olmanın bir sonucu olarak elde edilen
hak ile batılı, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü birbirinden ayırma gücü.
“De ki: Budur benim yolum. Basiretle hepinizi Allah’a çağırıyorum.”
Kur’an-ı Kerim 12/108
4. Bir müminin Allah’ın ayetleri, Hz. Peygamber’in sünneti, sahabelerin
örnekliği, dini ve akli deliller ışığında kendini, insanları, dünyayı ve
ahireti gereği gibi tanıması, hayatının her alanında yalnızca Allah’ın
rızasını gözeterek amel edip kalbini, zihnini, elini, gözünü ve tüm
organlarını kontrol altında tutup hayatı vahiyle anlamlandırması.
5. İnanç ve ibadette ihlaslı olma, yalnızca Allah’a itaat edip günahları
terk etme, İslam’ı en iyi şekilde bilme, topluma Kur’an-ı Kerim ile öğüt
verip onları her türlü kötülüğe karşı uyarma.
“De ki: ‘İnsanları çağırdığım dosdoğru Allah yolu budur. Ben bu yola benimle
olanlarla beraber basiretle çağırıyorum. Allah’ı tespih ederim ve ben
(hiçbir zaman) müşriklerden olmadım.”
Kur’an-ı Kerim 12/108
basubadelmevt
Her insanın ölümden sonra Allah’ın huzurunda hesap vermek üzere yeniden
diriltilmesi.
Öldükten sonra diriltilme konusu, Kur'an-ı Kerim’de birçok ayette
anlatılmıştır. Bu konu, Kur’an-ı Kerim’in Allah’a imandan sonra üzerinde en
çok durduğu ana konulardan biridir.
“Bir kimse şu dört şeye iman etmedikçe mümin olamaz. Bunlar: Allah’tan başka
ilah olmadığına, benim, Allah’ın peygamberi olduğuma ve hakla
gönderildiğime, ölüme ve basubadelmevte, kadere (hayır ve şerrin Allah’tan
olduğuna inanma.)”
Hadis-i Şerif
batıl
1. Yok olup giden, gerçek ve doğru olmayan, esassız, boş şey, boşa giden,
hükümsüz, gerçeğe aykırı, hikmetsiz, temelsiz, devamsız.
“Mallarınızı, aranızda batıl (sebepler) ile yemeyin…”
Kur’an-ı Kerim 2/188
2. Allah’ın peygamberleri aracılığıyla bildirmiş olduğu dine uymayan her
türlü inanç, fikir, duygu, kanaat, tutum, davranış.
“Ey kitap ehli! Niçin hakkı batılla karıştırıyor ve bile bile gerçeği
gizliyorsunuz?”
Kur’an-ı Kerim 3/71
3. Kur’an-ı Kerim’de, geçersiz sayılan amel ve ibadet, çirkin, faydasız ve
gayesiz iş, Allah’ın dışında ilah diye tapınılan put, gerçeği örten perde,
gerçek bilgiye dayanmayan delil, küfür, haksızlık.
“De ki: Hak geldi, batıl yok oldu. Batıl zaten yok olmaya mahkûmdur.”
Kur’an-ı Kerim 17/81
batıl din
1. Gerçek olmayan din.
2. Allah’tan geldiği şekliyle korunamamış ve insan eliyle müdahale edilerek
bozulmuş din.
3. Kurucusunun adıyla anılan ve vahye dayanmayan din(ler).
Bâtın (el-Bâtın)
“Her şeyin iç yüzünü bilen, her şeye herkesten daha yakın olan, hiçbir gözün
göremediği ve kavrayamadığı, hiçbir bilginin kuşatamadığı varlık.” anlamında
Allah’ın esmayıhüsnasından biri.
“O Evvel, Âhir, Zâhir ve Bâtın’dır. O her şeyi bilendir.”
Kur'an-ı Kerim 57/3
Batınilik
1. Kur’an-ı Kerim ve hadislerin sadece iç anlamına önem verip dış anlamını
hesaba katmayan anlayış ve yorumlama yolu.
Batınilik her ayet ve hadisin bir iç, bir de dış yüzü olduğunu söyler. Bu
sebepten önemli olan ayet ve hadislerin iç yüzüdür. Batınilik, kendisini
ayet ve hadisleri yorumlarken Kur’an-ı Kerim ve sünnetin genel bütünlüğü
içinde kalmakla yükümlü saymamıştır.
2. Ayet ve hadislerin gerçek anlamlarını ancak Tanrı ile ilişki kurabilen
“masum imam”ın bilebileceği temel görüşünü savunan aşırı fırkaların ortak
adı.
3. İsmail b. Cafer es-Sadık (ö. 153/770) tarafından kurulan İsmailiye
Mezhebi.
bayram
1. Dinî ve millî bakımdan önemli olan ve toplumca kutlanan gün veya günler.
Yaz gelir de Arap atlar yarışır,
Bayram gelir kanlı, kinli barışır.
