KÖK HARFLER: ف ز ع
ANLAM:
فَزِعَ : Korkmak, ürkmek, dehşete düşmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
فَزِعَ | fiil-I | 3 | Dehşete kapıldı, telaşa düştü | 34/51 | |
فَزَّعَ | fiil-II | 1 | Dehşet ve telaşını giderdi | 34/23 | Meçhul: فُزِّعَ |
فَزَعٌ | isim | 2 | Dehşete kapılmak, telaşa düşmek. | 21/103 | |
Toplam | 6 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- فَزِعَ
- رَهِبَ > bak: ر ه ب
- فَرِقَ > bu kök
- هَابَ
- فَزَّعَ
- فَزَعٌ
Zıt Manada Kelimeler
- فَزِعَ
- فَزَّعَ
- فَزَعٌ
AÇIKLAMA:
CEZİ‘A ve FEZİ‘A kelimeleri arasındaki benzerlik
( ج ز ع – ف ز ع )
Cezi‘a ile fezi‘a kelimeleri anlam bakımından birbirlerine benzerler. Fezi‘a “korkmak, panik olmak”, cezi‘a ise “feryat etmek, ağlayıp sızlamak” anlamındadır. Bu kelimelerin iki harfleri de ortaktır. Bknz: ( ج ز ع )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Feza’ | فَزَع | Korku. Havf. |
Tefzî’ | تَفْزِيع | Ürkütme. Korkutma. Hayretle baktırma. |
Müfezzi’ | مُفَزِّع | Hayretle ve şaşkın şaşkın baktıran. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
فَزِعَ : Fiil-I.
27:87 | فَفَزِعَ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Göklerdeki herkesin, yerdeki herkesin korkuya kapılacağı (günü hatırla). |
34:51 | وَلَوْ تَرَىٰ إِذْ فَزِعُوا فَلَا فَوْتَ وَأُخِذُوا مِنْ مَكَانٍ قَرِيبٍ |
Diyanet Meali: | Sen onları, dehşetli bir korkuya kapılıp da kaçıp kurtulamayacakları ve yakın bir yerden yakalanacakları zaman bir görsen! * |
38:22 | إِذْ دَخَلُوا عَلَىٰ دَاوُودَ فَفَزِعَ مِنْهُمْ قَالُوا لَا تَخَفْ |
Diyanet Meali: | Hani Dâvûd’un yanına girmişlerdi de Dâvûd onlardan korkmuştu. Onlar, “Korkma!” dediler. |
فَزَّعَ : Fiil-II. Meçhul: فُزِّعَ
34:23 | حَتَّىٰ إِذَا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ قَالُوا الْحَقَّ |
Diyanet Meali: | (Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, “Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar. Onlar da “Gerçeği” diye cevap verirler. |
فَزَعٌ : İsim.
21:103 | لَا يَحْزُنُهُمُ الْفَزَعُ الْأَكْبَرُ |
Diyanet Meali: | En büyük korku bile onları tasalandırmaz… |
27:89 | مَنْ جَاءَ بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ خَيْرٌ مِنْهَا وَهُمْ مِنْ فَزَعٍ يَوْمَئِذٍ آمِنُونَ |
Diyanet Meali: | Her kim iyi amel getirirse, ona ondan daha hayırlısı vardır. Onlar o gün korkudan emindirler. * |