KÖK HARFLER: و ح د
ANLAM:
وَحَدَ : Yalnız, bir, tek, başkalarından ayrı olmak.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
وَحْدَ | isim | 6 | Tek başına, yalnız, sadece | 7/70 | |
وَاحِدٌ | isim | 61 | Bir tek, ferd, aynı tek çeşit | 21/108 | Müennes: وَاحِدَةٌ |
وَحِيدٌ | isim | 1 | Yalnız, yalnızca | 74/11 | |
Toplam | 68 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- وَاحِدٌ (a)
- وَاحِدٌ (b)
- وَحْدَةٌ (a)
- خُلْوَةٌ > bak: خ ل و
- وَحْدَةٌ (b)
- اِتِّحَادٌ > bu kök
Zıt Manada Kelimeler
- وَحْدَةٌ (a)
- صُحْبَةٌ > bak: ص ح ب
- رُفْفَةٌ
- وَحْدَةٌ (b)
AÇIKLAMA:
VÂHİD ile FERD kelimeleri arasındaki fark
( ف ر د – و ح د )
Ferd kelimesi, benzerden ayrı olmayı ifade etmez. Vâhid ise, zât ya da sıfat itibarıyla “tek başına olma, bir olma” anlamını ifade eder. (Farklar Sözlüğü 193) Bknz: ( ف ر د )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Vahdet | وَحْدَة | Yalnızlık, teklik, birlik. |
Vâhid | وَاحِد | Bir, tek, yalnız. |
Vâhide | وَاحِدَة | Tek, bir, yalnız. |
Vahdâniyyet | وَحْدَانِيَّة | Allah’ın birliği, bir olması. |
Tevhîd | تَوْحِيد | Birleme. Bir Allah’tan başka İlah olmadığına inanma. |
Muvahhid | مُوَحِّد | Allah’ın birliğine inanan. Tevhid eden. |
Muvahhad | مُوَحَّد | Bir ve tek hale konmuş. |
Tevahhud | تَوَحُّد | Vahid, tek olmak. |
Mütevahhid | مُتَوَحِّد | Allah’ın birliğine inanan. Tevhid eden. |
İttihâd | اِتِّحَاد | Birleşmek. Birlik üzere amil olmak. Birlik. Aynı fikirde olmak. |
Müttehid | مُتَّحِد | Beraberce, birlikte, birleşmiş. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
وَحْدَ : İsim.
7:70 | قَالُوا أَجِئْتَنَا لِنَعْبُدَ اللَّهَ وَحْدَهُ وَنَذَرَ مَا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُنَا |
Diyanet Meali: | Onlar, “Sen bize tek Allah’a ibadet edelim, atalarımızın ibadet edegeldiklerini bırakalım diye mi geldin?” dediler. |
17:46 | وَإِذَا ذَكَرْتَ رَبَّكَ فِي الْقُرْآنِ وَحْدَهُ وَلَّوْا عَلَىٰ أَدْبَارِهِمْ نُفُورًا |
Diyanet Meali: | Kur’an’da (ibadete lâyık ilâh olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar. |
39:45 | وَإِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَحْدَهُ اشْمَأَزَّتْ قُلُوبُ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ |
Diyanet Meali: | Allah, bir tek (ilâh) olarak anıldığında ahirete inanmayanların kalpleri daralır. |
40:12 | ذَٰلِكُمْ بِأَنَّهُ إِذَا دُعِيَ اللَّهُ وَحْدَهُ كَفَرْتُمْ |
Diyanet Meali: | “Bu, sizin tevhid çerçevesinde Allah’a çağrıldığında inkâr etmeniz, (O’na ortak koşulduğunda ise inanmanız) sebebiyledir.” |
40:84 | فَلَمَّا رَأَوْا بَأْسَنَا قَالُوا آمَنَّا بِاللَّهِ وَحْدَهُ |
Diyanet Meali: | Azabımızı gördükleri zaman, “Yalnız Allah’a inandık…” dediler. |
60:4 | وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاءُ أَبَدًا حَتَّىٰ تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ |
Diyanet Meali: | “Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir.” |
وَاحِدٌ : İsim. Müennesi: وَاحِدَةٌ
2:61 | وَإِذْ قُلْتُمْ يَا مُوسَىٰ لَنْ نَصْبِرَ عَلَىٰ طَعَامٍ وَاحِدٍ |
Diyanet Meali: | Hani, “Ey Mûsâ! Biz bir çeşit yemeğe asla katlanamayız…” demiştiniz. |
2:133 | قَالُوا نَعْبُدُ إِلَٰهَكَ وَإِلَٰهَ آبَائِكَ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ إِلَٰهًا وَاحِدًا |
Diyanet Meali: | “Senin ilâhına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın ilâhı olan tek bir ilâha ibadet edeceğiz…” dediler. |
2:163 | وَإِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ الرَّحْمَٰنُ الرَّحِيمُ |
