KÖK HARFLER: ز و ج
ANLAM:
زَوَّجَ : Bir şeyi bir şeyle eşleştirmek, çift yapmak; eşi veya benzeri olarak o şeyi onla birleştirmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
زَوَّجَ | fiil-II | 5 | Nikahladı, evlendirdi, sınıflara ayırdı | 44/54 | Meçhulü: زُوِّجَ |
زَوْجٌ | isim | 76 | Eş, çift, karı-koca | 4/20 | Çoğulu: أَزْوَاجٌ |
Toplam | 81 |
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Zevc | زَوْج | Eş. | Çoğul: Ezvâc |
Zevce | زَوْجَة | Evli kadın, eş. |
|
Zevciyyet | زَوْجِيَّة | Kocalık, karılık. |
|
Mizvâc | مِزْوَاج | Çok koca değiştiren kadın. |
|
Tezvîc | تَزْوِيج | Evlendirmek. |
|
Tezevvüc | تَزَوُّج | Evlenme, kadın eş alma, zevce edinme. |
|
Mütezevvic | مُتَزَوِّج | Evli, evlenmiş, evlenen. |
|
İzdivâc | اِزْدِوَاج | Evlenme. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
زَوَّجَ : Fiil-II. Meçhulü: زُوِّجَ
33:37 | فَلَمَّا قَضَىٰ زَيْدٌ مِنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا |
Diyanet Meali: | Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik. |
42:50 | أَوْ يُزَوِّجُهُمْ ذُكْرَانًا وَإِنَاثًا وَيَجْعَلُ مَنْ يَشَاءُ عَقِيمًا |
Diyanet Meali: | Yahut o çocukları erkekler, dişiler olmak üzere çift verir, dilediği kimseyi de kısır yapar. |
44:54 | كَذَٰلِكَ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ عِينٍ |
Diyanet Meali: | İşte böyle. Ayrıca onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirmişizdir. * |
52:20 | مُتَّكِئِينَ عَلَىٰ سُرُرٍ مَصْفُوفَةٍ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ عِينٍ |
Diyanet Meali: | Sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanırlar. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir. * |
81:7 | وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ |
Diyanet Meali: | Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman. * |
زَوْجٌ : İsim. Çoğulu: أَزْوَاجٌ
2:25 | وَلَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır. |
2:35 | وَقُلْنَا يَا آدَمُ اسْكُنْ أَنْتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ وَكُلَا مِنْهَا رَغَدًا |
Diyanet Meali: | Dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin.” |
2:102 | فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِهِ |
Diyanet Meali: | Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. |
2:230 | فَإِنْ طَلَّقَهَا فَلَا تَحِلُّ لَهُ مِنْ بَعْدُ حَتَّىٰ تَنْكِحَ زَوْجًا غَيْرَهُ |
Diyanet Meali: | Eğer erkek karısını (üçüncü defa) boşarsa, kadın, onun dışında bir başka kocayla nikâhlanmadıkça ona helâl olmaz. |
2:232 | فَلَا تَعْضُلُوهُنَّ أَنْ يَنْكِحْنَ أَزْوَاجَهُنَّ إِذَا تَرَاضَوْا بَيْنَهُمْ بِالْمَعْرُوفِ |
Diyanet Meali: | (Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman) kendi aralarında aklın ve dinin gereklerine uygun olarak güzellikle anlaştıkları takdirde, eşleriyle (yeniden) evlenmelerine engel olmayın. |
2:234 | وَالَّذِينَ يُتَوَفَّوْنَ مِنْكُمْ وَيَذَرُونَ أَزْوَاجًا يَتَرَبَّصْنَ بِأَنْفُسِهِنَّ أَرْبَعَةَ أَشْهُرٍ وَعَشْرًا |
Diyanet Meali: | İçinizden ölenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün (iddet) beklerler. |
2:240 | وَالَّذِينَ يُتَوَفَّوْنَ مِنْكُمْ وَيَذَرُونَ أَزْوَاجًا وَصِيَّةً لِأَزْوَاجِهِمْ |
Diyanet Meali: | İçinizden ölüp geriye dul eşler bırakan erkekler, eşleri için, (evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlerinin sağlanmasını) vasiyet etsinler. |
2:240 | وَصِيَّةً لِأَزْوَاجِهِمْ مَتَاعًا إِلَى الْحَوْلِ غَيْرَ إِخْرَاجٍ |
Diyanet Meali: | Eşleri için, evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler. |
3:15 | وَأَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَرِضْوَانٌ مِنَ اللَّهِ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ |
Diyanet Meali: | “Tertemiz eşler ve Allah’ın rızası (vardır).” Allah, kullarını hakkıyla görendir. |
4:1 | يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا |
Diyanet Meali: | Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan … Rabbinize karşı gelmekten sakının. |
4:12 | وَلَكُمْ نِصْفُ مَا تَرَكَ أَزْوَاجُكُمْ إِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُنَّ وَلَدٌ |
Diyanet Meali: | Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. |
4:20 | وَإِنْ أَرَدْتُمُ اسْتِبْدَالَ زَوْجٍ |
Diyanet Meali: | Eğer (bir eşin yerine) başka bir eş almak isterseniz… |
4:20 | مَكَانَ زَوْجٍ وَآتَيْتُمْ إِحْدَاهُنَّ قِنْطَارًا فَلَا تَأْخُذُوا مِنْهُ شَيْئًا |
