KÖK HARFLER: و س م
ANLAM:
وَسَمَ : Bir şeye damga vurmak, işaretlemek ya da damgalamak.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek Âyet |
وَسَمَ | fiil-I | 1 | Damgaladı, işaretledi | 68/16 |
مُتَوَسِّمٌ | isim | 1 | İyice bilen, nazarından kaçırmayan | 15/75 |
| Toplam | 2 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- تَوَسَّمَ
- اِتَّسَمَ
- سِمَةٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Vesm | وَسْم | Damga. İşaret. Dağlama. | Çoğulu: Evsâm |
Vesme | وَسْمَة | Hayvana vurulan kızgın damga. |
|
Sime | سِمَة | Damga, alamet, nişan. |
|
Sîmâ | ——— | 1: yüz, çehre, beniz. 2: Kimse, insan, tip. |
|
Mevsim | مَوْسِم | Yılın, iklim koşulları bakımından farklılık gösteren dört bölümünden her biri. | Çoğulu: Mevâsim |
Mevsûm | مَوْسُوم | İşaretlenmiş, damgalanmış, nişanlanmış. İsimlendirilmiş, ad verilmiş. |
|
Tevsîm | تَوْسِيم | Tenin üzerine barutla veya dağlayarak işaret koyma. Adlandırma, ad verme. |
|
Tevessüm | تَوَسُّم | Bir şeyin işaretlerine bakarak iyice anlamak. |
|
Mütevessim | مُتَوَسِّم | Bir şeyi çözmeğe çalışan. Nişanlı, alametli ve bezenmiş kişi. |
|
İttisâm | اِتِّسَام | Damga ve nişan vurma. Dağlama ve süsleme. |
|
Muson | ——— | Güney Asya kıyılarıyla Hint Denizi’nde yaz ve kış mevsimlerinde birbirine ters yönlerden esen geniş alanlı rüzgâr. |
|
Muson kelimesi Arapçadan diğer dillere geçmiştir. Fransızca mouson “tropik bölgelerde esen mevsim rüzgârı” anlamındadır. Fransızca sözcük Portekizce aynı anlama gelen mouçao sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça موسيم sözcüğünden alıntıdır. (Nişanyan Sözlük)
“Yüz, çehre” anlamındaki sima kelimesi de bu kökten gelmektedir. “Dağlama, mühür basma; damga, mühür, tip, karakter” anlamlarından dolayı böyle isimlendirilmiştir.
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
وَسَمَ : Fiil-I.
68:16 | سَنَسِمُهُ عَلَى الْخُرْطُومِ |
Diyanet Meali: | Yakında biz onun burnunu damgalayacağız. * |
مُتَوَسِّمِينَ : İsim. İsm-i Fâil. Tefâ’ul Bâbı (V. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: مُتَوَسِّمٌ
15:75 | إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِلْمُتَوَسِّمِينَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır. * |