KÖK HARFLER: ن ف ق
ANLAM:
نَفَقَ / نَفِقَ:
1: Azalmak, tükenmek.
2: Gizlice deliğinden çıkmak ya da oraya girmek.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
نَافَقَ | fiil-III | 2 | Münafiklık etti | 9/101 |
|
أَنْفَقَ | fiil-IV | 68 | Harcadı | 18/42 |
|
نَفَقَةٌ | isim | 3 | Harcanan mal v.s | 9/121 |
|
نَفَقٌ | isim | 1 | Tünel | 6/35 |
|
نِفَاقٌ | isim | 3 | Nifak | 9/77 |
|
مُنَافِقٌ | isim | 32 | Münâfık | 4/138 | Müennes: مُنَافِقَةٌ |
إِنْفَاقٌ | isim | 1 | Harcama, infak | 17/100 |
|
مُنْفِقٌ | isim | 1 | Harcayan kimse | 3/17 |
|
| Toplam | 111 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- نَفَقٌ
- سِرْدَابٌ
- مَمَرٌّ > bak: م ر ر
- دِهْلِيزٌ
AÇIKLAMA:
İ‘TÂ’ ile İNFÂK kelimeleri arasındaki fark
( ع ط و – ن ف ق )
İnfâk, bir malın mülkiyetten çıkarılmasıdır. Bu nedenle, “Allah kullarına infâkta bulunur” denilmez. Nasıl dilerse öyle infak eder (Mâide/64) ayetinde kelime, mecazi anlamdadır. İ‘tâ’ ise, verilen malın mülkiyetten çıkarılmasını gerektirmez. İ‘tâ’ anlamında, birisi için bir şey satın almak üzere Zeyd’e bir miktar mal vaya birisi için bir şey dikmek üzere bir miktar kumaş verilebilir. Bu mal ya da kumaş, bu şekilde o kişinin mülkiyetinden çıkmaz. (Farklar Sözlüğü 238) Bknz: ( ع ط و )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Nifâk | نِفَاق | Münafıklık, iki yüzlülük. |
|
Nafaka | نَفَقَة | Yiyecek parası. Geçim için lüzumlu olan şey. | Çoğulu: Nafakât |
Minfâk | مِنْفَاق | Çok fazla nafaka veren. |
|
Münâfaka | مُنَافَقَة | İkiyüzlülük, münafıklık. |
|
Münâfık | مُنَافِق | İki yüzlü, araya nifak sokan. Fitnekar. |
|
İnfâk | إِنْفَاق | Nafaka verme. Besleme. Geçindirme. Harcayıp tüketme. | İnfâk etmek |
Münfik | مُنْفِق | Nafaka veren, besleyen. |
|
İstinfâk | إِسْتِنْفَاق | Nafaka peyda etme. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
نَافَقَ : Fiil-III.
3:167 | وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ نَافَقُوا وَقِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا قَاتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَوِ ادْفَعُوا |
Diyanet Meali: | (Bu da mü’minleri ortaya çıkarması) ve münafıklık yapanları belli etmesi içindi. Onlara (münafıklara), “Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunmaya geçin” denildi… |
59:11 | أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ نَافَقُوا يَقُولُونَ لِإِخْوَانِهِمُ الَّذِينَ كَفَرُوا |
Diyanet Meali: | (Kitap ehlinden) o inkâr eden kardeşlerine, … diyerek münafıklık yapanlara bakmaz mısın? |
أَنفَقَ : Fiil-IV.