Karacaoğlan
2. Sevinç, neşe.
3. Cuma günü.
İslam dininde iki bayram vardır. Bunlar:
a. Ramazan bayramı. Şevval ayının 1, 2, ve 3. günü kutlanır.
b. Kurban Bayramı: Zilhicce ayının 10, 11, 12 ve 13. günleri kutlanır ve ilk
üç gününde de kurban kesilir.
“Cuma günü bayramınızdır. Bu bayram gününde (nafile) oruç tutmayınız.”
Hadis-i Şerif
bayram namazı
Ramazan ve Kurban Bayramı’nın birinci günü cemaatle birlikte ve iki rekât
olarak kılınan namaz.
Bayram namazı güneşin doğmasından yaklaşık olarak kırk beş dakika sonra
kılınmaya başlanır. Güneşin tepe noktasına gelmesine yani öğle namazından
yaklaşık bir saat öncesine kadar devam eder.
Bayram namazını akıllı, hür, mukim Müslümanlar kılarlar.
Tekbir ile, tehlil ile bayram namazında
Neslimle helalleşmeye gelsin ramazanlar!
Arif Nihat Asya
Bayramiye
Halvetî tasavvuf geleneğine bağlı Hacı Bayram Veli (ö. 833/1429-30)
tarafından kurulmuş bir tasavvuf okulu.
Bayramiye daha sonraları, Şemsiye-yi Bayramiye, Melâmiye-yi Bayramiye ve
Celvetiye gibi kollara ayrılmıştır. Bayramiye tarikatı günümüzde, Anadolu’da
hâlâ varlığını sürdürmektedir.
beddua
1. İlenç, ilenme, birinin kötülüğü için edilen dua, lanet, intizar.
2. Bir kimsenin veya toplumun Allah tarafından cezalandırılmasını isteme.
İslam dinine göre yerli yersiz beddua etmek doğru değildir.
“Zulme uğrayan kimsenin bedduasından sakınınız. Çünkü onun duası ile
Allah’ın arasında perde yoktur.”
Hadis-i Şerif
Bedî (el-Bedî)
“Allah’ın, evreni hiçbir model olmadan benzersiz ve eşsiz mükemmellikte
yaratması.” anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.
“(Allah) Göklerin ve yerin Bedî’idir. Bir şeyi yaratmak istedi mi, ona
sadece “ol’ der, o da hemen oluverir.”
Kur’an-ı Kerim 2/117
Bedir Savaşı
Hicretin ikinci yılında (M.S. 624) Mekkeli müşriklerle Medineli Müslümanlar
arasında Bedir kuyusu etrafında yapılan ilk büyük savaş.
Bedir Savaşı, üç yüz civarında Müslümanla bine yakın müşrik arasında
yapılmıştır. Bedir Savaşı Müslümanların zaferiyle sona ermiştir. Müslümanlar
on dört şehit, müşrikler ise yetmiş ölü ve yetmiş esir vermişlerdir. Bu
savaşta alınan esirlere son derece iyi davranılmış, Hz. Peygamber, mali
durumu iyi olanların fidye vermelerini, fidye veremeyecek durumda olanların
da Medineli on Müslümana okuma yazma öğretmelerini istemiştir. Bu savaşa
katılan sahabeler Hz. Peygamber’in yanında en kıymetli insanlar olarak
tanımlanmışlardır. Bu savaşın zaferle sonuçlanmasından dolayı Müslümanlar,
Arap yarımadasında büyük bir itibar kazanmış ve İslam’ı tebliğ etmek için
yeni imkânlar elde etmişlerdir.
beka
1. Sonsuzluk, ebedîlik, kalıcılık, ölmezlik, süreklilik.
2. “Sonsuz, ölümsüz ve ebedî olması.” anlamında Yüce Allah’ın zati
sıfatlarından biri.
“Şüphesiz Allah en hayırlı olandır, beka sahibidir.”
Kur’an-ı Kerim 20/73
Bekke
1. Mekke.
2. Kâbe’nin de içinde yer aldığı harem bölgesi.
“Unutmayın ki insanlık için yapılan ilk mabet Bekke’deki Kâbe’dir. O,
bereketli ve bütün insanlık için rehberlik kaynağıdır.”
Kur’an-ı Kerim 2/96
Bektaşi
Bektaşi tarikatına giren ve bu tarikatın ilkelerine bağlı kalan kişi.
Bektaşilik
XIII. yüzyılda Horasan’dan Anadolu’ya gelen Hacı Bektaş-ı Veli (ö. 669/1271)
tarafından kurulmuş tasavvuf okulu.
