dindersioyun.com
Dini Terimler Sözlüğü

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

B



Babıselam

1. Selam, esenlik, barış, güven kapısı.

2. Kâbe’yi de içine alan Haremişerif’in kapılarından biri.

Hz. Muhammed, Hacerülesvet’in yerini belirlemek için, Kureyşlilerce hakem tayin edildiğinde bu kapıdan Kâbe’ye girmiş ve o tarihten itibaren bu kapıya “Babıselam” adı verilmiştir. Hz. Peygamber, Kâbe’yi tavafa ve ziyarete geldiğinde genellikle bu kapıdan içeri girerdi.

Medine’deki Mescidinebevi’de de aynı adı taşıyan bir kapı bulunmaktadır.



Babilik

bk. Bahailik.



Bacıyanırum

XIII. yüzyılda Anadolu’da kadınların oluşturduğu Ahilik benzeri bir kuruluş.

Osmanlıların kuruluş dönemine tesadüf eden yıllarda, çeşitli tasavvuf okullarına mensup kadınlarca kurulmuş olan bu teşkilat; askerî, dinî, sosyal ve iktisadi alanlarda faaliyet yürütmüştür. Bu teşkilat; Orta Asya’dan göç ederek Anadolu’ya gelen Türk boylarını konuk ederek onlara bu yeni topraklarda ev sahipliği yapmıştır. Teşkilatın kurucusu, Ahi Evran’ın (ö. 1262) hanımı Fatma Bacı’dır.



baç

1. Halktan alınan öşür, haraç.

Bir zamanlar krallardan taç aldık,

Uçan kuştan, akan sudan baç aldık,

Nice yavuz düşmanlardan öç aldık,

Bu kuvvetin kaynağıdır o eller!

Rıza Tevfik

2. Ticaretle uğraşanlardan alınan gümrük vergileri.

3. Her çeşit vergi.

4. Büyük bir hükümdarın, egemenliği altındaki hükümdarlardan aldığı vergi.



Bahai

İran’da Bahaullah Mirza Hüseyin Ali Nuri (1817-1892) tarafından kurulan Bahai Mezhebi’ne bağlı kişi.



Bahailik

XIX. yüzyılın ikinci yarısında İran’da Bahaullah Mirza Hüseyin Ali Nuri (1817-1892) tarafından kurulan mezhep.

Bab lakabıyla tanınan Mirza Ali Muhammed, 1844 yılı mayıs ayında insanlığa yeni bir haber getirdiğini bildirip Babilik Mezhebi’ni kurmuştur. Mirza Ali Muhammed, okuduğu medresede kapı önünde oturmayı alışkanlık hâline getirdiği için kendisine kapı anlamına gelen “Bab” adı verilmiştir. Bahailiğin diğer adı olan Babilik, bu “bab” sözcüğünden türetilmiştir.

Kendilerine özgü inanışları, teşkilatları ve “Kitabunnur” dedikleri bir de kutsal kitapları vardır. Bu kitaba iman eden Bahailer Kur’an-ı Kerim’in hükümlerinin kaldırıldığını iddia ederler. Peygamber olarak da Mirza Ali Muhammed’e inanırlar. Bahailere göre her harfin ve sayının bir değeri vardır ve on dokuz sayısı kutsaldır.

Kıbleleri Bahaullah’ın Akka’daki kabridir. Hac için Bab’ın Şiraz’daki evi ve Bahaullah’ın Bağdat’taki evini ziyaret ederler. Yılda on dokuz gün olarak tuttukları oruç yalnızca perhizden ibarettir. Tenasüh yani ruh göçü inancına sahiptirler.

Bahailiğin genel merkezi, İsrail’in Hayfa kentidir. Günümüzde Bahailer, Batı Avrupa, Amerika ve Kıbrıs’ta küçük cemaatler hâlinde yaşamaktadırlar.



Bâis (el-Bâis)

“İnsanları vahyin nuruyla aydınlatması, inkârdan ve her türlü kötülükten kurtarması için peygamber gönderen; ahirette hesap vermeleri için insanları öldükten sonra yeniden dirilten ve huzurunda toplayan.” anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.

“…O Allah ki Bâis’tir…”

Hadis-i Şerif



Bakara Suresi

Kur’an-ı Kerim’in ikinci suresidir. Medine’de inmiştir. İki yüz seksen altı ayet olup Kur’an-ı Kerim’in en uzun suresidir. Sureye, altmış yedi ile yetmiş birinci ayetler arasında, Yahudilerin kesmeleri emredilen sığırdan bahsedildiği için “inek” anlamına gelen Bakara adı verilmiştir.

Surenin ilk beş ayetinde müminlerin sıfatları anlatılır. Surede, kâfirler ve münafıklar da çeşitli özellikleriyle ele alınırlar. Münafıklarla ilgili derin tahliller yapılır. Küfürden ve nifaktan kurtulmak için insanın Allah’a verdiği söz hatırlatılır. İnsanın yaratılışı, değeri, evrendeki konumu ele alınır. Müminlerin, Yahudilerin tarihinden ibret alarak onların düştükleri hatalara düşmemeleri öğütlenir. Bu çerçevede Yahudilere verilen nimetler ve onların ihanetleri, iddiaları, dinlerini değiştirmeleri, Allah’ın ayetlerini pazarlık konusu yapmaları, gerçeği saklamaları, dünyaya olan hırsları uzun uzun anlatılır. Müminlere, onlar gibi hakikati değiştirmemeleri tavsiye edilir.

Daha sonra bütün dinlerde kutsal kabul edilen İbrahim Peygamber ve onun Kâbe’yi inşa etmesi ele alınır. Hz. Peygamber’in İbrahim Peygamber’in duasının karşılığı olarak peygamber gönderildiği vurgulanarak Yahudilerin ve Hristiyanların Hz. Muhammed’e iman etmeleri istenir. Hz. Muhammed’in peygamber oluşuyla beraber evrensel bir görev üstlendiği hatırlatılır. Müminlerin namaz kılarken Kâbe’ye dönmeleri emredilir. Namazın, haccın, şehitliğin ve sabrın önemi açıklanır.

Surede, körü körüne geçmişi taklit etme, ayetlere karşı vurdumduymazlık, leş yemek, domuz etinden ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvanlardan yararlanmak ve içki içmek yasaklanır.

Surede, suçlara dengeli bir cezanın verilebilmesi için kısasın önemi üzerinde durulur. Vasiyet etme, hac ve oruçla ilgili de ayrıntılı bilgiler verilir. Cihatla ilgili ayetler de bu surede yoğun şekilde yer alır.

Evlenme, boşanma, süt emzirme gibi aile hukukuna ilişkin önemli konulara açıklık getirilir. Duanın önemi üzerinde durulur ve fiilî dua teşvik edilir. Yüce Yaratıcı kendisini surenin iki yüz elli beşinci ayeti olan Ayetelkürsi’de ayrıntılı olarak tanıtır.

Allah yolunda harcama yapmanın önemi belirtilirken cimrilik, iyiliği başa kakmak, faiz alıp vermek yasaklanır. Haram mal yememek ve kul hakkından sakınmak için ticari işlemlerde yazılı ve belgeli sözleşme yapılması emredilir. İman edilecek değerlerin tanıtımı ve insanın ilahî yardım isteme biçimini ifade eden ve “Amenerresulü” diye bilinen ayetlerle sure son bulur.



Bâkî (el-Bâkî)

“Ölümsüz, devamlı, kalıcı, ebedî, sürekli, bütün varlıklar yok olduktan sonra da zatıyla var olacak tek varlık.” anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.

“Yeryüzünde bulunan her canlı yok olacak, ancak celal ve ikram sahibi Rabbinin zatı baki kalacaktır.”

Kur'an-ı Kerim 55/27-28



baliğ

bk. büluğ.



barekallah

“Allah mübarek etsin.”, “Hayırlı, uğurlu ve bereketli olsun.” anlamlarında “Maşallah” gibi söylenen dua sözü.

Yeni Cami gibi yoktur dünyada,

Barekallah onu yapan üstada,

Namazını onda kılan ziyade,

Daima okunur Kur’an’ımız var.

Âşık Ömer



Bârî (el-Bârî)

“Kusursuz olan, yoktan var eden, örneksiz ve modelsiz yaratan.” anlamında Yüce Allah’ın esmayıhüsnasından biri.

“O Hâlık, Bârî ve Musavvir olan Allah’tır. En güzel isimler onundur…”

Kur’an-ı Kerim 59/24



ba’s

1. Diriltme, uykudan uyandırma, topraktan çıkarma, canlandırma, ihya.

“O gün (kıyamet günü) Allah onların hepsini ba’s edecek ve (dünyada) yapmış oldukları şeyleri kendilerine haber verecektir…”

Kur’an-ı Kerim 58/6

2. Peygamber gönderme, elçi seçme.

“Biz, peygamber ba’s etmedikçe kimseye azap etmeyiz.”

Kur’an-ı Kerim 17/15

3. Kıyametten sonra İsrafil’in sura ikinci kez üfürmesiyle insanların Allah tarafından yeniden diriltilmeleri.

Ba’s konusu, imanın altı esasından biri olan ahirete iman içerisinde önemli bir yer tutar. Kur’an-ı Kerim’in Allah’a imandan sonra üzerinde durduğu çok önemli bir konudur. Ba’sa, ölümden sonra diriliş anlamında “basubadelmevt” de denir.

“Sura üflendiğinde insanlar kabirlerinden çıkarak koşarlar ve derler ki: ‘Vah bize! Bizi yattığımız yerden kim ba’s etti? İşte Rahmanın vaad ettiği şey budur. Demek ki peygamberler doğru söylemişler.”

Kur’an-ı Kerim 36/51-52



basar

1. Görme, bakma, anlama, kavrama, sezme, tanıma.

2. Göz, görme duyusu.

3. “Her şeyi bütün ayrıntılarıyla bilip görmesi.” anlamında Allah’ın zati sıfatlarından biri.

Bu anlamda basar sıfatı, baştaki göz ile görmekten öte Allah’ın kendine özgü bir biçimde her şeyi görmesini ifade eder.



Bâsıt (el-Bâsıt)

“İstediği kuluna yepyeni bir hayat, neşe, huzur ve mutluluk veren, insanların sıkıntılarını gideren; yaratılanların rızkını istediği zaman, istediği kadar bollaştıran.” anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.

“… O Allah ki Bâsıt’tır…”

Hadis-i Şerif



Basîr (el-Basîr)

“Kusursuz ve eksiksiz olarak tam gören; her yönden işlere vâkıf olan, olayların içyüzünü bilen.” anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.

“Allah gerçekten Basîr ve Semî’dir.”

Kur’an-ı Kerim 17/1



basiret

1. Görme, idrak etme, kavrama, bir şeyin iç yüzünü bilme, sezgi, gerçeği kavrama, akıl, zekâ, bilinç, duyarlılık.

2. Hakikati fark etme, doğru yolu tanıma, gerçeği yanlıştan ayırma yeteneği.

“İmanı olmayanın basireti yoktur.”

İsmail Hakkı Bursevi

3. Allah’a bilinçli bir biçimde kul olmanın bir sonucu olarak elde edilen hak ile batılı, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü birbirinden ayırma gücü.

“De ki: Budur benim yolum. Basiretle hepinizi Allah’a çağırıyorum.”

Kur’an-ı Kerim 12/108

4. Bir müminin Allah’ın ayetleri, Hz. Peygamber’in sünneti, sahabelerin örnekliği, dini ve akli deliller ışığında kendini, insanları, dünyayı ve ahireti gereği gibi tanıması, hayatının her alanında yalnızca Allah’ın rızasını gözeterek amel edip kalbini, zihnini, elini, gözünü ve tüm organlarını kontrol altında tutup hayatı vahiyle anlamlandırması.

5. İnanç ve ibadette ihlaslı olma, yalnızca Allah’a itaat edip günahları terk etme, İslam’ı en iyi şekilde bilme, topluma Kur’an-ı Kerim ile öğüt verip onları her türlü kötülüğe karşı uyarma.