Diyanet Meali: | Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O’ndan başka ilâh yoktur. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir. * |
5:73 | لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ ثَالِثُ ثَلَاثَةٍ وَمَا مِنْ إِلَٰهٍ إِلَّا إِلَٰهٌ وَاحِدٌ |
Diyanet Meali: | Andolsun, “Allah, üçün üçüncüsüdür” diyenler kâfir oldu. Hâlbuki bir tek ilâhtan başka hiçbir ilâh yoktur. |
6:19 | قُلْ إِنَّمَا هُوَ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ وَإِنَّنِي بَرِيءٌ مِمَّا تُشْرِكُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “O, ancak tek bir ilâhtır ve şüphesiz ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.” |
9:31 | وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا إِلَٰهًا وَاحِدًا لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ |
Diyanet Meali: | Oysa, bunlar da ancak, bir olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. |
12:39 | أَأَرْبَابٌ مُتَفَرِّقُونَ خَيْرٌ أَمِ اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ |
Diyanet Meali: | “(Ey zindan arkadaşlarım!) Ayrı ayrı ilâhlar mı daha iyidir, yoksa mutlak hâkimiyet sahibi olan tek Allah mı?” |
12:67 | لَا تَدْخُلُوا مِنْ بَابٍ وَاحِدٍ وَادْخُلُوا مِنْ أَبْوَابٍ مُتَفَرِّقَةٍ |
Diyanet Meali: | “Bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin.” |
13:4 | يُسْقَىٰ بِمَاءٍ وَاحِدٍ وَنُفَضِّلُ بَعْضَهَا عَلَىٰ بَعْضٍ فِي الْأُكُلِ |
Diyanet Meali: | Hepsi aynı su ile sulanır. Ama biz ürünleri konusunda bir kısmını bir kısmına üstün kılıyoruz. |
14:48 | وَبَرَزُوا لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ |
Diyanet Meali: | Ve insanlar bir ve kahhar (her şeyin üzerinde yegâne hâkim) olan Allah’ın huzuruna çıkarlar. |
14:52 | هَٰذَا بَلَاغٌ لِلنَّاسِ وَلِيُنْذَرُوا بِهِ وَلِيَعْلَمُوا أَنَّمَا هُوَ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ |
Diyanet Meali: | Bu Kur’an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilâh olduğunu bilsinler … diye insanlara bir bildiridir. |
16:22 | إِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ فَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ قُلُوبُهُمْ مُنْكِرَةٌ |
Diyanet Meali: | Sizin ilâhınız tek bir ilâhtır. Ahirete inanmayanların kalpleri bunu inkâr etmektedir. |
16:51 | وَقَالَ اللَّهُ لَا تَتَّخِذُوا إِلَٰهَيْنِ اثْنَيْنِ إِنَّمَا هُوَ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ |
Diyanet Meali: | Allah, şöyle dedi: “İki ilâh edinmeyin. O, ancak tek ilâhtır…” |
18:110 | قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَىٰ إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ |
Diyanet Meali: | De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor.” |
21:108 | قُلْ إِنَّمَا يُوحَىٰ إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ فَهَلْ أَنْتُمْ مُسْلِمُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Bana ancak, ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyolunuyor. Artık müslüman oluyor musunuz?” * |
22:34 | فَإِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ فَلَهُ أَسْلِمُوا |
Diyanet Meali: | İşte sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. Şu hâlde yalnız O’na teslim olun. |
24:2 | الزَّانِيَةُ وَالزَّانِي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍ |
Diyanet Meali: | Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. |
25:14 | لَا تَدْعُوا الْيَوْمَ ثُبُورًا وَاحِدًا وَادْعُوا ثُبُورًا كَثِيرًا |