2:3 | الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar. * |
2:195 | وَأَنْفِقُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلَا تُلْقُوا بِأَيْدِيكُمْ إِلَى التَّهْلُكَةِ |
Diyanet Meali: | (Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. |
2:215 | يَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. |
2:215 | قُلْ مَا أَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْأَقْرَبِينَ وَالْيَتَامَىٰ |
Diyanet Meali: | De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler … içindir.” |
2:219 | وَيَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ |
Diyanet Meali: | Yine sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “İhtiyaçtan arta kalanı.” |
2:254 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Hiçbir alışverişin, (hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı kıyamet günü gelmeden önce), size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayın. |
2:261 | مَثَلُ الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ أَنْبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ |
Diyanet Meali: | Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren (ve her başakta yüz tane bulunan) bir tohum gibidir. |
2:262 | الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَا أَنْفَقُوا مَنًّا وَلَا أَذًى لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ |
Diyanet Meali: | Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının peşinden (bunları) başa kakmayan ve gönül incitmeyenlerin, Rab’leri katında mükâfatları vardır. |
2:262 | الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَا أَنْفَقُوا مَنًّا وَلَا أَذًى لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ |
Diyanet Meali: | Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının peşinden (bunları) başa kakmayan ve gönül incitmeyenlerin, Rab’leri katında mükâfatları vardır. |
2:264 | لَا تُبْطِلُوا صَدَقَاتِكُمْ بِالْمَنِّ وَالْأَذَىٰ كَالَّذِي يُنْفِقُ مَالَهُ رِئَاءَ النَّاسِ |
Diyanet Meali: | (Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde) insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. |
2:265 | وَمَثَلُ الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمُ ابْتِغَاءَ مَرْضَاتِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla (ve kalben mutmain olarak) mallarını Allah yolunda harcayanların durumu… |
2:267 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَنْفِقُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا كَسَبْتُمْ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden (ve yerden sizin için çıkardıklarımızdan) Allah yolunda harcayın. |
2:267 | وَلَا تَيَمَّمُوا الْخَبِيثَ مِنْهُ تُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | (Kendinizin göz yummadan alıcısı olmayacağınız) bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın. |
2:270 | وَمَا أَنْفَقْتُمْ مِنْ نَفَقَةٍ أَوْ نَذَرْتُمْ مِنْ نَذْرٍ فَإِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُهُ |
Diyanet Meali: | Allah yolunda her ne harcar veya her ne adarsanız, şüphesiz Allah onu bilir. |
2:272 | وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ خَيْرٍ فَلِأَنْفُسِكُمْ |
Diyanet Meali: | Hayır olarak ne harcarsanız, kendiniz içindir. |
2:272 | وَمَا تُنْفِقُونَ إِلَّا ابْتِغَاءَ وَجْهِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Zaten siz ancak Allah’ın rızasını kazanmak için harcarsınız. |
2:272 | وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ خَيْرٍ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنْتُمْ لَا تُظْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | Hayır olarak her ne harcarsanız -hiç hakkınız yenmeden- karşılığı size tastamam ödenir. |
2:273 | وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللَّهَ بِهِ عَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | Siz hayır olarak ne verirseniz, şüphesiz Allah onu bilir. |
2:274 | الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ سِرًّا وَعَلَانِيَةً |
Diyanet Meali: | Mallarını gece gündüz; gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar var ya… |
3:92 | لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتَّىٰ تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَ |
Diyanet Meali: | Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. |
3:92 | وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ فَإِنَّ اللَّهَ بِهِ عَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | Her ne harcarsanız Allah onu bilir. |
3:117 | مَثَلُ مَا يُنْفِقُونَ فِي هَٰذِهِ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَثَلِ رِيحٍ |
Diyanet Meali: | Onların bu dünya hayatında harcadıkları malların durumu, (kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup mahveden kavurucu ve soğuk) bir rüzgârın durumu gibidir. |
3:134 | الَّذِينَ يُنْفِقُونَ فِي السَّرَّاءِ وَالضَّرَّاءِ وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ |
Diyanet Meali: | Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, (insanları affedenler)dir. |
4:34 | بِمَا فَضَّلَ اللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ وَبِمَا أَنْفَقُوا مِنْ أَمْوَالِهِمْ |
Diyanet Meali: | (Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar.) Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. |
4:38 | وَالَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ رِئَاءَ النَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَلَا بِالْيَوْمِ الْآخِر |
Diyanet Meali: | Bunlar, mallarını insanlara gösteriş için harcayan, Allah’a ve ahiret gününe de inanmayan kimselerdir. |
4:39 | وَمَاذَا عَلَيْهِمْ لَوْ آمَنُوا بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَأَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقَهُمُ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman etselerdi ve Allah’ın verdiği rızıktan (gösterişsiz olarak) harcasalardı, kendilerine ne zarar gelirdi? |
5:64 | بَلْ يَدَاهُ مَبْسُوطَتَانِ يُنْفِقُ كَيْفَ يَشَاءُ |
Diyanet Meali: | (Bir de Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lânete uğrasınlar!) Hayır, O’nun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. |
8:3 | الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir. * |
8:36 | إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Şüphe yok ki, inkâr edenler mallarını (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcarlar (ve harcayacaklardır). |
8:36 | فَسَيُنْفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ |
Diyanet Meali: | (Şüphe yok ki, inkâr edenler mallarını, insanları Allah yolundan alıkoymak için harcarlar) ve harcayacaklardır. Sonra bu mallar onlara bir iç acısı olacak, sonra da yenilgiye uğrayacaklardır. |
8:60 | وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ فِي سَبِيلِ اللَّهِ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ |
Diyanet Meali: | Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. |
8:63 | لَوْ أَنْفَقْتَ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مَا أَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ |
Diyanet Meali: | Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. |
9:34 | وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلَا يُنْفِقُونَهَا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ |
Diyanet Meali: | Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele. |
9:53 | قُلْ أَنْفِقُوا طَوْعًا أَوْ كَرْهًا لَنْ يُتَقَبَّلَ مِنْكُمْ |
Diyanet Meali: | Yine de ki: “İster gönüllü, ister gönülsüz olarak harcayın, sizden asla kabul olunmayacaktır.” |
9:54 | وَلَا يُنْفِقُونَ إِلَّا وَهُمْ كَارِهُونَ |
Diyanet Meali: | (Harcamalarının kabul edilmesine, yalnızca, Allah’ı ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşene üşene gelmeleri) ve ancak gönülsüzce harcamaları (engel olmuştur). |
9:91 | وَلَا عَلَى الَّذِينَ لَا يَجِدُونَ مَا يُنْفِقُونَ حَرَجٌ إِذَا نَصَحُوا لِلَّهِ وَرَسُولِهِ |
Diyanet Meali: | Allah’a ve Resûlüne karşı sadık ve samimi oldukları takdirde, (güçsüzlere, hastalara ve seferde) harcayacakları bir şey bulamayanlara (sefere katılmadıkları için) bir günah (yoktur). |
9:92 | تَوَلَّوْا وَأَعْيُنُهُمْ تَفِيضُ مِنَ الدَّمْعِ حَزَنًا أَلَّا يَجِدُوا مَا يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | Bu uğurda harcayacakları bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş döke döke geri dönen (kimselere de bir sorumluluk yoktur). |
9:98 | وَمِنَ الْأَعْرَابِ مَنْ يَتَّخِذُ مَا يُنْفِقُ مَغْرَمًا |
Diyanet Meali: | Bedevîlerden öyleleri vardır ki, (Allah yolunda) harcayacakları şeyi bir zarar sayarlar. |
9:99 | وَيَتَّخِذُ مَا يُنْفِقُ قُرُبَاتٍ عِنْدَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Harcayacaklarını, Allah katında yakınlığa (ve Peygamberin dualarını almağa) vesile sayarlar. |
9:121 | وَلَا يُنْفِقُونَ نَفَقَةً صَغِيرَةً وَلَا كَبِيرَةً وَلَا يَقْطَعُونَ وَادِيًا إِلَّا كُتِبَ لَهُمْ |
Diyanet Meali: | Allah yolunda küçük, büyük bir harcama yapmazlar ve bir vadiyi katetmezler ki (bunlar, Allah’ın, yaptıklarının daha güzeliyle kendilerini mükâfatlandırması için) hesaplarına yazılmış olmasın. |
13:22 | وَأَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً |
Diyanet Meali: | (Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan), kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan (ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıran)lardır. |
14:31 | قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا يُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً |
Diyanet Meali: | İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar, (hiçbir alışveriş ve dostluğun bulunmadığı bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden) Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar. |
16:75 | وَمَنْ رَزَقْنَاهُ مِنَّا رِزْقًا حَسَنًا فَهُوَ يُنْفِقُ مِنْهُ سِرًّا وَجَهْرًا |
Diyanet Meali: | (Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile), kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan (kimseyi misal verir). |
18:42 | فَأَصْبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيْهِ عَلَىٰ مَا أَنْفَقَ فِيهَا |
Diyanet Meali: | (Derken bütün serveti helâk edildi. Yıkılmış çardakları üzerine çökmüş hâldeki bağına) yaptığı harcamalar karşısında ellerini oğuşturuyordu… |
22:35 | وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | (Onlar, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperen, başlarına gelen musibetlere sabreden), namazı dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayan kimselerdir. |
25:67 | وَالَّذِينَ إِذَا أَنْفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا |
Diyanet Meali: | Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. |
28:54 | وَيَدْرَءُونَ بِالْحَسَنَةِ السَّيِّئَةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | (İşte onların, sabredip) kötülüğü iyilikle savmaları ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcamaları karşılığında, (mükâfatları kendilerine iki kez verilecektir). |
32:16 | يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفًا وَطَمَعًا وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar, korkarak ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek (için yataklarından kalkarlar). Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar. |
34:39 | وَمَا أَنْفَقْتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَهُوَ يُخْلِفُهُ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ |
Diyanet Meali: | “Allah yolunda her ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” |
35:29 | وَأَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً لَنْ تَبُورَ |
Diyanet Meali: | (Şüphesiz, Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar) ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler. |
36:47 | وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ أَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنُطْعِمُ مَنْ لَوْ يَشَاءُ اللَّهُ أَطْعَمَهُ |
Diyanet Meali: | Onlara, “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın” denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, “Allah’ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz?” derler. |
42:38 | وَأَمْرُهُمْ شُورَىٰ بَيْنَهُمْ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | İşleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar… |
47:38 | هَا أَنْتُمْ هَٰؤُلَاءِ تُدْعَوْنَ لِتُنْفِقُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz. |
57:7 | آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَأَنْفِقُوا مِمَّا جَعَلَكُمْ مُسْتَخْلَفِينَ فِيهِ |
Diyanet Meali: | Allah’a ve Resûlüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda) harcayın. |
57:7 | فَالَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَأَنْفَقُوا لَهُمْ أَجْرٌ كَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | İçinizden iman edip de (Allah yolunda) harcayanlar var ya; onlar için büyük bir mükâfat vardır. |
57:10 | وَمَا لَكُمْ أَلَّا تُنْفِقُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Size ne oluyor da, Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? |
57:10 | لَا يَسْتَوِي مِنْكُمْ مَنْ أَنْفَقَ مِنْ قَبْلِ الْفَتْحِ وَقَاتَلَ |
Diyanet Meali: | İçinizden, fetihten (Mekke fethinden) önce harcayanlar ve savaşanlar, (diğerleri ile) bir değildir. |
57:10 | أُولَٰئِكَ أَعْظَمُ دَرَجَةً مِنَ الَّذِينَ أَنْفَقُوا مِنْ بَعْدُ وَقَاتَلُوا |
Diyanet Meali: | Onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. |
60:10 | وَآتُوهُمْ مَا أَنْفَقُوا |
Diyanet Meali: | Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin. |
60:10 | وَلَا تُمْسِكُوا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ وَاسْأَلُوا مَا أَنْفَقْتُمْ |
Diyanet Meali: | Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kâfir kocalarından) isteyin. |
60:10 | وَاسْأَلُوا مَا أَنْفَقْتُمْ وَلْيَسْأَلُوا مَا أَنْفَقُوا |
Diyanet Meali: | Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kâfir kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm’ı kabul eden ve sizinle evlenen eski hanımlarına) harcamış oldukları mehri (sizden) istesinler. |
60:11 | فَآتُوا الَّذِينَ ذَهَبَتْ أَزْوَاجُهُمْ مِثْلَ مَا أَنْفَقُوا |
Diyanet Meali: | (Eğer eşlerinizden biri kâfirlere kaçar ve siz de onlarla çarpışıp ganimet alırsanız), eşleri gidenlere sarf ettikleri (mehir) kadarını verin. |
63:7 | هُمُ الَّذِينَ يَقُولُونَ لَا تُنْفِقُوا عَلَىٰ مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ حَتَّىٰ يَنْفَضُّوا |
Diyanet Meali: | Onlar, “Allah Resûlü’nün yanında bulunanlara (muhacirlere) bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler” diyenlerdir. |
63:10 | وَأَنْفِقُوا مِنْ مَا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ |
Diyanet Meali: | Herhangi birinize ölüm gelip de, (… demeden) önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın. |
64:16 | وَاسْمَعُوا وَأَطِيعُوا وَأَنْفِقُوا خَيْرًا لِأَنْفُسِكُمْ |
Diyanet Meali: | Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için harcayın. |
65:6 | وَإِنْ كُنَّ أُولَاتِ حَمْلٍ فَأَنْفِقُوا عَلَيْهِنَّ حَتَّىٰ يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّ |
Diyanet Meali: | Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. |
65:7 | لِيُنْفِقْ ذُو سَعَةٍ مِنْ سَعَتِهِ |
Diyanet Meali: | Eli geniş olan, elinin genişliğine göre nafaka versin. |
65:7 | وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّا آتَاهُ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | Rızkı dar olan da, Allah’ın ona verdiğinden (o ölçüde) harcasın. |
نَفَقَةٌ : İsim.
2:270 | وَمَا أَنْفَقْتُمْ مِنْ نَفَقَةٍ أَوْ نَذَرْتُمْ مِنْ نَذْرٍ فَإِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُهُ |
Diyanet Meali: | Allah yolunda her ne harcar veya her ne adarsanız, şüphesiz Allah onu bilir. |
9:54 | وَمَا مَنَعَهُمْ أَنْ تُقْبَلَ مِنْهُمْ نَفَقَاتُهُمْ إِلَّا أَنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ |
Diyanet Meali: | Harcamalarının kabul edilmesine, yalnızca, Allah’ı (ve Resûlünü) inkâr etmeleri, … engel olmuştur. |
9:121 | وَلَا يُنْفِقُونَ نَفَقَةً صَغِيرَةً وَلَا كَبِيرَةً وَلَا يَقْطَعُونَ وَادِيًا إِلَّا كُتِبَ لَهُمْ |
Diyanet Meali: | Allah yolunda küçük, büyük bir harcama yapmazlar ve bir vadiyi katetmezler ki (bunlar, Allah’ın, yaptıklarının daha güzeliyle kendilerini mükâfatlandırması için) hesaplarına yazılmış olmasın. |
نَفَقٌ : İsim.
6:35 | فَإِنِ اسْتَطَعْتَ أَنْ تَبْتَغِيَ نَفَقًا فِي الْأَرْضِ أَوْ سُلَّمًا فِي السَّمَاءِ فَتَأْتِيَهُمْ بِآيَةٍ |
Diyanet Meali: | (Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse); bir delik açıp yerin dibine inerek, yahut bir merdiven kurup göğe çıkarak onlara bir mucize getirmeye gücün yetiyorsa durma, yap! |
نِفَاقٌ : İsim. Mastar. Mufâale Bâbı (III. Bâb).
9:77 | فَأَعْقَبَهُمْ نِفَاقًا فِي قُلُوبِهِمْ إِلَىٰ يَوْمِ يَلْقَوْنَهُ |
Diyanet Meali: | (Allah’a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söyledikleri için) O da kalplerine, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar (sürecek) bir nifak soktu. |
9:97 | الْأَعْرَابُ أَشَدُّ كُفْرًا وَنِفَاقًا |
Diyanet Meali: | Bedevîler inkâr ve nifak bakımından daha ileridirler. |
9:101 | وَمِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ مَرَدُوا عَلَى النِّفَاقِ لَا تَعْلَمُهُمْ |
Diyanet Meali: | Medine halkından da münafıklıkta direnenler var ki sen onları bilmezsin. |
مُنَافِقُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Mufâale Bâbı (III. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مُنَافِقٌ Müennesi: مُنَافِقَةٌ
4:61 | رَأَيْتَ الْمُنَافِقِينَ يَصُدُّونَ عَنْكَ صُدُودًا |
Diyanet Meali: | (Münafıklara, “Allah’ın indirdiğine, Kur’an’a ve Peygambere gelin” dendiği zaman), onların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün. |
4:88 | فَمَا لَكُمْ فِي الْمُنَافِقِينَ فِئَتَيْنِ وَاللَّهُ أَرْكَسَهُمْ بِمَا كَسَبُوا |
Diyanet Meali: | Size ne oluyor da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Allah, onları yaptıkları işlerden dolayı baş aşağı ederek eski konumlarına (küfre) döndürmüştür. |
4:138 | بَشِّرِ الْمُنَافِقِينَ بِأَنَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا |
Diyanet Meali: | Münafıklara, kendileri için elem dolu bir azap olduğunu müjdele. * |
4:140 | إِنَّ اللَّهَ جَامِعُ الْمُنَافِقِينَ وَالْكَافِرِينَ فِي جَهَنَّمَ جَمِيعًا |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır. |
4:142 | إِنَّ الْمُنَافِقِينَ يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْ |
Diyanet Meali: | Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. |
4:145 | إِنَّ الْمُنَافِقِينَ فِي الدَّرْكِ الْأَسْفَلِ مِنَ النَّارِ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz ki münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar. |
8:49 | إِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ غَرَّ هَٰؤُلَاءِ دِينُهُمْ |
Diyanet Meali: | Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler, “Bunları dinleri aldatmış” diyorlardı. |
9:64 | يَحْذَرُ الْمُنَافِقُونَ أَنْ تُنَزَّلَ عَلَيْهِمْ سُورَةٌ تُنَبِّئُهُمْ بِمَا فِي قُلُوبِهِمْ |
Diyanet Meali: | Münafıklar, kalplerinde olan şeyleri, yüzlerine karşı açıkça haber verecek bir sûrenin üzerlerine indirilmesinden çekinirler. |
9:67 | الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ بَعْضُهُمْ مِنْ بَعْضٍ |
Diyanet Meali: | Münafık erkekler ve münafık kadınlar birbirlerindendir (birbirlerinin benzeridir). |
9:67 | نَسُوا اللَّهَ فَنَسِيَهُمْ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ هُمُ الْفَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar Allah’ı unuttular; Allah da onları unuttu. Şüphesiz münafıklar, fasıkların ta kendileridir. |
9:68 | وَعَدَ اللَّهُ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْكُفَّارَ نَارَ جَهَنَّمَ |
Diyanet Meali: | Allah, erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kâfirlere, (içinde ebedî kalmak üzere) cehennem ateşini va’detti. |
9:73 | يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ |
Diyanet Meali: | Ey peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı çetin ol. |
9:101 | وَمِمَّنْ حَوْلَكُمْ مِنَ الْأَعْرَابِ مُنَافِقُونَ وَمِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ |
Diyanet Meali: | Çevrenizdeki bedevîlerden birtakım münafıklar vardır. Medine halkından da (münafıklıkta direnenler var ki sen onları bilmezsin). |
29:11 | وَلَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْمُنَافِقِينَ |
Diyanet Meali: | Allah, elbette kendisine iman edenleri de bilir ve elbette münafıkları da bilir. * |
33:1 | يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ اتَّقِ اللَّهَ وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَ |
Diyanet Meali: | Ey Peygamber! Allah’a karşı gelmekten sakın. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. |
33:12 | وَإِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ مَا وَعَدَنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ إِلَّا غُرُورًا |
Diyanet Meali: | Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar, “Allah ve Resûlü bize, ancak aldatmak için vaadde bulunmuşlar” diyorlardı. * |
33:24 | وَيُعَذِّبَ الْمُنَافِقِينَ إِنْ شَاءَ أَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْ |
Diyanet Meali: | (Bunun böyle olması Allah’ın, doğruları, doğrulukları sebebiyle mükâfatlandırması), dilerse münafıklara azap etmesi yahut onların tövbesini kabul etmesi içindir. |