“De ki: ‘İnsanları çağırdığım dosdoğru Allah yolu budur. Ben bu yola benimle olanlarla beraber basiretle çağırıyorum. Allah’ı tespih ederim ve ben (hiçbir zaman) müşriklerden olmadım.”

Kur’an-ı Kerim 12/108



basubadelmevt

Her insanın ölümden sonra Allah’ın huzurunda hesap vermek üzere yeniden diriltilmesi.

Öldükten sonra diriltilme konusu, Kur'an-ı Kerim’de birçok ayette anlatılmıştır. Bu konu, Kur’an-ı Kerim’in Allah’a imandan sonra üzerinde en çok durduğu ana konulardan biridir.

“Bir kimse şu dört şeye iman etmedikçe mümin olamaz. Bunlar: Allah’tan başka ilah olmadığına, benim, Allah’ın peygamberi olduğuma ve hakla gönderildiğime, ölüme ve basubadelmevte, kadere (hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanma.)”

Hadis-i Şerif



batıl

1. Yok olup giden, gerçek ve doğru olmayan, esassız, boş şey, boşa giden, hükümsüz, gerçeğe aykırı, hikmetsiz, temelsiz, devamsız.

“Mallarınızı, aranızda batıl (sebepler) ile yemeyin…”

Kur’an-ı Kerim 2/188

2. Allah’ın peygamberleri aracılığıyla bildirmiş olduğu dine uymayan her türlü inanç, fikir, duygu, kanaat, tutum, davranış.

“Ey kitap ehli! Niçin hakkı batılla karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?”

Kur’an-ı Kerim 3/71

3. Kur’an-ı Kerim’de, geçersiz sayılan amel ve ibadet, çirkin, faydasız ve gayesiz iş, Allah’ın dışında ilah diye tapınılan put, gerçeği örten perde, gerçek bilgiye dayanmayan delil, küfür, haksızlık.

“De ki: Hak geldi, batıl yok oldu. Batıl zaten yok olmaya mahkûmdur.”

Kur’an-ı Kerim 17/81



batıl din

1. Gerçek olmayan din.

2. Allah’tan geldiği şekliyle korunamamış ve insan eliyle müdahale edilerek bozulmuş din.

3. Kurucusunun adıyla anılan ve vahye dayanmayan din(ler).



Bâtın (el-Bâtın)

“Her şeyin iç yüzünü bilen, her şeye herkesten daha yakın olan, hiçbir gözün göremediği ve kavrayamadığı, hiçbir bilginin kuşatamadığı varlık.” anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.

“O Evvel, Âhir, Zâhir ve Bâtın’dır. O her şeyi bilendir.”

Kur'an-ı Kerim 57/3



Batınilik

1. Kur’an-ı Kerim ve hadislerin sadece iç anlamına önem verip dış anlamını hesaba katmayan anlayış ve yorumlama yolu.

Batınilik her ayet ve hadisin bir iç, bir de dış yüzü olduğunu söyler. Bu sebepten önemli olan ayet ve hadislerin iç yüzüdür. Batınilik, kendisini ayet ve hadisleri yorumlarken Kur’an-ı Kerim ve sünnetin genel bütünlüğü içinde kalmakla yükümlü saymamıştır.

2. Ayet ve hadislerin gerçek anlamlarını ancak Tanrı ile ilişki kurabilen “masum imam”ın bilebileceği temel görüşünü savunan aşırı fırkaların ortak adı.

3. İsmail b. Cafer es-Sadık (ö. 153/770) tarafından kurulan İsmailiye Mezhebi.



bayram

1. Dinî ve millî bakımdan önemli olan ve toplumca kutlanan gün veya günler.

Yaz gelir de Arap atlar yarışır,

Bayram gelir kanlı, kinli barışır.

Karacaoğlan

2. Sevinç, neşe.

3. Cuma günü.

İslam dininde iki bayram vardır. Bunlar:

a. Ramazan bayramı. Şevval ayının 1, 2, ve 3. günü kutlanır.

b. Kurban Bayramı: Zilhicce ayının 10, 11, 12 ve 13. günleri kutlanır ve ilk üç gününde de kurban kesilir.

“Cuma günü bayramınızdır. Bu bayram gününde (nafile) oruç tutmayınız.”

Hadis-i Şerif

bayram namazı

Ramazan ve Kurban Bayramı’nın birinci günü cemaatle birlikte ve iki rekât olarak kılınan namaz.

Bayram namazı güneşin doğmasından yaklaşık olarak kırk beş dakika sonra kılınmaya başlanır. Güneşin tepe noktasına gelmesine yani öğle namazından yaklaşık bir saat öncesine kadar devam eder.

Bayram namazını akıllı, hür, mukim Müslümanlar kılarlar.

Tekbir ile, tehlil ile bayram namazında

Neslimle helalleşmeye gelsin ramazanlar!

Arif Nihat Asya



Bayramiye

Halvetî tasavvuf geleneğine bağlı Hacı Bayram Veli (ö. 833/1429-30) tarafından kurulmuş bir tasavvuf okulu.

Bayramiye daha sonraları, Şemsiye-yi Bayramiye, Melâmiye-yi Bayramiye ve Celvetiye gibi kollara ayrılmıştır. Bayramiye tarikatı günümüzde, Anadolu’da hâlâ varlığını sürdürmektedir.



beddua

1. İlenç, ilenme, birinin kötülüğü için edilen dua, lanet, intizar.

2. Bir kimsenin veya toplumun Allah tarafından cezalandırılmasını isteme.

İslam dinine göre yerli yersiz beddua etmek doğru değildir.

“Zulme uğrayan kimsenin bedduasından sakınınız. Çünkü onun duası ile Allah’ın arasında perde yoktur.”

Hadis-i Şerif



Bedî (el-Bedî)

“Allah’ın, evreni hiçbir model olmadan benzersiz ve eşsiz mükemmellikte yaratması.” anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.

“(Allah) Göklerin ve yerin Bedî’idir. Bir şeyi yaratmak istedi mi, ona sadece “ol’ der, o da hemen oluverir.”

Kur’an-ı Kerim 2/117



Bedir Savaşı

Hicretin ikinci yılında (M.S. 624) Mekkeli müşriklerle Medineli Müslümanlar arasında Bedir kuyusu etrafında yapılan ilk büyük savaş.