Diyanet Meali: | (Kendilerine) “Bugün bir kere yok olmayı istemeyin, birçok kere yok olmayı isteyin!” (denir.) * |
29:46 | وَإِلَٰهُنَا وَإِلَٰهُكُمْ وَاحِدٌ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ |
Diyanet Meali: | “Bizim ilâhımız ve sizin ilâhınız birdir (aynı ilâhtır). Biz sadece O’na teslim olmuş kimseleriz.” |
38:5 | أَجَعَلَ الْآلِهَةَ إِلَٰهًا وَاحِدًا إِنَّ هَٰذَا لَشَيْءٌ عُجَابٌ |
Diyanet Meali: | “İlâhları bir tek ilâh mı yaptı? Gerçekten bu çok tuhaf bir şey!” * |
38:65 | قُلْ إِنَّمَا أَنَا مُنْذِرٌ وَمَا مِنْ إِلَٰهٍ إِلَّا اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) De ki: “Ben ancak bir uyarıcıyım. Her şey üzerinde mutlak otorite sahibi olan bir Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur.” * |
39:4 | سُبْحَانَهُ هُوَ اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ |
Diyanet Meali: | (Eğer Allah bir çocuk edinmek isteseydi, yarattıklarından dilediğini seçerdi.) O, bundan uzaktır, yücedir. O, bir ve her şey üzerinde mutlak otorite sahibi olan Allah’tır. |
40:16 | لِمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ |
Diyanet Meali: | Bugün mülk (hükümranlık) kimindir? Tek olan, her şeyi kudret ve hâkimiyeti altında tutan Allah’ındır. |
41:6 | قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَىٰ إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ |
Diyanet Meali: | De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Fakat bana ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyediliyor.” |
4:11 | وَلِأَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِنْ كَانَ لَهُ وَلَدٌ |
Diyanet Meali: | Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. |
4:12 | وَلَهُ أَخٌ أَوْ أُخْتٌ فَلِكُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا السُّدُسُ |
Diyanet Meali: | (Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz) ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer. |
4:171 | وَلَا تَقُولُوا ثَلَاثَةٌ انْتَهُوا خَيْرًا لَكُمْ إِنَّمَا اللَّهُ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ |
Diyanet Meali: | “(Allah) üçtür” demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır. |
13:16 | قُلِ اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ |
Diyanet Meali: | De ki: “Her şeyin yaratıcısı Allah’tır. O, birdir, mutlak hâkimiyet sahibidir.” |
37:4 | إِنَّ إِلَٰهَكُمْ لَوَاحِدٌ |
Diyanet Meali: | Sizin ilâhınız gerçekten bir tek ilâhtır. * |
54:24 | فَقَالُوا أَبَشَرًا مِنَّا وَاحِدًا نَتَّبِعُهُ إِنَّا إِذًا لَفِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ |
Diyanet Meali: | Ve şöyle demişlerdi: “İçimizden bir insana mı uyacağız? (Asıl) o takdirde biz apaçık bir sapıklık ve delilik içine düşmüş oluruz.” * |
وَاحِدَةٌ : İsim. Müennes. Müzekkeri: وَاحِدٌ
4:3 | فَإِنْ خِفْتُمْ أَلَّا تَعْدِلُوا فَوَاحِدَةً أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ |
Diyanet Meali: | Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. |
4:11 | وَإِنْ كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ |
Diyanet Meali: | Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. |
10:19 | وَمَا كَانَ النَّاسُ إِلَّا أُمَّةً وَاحِدَةً فَاخْتَلَفُوا |
Diyanet Meali: | İnsanlar (başlangıçta tevhit inancına bağlı) tek bir ümmet idiler; sonra ayrılığa düştüler. |
11:118 | وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ لَجَعَلَ النَّاسَ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَا يَزَالُونَ مُخْتَلِفِينَ |
Diyanet Meali: | