KÖK HARFLER: و ز ر
ANLAM:
وَزَرَ : Bir şeyi yüklenmek ya da taşımak. Günah işlemek.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek Âyet | Açıklama |
وَزَرَ | fiil-I | 7 | Yüklendi, günaha girdi | 17/15 |
|
وِزْرٌ | isim | 12 | Ağır yük, günahın cezası, zor iş | 35/18 | Çoğulu: أَوْزَارٌ |
وَزِيرٌ | isim | 2 | Vezir, yardımcı | 20/29 |
|
وَزَرٌ | isim | 1 | Sığınak | 75/11 |
|
وَازِرَةٌ | isim | 5 | Yüklenen (müennes) | 6/164 |
|
| Toplam | 27 |
|
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Vezer | وَزَر | Sığınak. |
|
Vizr | وِزْر | Günah. Yük. Ağırlık. Silah. | Çoğulu: Evzâr |
Vezîr | وَزِير | Osmanlılarda sivil ve askerî yetkileri olan ve paşa sanına erişmiş bulunan en yüksek aşamalı görevli. | Çoğulu: Vüzerâ’ |
Vüzerâ’ | وُزَرَاء | Vezirler. | Vezîr’in çoğulu |
Vezâret | وَزَارَة | Vezirlik. |
|
Vâzir | وَازِر | Günah işleyen, suç işleyen. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
وَزَرَ : Fiil-I.
6:31 | وَهُمْ يَحْمِلُونَ أَوْزَارَهُمْ عَلَىٰ ظُهُورِهِمْ أَلَا سَاءَ مَا يَزِرُونَ |
Diyanet Meali: | (Nihayet onlara ansızın o saat (kıyamet) gelip çatınca) bütün günahlarını sırtlarına yüklenerek, (“Hayatta yaptığımız kusurlardan ötürü vay hâlimize!” diyecekler.) Dikkat edin, yüklendikleri günah yükü ne kötüdür! |
6:164 | وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. |
16:25 | أَلَا سَاءَ مَا يَزِرُونَ |
Diyanet Meali: | Dikkat et, yüklendikleri ne kötüdür. |
17:15 | وَمَنْ ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. |
35:18 | وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ وَإِنْ تَدْعُ مُثْقَلَةٌ إِلَىٰ حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰ |
Diyanet Meali: | Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Günah yükü ağır olan kimse, (bir başkasını), günahını yüklenmeye çağırırsa, ondan hiçbir şey yüklenilmez, çağırdığı kimse yakını da olsa. |
39:7 | وَإِنْ تَشْكُرُوا يَرْضَهُ لَكُمْ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Eğer şükrederseniz sizin için buna razı olur. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. |
53:38 | أَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez. * |
وِزْرٌ : İsim. Çoğulu: أَوْزَارٌ
6:31 | وَهُمْ يَحْمِلُونَ أَوْزَارَهُمْ عَلَىٰ ظُهُورِهِمْ |
Diyanet Meali: | (Nihayet onlara ansızın o saat (kıyamet) gelip çatınca) bütün günahlarını sırtlarına yüklenirler… |
6:164 | وَلَا تَكْسِبُ كُلُّ نَفْسٍ إِلَّا عَلَيْهَا وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Herkes günahı yalnız kendi aleyhine kazanır. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. |
16:25 | لِيَحْمِلُوا أَوْزَارَهُمْ كَامِلَةً يَوْمَ الْقِيَامَةِ |
Diyanet Meali: | Böylece kıyamet gününde kendi günahlarını tam olarak yüklenirler. |
16:25 | لِيَحْمِلُوا أَوْزَارَهُمْ كَامِلَةً يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَمِنْ أَوْزَارِ الَّذِينَ يُضِلُّونَهُمْ بِغَيْرِ عِلْمٍ |
Diyanet Meali: | Böylece kıyamet gününde kendi günahlarını tam olarak, bilgisizce saptırdıkları kimselerin günahlarının da bir kısmını yüklenirler. |
17:15 | وَمَنْ ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. |
20:87 | وَلَٰكِنَّا حُمِّلْنَا أَوْزَارًا مِنْ زِينَةِ الْقَوْمِ فَقَذَفْنَاهَا |
Diyanet Meali: | “Fakat biz Mısır halkının mücevheratından yüklü miktarlarda takınmıştık. İşte onları ateşe attık.” |
20:100 | مَنْ أَعْرَضَ عَنْهُ فَإِنَّهُ يَحْمِلُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وِزْرًا |
Diyanet Meali: | Kim ondan yüz çevirirse şüphesiz ki o, kıyamet gününde ağır bir günah yükü yüklenecektir. * |
35:18 | وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. |
39:7 | وَإِنْ تَشْكُرُوا يَرْضَهُ لَكُمْ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Eğer şükrederseniz sizin için buna razı olur. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. |
47:4 | فَإِمَّا مَنًّا بَعْدُ وَإِمَّا فِدَاءً حَتَّىٰ تَضَعَ الْحَرْبُ أَوْزَارَهَا |
Diyanet Meali: | Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. |
53:38 | أَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez. * |
94:2 | وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَ |
Diyanet Meali: | Yükünü üzerinden kaldırmadık mı? * |
وَزِيرٌ : İsim.
20:29 | وَاجْعَلْ لِي وَزِيرًا مِنْ أَهْلِي |
Diyanet Meali: | “Bana ailemden birini yardımcı yap,” * |
25:35 | وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَا مَعَهُ أَخَاهُ هَارُونَ وَزِيرًا |
Diyanet Meali: | Andolsun, Biz, Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik ve kardeşi Hârûn’u da ona yardımcı kıldık. * |
وَزَرٌ : İsim.
75:11 | كَلَّا لَا وَزَرَ |
Diyanet Meali: | Hayır, hiçbir sığınacak yer yoktur. * |
وَازِرَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennes.
6:164 | وَلَا تَكْسِبُ كُلُّ نَفْسٍ إِلَّا عَلَيْهَا وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Herkes günahı yalnız kendi aleyhine kazanır. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. |
17:15 | وَمَنْ ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. |
35:18 | وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. |
39:7 | وَإِنْ تَشْكُرُوا يَرْضَهُ لَكُمْ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Eğer şükrederseniz sizin için buna razı olur. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. |
53:38 | أَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez. * |