Bedir Savaşı, üç yüz civarında Müslümanla bine yakın müşrik arasında yapılmıştır. Bedir Savaşı Müslümanların zaferiyle sona ermiştir. Müslümanlar on dört şehit, müşrikler ise yetmiş ölü ve yetmiş esir vermişlerdir. Bu savaşta alınan esirlere son derece iyi davranılmış, Hz. Peygamber, mali durumu iyi olanların fidye vermelerini, fidye veremeyecek durumda olanların da Medineli on Müslümana okuma yazma öğretmelerini istemiştir. Bu savaşa katılan sahabeler Hz. Peygamber’in yanında en kıymetli insanlar olarak tanımlanmışlardır. Bu savaşın zaferle sonuçlanmasından dolayı Müslümanlar, Arap yarımadasında büyük bir itibar kazanmış ve İslam’ı tebliğ etmek için yeni imkânlar elde etmişlerdir.



beka

1. Sonsuzluk, ebedîlik, kalıcılık, ölmezlik, süreklilik.

2. “Sonsuz, ölümsüz ve ebedî olması.” anlamında Yüce Allah’ın zati sıfatlarından biri.

“Şüphesiz Allah en hayırlı olandır, beka sahibidir.”

Kur’an-ı Kerim 20/73



Bekke

1. Mekke.

2. Kâbe’nin de içinde yer aldığı harem bölgesi.

“Unutmayın ki insanlık için yapılan ilk mabet Bekke’deki Kâbe’dir. O, bereketli ve bütün insanlık için rehberlik kaynağıdır.”

Kur’an-ı Kerim 2/96



Bektaşi

Bektaşi tarikatına giren ve bu tarikatın ilkelerine bağlı kalan kişi.



Bektaşilik

XIII. yüzyılda Horasan’dan Anadolu’ya gelen Hacı Bektaş-ı Veli (ö. 669/1271) tarafından kurulmuş tasavvuf okulu.

Bektaşilik, Ahmed Yesevi (ö. 1166) tarafından kurulan ve Türkler arasında yaygınlaşmış Yeseviye tarikatının etkisinde kalmıştır. Yeniçeri ocağının kuruluşundaki rolü dolayısıyla Osmanlı devlet hayatında etkisini sürdürmüştür. Başlangıçta dine sıkı sıkıya bağlı olan bu tasavvuf okulu, sonradan yapılan bazı müdahalelerle ibadetlere karşı daha duyarsız bir hâle getirilmiştir.



bela

1. Gam, keder, tasa, sıkıntı, afet.

“Allah, kuluna herhangi bir hastalığı bela olarak verirse, (kul da bu hastalığa sabrettiği sürece) Yüce Allah kulunun günahlarını bağışlar.”

Hadis-i Şerif

2. Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse.

Edep bir tac imiş nur-ı Hüdâ’dan

Giy ol tacı emin ol her beladan

Sarı Mehmet Paşa

3. Hak edilen ceza, eziyet.

4. İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum.

5. Allah’ın kullarını denemesi, sınaması.

“Biz, sizi biraz korku, açlık, mallarınızdan ve ürünlerinizden azaltmak ve canlarınızı almak suretiyle belalara uğratırız. Sabredenleri müjdele.”

Kur’an-ı Kerim 2/155



belagat

1. İyi konuşma, sanatlı söz söyleme yeteneği.

2. Sözü, herkesin kolay kolay söyleyemeyeceği şekilde söyleme.

Belagatli söylenen sözlerde, sözcüklerin seçimi ile, oluşturulan cümlenin manası arasında tam bir uygunluk olur. Kur’an-ı Kerim en güzel belagat örneğidir.

3. Sözün düzgün, kusursuz ve yerinde söylenmesini öğreten ilim, söz sanatlarını inceleyen bilim dalı.



Bel’am

1. Hz. Musa döneminde yaşayan; bilgisini, doğrunun ve peygamberin lehine kullanmak yerine kötülüğün ve Firavun’un zulmünün devamı için kullandığından dolayı Allah tarafından lanetlenen kişi.

2. Dinî kural ve değerleri meşru olmayan siyasal düzenin korunması yahut var olan ortamın devamının sağlanması amacına hizmet edecek şekilde yorumlayan ve halkı bu düzene bağlamaya çalışan bilgin, din istismarcısı.



Beldeyiemin

1. Güvenilen, korunulan belde, memleket, yer, bölge, şehir.

2. Mekke.

“İnciri ve zeytini düşün ve Sina dağını, bu Beldeyiemin’i. Gerçek şu ki biz insanı en güzel şekilde yarattık…”

Kur’an-ı Kerim 95/1-4

3. Hz. Peygamber’e vahyin geldiği toprakların ortak adı.



Beldeyitayyibe

Hz. Peygamber’in hicret yurdu olarak seçtiği ve hicretten sonraki ömrünü geçirdiği, Mescidinebevi’nin ve kabrinin bulunduğu “güzel şehir” anlamında Medine şehri.

“Medine, Beldeyitayyibe’dir. Kötüleri (ve kötülükleri) barındırmaz…”

Hadis-i Şerif



Beled Suresi

Kur’an-ı Kerim’in doksanıncı suresidir. Mekke’de inmiştir. Yirmi ayettir. Adını, ilk ayette geçen “yer, şehir ve kasaba” anlamına gelen “beled” kelimesinden almıştır. Sureye adını veren beled kelimesiyle Mekke şehri kastedilmiştir. Mekke’de inen surelerle aynı hedefleri taşır.

Sureye, imanı gönüllere yerleştirmenin, hesap ve ceza gününe iman etmeyi güçlendirmenin, itaatkârlarla isyankârları birbirinden ayırmanın önemini bildiren ayetlerle başlanır.

Surede, köleleri özgürlüğe kavuşturmanın, aç insanları doyurmanın ve akrabalara iyilikte bulunmanın önemi vurgulanır. İyilik yapmak suretiyle amel defterlerini ahirette sağ taraflarından alacak olanların kurtulacakları haber verilir. Kötülükleri iş edinenlerin ve inkârcıların ise ahirette cehennemlik olacaklarını bildiren ayetlerle sure son bulur.



