KÖK HARFLER: ج و ر
ANLAM:
جَارَ : Doğru yoldan ayrılmak ya da sapmak.
AÇIKLAMA:
Komşu anlamına gelen “câr” kelimesi, oturduğu yer bize yakın olan kişi demektir. Komşuluk hakkı çok büyük olduğu için, hakkı çok büyük olan her şey bu kelime ile ifade edilmiştir. Bu yakınlık anlamı gözetilerek, “yoldan uzaklaştı” manasında da kullanılmıştır. Ayrıca haktan her türlü ayrılma durumunda da bu kök kelime kullanılmıştır (Müfredât).
Mücâvere, mekan yakınlığı anlamına gelir.
Civar, komşular arasındaki yakınlıktır (Farklar Sözlüğü 206).
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
جَاوَرَ | fiil-III | 1 | Yakın oldu, komşu oldu, beraber oldu | 33/60 | |
أَجَارَ | fiil-IV | 6 | Himaye etti, korudu | 46/31 | Meçhul Muzarisi: يُجَارُ |
اِسْتَجَارَ | fiil-X | 1 | Yardım diledi, himaye istedi, eman diledi | 9/6 | |
جَارٌ | isim | 3 | Komşu, yardımcı, müttefik | 8/48 | |
مُتَجَاوِرَةٌ | isim | 1 | Yakın olan, komşu olan, beraber olan | 13/4 | |
جَائِرٌ | isim | 1 | Dönen, sapan | 16/9 | |
Toplam | 13 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- جَارَ
- جَوْرٌَ
- جَائِرٌ
Zıt Manada Kelimeler
- جَارَ
- جَوْرٌ
- جَائِرٌ
AÇIKLAMA:
CEVR ile ZULÜM kelimeleri arasındaki fark
( ج و ر – ظ ل م )
Cevr, hüküm ve yönetimde doğruya aykırı hareket etmektir.
Zulüm, ister sultandan, ister hâkim veya bir başkasından gelsin, “bir suça karşılık olmayan ve hak edilmeyen zarar”dır.
Dirhem hakkında sultanın sözünde durmaması zulümdür, bunu zor kullanarak ya da adaletten ayrılarak yapması durumunda, bu yaptığı cevr olarak isimlendirilir.
Zulm “hakkın eksik verilmesi”, cevr ise “haktan sapılması”dır. (Farklar Sözlüğü 340) Bknz: ( ظ ل م )
MUCÂVERE ile İCTİMA‘ kelimeleri arasındaki fark
( ج م ع – ج و ر )
Mucâvere, iki cüz yani iki unsur arasında olur. İctima‘ ise üç ve daha fazla unsur arasında olur. Bu durumda cem‘in en azı üçtür. (Farklar Sözlüğü 206) Bknz: ( ج م ع )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Cevr | جَوْر | Zulüm, haksızlık, eziyet. | Cevr-ü cefa |
Câr | جَار | Komşu. Medet eden, yardımcı. |
|
Câir | جَائِر | Hak yoldan dönen. |
|
Civâr | جِوَار | Yöre, yakın yer, havali, dolay. |
|
Cîrân | جِيرَان | Komşular. |
|
Mücâvir | مُجَاوِر | Yakın komşu. |
|
Mücâveret | مُجَاوَرَة | Komşuluk, yakınlık. |
|
Tecâvür | تَجَاوُر | Komşu olma. |
|
Mütecâvir | مُتَجَاوِر | Komşu. Civarda bulunan. |
|
İsticâre | اِسْتِجَارَة | Yardım ve korunma isteme. |
|
Müstecir | مُسْتَجِر | Eman dileyen, himaye isteyen. Korunmasını dileyen |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
جَاوَرَ : Fiil-III.
