KÖK HARFLER: و ي ل
ANLAM:
وَيْلٌ : Bir tür musibetin, talihsizliğin veya şanssızlığın meydana gelmesi; teessür; azap.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek Âyet |
وَيْلٌ | isim | 36 | Yazıklar olsun! Vay haline! Felaket! | 21/18 |
وَيْلَةٌ | isim | 4 | Şiddetli üzüntü | 11/72 |
| Toplam | 40 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Veyl | وَيْل | Vay haline, yazık, felaket, hüzün ve hüsran. |
|
Veyle | وَيْلَة | Rezillik, küstahlık. |
|
Vâveylâ | وَاوَيْلَا | Çığlık. |
|
Üveyl | أُوَيْل | Çığlık, vaveyla. |
|
Tevyîl | تَوْيِيل | Yazıklar olsun demek. | Çoğulu: Tevyîlât |
Teveyyül | تَوَيُّل | Vaveyla etme. Çığlık koparma. | Çoğulu: Teveyyülât |
Müteveyyil | مُتَوَيِّل | Saldırma. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
وَيْلٌ : İsim.
2:79 | فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ بِأَيْدِيهِمْ ثُمَّ يَقُولُونَ هَٰذَا مِنْ عِنْدِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab’ı yazarlar, sonra da “Bu, Allah’ın katındandır” derler. |
2:79 | فَوَيْلٌ لَهُمْ مِمَّا كَتَبَتْ أَيْدِيهِمْ |
Diyanet Meali: | Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların hâline! |
2:79 | وَوَيْلٌ لَهُمْ مِمَّا يَكْسِبُونَ |
Diyanet Meali: | Vay kazandıklarından dolayı onların hâline! |
14:2 | وَوَيْلٌ لِلْكَافِرِينَ مِنْ عَذَابٍ شَدِيدٍ |
Diyanet Meali: | Şiddetli azaptan dolayı vay kâfirlerin hâline. |
19:37 | فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ مَشْهَدِ يَوْمٍ عَظِيمٍ |
Diyanet Meali: | Büyük bir günü görüp yaşayacakları için vay kâfirlerin hâline! |
20:61 | وَيْلَكُمْ لَا تَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ كَذِبًا فَيُسْحِتَكُمْ بِعَذَابٍ |
Diyanet Meali: | “Yazıklar olsun size! Allah’a karşı yalan uydurmayın, yoksa sizi azap ile yok eder.” |
21:14 | قَالُوا يَا وَيْلَنَا إِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ |
Diyanet Meali: | “Eyvah bizlere! Bizler gerçekten zalim kimseler idik” dediler. * |
21:18 | وَلَكُمُ الْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı yakıştırdığınız nitelemelerden ötürü yazıklar olsun size! |
21:46 | وَلَئِنْ مَسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِنْ عَذَابِ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ يَا وَيْلَنَا إِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, onlara Rabbinin azabından hafif bir esinti dokunsa, muhakkak “Eyvah bize! Gerçekten biz zalim kimselerdik” diyeceklerdir. * |
21:97 | يَا وَيْلَنَا قَدْ كُنَّا فِي غَفْلَةٍ مِنْ هَٰذَا بَلْ كُنَّا ظَالِمِينَ |
Diyanet Meali: | “Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gafildik. Hatta biz zalim kimselermişiz.” |
28:80 | وَقَالَ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ وَيْلَكُمْ ثَوَابُ اللَّهِ خَيْرٌ لِمَنْ آمَنَ |
Diyanet Meali: | Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, “Yazıklar olsun size! İman edip (iyi işler yapanlar)a Allah’ın vereceği mükâfat daha hayırlıdır.” dediler. |
36:52 | قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَنْ بَعَثَنَا مِنْ مَرْقَدِنَا هَٰذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمَٰنُ |
Diyanet Meali: | Şöyle derler: “Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman’ın vaad ettiği şeydir.” |
37:20 | وَقَالُوا يَا وَيْلَنَا هَٰذَا يَوْمُ الدِّينِ |
Diyanet Meali: | Şöyle diyecekler: “Vay başımıza gelene! Bu beklenen ceza günüdür.” * |
38:27 | ذَٰلِكَ ظَنُّ الَّذِينَ كَفَرُوا فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ كَفَرُوا مِنَ النَّارِ |
Diyanet Meali: | Bu (yaratılanların boş yere yaratıldığı iddiası) inkâr edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı vay inkâr edenlerin hâline! |
39:22 | فَوَيْلٌ لِلْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ مِنْ ذِكْرِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay hâline! İ |
