ذ ر ع

KÖK HARFLER: ذ ر ع

ANLAM: 

ذَرَعَ : Bir şeyi arşın ile (zirâ’ ile) ölçmek. Bir şeyi ön koluyla ölçmek.

Temel anlamı: kolun veya ön bacağın uzatılması veya yayılması; ayrıca: güç veya kudret, bir kimsenin gücünün veya kudretinin sınırı veya kapsamı.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
ذَرْعٌ isim 3 Mihtar, uzunluk, boy 69/32
ذِرَاعٌ isim 2 (Hayvanda) ön ayak, (insanda) dirsekten parmak uçlarına kadar olan kısım, arşın 69/32

Toplam 5

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • ذَرَعَ
    • مَشَى > bak: م ش ي
    • جَالَ
    • صَالَ
  • تَذَرَّعَ
  • ذَرْعٌ (a)
    • مَسَافَةٌ
  • ذَرْعٌ (b)
  • ذَرِيعٌ (a)
    • شَدِيدٌ > bak: ش د د
    • شَنِيعٌ
  • ذَرِيعٌ (b)
    • سَرِيعٌ > bak: س ر ع
    • فَاشٍ
  • ذَرِيعَةٌ
  • مُتَذَرِّعٌ
    • مُسْتَنِدٌ > bak: س ن د
    • مُتَحَجِّجٌ > bak: ح ج ج
    • مُحْتَجٌّ > bak: ح ج ج
    • مُتَعَلِّلٌ

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Zirâ’ ذِرَاع Dirsek ile orta parmak ucu arası. 
Zer’î ذَرْعِى Arşın ile ölçülen şey.
Zerî’ ذَرِيع Çabuk ve kolay olan.
Zerîa ذَرِيعَة Vesile, bahane, sebep; fırsat.
İzrâ’ إِذْرَاع Arşınlama.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

ذَرْعٌ : İsim. 

11:77 وَلَمَّا جَاءَتْ رُسُلُنَا لُوطًا سِيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا
Diyanet Meali: Elçilerimiz Lût’a gelince onların yüzünden üzüldü, göğsü daraldı.
29:33 وَلَمَّا أَنْ جَاءَتْ رُسُلُنَا لُوطًا سِيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالُوا لَا تَخَفْ وَلَا تَحْزَنْ
Diyanet Meali: Elçilerimiz Lût’a geldiklerinde, Lût, onlar yüzünden tasalandı, onlar hakkında çaresizlik içine düştü. Elçiler ona, “Korkma, üzülme.” dediler.
69:32 ثُمَّ فِي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَاسْلُكُوهُ
Diyanet Meali: “Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu.”*

ذِرَاعٌ : İsim. 

18:18 وَكَلْبُهُمْ بَاسِطٌ ذِرَاعَيْهِ بِالْوَصِيدِ
Diyanet Meali: Köpekleri de mağaranın girişinde iki kolunu uzatmış (yatmakta idi.)
69:32 ثُمَّ فِي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَاسْلُكُوهُ
Diyanet Meali: “Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu.”*