dindersioyun.com
Dini Terimler Sözlüğü

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Ö

öğle namazı

Güneşin gökyüzünün tam ortasından batıya döndüğü anda cisimlerin gölgesi bir veya iki katına çıkıncaya kadar kılınacak olan dört rekâtlı farz namaz.

Öğle vaktinde kılınan öğle namazı farzından evvel dört rekât sünnet, farzından sonra iki rekât müekket sünnet kılınarak on rekâta tamamlanır. Hz. Peygamber ve arkadaşları öğle namazını on rekât olarak kılmıştır.

“Kim bir gün ve gecede (farzların dışında) on iki rekât namaz kılarsa onun için cennette bir köşk yapılır. Bunlar öğle namazından önce dört, sonra iki; akşam namazından sonra iki; yatsıdan sonra iki ve sabah namazının farzından önce iki rekâttır.”

Hadis-i Şerif



ölüm

1. Vefat, ecel, canlıların hayatının sona ermesi.

“Ağzınızın tadını bozan ölümü sıkça hatırlayın.”

Hadis-i Şerif

2. İnsan hayatına canlılık veren ruhun bedenden ayrılması.

Ölüm, bedende olup biten bir olaydır. Ruh ise, canlılığını ölümden sonra kendisine ait bir âlemde devam ettirir. Mahşer günü Allah, ruhları bedenleriyle yeniden bir araya getirecek ve dünyada yapmış olduğu tüm davranışlarından sorguya çekecektir. İslam inancına göre, bu sorgulamanın sonunda insan ya cennetlik ya da cehennemlik olacaktır.

“Her nerede olursanız olun; isterseniz sapasağlam kalelerin içinde olun ölüm mutlaka sizi gelip bulur…”

Kur'an-ı Kerim 4/78



Ölüm Meleği

bk. Azrail.



ölüm iddeti

bk. iddet.



Hz. Ömer

Dört halifenin ikincisi ve Hz. Peygamber’in en önde gelen sahabelerinden biri.

Hz. Ömer b. Hattab, Fil Olayı’ndan on üç sene sonra Mekke’de doğmuştur. Kureyş Kabilesinin Adiy oğulları oymağındandır. İslam’dan önce Mekke eşrafı arasında yer almış ve Mekke şehir devletinin büyükelçilik görevini yapmıştır.

Hz. Ömer(ö. 23/644), Hz. Muhammed’in peygamberliğinin altıncı yılında Müslüman olmuştur. ‘Hak ile batılı ayıran ve hakkın yanında yer alan’ anlamında ‘Faruk’ lakabıyla anılmıştır. Onun Müslüman olmasıyla birlikte güçlenen Müslümanlar Kâbe’de ilk kez cemaatle açıktan namaz kılmışlardır. İslamiyet’i yaşamada Mekke’de sıkıntıya düşen Müslümanlarla birlikte o da Medine’ye hicret etmiştir.

Hz. Ömer, Medine döneminde Hz. Peygamber’in yanında aktif olarak görev almıştır. Bedir, Uhut, Hendek, Hayber ve Mekke’nin fethi savaşlarına katılmıştır. Hz. Peygamber döneminde; ilmi, takvası, inkârcılara karşı tavrı ve Kur’an-ı Kerim’i anlamaya yönelik nitelikleriyle öne çıkmıştır. Resulullah’ın vefatından sonra, ilk halife olan Hz. Ebubekir’in yanında etkin görev almıştır. Onun vefatından sonra da bütün Müslümanların ortak isteği üzerine halife olmuştur. Halifeliği döneminde İran, Mısır gibi ülkeler fethedilmiş, devletin sınırları oldukça genişlemiştir. Hz. Ömer, devletin teşkilatlanması ve yargılama usulü ile ilgili yeni düzenlemeler de yapmıştır.