Bektaşilik, Ahmed Yesevi (ö. 1166) tarafından kurulan ve Türkler arasında
yaygınlaşmış Yeseviye tarikatının etkisinde kalmıştır. Yeniçeri ocağının
kuruluşundaki rolü dolayısıyla Osmanlı devlet hayatında etkisini
sürdürmüştür. Başlangıçta dine sıkı sıkıya bağlı olan bu tasavvuf okulu,
sonradan yapılan bazı müdahalelerle ibadetlere karşı daha duyarsız bir hâle
getirilmiştir.
bela
1. Gam, keder, tasa, sıkıntı, afet.
“Allah, kuluna herhangi bir hastalığı bela olarak verirse, (kul da bu
hastalığa sabrettiği sürece) Yüce Allah kulunun günahlarını bağışlar.”
Hadis-i Şerif
2. Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse.
Edep bir tac imiş nur-ı Hüdâ’dan
Giy ol tacı emin ol her beladan
Sarı Mehmet Paşa
3. Hak edilen ceza, eziyet.
4. İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum.
5. Allah’ın kullarını denemesi, sınaması.
“Biz, sizi biraz korku, açlık, mallarınızdan ve ürünlerinizden azaltmak ve
canlarınızı almak suretiyle belalara uğratırız. Sabredenleri müjdele.”
Kur’an-ı Kerim 2/155
belagat
1. İyi konuşma, sanatlı söz söyleme yeteneği.
2. Sözü, herkesin kolay kolay söyleyemeyeceği şekilde söyleme.
Belagatli söylenen sözlerde, sözcüklerin seçimi ile, oluşturulan cümlenin
manası arasında tam bir uygunluk olur. Kur’an-ı Kerim en güzel belagat
örneğidir.
3. Sözün düzgün, kusursuz ve yerinde söylenmesini öğreten ilim, söz
sanatlarını inceleyen bilim dalı.
Bel’am
1. Hz. Musa döneminde yaşayan; bilgisini, doğrunun ve peygamberin lehine
kullanmak yerine kötülüğün ve Firavun’un zulmünün devamı için kullandığından
dolayı Allah tarafından lanetlenen kişi.
2. Dinî kural ve değerleri meşru olmayan siyasal düzenin korunması yahut var
olan ortamın devamının sağlanması amacına hizmet edecek şekilde yorumlayan
ve halkı bu düzene bağlamaya çalışan bilgin, din istismarcısı.
Beldeyiemin
1. Güvenilen, korunulan belde, memleket, yer, bölge, şehir.
2. Mekke.
“İnciri ve zeytini düşün ve Sina dağını, bu Beldeyiemin’i. Gerçek şu ki biz
insanı en güzel şekilde yarattık…”
Kur’an-ı Kerim 95/1-4
3. Hz. Peygamber’e vahyin geldiği toprakların ortak adı.
Beldeyitayyibe
Hz. Peygamber’in hicret yurdu olarak seçtiği ve hicretten sonraki ömrünü
geçirdiği, Mescidinebevi’nin ve kabrinin bulunduğu “güzel şehir” anlamında
Medine şehri.
“Medine, Beldeyitayyibe’dir. Kötüleri (ve kötülükleri) barındırmaz…”
Hadis-i Şerif
Beled Suresi
Kur’an-ı Kerim’in doksanıncı suresidir. Mekke’de inmiştir. Yirmi ayettir.
Adını, ilk ayette geçen “yer, şehir ve kasaba” anlamına gelen “beled”
kelimesinden almıştır. Sureye adını veren beled kelimesiyle Mekke şehri
kastedilmiştir. Mekke’de inen surelerle aynı hedefleri taşır.
Sureye, imanı gönüllere yerleştirmenin, hesap ve ceza gününe iman etmeyi
güçlendirmenin, itaatkârlarla isyankârları birbirinden ayırmanın önemini
bildiren ayetlerle başlanır.
Surede, köleleri özgürlüğe kavuşturmanın, aç insanları doyurmanın ve
akrabalara iyilikte bulunmanın önemi vurgulanır. İyilik yapmak suretiyle
amel defterlerini ahirette sağ taraflarından alacak olanların kurtulacakları
haber verilir. Kötülükleri iş edinenlerin ve inkârcıların ise ahirette
cehennemlik olacaklarını bildiren ayetlerle sure son bulur.
Belkıs
Yemen’de yaşamış olan Sebe kabilesinin kraliçesi.
Belkıs, Hz. Süleyman zamanında yaşamıştır. Süleyman Peygamber onu tevhit
dinine davet etmiş, o da Hz. Süleyman’ın ziyaretine giderek onun getirmiş
olduğu dini kabul etmiş ve Allah’a teslim olmuştur. Kur’an-ı Kerim’in yirmi
yedinci suresi olan Neml Suresi’nde bu kraliçenin başından geçenlerle ilgili
ayrıntılı bilgiler verilmiştir.
Beni İsrail
1. İsrailoğulları.
2. Lakabı İsrail olan Yakup Peygamber’in soyundan gelenler; Hz. Yakup’un
çocukları ve torunları.