Belkıs

Yemen’de yaşamış olan Sebe kabilesinin kraliçesi.

Belkıs, Hz. Süleyman zamanında yaşamıştır. Süleyman Peygamber onu tevhit dinine davet etmiş, o da Hz. Süleyman’ın ziyaretine giderek onun getirmiş olduğu dini kabul etmiş ve Allah’a teslim olmuştur. Kur’an-ı Kerim’in yirmi yedinci suresi olan Neml Suresi’nde bu kraliçenin başından geçenlerle ilgili ayrıntılı bilgiler verilmiştir.



Beni İsrail

1. İsrailoğulları.

2. Lakabı İsrail olan Yakup Peygamber’in soyundan gelenler; Hz. Yakup’un çocukları ve torunları.

“Beni İsrailden: ‘Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, anaya babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edin, insanlara güzel güzel konuşun, namazı kılın, zekâtı verin’ diye söz almıştık. Sonra siz pek azınız hariç verdiğiniz sözden döndünüz. Sizler zaten döneksiniz. ”

Kur’an-ı Kerim 2/83



Berâe suresi

bk. Tevbe suresi.

berat (beraet)

1. Kurtulma, uzaklaşma, temize çıkma, selamet.

“Sizin inkârcılarınız önceki inkâr edenlerden daha mı hayırlı? Yoksa sizin berat ettiğinize dair önceki kitaplarda bir haber mi var?”

Kur’an-ı Kerim 54/43

2. Nişan, rütbe, ferman.

3. Dostluğun kesilmesi, yakınlığın kaldırılması.

4. Dinen çirkin görülen herhangi bir şeyden uzaklaşma.

5. Kişinin hukuki veya cezai sorumluluğunun olmaması veya ortadan kalkması.



Berat Gecesi

bk. Berat Kandili.



Berat Kandili

Müslümanların günahtan kurtulup Allah’ın affını elde etmeyi umdukları şaban ayının on beşinci gecesi.

Hz. Peygamber, Berat Kandili’nin ibadetle geçirilmesini istemiştir. Yüce Allah bu geceyi ibadetle geçiren mümin kullarını bağışlar ve cehennem azabından korur.

“Yüce Allah, Berat Kandili’nde kendisine ortak koşanlarla anne ve babaya isyankâr davrananların dışında bütün kullarını bağışlar.”

Hadis-i Şerif



bereket

1. Nimet, bağış, Allah’ın karşılıksız vermesi.

2. Uğur, hayır.

“Kulu Muhammed’i bir gece Mescidiharam’dan kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için çevresini bereketli kıldığımız Mescidiaksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Doğrusu o, işitir ve görür.”

Kur’an-ı Kerim 17/1

3. Bolluk, gürlük, feyiz, mutluluk ve güzelliklerin artması.

“Ticarete hile karışınca bereket gider.”

Hadis-i Şerif

4. Yağmur, rahmet.



Berr (el-Berr)

“Kulları hakkında bağışı, iyiliği çok olan, onlar için kolaylık ve rahatlık isteyen.” anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.

“…Allah gerçekten Berr ve Rahim olandır.”

Kur’an-ı Kerim 52/28



berzah

1. İki şey arasındaki engel, iki denizin birbirine kavuşmasına engel olan kara parçası, kanal, geçit, boğaz.

“Allah (acı ve tatlı sulu) iki denizi birbirlerine kavuşup karışabilmeleri için serbest bırakmıştır. (Ama) aralarında aşamayacakları bir berzah vardır.”

Kur’an-ı Kerim 55/19-20

2. Ölümle başlayıp tekrar dirilme zamanına kadar sürecek olan ara dönem.

“İnkârcılardan birine ölüm gelince: ‘Rabbim! Beni dünyaya tekrar döndür, belki daha önceden yapmadığımı tamamlar, iyi işler yaparım.’ der. Hayır; bu söylediği boş bir sözdür. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir berzah vardır.”

Kur’an-ı Kerim 23/99-100

3. Ahiret hayatının başlangıcını oluşturan dünya ile ahiret arasındaki âlem, kabir hayatı.

Bir gün sefer düşer berzah iline,

Otağı kalkacak sultan eğlenmez.

Hüdayi



besmele

“Yarattığı bütün varlıklara bol bol nimet veren, yardım eden ve bağışlayan Allah’ın adı ile” anlamına gelen ve bir işe başlarken söylenen ‘Bismillahirrahmanirrahim’in kısaltılmış şekli.

Tevbe Suresi hariç Kur’an-ı Kerim’deki bütün surelerin başında besmele bulunur. Kur’an-ı Kerim okumaya başlayan kimsenin besmeleyi söylemesi gerekir. Ayrıca her hayırlı işe besmeleyle başlamak sünnettir.

“Besmele ile başlanmayan işin sonunda hayır yoktur.”

Hadis-i Şerif



beşir

1. Müjdeci, sevindirici, göze aydınlık, gönle sevinç verici.

2. Haber getiren.

“Beşir gelip de (Yusuf’un gömleği)ni (Yakup’un) yüzüne sürünce Yakup’un gözü derhâl açıldı…”

Kur’an-ı Kerim 12/96

3. “Müslümanlara Allah’ın bağış ve yardımını, ahirette erişecekleri ilahî nimetleri müjdeleyen.” anlamında Hz. Muhammed’in sıfatı.

“Biz seni hakikatle beşir ve nezir olarak gönderdik.”

Kur’an-ı Kerim 2/119



betül

1. Namusunu ve iffetini koruyan.

2. Allah’ın emirlerine titizlikle uyan ve ibadetlerini hakkıyla yerine getirmeye çalışan; her an Allah’la beraber olma bilincini zihninde taşıyıp kendisini Allah yoluna adayan.

“Rabbinin adını (çokça) an ve olabildiğince betül ol.”

Kur’an-ı Kerim 73/8

3. İffeti ve ahlakıyla örnek kadın Hz. Meryem.

