KÖK HARFLER: ي ت م
ANLAM:
يَتَمَ / يَتِمَ : (Oğlan) babasız kalmak, yetim olmak. يَتَمَ : Benzersiz, emsalsiz olmak.
AÇIKLAMA:
Yetim kelimesi, çocuğun ergenlik çağına gelmeden babasını kaybetmesini ifade eder. Diğer canlılarda ise, yavrunun annesini kaybetmesi anlamında kullanılır.
Her tek kalana “yetim” adı verilir. Bu anlamda “ دُرَّةٌ يَتِيمَةٌ ” denir ki, “bir incinin kendi kaynağı olan mercandan kopması” anlamına gelir. (Müfredât)
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
يَتِيمٌ | isim | 23 | Yetim | 90/15 | Çoğul: يَتَامَى |
| Toplam | 23 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- يَتْمٌ (a)
- يَتْمٌ (b)
- يَتْمٌ (c)
- حَاجَةٌ > bak: ح و ج
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir.
Yetîm | يَتِيم | 1: Babası ölmüş çocuk. 2: Yalnız, tek; eşsiz. | Çoğulu: Yetâmâ, Eytâm |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
يَتِيمٌ : İsim. Çoğulu: يَتَامَى
2:83 | لَا تَعْبُدُونَ إِلَّا اللَّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ |
Diyanet Meali: | “Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz..” |
2:177 | وَآتَى الْمَالَ عَلَىٰ حُبِّهِ ذَوِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينَ |
Diyanet Meali: | Mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara verenler… |
2:215 | قُلْ مَا أَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْأَقْرَبِينَ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ |
Diyanet Meali: | De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler içindir.” |
2:220 | وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْيَتَامَىٰ قُلْ إِصْلَاحٌ لَهُمْ خَيْرٌ |
Diyanet Meali: | Bir de sana yetimleri soruyorlar. De ki: “Onların durumlarını düzeltmek hayırlıdır.” |
4:2 | وَآتُوا الْيَتَامَىٰ أَمْوَالَهُمْ وَلَا تَتَبَدَّلُوا الْخَبِيثَ بِالطَّيِّبِ |
Diyanet Meali: | Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. |
4:3 | وَإِنْ خِفْتُمْ أَلَّا تُقْسِطُوا فِي الْيَتَامَىٰ فَانْكِحُوا مَا طَابَ لَكُمْ مِنَ النِّسَاءِ |
Diyanet Meali: | Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan nikâhlayın. |
4:6 | وَابْتَلُوا الْيَتَامَىٰ حَتَّىٰ إِذَا بَلَغُوا النِّكَاحَ |
Diyanet Meali: | Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (buluğa) erdiklerinde… |
4:8 | وَإِذَا حَضَرَ الْقِسْمَةَ أُولُو الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينُ فَارْزُقُوهُمْ مِنْهُ |
Diyanet Meali: | Miras taksiminde (kendilerine pay düşmeyen) akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin. |
4:10 | إِنَّ الَّذِينَ يَأْكُلُونَ أَمْوَالَ الْيَتَامَىٰ ظُلْمًا إِنَّمَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ نَارًا |
Diyanet Meali: | Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar. |
4:36 | وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ |
Diyanet Meali: | Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara .. iyilik edin. |
4:127 | قُلِ اللَّهُ يُفْتِيكُمْ فِيهِنَّ وَمَا يُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ فِي يَتَامَى النِّسَاءِ اللَّاتِي لَا تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ |
Diyanet Meali: | De ki: “Onlar hakkında size fetvayı Allah veriyor.” Kitapta, kendilerine (verilmesi) farz kılınan (miras)ı vermediğiniz yetim kızlara .. dair size okunmakta olan âyetler de bunu açıklıyor. |
4:127 | وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الْوِلْدَانِ وَأَنْ تَقُومُوا لِلْيَتَامَىٰ بِالْقِسْطِ |
Diyanet Meali: | Zavallı çocuklara ve yetimlere âdil davranmanıza dair.. |
6:152 | وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَتِيمِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّىٰ يَبْلُغَ أَشُدَّهُ |
Diyanet Meali: | Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. |
8:41 | فَأَنَّ لِلَّهِ خُمُسَهُ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ |
Diyanet Meali: | (Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin) beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına, yetimlere .. aittir. |
59:7 | فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ |
Diyanet Meali: | Allah’a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara aittir. |
76:8 | وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَىٰ حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا |
Diyanet Meali: | Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler. * |
89:17 | كَلَّا بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَتِيمَ |
Diyanet Meali: | Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz. * |
90:15 | يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ |
Diyanet Meali: | Kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi.. * |
93:6 | أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًا فَآوَىٰ |
Diyanet Meali: | Seni yetim bulup da barındırmadı mı? * |
93:9 | فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ |
Diyanet Meali: | Öyleyse sakın yetimi ezme! * |
107:2 | فَذَٰلِكَ الَّذِي يَدُعُّ الْيَتِيمَ |
Diyanet Meali: | İşte o, yetimi itip kakan kimsedir. * |
17:34 | وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَتِيمِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّىٰ يَبْلُغَ أَشُدَّهُ |
Diyanet Meali: | Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın.. |
18:82 | وَأَمَّا الْجِدَارُ فَكَانَ لِغُلَامَيْنِ يَتِيمَيْنِ فِي الْمَدِينَةِ |
Diyanet Meali: | “Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi.” |