“Beni İsrailden: ‘Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, anaya babaya,
yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edin, insanlara güzel güzel konuşun,
namazı kılın, zekâtı verin’ diye söz almıştık. Sonra siz pek azınız hariç
verdiğiniz sözden döndünüz. Sizler zaten döneksiniz. ”
Kur’an-ı Kerim 2/83
Berâe suresi
bk. Tevbe suresi.
berat (beraet)
1. Kurtulma, uzaklaşma, temize çıkma, selamet.
“Sizin inkârcılarınız önceki inkâr edenlerden daha mı hayırlı? Yoksa sizin
berat ettiğinize dair önceki kitaplarda bir haber mi var?”
Kur’an-ı Kerim 54/43
2. Nişan, rütbe, ferman.
3. Dostluğun kesilmesi, yakınlığın kaldırılması.
4. Dinen çirkin görülen herhangi bir şeyden uzaklaşma.
5. Kişinin hukuki veya cezai sorumluluğunun olmaması veya ortadan kalkması.
Berat Gecesi
bk. Berat Kandili.
Berat Kandili
Müslümanların günahtan kurtulup Allah’ın affını elde etmeyi umdukları şaban
ayının on beşinci gecesi.
Hz. Peygamber, Berat Kandili’nin ibadetle geçirilmesini istemiştir. Yüce
Allah bu geceyi ibadetle geçiren mümin kullarını bağışlar ve cehennem
azabından korur.
“Yüce Allah, Berat Kandili’nde kendisine ortak koşanlarla anne ve babaya
isyankâr davrananların dışında bütün kullarını bağışlar.”
Hadis-i Şerif
bereket
1. Nimet, bağış, Allah’ın karşılıksız vermesi.
2. Uğur, hayır.
“Kulu Muhammed’i bir gece Mescidiharam’dan kendisine birtakım ayetlerimizi
göstermek için çevresini bereketli kıldığımız Mescidiaksa’ya götüren
Allah’ın şanı yücedir. Doğrusu o, işitir ve görür.”
Kur’an-ı Kerim 17/1
3. Bolluk, gürlük, feyiz, mutluluk ve güzelliklerin artması.
“Ticarete hile karışınca bereket gider.”
Hadis-i Şerif
4. Yağmur, rahmet.
Berr (el-Berr)
“Kulları hakkında bağışı, iyiliği çok olan, onlar için kolaylık ve rahatlık
isteyen.” anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.
“…Allah gerçekten Berr ve Rahim olandır.”
Kur’an-ı Kerim 52/28
berzah
1. İki şey arasındaki engel, iki denizin birbirine kavuşmasına engel olan
kara parçası, kanal, geçit, boğaz.
“Allah (acı ve tatlı sulu) iki denizi birbirlerine kavuşup karışabilmeleri
için serbest bırakmıştır. (Ama) aralarında aşamayacakları bir berzah
vardır.”
Kur’an-ı Kerim 55/19-20
2. Ölümle başlayıp tekrar dirilme zamanına kadar sürecek olan ara dönem.
“İnkârcılardan birine ölüm gelince: ‘Rabbim! Beni dünyaya tekrar döndür,
belki daha önceden yapmadığımı tamamlar, iyi işler yaparım.’ der. Hayır; bu
söylediği boş bir sözdür. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında
geriye dönmekten onları alıkoyan bir berzah vardır.”
Kur’an-ı Kerim 23/99-100
3. Ahiret hayatının başlangıcını oluşturan dünya ile ahiret arasındaki âlem,
kabir hayatı.
Bir gün sefer düşer berzah iline,
Otağı kalkacak sultan eğlenmez.
Hüdayi
besmele
“Yarattığı bütün varlıklara bol bol nimet veren, yardım eden ve bağışlayan
Allah’ın adı ile” anlamına gelen ve bir işe başlarken söylenen
‘Bismillahirrahmanirrahim’in kısaltılmış şekli.
Tevbe Suresi hariç Kur’an-ı Kerim’deki bütün surelerin başında besmele
bulunur. Kur’an-ı Kerim okumaya başlayan kimsenin besmeleyi söylemesi
gerekir. Ayrıca her hayırlı işe besmeleyle başlamak sünnettir.
“Besmele ile başlanmayan işin sonunda hayır yoktur.”
Hadis-i Şerif
beşir
1. Müjdeci, sevindirici, göze aydınlık, gönle sevinç verici.
2. Haber getiren.
“Beşir gelip de (Yusuf’un gömleği)ni (Yakup’un) yüzüne sürünce Yakup’un gözü
derhâl açıldı…”
Kur’an-ı Kerim 12/96
3. “Müslümanlara Allah’ın bağış ve yardımını, ahirette erişecekleri ilahî
nimetleri müjdeleyen.” anlamında Hz. Muhammed’in sıfatı.
“Biz seni hakikatle beşir ve nezir olarak gönderdik.”