“…Hz. İsa, Yüce Allah’ın betül olan Meryem’de ‘ol’ emriyle yaratmış olduğu bir ruh, Allah’ın kulu ve elçisidir…”

Cafer b. Ebi Talip

4. Hz. Peygamber’in kızı Hz. Fatıma’nın sıfatı.



beyan

1. Bir şeyin açıklığa kavuşması, anlatma, bir şeyi delil getirerek ispatlama, açık söyleme, bildirme, anlaşılır bir dille açıklama.

2. İslam dininin birinci kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’in açıklanması.

Beyan ifadesi, Kur’an-ı Kerim için kullanılan bir sıfattır. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’deki bazı kapalılıkları açıklayan sünnet için de beyan terimi kullanılır. Buna göre Hz. Muhammed’in peygamberlik görevi, kendisine indirilen Kur’an-ı Kerim’i halka ulaştırmak hem de Kur’an-ı Kerim’i beyan etmektir.

“(Ey Muhammed) Kur’an-ı Kerim’i (unutmamak amacıyla) hızlı hızlı okumaya çalışma, onu senin kalbinde toplamak ve sana okumak bize aittir. O hâlde sana Kur’an okuduğumuz zaman onun okunuşunu izle, onun beyanı bize düşer.”

Kur’an-ı Kerim 75/16-19

3. Kur’an-ı Kerim’in adlarından biri.

“Bu (Kur’an) insanlar için bir beyan, Allah’ın emir ve yasaklarına uygun davranışlar gösterenlere hidayet ve öğüttür.”

Kur’an-ı Kerim 3/138

4. İnsanları etkileyecek şekilde söz ve şiir söyleme.

“Bazı beyanlarda büyüleyici bir etki vardır.”

Hadis-i Şerif

5. Belagat ilminin, teşbih, istiare, mecaz ve kinaye gibi bölümlerini öğreten kısmı.



beynamaz

Namaz kılmayan kimse.



Beytiatîk

1. Yeryüzünde yapılan ilk mescit, Kâbe.

“Sonra (hacılar, bıyıklarını, tırnaklarını kesmek, diğer temizlik ihtiyaçlarını gidermek suretiyle) kirlerinden arınsınlar, adaklarını yerine getirsinler ve Beytiatik’i tavaf etsinler.”

Kur’an-ı Kerim 22/29

2. “Hac ve umre yapmaya gelen insanları günahlarından arındıran, özgürlüklerine kavuşturan.” anlamında Kâbe’nin adlarından biri.



Beytiharam

“Çevresinde suç işlenmesi haram olan ev.” Anlamında Kâbe’nin adlarından biri.

Çevresinde suç işlemek ve canlı varlıklara zarar vermek haram olduğu için Kâbe’ye bu ad verilmiştir.

“Ey inananlar! Ne Allah’ın koyduğu dinî hükümlere, ne haram aya, ne kurbana ne gerdanlık(lı kurban)lara ve ne de Rablerinin lütuf ve rızasını isteyerek Beytiharam’a doğru gelenlere saygısızlık etmeyin…”

Kur’an-ı Kerim 5/2



Beytimukaddes

Hz. Süleyman tarafından Kudüs şehrinde yaptırılan Mescidiaksa.

Müslümanlar, Medine’ye hicret ettiklerinde yaklaşık bir buçuk yıl kadar Beytimukaddes’e yönelerek namaz kılmışlardır. Daha sonra Allah, kıbleyi Beytimukaddes’ten Kâbe’ye çevirmiştir. Ayrıca Beytimukaddes, Hz. Muhammed’in mirac mucizesinin de başlangıç noktasıdır.

“Beytimukaddes’te kılınan namaz diğer yerlerde kılınan namazdan beş yüz kat daha faziletlidir.”

Hadis-i Şerif



Beytullah

bk. Kâbe.



beytülmal

1. Maliye, devlet hazinesi, devlete ait mal varlığının bütünü.

2. Devletin mal varlığını muhafaza ve kontrol eden kurum.

3. Hz. Peygamber’in Medine döneminden itibaren devlet gelirlerini korumak, muhafaza etmek ve yeri geldiğinde de hak sahiplerine vermek için oluşturulan devlet hazinesi.

Hz. Peygamber döneminde, devlete ait mallar bir müddet Hz. Muhammed’in evinde korunmuş; daha sonra ayrı bir bina tahsis edilmiştir. Beytülmalin ilk sorumlusu Hz. Ömer’dir.



beyyine

1. Apaçık ve kesin delil, kanıt.

2. Bir şeyi ispata yarayan veya açıkça gösteren delil.

“Daha önceden kitap verilmiş olanlar (Yahudiler ve Hristiyanlar), kendilerine apaçık beyyine geldikten sonra (dinlerinde) ayrılığa düştüler…”

Kur’an-ı Kerim 98/4

3. Bir olayın doğruluğunu ortaya koyan yöntem.

“Allah’tan size bir rahmet ve doğruyu gösterme aracı olarak apaçık beyyineler gelmiştir.”

Kur’an-ı Kerim 6/157



Beyyine Suresi

Kur’an-ı Kerim’in doksan sekizinci suresidir. Medine’de inmiştir. Sekiz ayettir. Adını birinci ayette geçen “apaçık delil, kanıt” anlamına gelen “beyyine” kelimesinden almıştır.

Surede, müşriklerin Hz. Muhammed’e ve Kur’an-ı Kerim’in emirlerine karşı inatçı tavırları ele alınır. Müşrikler gibi olmayıp ellerinde bir kitap olmasına rağmen dinlerinde ayrılığa düşen Yahudiler ve Hristiyanlar İslam’da birleşmeye çağrılırlar. Birleşmenin ortak noktaları; yalnızca İslam’ı din olarak kabul etme, Allah’a içtenlikle ibadet etme, namaz kılma ve zekât verme olarak ele alınır. Bu ortak noktalara uymayanların İslam’la ilgilerinin olmadığı vurgulanır. Bu şartlara uyan müminlerin kurtulacaklarını ve ebedî olarak cennette kalacaklarını haber veren ayetle sure son bulur.



bezmielest

Ruhlar âleminde, Allah’ın bütün insanların ruhlarından, kendisinden başka bir ilahın varlığını kabul etmemeleri konusunda almış olduğu söz, ahit, kalubela.