Diyanet Meali: | (Eğer bir eşin yerine) başka bir eş (almak isterseniz), öbürüne (mehir olarak) yüklerle mal vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın. |
4:57 | لَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَنُدْخِلُهُمْ ظِلًّا ظَلِيلًا |
Diyanet Meali: | Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız. |
6:139 | خَالِصَةٌ لِذُكُورِنَا وَمُحَرَّمٌ عَلَىٰ أَزْوَاجِنَا |
Diyanet Meali: | “(Şu hayvanların karınlarındaki yavrular canlı olursa) sırf erkeklerimize aittir. Karılarımıza ise haramdır.” |
6:143 | ثَمَانِيَةَ أَزْوَاجٍ مِنَ الضَّأْنِ اثْنَيْنِ وَمِنَ الْمَعْزِ اثْنَيْنِ |
Diyanet Meali: | O, (hayvanlardan) sekiz eşi de yaratandır: (Erkek ve dişi olarak) koyundan iki, keçiden de iki. |
7:19 | وَيَا آدَمُ اسْكُنْ أَنْتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ فَكُلَا مِنْ حَيْثُ شِئْتُمَا |
Diyanet Meali: | “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin.” |
7:189 | هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا |
Diyanet Meali: | Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve (kendisi ile huzur bulsun diye) eşini de ondan var edendir. |
9:24 | وَأَزْوَاجُكُمْ وَعَشِيرَتُكُمْ وَأَمْوَالٌ اقْتَرَفْتُمُوهَا |
Diyanet Meali: | (De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz), eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar … (size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin)!” |
11:40 | قُلْنَا احْمِلْ فِيهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ |
Diyanet Meali: | Nûh’a dedik ki: “Her cins canlıdan (erkekli dişili) birer çift, … ona yükle.” |
13:3 | وَمِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ جَعَلَ فِيهَا زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ |
Diyanet Meali: | Orada her türlü meyveden (erkekli-dişili) iki eş yaratandır. |
13:23 | جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَحَ مِنْ آبَائِهِمْ وَأَزْوَاجِهِمْ |
Diyanet Meali: | Bu sonuç da Adn cennetleridir. Atalarından, eşlerinden (ve çocuklarından) iyi olanlarla beraber oraya girerler. |
13:38 | وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلًا مِنْ قَبْلِكَ وَجَعَلْنَا لَهُمْ أَزْوَاجًا وَذُرِّيَّةً |
Diyanet Meali: | Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. |
15:88 | لَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَىٰ مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِنْهُمْ |
Diyanet Meali: | Kâfirlerden bir kısmını faydalandırdığımız şeylerde sakın gözün kalmasın. |
16:72 | وَاللَّهُ جَعَلَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا |
Diyanet Meali: | Allah, size kendi cinsinizden eşler var etti. |
16:72 | وَجَعَلَ لَكُمْ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ بَنِينَ وَحَفَدَةً |
Diyanet Meali: | Eşlerinizden de oğullar ve torunlar verdi. |
20:53 | وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِنْ نَبَاتٍ شَتَّىٰ |
Diyanet Meali: | “(Rabbim), … size gökten yağmur indirendir.” Böylece onunla sizin için yerden türlü türlü bitkileri çift çift çıkardık. |
20:117 | فَقُلْنَا يَا آدَمُ إِنَّ هَٰذَا عَدُوٌّ لَكَ وَلِزَوْجِكَ |
Diyanet Meali: | Biz de şöyle dedik: “Ey Âdem! Şüphesiz bu (İblis), sen ve eşin için bir düşmandır.” |
20:131 | وَلَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَىٰ مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِنْهُمْ زَهْرَةَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا |
Diyanet Meali: | Onlardan bazı kesimlere, (kendilerini sınamak için) dünya hayatının süsü olarak verdiğimiz şeylere gözünü dikme. |
21:90 | فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَوَهَبْنَا لَهُ يَحْيَىٰ وَأَصْلَحْنَا لَهُ زَوْجَهُ |
Diyanet Meali: | Biz de onun duasını kabul ettik ve kendisine Yahya’yı bağışladık. Eşini de kendisi için, (doğurmaya) elverişli kıldık. |
22:5 | اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنْبَتَتْ مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ |
Diyanet Meali: | (Biz, onun üzerine yağmur indirdiğimiz zaman) kıpırdar, kabarır ve her türden iç açıcı çift çift bitkiler bitirir. |
23:6 | إِلَّا عَلَىٰ أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ |
Diyanet Meali: | Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar. * |
23:27 | فَإِذَا جَاءَ أَمْرُنَا وَفَارَ التَّنُّورُ فَاسْلُكْ فِيهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ |
Diyanet Meali: | Bizim emrimiz gelip de tandır kaynamaya başlayınca, (sular coşup taştığında Nûh’a) dedik ki: “Her cins canlıdan (erkekli dişili) birer çift … gemiye al.” |
24:6 | وَالَّذِينَ يَرْمُونَ أَزْوَاجَهُمْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ شُهَدَاءُ إِلَّا أَنْفُسُهُمْ فَشَهَادَةُ أَحَدِهِمْ أَرْبَعُ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ إِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِقِينَ |
Diyanet Meali: | Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesi…* |
25:74 | هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ |
Diyanet Meali: | “Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl.” |
26:7 | أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الْأَرْضِ كَمْ أَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ |
Diyanet Meali: | Yeryüzüne bakmazlar mı, orada her türden nice güzel ve yararlı bitkiler bitirdik. * |
26:166 | وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ |
Diyanet Meali: | “Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da (insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz)?” |
30:21 | وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا إِلَيْهَا |
Diyanet Meali: | Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması (ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de) O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. |
31:10 | وَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ |
Diyanet Meali: | Gökten de yağmur indirip orada her türden güzel ve faydalı bitki bitirdik. |
33:4 | وَمَا جَعَلَ أَزْوَاجَكُمُ اللَّائِي تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ أُمَّهَاتِكُمْ |
Diyanet Meali: | Kendilerine zıhâr yaptığınız eşlerinizi de anneleriniz yapmamıştır. |
33:6 | النَّبِيُّ أَوْلَىٰ بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنْفُسِهِمْ وَأَزْوَاجُهُ أُمَّهَاتُهُمْ |
Diyanet Meali: | Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de mü’minlerin analarıdır. |
33:28 | يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِأَزْوَاجِكَ إِنْ كُنْتُنَّ تُرِدْنَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَزِينَتَهَا فَتَعَالَيْنَ أُمَتِّعْكُنَّ |
Diyanet Meali: | Ey Peygamber! Hanımlarına de ki: “Eğer dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size mut’a vereyim (ve sizi güzelce bırakayım).” |
33:37 | أَمْسِكْ عَلَيْكَ زَوْجَكَ وَاتَّقِ اللَّهَ |
Diyanet Meali: | “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın.” |
33:37 | لِكَيْ لَا يَكُونَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ حَرَجٌ فِي أَزْوَاجِ أَدْعِيَائِهِمْ |
Diyanet Meali: | (Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince, eşini boşayınca, onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde, onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın. |
33:50 | يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَحْلَلْنَا لَكَ أَزْوَاجَكَ اللَّاتِي آتَيْتَ أُجُورَهُنَّ |
Diyanet Meali: | Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini …helâl kıldık. |
33:50 | قَدْ عَلِمْنَا مَا فَرَضْنَا عَلَيْهِمْ فِي أَزْوَاجِهِمْ |
Diyanet Meali: | Mü’minlere eşleri (ve sahip oldukları cariyeleri) hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. |
33:52 | لَا يَحِلُّ لَكَ النِّسَاءُ مِنْ بَعْدُ وَلَا أَنْ تَبَدَّلَ بِهِنَّ مِنْ أَزْوَاجٍ |
Diyanet Meali: | Bundan sonra, (güzellikleri hoşuna gitse) bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helâl değildir. |
33:53 | وَلَا أَنْ تَنْكِحُوا أَزْوَاجَهُ مِنْ بَعْدِهِ أَبَدًا |
Diyanet Meali: | Ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. |
33:59 | يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابِيبِهِنَّ |
Diyanet Meali: | Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. |
35:11 | وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ جَعَلَكُمْ أَزْوَاجًا |
Diyanet Meali: | Allah, sizi önce topraktan, sonra da az bir sudan (meniden) yarattı. Sonra sizi (erkekli dişili) eşler yaptı. |
36:36 | سُبْحَانَ الَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنْبِتُ الْأَرْضُ |
Diyanet Meali: | Yerin bitirdiği şeylerden, … bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir. |
36:56 | هُمْ وَأَزْوَاجُهُمْ فِي ظِلَالٍ عَلَى الْأَرَائِكِ مُتَّكِئُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar. * |
37:22 | احْشُرُوا الَّذِينَ ظَلَمُوا وَأَزْوَاجَهُمْ وَمَا كَانُوا يَعْبُدُونَ |
Diyanet Meali: | “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın.” |
38:58 | وَآخَرُ مِنْ شَكْلِهِ أَزْوَاجٌ |
Diyanet Meali: | O azaba benzer çeşit çeşit başka azaplar da vardır. * |
39:6 | خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ ثُمَّ جَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا |
Diyanet Meali: | O, sizi bir tek nefisten yarattı. Sonra ondan eşini var etti. |
39:6 | ثُمَّ جَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَأَنْزَلَ لَكُمْ مِنَ الْأَنْعَامِ ثَمَانِيَةَ أَزْوَاجٍ |
Diyanet Meali: | Sonra ondan eşini var etti. Sizin için hayvanlardan (erkek ve dişi olarak) sekiz eş yarattı. |
40:8 | وَمَنْ صَلَحَ مِنْ آبَائِهِمْ وَأَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ |
Diyanet Meali: | “(Ey Rabbimiz! Onları da), onların babalarından, eşlerinden ve soylarından iyi olanları da, (kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine koy).” |
42:11 | فَاطِرُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَعَلَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا |
Diyanet Meali: | O, gökleri ve yeri yaratandır. Size kendinizden eşler … yaratmıştır. |
42:11 | وَمِنَ الْأَنْعَامِ أَزْوَاجًا يَذْرَؤُكُمْ فِيهِ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ |
Diyanet Meali: | Hayvanlardan da (kendilerine) eşler (yaratmıştır). Bu sûretle sizi üretiyor. O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. |
43:12 | وَالَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنَ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَ |
Diyanet Meali: | O, bütün çiftleri yaratan, sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır. * |
43:70 | ادْخُلُوا الْجَنَّةَ أَنْتُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ تُحْبَرُونَ |
Diyanet Meali: | “Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz.” * |
50:7 | وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ |
Diyanet Meali: | Ve orada sabit dağlar yerleştirdik. Orada her türden iç açıcı çift bitkiler bitirdik. |
51:49 | وَمِنْ كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ |
Diyanet Meali: | Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık. * |
53:45 | وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنْثَىٰ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz O, iki eşi, erkeği ve dişiyi yarattı. * |
55:52 | فِيهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِ |
Diyanet Meali: | İkisinde de her meyveden çift çift * |
56:7 | وَكُنْتُمْ أَزْوَاجًا ثَلَاثَةً |
Diyanet Meali: | Ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman… |
58:1 | قَدْ سَمِعَ اللَّهُ قَوْلَ الَّتِي تُجَادِلُكَ فِي زَوْجِهَا |
Diyanet Meali: | Allah, kocası hakkında seninle tartışan kadının sözünü işitmiştir. |
60:11 | وَإِنْ فَاتَكُمْ شَيْءٌ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ إِلَى الْكُفَّارِ فَعَاقَبْتُمْ فَآتُوا الَّذِينَ ذَهَبَتْ أَزْوَاجُهُمْ مِثْلَ مَا أَنْفَقُوا |
Diyanet Meali: | Eğer eşlerinizden biri kâfirlere kaçar ve siz de onlarla çarpışıp ganimet alırsanız, eşleri gidenlere sarf ettikleri (mehir) kadarını verin. |
60:11 | فَآتُوا الَّذِينَ ذَهَبَتْ أَزْوَاجُهُمْ مِثْلَ مَا أَنْفَقُوا |
Diyanet Meali: | Eşleri gidenlere sarf ettikleri (mehir) kadarını verin. |
64:14 | إِنَّ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ وَأَوْلَادِكُمْ عَدُوًّا لَكُمْ فَاحْذَرُوهُمْ |
Diyanet Meali: | Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olabilecekler vardır. Onlardan sakının. |
66:1 | يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكَ تَبْتَغِي مَرْضَاتَ أَزْوَاجِكَ |
Diyanet Meali: | Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? |
66:3 | وَإِذْ أَسَرَّ النَّبِيُّ إِلَىٰ بَعْضِ أَزْوَاجِهِ حَدِيثًا |
Diyanet Meali: | Hani peygamber eşlerinden birine, gizli bir söz söylemişti. |
66:5 | عَسَىٰ رَبُّهُ إِنْ طَلَّقَكُنَّ أَنْ يُبْدِلَهُ أَزْوَاجًا خَيْرًا مِنْكُنَّ |
Diyanet Meali: | Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha hayırlı … eşler verebilir. |
70:30 | إِلَّا عَلَىٰ أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ |
Diyanet Meali: | Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar. * |
75:39 | فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنْثَىٰ |
Diyanet Meali: | Nihayet ondan da erkek ve dişi iki eşi var etti. * |
78:8 | وَخَلَقْنَاكُمْ أَزْوَاجًا |
Diyanet Meali: | Sizleri (erkekli dişili) eşler hâlinde yarattık. * |