41:6 | فَاسْتَقِيمُوا إِلَيْهِ وَاسْتَغْفِرُوهُ وَوَيْلٌ لِلْمُشْرِكِينَ |
Diyanet Meali: | “Artık O’na yönelin ve O’ndan bağışlanma dileyin. Allah’a ortak koşanların vay hâline!” |
43:65 | فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْ عَذَابِ يَوْمٍ أَلِيمٍ |
Diyanet Meali: | Elem dolu bir günün azâbından vay o zulmedenlerin hâline! |
45:7 | وَيْلٌ لِكُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٍ |
Diyanet Meali: | Her günahkâr yalancının vay hâline! * |
46:17 | وَهُمَا يَسْتَغِيثَانِ اللَّهَ وَيْلَكَ آمِنْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ |
Diyanet Meali: | Onlar Allah’a sığınarak, “Yazıklar olsun sana! İman et, Allah’ın va’di gerçektir” diyorlar.. |
51:60 | فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ يَوْمِهِمُ الَّذِي يُوعَدُونَ |
Diyanet Meali: | Uyarıldıkları günlerinden dolayı vay o inkâr edenlerin hâline! * |
52:11 | فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ |
Diyanet Meali: | İşte o gün yalanlayıcıların vay hâline! * |
68:31 | قَالُوا يَا وَيْلَنَا إِنَّا كُنَّا طَاغِينَ |
Diyanet Meali: | Şöyle dediler: “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz!” * |
77:15 | وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ |
Diyanet Meali: | O gün vay yalanlayanların hâline! * |
77:19 | وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ |
Diyanet Meali: | O gün vay yalanlayanların hâline! * |
77:24 | وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ |
Diyanet Meali: | O gün vay yalanlayanların hâline! * |
77:28 | وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ |
Diyanet Meali: | O gün vay yalanlayanların hâline! * |
77:34 | وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ |
Diyanet Meali: | O gün vay yalanlayanların hâline! * |
77:37 | وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ |
Diyanet Meali: | O gün vay yalanlayanların hâline! * |
77:40 | وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ |
Diyanet Meali: | O gün vay yalanlayanların hâline! * |
77:45 | وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ |
Diyanet Meali: | O gün vay yalanlayanların hâline! * |
77:47 | وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ |
Diyanet Meali: | O gün vay yalanlayanların hâline! * |
77:49 | وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ |
Diyanet Meali: | O gün vay yalanlayanların hâline! * |
83:1 | وَيْلٌ لِلْمُطَفِّفِينَ |
Diyanet Meali: | Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay hâline! * |
83:10 | وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ |
Diyanet Meali: | Yalanlayanların vay hâline! * |
104:1 | وَيْلٌ لِكُلِّ هُمَزَةٍ لُمَزَةٍ |
Diyanet Meali: | İnsanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline! * |
107:4 | فَوَيْلٌ لِلْمُصَلِّينَ |
Diyanet Meali: | Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, * |
وَيْلَةٌ : İsim.
5:31 | قَالَ يَا وَيْلَتَا أَعَجَزْتُ أَنْ أَكُونَ مِثْلَ هَٰذَا الْغُرَابِ |
Diyanet Meali: | “Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da (kardeşimin cesedini örtmekten) âciz miyim ben?” dedi. |
11:72 | قَالَتْ يَا وَيْلَتَىٰ أَأَلِدُ وَأَنَا عَجُوزٌ وَهَٰذَا بَعْلِي شَيْخًا |
Diyanet Meali: | Karısı, “Vay başıma gelenler! Ben bir kocakarı ve bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım?” dedi. |
18:49 | يَا وَيْلَتَنَا مَا لِ هٰذَا الْكِتَابِ لَا يُغَادِرُ صَغِيرَةً وَلَا كَبِيرَةً اِلَّٓا اَحْصٰيهَا |
Diyanet Meali: | “Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş!” derler. |
25:28 | يَا وَيْلَتَىٰ لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا |
Diyanet Meali: | “Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!” * |