Bezmielest Araf Suresi’nin yüz yetmiş ikinci ayetinde ele alınır. Bu ayete göre Allah, ruhlara “Elestü bi-Rabbiküm” (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?) sorusunu yöneltince ruhlar; “Belâ” (Evet! Rabbimizsin.) dediler. Bezmielest, ruhlar henüz bedenlere girmeden gerçekleşmiştir.



biat

1. Söz verme amacıyla el sıkma.

“Biz, Hz. Peygamber’e namaz kılma, zekâtı verme ve her Müslümana öğüt verme konusunda biat ettik.”

Cerir b. Abdullah

2. Birinin hâkimiyetini kabul etme ve emirlerine bağlılığını bildirme.

“(Ey Muhammed!) Sana biat edenler gerçekte Allah’a biat etmektedirler…”

Kur’an-ı Kerim 48/10

3. Halifelik makamına geçenin eli üzerine el koyarak veya el sıkışarak kişinin ona bağlılığını göstermesi ve itaat edeceğine dair söz vermesi.

Hz. Peygamber, bir iş konusunda sahabelerden söz almak istediğinde, onlarla el sıkışarak itaat ve bağlılık sözü alırdı. Bu davranış biçimi, daha sonraki halifeler tarafından da benimsenmiştir.

4. Eskiden İslam devletinde idare edenle idare edilenler arasında yapılan seçim veya bağlılık özelliği taşıyan sözleşme.



bidat

1. Sonradan olan, sonradan ortaya çıkan, türeyen şey.

2. Daha önce mevcut olmayan ve sonradan meydana çıkan inançlar, ameller.

“Sözün en hayırlısı Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’dir. Yolun en hayırlısı Hz. Muhammed’in yoludur. Kitap ve sünnete aykırı olarak sonradan çıkarılan her bidat sapıklıktır.”

Hadis-i Şerif

3. Hz. Peygamber döneminden sonra ortaya çıkan, dinî bir delile dayanmayan inanç, ibadet, fikir ve davranışlar.

“Allah, bidat sahibinin amellerini o kişi bidatini terk edene kadar kabul etmez.”

Hadis-i Şerif



billahi

“Allah adına ant içerim, Allah adına söz veririm, Allah hakkı için.” anlamında bir yemin sözü.

İslam dini yemin sözlerinin gereksiz yere kullanılmasını hoş karşılamamıştır. Buna göre Müslümanların yemin etmeyi ağız alışkanlığı hâline getirmemeleri gerekir.

Ey Yârenler yâr yoluna nem kaldı ki yanmamışam

Bunca ki yandım yanaram billah ki usanmamışam

Kadı Burhanettin



Bi’rimaune

Mekke ile Medine yolu üzerinde Süleymoğulları ve Amiroğulları kabileleri arazisinde yer alan bir kuyu.

Hz. Peygamber, Amiroğulları kabilesinin reisi olan Amir b. Malik’in daveti üzerine, Medineli Müslümanlardan 70 kişilik bir Müslüman davetçi heyetini, onlara İslam’ı öğretmek üzere göndermişti. Bu heyet, konakladıkları yerde Süleymoğulları tarafından pusuya düşürülmüş ve Bi’rimaune denen yerde şehit edilmişlerdir. Resulullah’ı ve bütün müminleri derin bir hüzne boğan bu acı olay, İslam tarihine Bi’rimaune faciası olarak geçmiştir.



birr

1. İyilik ve hayrın her çeşidi; ihsan, zekât, yardım, lütuf, güzel geçinme, olgunluk, doğruluk.

“Birr, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanmak; kendisi için malları ne kadar sevimli de olsa yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, muhtaçlara, köle ve esirlere harcamada bulunmak; namaz kılıp zekâtı ödemektir…”

Kur’an-ı Kerim 2/177

2. Kur’an-ı Kerim ve sünnette emredilen bütün ibadetler, salih amel, iyilik, sevap.

“Allah’a imandan sonra en hayırlı iş anne babaya yapılan birrdir.”

Hadis-i Şerif



bi’set

1. Gönderme, iletme, elçi tayin etme.

“İnsanlar bir tek ümmetti. Allah, peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak bi’set etti…”

Kur’an-ı Kerim 2/213

2. Bütün peygamberlerin, özel olarak da Hz. Muhammed’in peygamberlikle görevlendirilmesi.

Hz. Muhammed’in henüz peygamber olarak gönderilmeden önceki dönemine “bi’setten önceki dönem”, peygamberlik geldikten sonraki dönemine ise “bi’setten sonraki dönem” ya da “bi’set dönemi” adı verilir.

“Hz. Muhammed bi’setinden on üç yıl sonra Mekke’den Medine’ye hicret etti.”

Muhammed Hamidullah



bismillah

bk. besmele.



boşanma

bk. talak.



boy abdesti

bk. gusül.



Brahmanizm

Hindistan’ın sosyal ve siyasal yapısını şekillendiren, kutsal kitap olarak “Vedalar”ı kabul eden en eski Hint dini.

Brahmanizm’in en belirgin özelliği ruh göçü inancı ve rahipler sınıfının kesin egemenliğidir. Bu egemenlik 1940 yılında çıkarılan Hint anayasasıyla kaldırılmıştır. Brahmanizm’de ibadet olarak, ruhu dinlendirmek için yoga eğitiminin ve kurbanın önemli bir yeri vardır.



Budizm

Buddha’nın kurmuş olduğu din.

Buddha tahminen M.Ö. 483-563 yılları arasında yaşamış bir Hint düşünürüdür. Asıl adı Guatama’dır. Onun kurmuş olduğu din ve felsefe sistemine de “Budizm” denilir. Buddha sözcüğü, Sanskritçede “aydınlanmış kişi” anlamına gelir. Budizm’deki aydınlanma şu dört aşamayı kavramaktan geçer: 1. Bütün hayat ıstırap vericidir. Doğmak da ölmek de birer ıstıraptır. 2. Dünyadaki ıstıraptan kurtuluşa engel olan şey arzulardır. 3. Kurtuluş için arzuları terk etmek zorunludur 4. Kurtuluş, dünyadan el etek çekmekle olmaz; doğru inanış, doğru söz, doğru karar, doğru hareket, doğru yaşayış, doğru çalışma, doğru düşünme ve doğru karar verme ile olur. Budizm’in sosyal yapısında kast sistemi vardır. Her kasta mensup olan kişi dünyadan el etek çekerek ebedî kurtuluş olan Nirvana’ya ulaşabilir. Ruh göçü, Budizm’de de önemli bir inanç esasıdır.



buğuz

1. Nefret, kin, düşmanlık, tiksinme, iğrenme.

“Düşmanına bile ölçülü buğzet, belki bir gün dostun olabilir.”