Kur’an-ı Kerim 2/119
betül
1. Namusunu ve iffetini koruyan.
2. Allah’ın emirlerine titizlikle uyan ve ibadetlerini hakkıyla yerine
getirmeye çalışan; her an Allah’la beraber olma bilincini zihninde taşıyıp
kendisini Allah yoluna adayan.
“Rabbinin adını (çokça) an ve olabildiğince betül ol.”
Kur’an-ı Kerim 73/8
3. İffeti ve ahlakıyla örnek kadın Hz. Meryem.
“…Hz. İsa, Yüce Allah’ın betül olan Meryem’de ‘ol’ emriyle yaratmış olduğu
bir ruh, Allah’ın kulu ve elçisidir…”
Cafer b. Ebi Talip
4. Hz. Peygamber’in kızı Hz. Fatıma’nın sıfatı.
beyan
1. Bir şeyin açıklığa kavuşması, anlatma, bir şeyi delil getirerek
ispatlama, açık söyleme, bildirme, anlaşılır bir dille açıklama.
2. İslam dininin birinci kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’in açıklanması.
Beyan ifadesi, Kur’an-ı Kerim için kullanılan bir sıfattır. Ayrıca Kur’an-ı
Kerim’deki bazı kapalılıkları açıklayan sünnet için de beyan terimi
kullanılır. Buna göre Hz. Muhammed’in peygamberlik görevi, kendisine
indirilen Kur’an-ı Kerim’i halka ulaştırmak hem de Kur’an-ı Kerim’i beyan
etmektir.
“(Ey Muhammed) Kur’an-ı Kerim’i (unutmamak amacıyla) hızlı hızlı okumaya
çalışma, onu senin kalbinde toplamak ve sana okumak bize aittir. O hâlde
sana Kur’an okuduğumuz zaman onun okunuşunu izle, onun beyanı bize düşer.”
Kur’an-ı Kerim 75/16-19
3. Kur’an-ı Kerim’in adlarından biri.
“Bu (Kur’an) insanlar için bir beyan, Allah’ın emir ve yasaklarına uygun
davranışlar gösterenlere hidayet ve öğüttür.”
Kur’an-ı Kerim 3/138
4. İnsanları etkileyecek şekilde söz ve şiir söyleme.
“Bazı beyanlarda büyüleyici bir etki vardır.”
Hadis-i Şerif
5. Belagat ilminin, teşbih, istiare, mecaz ve kinaye gibi bölümlerini
öğreten kısmı.
beynamaz
Namaz kılmayan kimse.
Beytiatîk
1. Yeryüzünde yapılan ilk mescit, Kâbe.
“Sonra (hacılar, bıyıklarını, tırnaklarını kesmek, diğer temizlik
ihtiyaçlarını gidermek suretiyle) kirlerinden arınsınlar, adaklarını yerine
getirsinler ve Beytiatik’i tavaf etsinler.”
Kur’an-ı Kerim 22/29
2. “Hac ve umre yapmaya gelen insanları günahlarından arındıran,
özgürlüklerine kavuşturan.” anlamında Kâbe’nin adlarından biri.
Beytiharam
“Çevresinde suç işlenmesi haram olan ev.” Anlamında Kâbe’nin adlarından
biri.
Çevresinde suç işlemek ve canlı varlıklara zarar vermek haram olduğu için
Kâbe’ye bu ad verilmiştir.
“Ey inananlar! Ne Allah’ın koyduğu dinî hükümlere, ne haram aya, ne kurbana
ne gerdanlık(lı kurban)lara ve ne de Rablerinin lütuf ve rızasını isteyerek
Beytiharam’a doğru gelenlere saygısızlık etmeyin…”
Kur’an-ı Kerim 5/2
Beytimukaddes
Hz. Süleyman tarafından Kudüs şehrinde yaptırılan Mescidiaksa.
Müslümanlar, Medine’ye hicret ettiklerinde yaklaşık bir buçuk yıl kadar
Beytimukaddes’e yönelerek namaz kılmışlardır. Daha sonra Allah, kıbleyi
Beytimukaddes’ten Kâbe’ye çevirmiştir. Ayrıca Beytimukaddes, Hz. Muhammed’in
mirac mucizesinin de başlangıç noktasıdır.
“Beytimukaddes’te kılınan namaz diğer yerlerde kılınan namazdan beş yüz kat
daha faziletlidir.”
Hadis-i Şerif
Beytullah
bk. Kâbe.
beytülmal
1. Maliye, devlet hazinesi, devlete ait mal varlığının bütünü.
2. Devletin mal varlığını muhafaza ve kontrol eden kurum.
3. Hz. Peygamber’in Medine döneminden itibaren devlet gelirlerini korumak,
muhafaza etmek ve yeri geldiğinde de hak sahiplerine vermek için oluşturulan
devlet hazinesi.