33:48 | وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَ وَدَعْ أَذَاهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Onların eziyetlerine aldırma ve Allah’a tevekkül et. |
33:60 | لَئِنْ لَمْ يَنْتَهِ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ |
Diyanet Meali: | Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar (ve Medine’de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar tuttukları yoldan) vazgeçmezlerse, (elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz). |
33:73 | لِيُعَذِّبَ اللَّهُ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْمُشْرِكِينَ وَالْمُشْرِكَاتِ |
Diyanet Meali: | Allah, münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve Allah’a ortak koşan kadınlara azap etmek … için (insana emaneti yüklemiştir). |
48:6 | وَيُعَذِّبَ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْمُشْرِكِينَ وَالْمُشْرِكَاتِ |
Diyanet Meali: | (Bir de, Allah’ın, hakkında kötü zanda bulunan) münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve Allah’a ortak koşan kadınlara azap etmesi (içindir). |
57:13 | يَوْمَ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ لِلَّذِينَ آمَنُوا انْظُرُونَا |
Diyanet Meali: | Münafık erkeklerle münafık kadınların, iman edenlere, “Bize bakın (ki sizin ışığınızdan biz de aydınlanalım)” diyecekleri gün… |
63:1 | إِذَا جَاءَكَ الْمُنَافِقُونَ قَالُوا نَشْهَدُ إِنَّكَ لَرَسُولُ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Münafıklar sana geldiklerinde, “Senin, elbette Allah’ın peygamberi olduğuna şahitlik ederiz” derler. |
63:1 | وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَكَاذِبُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduklarına elbette şahitlik eder. |
63:7 | وَلِلَّهِ خَزَائِنُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَٰكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَفْقَهُونَ |
Diyanet Meali: | Hâlbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar (bunu) anlamazlar. |
63:8 | وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَٰكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | Hâlbuki asıl üstünlük, ancak Allah’ın, Peygamberinin ve mü’minlerindir. Fakat münafıklar (bunu) bilmezler. |
66:9 | يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِم |
Diyanet Meali: | Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. |
مُنَافِقَاتٌ : İsim. İsm-i Fâil. Mufâale Bâbı (III. Bâb). Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: مُنَافِقَةٌ Müzekkeri: مُنَافِقٌ
9:67 | الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ بَعْضُهُمْ مِنْ بَعْضٍ |
Diyanet Meali: | Münafık erkekler ve münafık kadınlar birbirlerindendir (birbirlerinin benzeridir). |
9:68 | وَعَدَ اللَّهُ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْكُفَّارَ نَارَ جَهَنَّمَ |
Diyanet Meali: | Allah, erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kâfirlere, (içinde ebedî kalmak üzere) cehennem ateşini va’detti. |
33:73 | لِيُعَذِّبَ اللَّهُ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْمُشْرِكِينَ وَالْمُشْرِكَاتِ |
Diyanet Meali: | Allah, münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve Allah’a ortak koşan kadınlara azap etmek; (mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların da tövbelerini kabul etmek için insana emaneti yüklemiştir). |
48:6 | وَيُعَذِّبَ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْمُشْرِكِينَ وَالْمُشْرِكَاتِ |
Diyanet Meali: | (Bir de, Allah’ın, hakkında kötü zanda bulunan) münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve Allah’a ortak koşan kadınlara azap etmesi (içindir). |
57:13 | يَوْمَ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ لِلَّذِينَ آمَنُوا انْظُرُونَا |
Diyanet Meali: | Münafık erkeklerle münafık kadınların, iman edenlere, “Bize bakın (ki sizin ışığınızdan biz de aydınlanalım)” diyecekleri gün… |
إِنْفَاقٌ : İsim. Mastar. İf’âl Bâbı (IV. Bâb).
17:100 | قُلْ لَوْ أَنْتُمْ تَمْلِكُونَ خَزَائِنَ رَحْمَةِ رَبِّي إِذًا لَأَمْسَكْتُمْ خَشْيَةَ الْإِنْفَاقِ |
Diyanet Meali: | De ki: “Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman da tükenir korkusuyla cimrilik ederdiniz.” |
مُنْفِقِينَ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: مُنْفِقٌ
3:17 | الصَّابِرِينَ وَالصَّادِقِينَ وَالْقَانِتِينَ وَالْمُنْفِقِينَ وَالْمُسْتَغْفِرِينَ بِالْأَسْحَارِ |
Diyanet Meali: | Sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah’tan) bağışlanma dileyenlerdir. * |