33:60 | لَنُغْرِيَنَّكَ بِهِمْ ثُمَّ لَا يُجَاوِرُونَكَ فِيهَا إِلَّا قَلِيلًا |
Diyanet Meali: | Elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. Onlar da (bundan sonra) orada lânete uğramış kimseler olarak seninle pek az süre komşu kalacaklardır. |
أَجَارَ : Fiil-IV. Meçhul Muzarisi: يُجَارُ
9:6 | وَإِنْ أَحَدٌ مِنَ الْمُشْرِكِينَ اسْتَجَارَكَ فَأَجِرْهُ حَتَّىٰ يَسْمَعَ كَلَامَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Eğer Allah’a ortak koşanlardan biri senden sığınma talebinde bulunursa, Allah’ın kelâmını işitebilmesi için ona sığınma hakkı tanı. |
23:88 | قُلْ مَنْ بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ يُجِيرُ وَلَا يُجَارُ عَلَيْهِ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Eğer biliyorsanız söyleyin: Her şeyin hükümranlığı elinde olan, kendisi koruyan, kendisine karşı korunulamaz olan kimdir?” * |
23:88 | قُلْ مَنْ بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ يُجِيرُ وَلَا يُجَارُ عَلَيْهِ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Eğer biliyorsanız söyleyin: Her şeyin hükümranlığı elinde olan, kendisi koruyan, kendisine karşı korunulamaz olan kimdir?” * |
46:31 | يَغْفِرْ لَكُمْ مِنْ ذُنُوبِكُمْ وَيُجِرْكُمْ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ |
Diyanet Meali: | Günahlarınızı bağışlasın ve sizi elem dolu bir azaptan kurtarsın. |
67:28 | قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَهْلَكَنِيَ اللَّهُ وَمَنْ مَعِيَ أَوْ رَحِمَنَا فَمَنْ يُجِيرُ الْكَافِرِينَ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ |
Diyanet Meali: | De ki: “Söyleyin bakalım: Diyelim ki Allah beni ve beraberimdekileri helâk etti, yahut bize acıdı. Peki, ya inkârcıları elem dolu bir azaptan kim koruyacak?” * |
72:22 | قُلْ إِنِّي لَنْ يُجِيرَنِي مِنَ اللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَدًا |
Diyanet Meali: | De ki: “Gerçekten beni Allah’a karşı hiç kimse asla koruyamaz ve yine asla O’ndan başka sığınacak kimse de bulamam.” * |
اِسْتَجَارَ : Fiil-X.
9:6 | وَإِنْ أَحَدٌ مِنَ الْمُشْرِكِينَ اسْتَجَارَكَ فَأَجِرْهُ حَتَّىٰ يَسْمَعَ كَلَامَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Eğer Allah’a ortak koşanlardan biri senden sığınma talebinde bulunursa, Allah’ın kelâmını işitebilmesi için ona sığınma hakkı tanı. |
جَارٌ : İsim.
4:36 | وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَىٰ |
Diyanet Meali: | Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya … iyilik edin. |
4:36 | وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّبِيلِ |
Diyanet Meali: | Uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya … iyilik edin. |
8:48 | وَقَالَ لَا غَالِبَ لَكُمُ الْيَوْمَ مِنَ النَّاسِ وَإِنِّي جَارٌ لَكُمْ |
Diyanet Meali: | “Bu gün artık insanlardan size galip gelecek (kimse) yok, mutlaka ben de size yardımcıyım.” demişti. |
مُتَجَاوِرَاتٌ : İsim. Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: مُتَجَاوِرَةٌ Müzekkeri: مُتَجَاوِرٌ
13:4 | وَفِي الْأَرْضِ قِطَعٌ مُتَجَاوِرَاتٌ وَجَنَّاتٌ مِنْ أَعْنَابٍ وَزَرْعٌ |
Diyanet Meali: | Yeryüzünde birbirine komşu kara parçaları, üzüm bağları, ekinler … vardır. |
جَآئِرٌ : İsim. İsm-i Fâil.
16:9 | وَعَلَى اللَّهِ قَصْدُ السَّبِيلِ وَمِنْهَا جَائِرٌ وَلَوْ شَاءَ لَهَدَاكُمْ أَجْمَعِينَ |
Diyanet Meali: | Doğru yolu göstermek Allah’a aittir. Yolun eğrisi de vardır.[302] Allah dileseydi, hepinizi doğru yola iletirdi. * |