Hz. Peygamber döneminde, devlete ait mallar bir müddet Hz. Muhammed’in
evinde korunmuş; daha sonra ayrı bir bina tahsis edilmiştir. Beytülmalin ilk
sorumlusu Hz. Ömer’dir.
beyyine
1. Apaçık ve kesin delil, kanıt.
2. Bir şeyi ispata yarayan veya açıkça gösteren delil.
“Daha önceden kitap verilmiş olanlar (Yahudiler ve Hristiyanlar),
kendilerine apaçık beyyine geldikten sonra (dinlerinde) ayrılığa düştüler…”
Kur’an-ı Kerim 98/4
3. Bir olayın doğruluğunu ortaya koyan yöntem.
“Allah’tan size bir rahmet ve doğruyu gösterme aracı olarak apaçık
beyyineler gelmiştir.”
Kur’an-ı Kerim 6/157
Beyyine Suresi
Kur’an-ı Kerim’in doksan sekizinci suresidir. Medine’de inmiştir. Sekiz
ayettir. Adını birinci ayette geçen “apaçık delil, kanıt” anlamına gelen
“beyyine” kelimesinden almıştır.
Surede, müşriklerin Hz. Muhammed’e ve Kur’an-ı Kerim’in emirlerine karşı
inatçı tavırları ele alınır. Müşrikler gibi olmayıp ellerinde bir kitap
olmasına rağmen dinlerinde ayrılığa düşen Yahudiler ve Hristiyanlar İslam’da
birleşmeye çağrılırlar. Birleşmenin ortak noktaları; yalnızca İslam’ı din
olarak kabul etme, Allah’a içtenlikle ibadet etme, namaz kılma ve zekât
verme olarak ele alınır. Bu ortak noktalara uymayanların İslam’la
ilgilerinin olmadığı vurgulanır. Bu şartlara uyan müminlerin
kurtulacaklarını ve ebedî olarak cennette kalacaklarını haber veren ayetle
sure son bulur.
bezmielest
Ruhlar âleminde, Allah’ın bütün insanların ruhlarından, kendisinden başka
bir ilahın varlığını kabul etmemeleri konusunda almış olduğu söz, ahit,
kalubela.
Bezmielest Araf Suresi’nin yüz yetmiş ikinci ayetinde ele alınır. Bu ayete
göre Allah, ruhlara “Elestü bi-Rabbiküm” (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)
sorusunu yöneltince ruhlar; “Belâ” (Evet! Rabbimizsin.) dediler. Bezmielest,
ruhlar henüz bedenlere girmeden gerçekleşmiştir.
biat
1. Söz verme amacıyla el sıkma.
“Biz, Hz. Peygamber’e namaz kılma, zekâtı verme ve her Müslümana öğüt verme
konusunda biat ettik.”
Cerir b. Abdullah
2. Birinin hâkimiyetini kabul etme ve emirlerine bağlılığını bildirme.
“(Ey Muhammed!) Sana biat edenler gerçekte Allah’a biat etmektedirler…”
Kur’an-ı Kerim 48/10
3. Halifelik makamına geçenin eli üzerine el koyarak veya el sıkışarak
kişinin ona bağlılığını göstermesi ve itaat edeceğine dair söz vermesi.
Hz. Peygamber, bir iş konusunda sahabelerden söz almak istediğinde, onlarla
el sıkışarak itaat ve bağlılık sözü alırdı. Bu davranış biçimi, daha sonraki
halifeler tarafından da benimsenmiştir.
4. Eskiden İslam devletinde idare edenle idare edilenler arasında yapılan
seçim veya bağlılık özelliği taşıyan sözleşme.
bidat
1. Sonradan olan, sonradan ortaya çıkan, türeyen şey.
2. Daha önce mevcut olmayan ve sonradan meydana çıkan inançlar, ameller.
“Sözün en hayırlısı Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’dir. Yolun en hayırlısı
Hz. Muhammed’in yoludur. Kitap ve sünnete aykırı olarak sonradan çıkarılan
her bidat sapıklıktır.”
Hadis-i Şerif
3. Hz. Peygamber döneminden sonra ortaya çıkan, dinî bir delile dayanmayan
inanç, ibadet, fikir ve davranışlar.
“Allah, bidat sahibinin amellerini o kişi bidatini terk edene kadar kabul
etmez.”
Hadis-i Şerif
billahi
“Allah adına ant içerim, Allah adına söz veririm, Allah hakkı için.”
anlamında bir yemin sözü.
İslam dini yemin sözlerinin gereksiz yere kullanılmasını hoş
karşılamamıştır. Buna göre Müslümanların yemin etmeyi ağız alışkanlığı
hâline getirmemeleri gerekir.
Ey Yârenler yâr yoluna nem kaldı ki yanmamışam
Bunca ki yandım yanaram billah ki usanmamışam
Kadı Burhanettin
Bi’rimaune
Mekke ile Medine yolu üzerinde Süleymoğulları ve Amiroğulları kabileleri
arazisinde yer alan bir kuyu.