Hz. Ali

2. Bir kişiye, yapmış olduğu bir kötülükten dolayı kin besleme, husumet.

İslam dinine göre kişisel çıkarlarından dolayı bir kimseye buğzetmek hoş karşılanmamıştır.



“Ey Allah’ın kulları! Birbirinize haset etmeyin, buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, kardeşler olun…”

Hadis-i Şerif



Buhari

bk. Sahihibuhari.



büluğ

1. Ulaşma, yetişme, erişme, varma, kavuşma.

2. Ergenlik, çocuğun belirli çağa erişmesi ve bünyesinin belirli fizyolojik ve biyolojik nitelikleri kazanması.

Bu nitelikleri kazanan erkeğe “baliğ”, kıza ise “baliğa” denir.

“(Sorumluluğunuz altındaki) yetim çocukları büluğ çağına (evlenme yaşına) kadar sınayın; (aklen) olgunlaştıklarını tespit ederseniz mallarını kendilerine verin...”

Kur’an-ı Kerim 4/6

3. Bir insanın çocukluk döneminden çıkıp fiilen veya hükmen cinsî erginlik kazanarak dinî emirlere muhatap olma yaşı.

“Uyanana kadar uyuyandan, büluğa erişene kadar çocuktan ve aklı olmayan deliden sorumluluk kaldırılmıştır.”

Hadis-i Şerif



Burak

Hz. Peygamber’i Miraç Gecesi taşıyan binek.

Ruhun kadar hafif yüreğin, kolların, başın…

Çıkmaktasın büyük yola… Cibril yoldaşın;

“Geldim dedin; uğurlayanım Mescidiharam…”

Bindin Burak’a, Mescidiaksa binektaşın.

Arif Nihat Asya



burhan

1. Kesin delil, kanıt, ispat, apaçık ve en kuvvetli kanıt.

“Öyleyse artık, kim ki, hakkında hiçbir burhana sahip olmadığı hâlde Allah’la beraber başka bir tanrıya yakarırsa bunun hesabını Rabbinin katında mutlaka verecektir; (ve) şüphesiz, hakkı inkâr etmiş olanlar asla kurtuluşa, esenliğe erişemeyeceklerdir!”

Kur’an-ı Kerim 23/117

2. Peygamberlerin, peygamberlik iddiasını ispat için, şüpheleri ortadan kaldıracak açıklıkta ve itirazlara yer vermeyecek kesinlikte Allah’ın izniyle gösterdikleri olağanüstü deliller, mucizeler.

“(Ve şimdi) elini koynuna sok; lekesiz olarak bembeyaz (ışıl ışıl) çıksın! Ve bütün korkulardan sıyrılmış olarak (artık) kolunu kanadını indir! Bu iki şey, senin, Rabbin tarafından Firavun ve onun seçkinler çevresine (gönderilen bir elçi) olduğunu gösteren burhanlardır…”

Kur’an-ı Kerim 28/32

3. Kur’an-ı Kerim

“Ey insanlar! Rabbinizden size burhan geldi ve size aydınlatıcı bir nur gönderdi.”

Kur’an-ı Kerim 4/174



Buruc Suresi

Kur’an-ı Kerim’in seksen beşinci suresidir. Mekke’de inmiştir. Yirmi iki ayettir. Adını, birinci ayette geçen ve “burçlar” anlamına gelen “buruc” kelimesinden almıştır.

Surede, imanları dolayısıyla ateş dolu hendeklere atılan müminlerden ve onları ateşe atan “Ashabıuhdud” denilen zalim kimselerden bahsedilir. Ayrıca imanın gereği olan salih amelleri çokça yapmaktan ve ahiret hâllerinden bahsedilir. Mazlumlara Allah’ın yardımının gerçekleşeceği vurgulanır. Allah’ın mutlak anlamda yaratıcı olduğu ve her şeyin onun dilemesiyle meydana geldiği belirtilir. Bu çerçevede, azgın ve zorba Firavun’un askerleriyle beraber kötülük ve taşkınlıkları nedeniyle yok edilişleri açık bir şekilde haber verilir. Kur’an-ı Kerim’in yüceliğini ve bu kitabın ‘Allah katında korunan levhalar’da yazılı olduğunu bildiren ayetlerle sure son bulur.



bühtan

1. İftira, suçlama.

2. Yalan söyleme, uydurma.

Karac’oğlan der ki: Yemin etmeyin,

Ballar yalayıp da ağı yutmayın,

Var git yiğit deyi bühtan etmeyin,

Niçin söz verdim sen gel deyi deyi?

Karacaoğlan

3. Bir kimseye günah yahut kusur sayılan bir söz, davranış veya nitelik yakıştırma, çamur atma.

“Din kardeşini, arkasından hoşlanmadığı şekilde anarsan gıybet; onda olmayan şeyleri ona yakıştırırsan bühtan etmiş olursun.”

Hadis-i Şerif



büyü

1. Sihir.

“…Hırsızlık yapmayın, zina etmeyin ve büyü ile uğraşmayın…”

Hadis-i Şerif

2. Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlar.

3. Din dışı dua ve hareketlerle insan psikolojisi üzerinde etki yapma.

İslam dini, çeşitli biçimlerde yapıldığı söylenen büyü ve büyücülüğün her türlüsünü haram kılmıştır.

“Yedi büyük günahtan sakınınız: Allah’a ortak koşmak, büyü yapmak, haksız yere insan öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaş meydanından kaçmak ve namuslu kadınlara iftira etmek.”

Hadis-i Şerif





büyük günah

bk. kebire.