Hz. Peygamber, birçok hadisinde Hz. Ömer’i övmüştür. O da bu övgüye layık olmuş, Kur’an-ı Kerim’e, İslam fıkhına ve İslam toplumuna hizmet etmiştir. Devlet yönetiminde adaletiyle meşhur olmuştur. Ebu Lü’lü denilen Mecusi bir köle tarafından vurulmuş sonra da almış olduğu yaranın etkisiyle şehit olmuştur (ö. 23/644). Kendisi hilafete kimseyi aday göstermemiştir. Altı kişiden oluşan şûraya halife seçimini havale etmiş ve onlar da içlerinden Hz. Osman’ı halife seçmişlerdir.



örf

1. Güzel ve iyi iş, iyilik, ihsan.

“Bağışlayıcı ol. Örfü emret, cahillerden yüz çevir.”

Kur'an-ı Kerim 7/199

2. Aklın ve dinin iyi ve güzel bulduğu, akıl tarafından reddedilmeyen güzel şeyler.

3. Toplumun alışkanlık hâline getirdiği söz veya davranış olarak sürdürdüğü durumlar.

“Evlilik çağına varıncaya kadar yetimleri deneyin. Eğer onlarda bir olgunluk görürseniz mallarını kendilerine verin. Büyürler (de mallarına sahip olurlar) diye mallarını alıkoyup israf ile hemen yemeye kalkmayın. Zengin olan (onların mallarını yemekten) sakınsın. Yoksul olan da örfe uygun bir biçimde o mallardan yesin…”

Kur’an-ı Kerim 4/6

4. Kanunla sınırlı ve belirlenmiş olmayıp zamanın gereğine, yöre âdetlerine uyan uygulama biçimi.

Hukuki kuralların bulunmadığı durumlarda örf, insanlar için hukuki bir delil ve kuraldır. Fıkıhta örf, İslam esaslarına aykırı düşmüyorsa iyi örf; aykırı düşüyor ve kötülüğe yol açıyorsa bu da kötü örf olarak adlandırılır.

“Örf ile sabit olan nass ile sabit olmuş gibidir.”

Mecelle Maddesi



örtünme

bk. tesettür.



öşür

1. Onda bir, ondalık.

2. Toprak mahsullerinden, gümrüklerden ve devlet arazilerinden alınan vergi, toprak mahsullerinin zekâtı.

Türk toplumunda öşür, daha çok topraktan çıkan ürünlerden alınan zekât anlamında kullanılır. Yeni ürün çok masraflı bir biçimde elde ediliyorsa 1/20’si, az masraflı olarak elde ediliyorsa 1/10’u zekât olarak verilir. Bazı İslam bilginleri topraktan çıkartılan her türlü üründen fakirlik problemini çözmek için öşür alınmasının zorunluluğunu savunmuşlardır. Öşür oranı, öşrü verilecek olan ürün ve mallara göre değişir.

“Nehirlerin ve yağmur sularının suladığı ürünlerde öşür vardır.”

Hadis-i Şerif



özür

1. Kusur, sakatlık, bozukluk, eksiklik, elverişsizlik.

2. İbadetlerin tam olarak ve vaktinde yapılmasına engel olan durum.

Vücuttan devamlı akan kan, idrar, üç günden az veya on günden çok gelen hayız kanı, kırk günden fazla süren lohusalık hâlleri özürdür. Bir kimsenin ibadetleri konusunda özürlü sayılabilmesi için özrünün bir vakit namaz içinde abdest alıp namaz kılacak kadar kesilmeden devam etmesi gerekir.

Oruçlular için yolculuk, ağır hastalık, hamilelik, süt emzirme, açlık veya susuzluktan ölme korkusu birer özürdür.

“Herhangi bir özür olmadan üç cumayı peş peşe geçiren kimsenin Allah kalbini mühürler (Ona rahmet nazarıyla bakmaz.).”

Hadis-i Şerif

3. Bir kusur veya suçun hoş görülmesini gerektiren sebep, elde olmadan ve zorlama ile yaptırılan bir suçun bağışlanması için ileri sürülen bahane.