Hz. Peygamber, Amiroğulları kabilesinin reisi olan Amir b. Malik’in daveti
üzerine, Medineli Müslümanlardan 70 kişilik bir Müslüman davetçi heyetini,
onlara İslam’ı öğretmek üzere göndermişti. Bu heyet, konakladıkları yerde
Süleymoğulları tarafından pusuya düşürülmüş ve Bi’rimaune denen yerde şehit
edilmişlerdir. Resulullah’ı ve bütün müminleri derin bir hüzne boğan bu acı
olay, İslam tarihine Bi’rimaune faciası olarak geçmiştir.
birr
1. İyilik ve hayrın her çeşidi; ihsan, zekât, yardım, lütuf, güzel geçinme,
olgunluk, doğruluk.
“Birr, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanmak;
kendisi için malları ne kadar sevimli de olsa yakınlara, yetimlere,
yoksullara, yolda kalmışlara, muhtaçlara, köle ve esirlere harcamada
bulunmak; namaz kılıp zekâtı ödemektir…”
Kur’an-ı Kerim 2/177
2. Kur’an-ı Kerim ve sünnette emredilen bütün ibadetler, salih amel, iyilik,
sevap.
“Allah’a imandan sonra en hayırlı iş anne babaya yapılan birrdir.”
Hadis-i Şerif
bi’set
1. Gönderme, iletme, elçi tayin etme.
“İnsanlar bir tek ümmetti. Allah, peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak
bi’set etti…”
Kur’an-ı Kerim 2/213
2. Bütün peygamberlerin, özel olarak da Hz. Muhammed’in peygamberlikle
görevlendirilmesi.
Hz. Muhammed’in henüz peygamber olarak gönderilmeden önceki dönemine
“bi’setten önceki dönem”, peygamberlik geldikten sonraki dönemine ise
“bi’setten sonraki dönem” ya da “bi’set dönemi” adı verilir.
“Hz. Muhammed bi’setinden on üç yıl sonra Mekke’den Medine’ye hicret etti.”
Muhammed Hamidullah
bismillah
bk. besmele.
boşanma
bk. talak.
boy abdesti
bk. gusül.
Brahmanizm
Hindistan’ın sosyal ve siyasal yapısını şekillendiren, kutsal kitap olarak
“Vedalar”ı kabul eden en eski Hint dini.
Brahmanizm’in en belirgin özelliği ruh göçü inancı ve rahipler sınıfının
kesin egemenliğidir. Bu egemenlik 1940 yılında çıkarılan Hint anayasasıyla
kaldırılmıştır. Brahmanizm’de ibadet olarak, ruhu dinlendirmek için yoga
eğitiminin ve kurbanın önemli bir yeri vardır.
Budizm
Buddha’nın kurmuş olduğu din.
Buddha tahminen M.Ö. 483-563 yılları arasında yaşamış bir Hint düşünürüdür.
Asıl adı Guatama’dır. Onun kurmuş olduğu din ve felsefe sistemine de
“Budizm” denilir. Buddha sözcüğü, Sanskritçede “aydınlanmış kişi” anlamına
gelir. Budizm’deki aydınlanma şu dört aşamayı kavramaktan geçer: 1. Bütün
hayat ıstırap vericidir. Doğmak da ölmek de birer ıstıraptır. 2. Dünyadaki
ıstıraptan kurtuluşa engel olan şey arzulardır. 3. Kurtuluş için arzuları
terk etmek zorunludur 4. Kurtuluş, dünyadan el etek çekmekle olmaz; doğru
inanış, doğru söz, doğru karar, doğru hareket, doğru yaşayış, doğru çalışma,
doğru düşünme ve doğru karar verme ile olur. Budizm’in sosyal yapısında kast
sistemi vardır. Her kasta mensup olan kişi dünyadan el etek çekerek ebedî
kurtuluş olan Nirvana’ya ulaşabilir. Ruh göçü, Budizm’de de önemli bir inanç
esasıdır.
buğuz
1. Nefret, kin, düşmanlık, tiksinme, iğrenme.
“Düşmanına bile ölçülü buğzet, belki bir gün dostun olabilir.”
Hz. Ali
2. Bir kişiye, yapmış olduğu bir kötülükten dolayı kin besleme, husumet.
İslam dinine göre kişisel çıkarlarından dolayı bir kimseye buğzetmek hoş
karşılanmamıştır.
“Ey Allah’ın kulları! Birbirinize haset etmeyin, buğzetmeyin, birbirinize
sırt çevirmeyin, kardeşler olun…”
Hadis-i Şerif
Buhari
bk. Sahihibuhari.
büluğ
1. Ulaşma, yetişme, erişme, varma, kavuşma.
2. Ergenlik, çocuğun belirli çağa erişmesi ve bünyesinin belirli fizyolojik
ve biyolojik nitelikleri kazanması.
Bu nitelikleri kazanan erkeğe “baliğ”, kıza ise “baliğa” denir.
“(Sorumluluğunuz altındaki) yetim çocukları büluğ çağına (evlenme yaşına)
kadar sınayın; (aklen) olgunlaştıklarını tespit ederseniz mallarını
kendilerine verin...”
Kur’an-ı Kerim 4/6
3. Bir insanın çocukluk döneminden çıkıp fiilen veya hükmen cinsî erginlik
kazanarak dinî emirlere muhatap olma yaşı.
“Uyanana kadar uyuyandan, büluğa erişene kadar çocuktan ve aklı olmayan
deliden sorumluluk kaldırılmıştır.”
Hadis-i Şerif
Burak
Hz. Peygamber’i Miraç Gecesi taşıyan binek.
Ruhun kadar hafif yüreğin, kolların, başın…
Çıkmaktasın büyük yola… Cibril yoldaşın;
“Geldim dedin; uğurlayanım Mescidiharam…”
Bindin Burak’a, Mescidiaksa binektaşın.
Arif Nihat Asya
burhan
1. Kesin delil, kanıt, ispat, apaçık ve en kuvvetli kanıt.
“Öyleyse artık, kim ki, hakkında hiçbir burhana sahip olmadığı hâlde
Allah’la beraber başka bir tanrıya yakarırsa bunun hesabını Rabbinin katında
mutlaka verecektir; (ve) şüphesiz, hakkı inkâr etmiş olanlar asla kurtuluşa,
esenliğe erişemeyeceklerdir!”
Kur’an-ı Kerim 23/117
2. Peygamberlerin, peygamberlik iddiasını ispat için, şüpheleri ortadan
kaldıracak açıklıkta ve itirazlara yer vermeyecek kesinlikte Allah’ın
izniyle gösterdikleri olağanüstü deliller, mucizeler.
“(Ve şimdi) elini koynuna sok; lekesiz olarak bembeyaz (ışıl ışıl) çıksın!
Ve bütün korkulardan sıyrılmış olarak (artık) kolunu kanadını indir! Bu iki
şey, senin, Rabbin tarafından Firavun ve onun seçkinler çevresine
(gönderilen bir elçi) olduğunu gösteren burhanlardır…”
Kur’an-ı Kerim 28/32
3. Kur’an-ı Kerim
“Ey insanlar! Rabbinizden size burhan geldi ve size aydınlatıcı bir nur
gönderdi.”
Kur’an-ı Kerim 4/174
Buruc Suresi
Kur’an-ı Kerim’in seksen beşinci suresidir. Mekke’de inmiştir. Yirmi iki
ayettir. Adını, birinci ayette geçen ve “burçlar” anlamına gelen “buruc”
kelimesinden almıştır.
Surede, imanları dolayısıyla ateş dolu hendeklere atılan müminlerden ve
onları ateşe atan “Ashabıuhdud” denilen zalim kimselerden bahsedilir. Ayrıca
imanın gereği olan salih amelleri çokça yapmaktan ve ahiret hâllerinden
bahsedilir. Mazlumlara Allah’ın yardımının gerçekleşeceği vurgulanır.
Allah’ın mutlak anlamda yaratıcı olduğu ve her şeyin onun dilemesiyle
meydana geldiği belirtilir. Bu çerçevede, azgın ve zorba Firavun’un
askerleriyle beraber kötülük ve taşkınlıkları nedeniyle yok edilişleri açık
bir şekilde haber verilir. Kur’an-ı Kerim’in yüceliğini ve bu kitabın ‘Allah
katında korunan levhalar’da yazılı olduğunu bildiren ayetlerle sure son
bulur.
bühtan
1. İftira, suçlama.
2. Yalan söyleme, uydurma.
Karac’oğlan der ki: Yemin etmeyin,
Ballar yalayıp da ağı yutmayın,
Var git yiğit deyi bühtan etmeyin,
Niçin söz verdim sen gel deyi deyi?
Karacaoğlan
3. Bir kimseye günah yahut kusur sayılan bir söz, davranış veya nitelik
yakıştırma, çamur atma.
“Din kardeşini, arkasından hoşlanmadığı şekilde anarsan gıybet; onda olmayan
şeyleri ona yakıştırırsan bühtan etmiş olursun.”
Hadis-i Şerif
büyü
1. Sihir.
“…Hırsızlık yapmayın, zina etmeyin ve büyü ile uğraşmayın…”
Hadis-i Şerif
2. Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların
başvurdukları gizli işlem ve davranışlar.
3. Din dışı dua ve hareketlerle insan psikolojisi üzerinde etki yapma.
İslam dini, çeşitli biçimlerde yapıldığı söylenen büyü ve büyücülüğün her
türlüsünü haram kılmıştır.
“Yedi büyük günahtan sakınınız: Allah’a ortak koşmak, büyü yapmak, haksız
yere insan öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaş meydanından kaçmak
ve namuslu kadınlara iftira etmek.”
Hadis-i Şerif
büyük günah
bk. kebire.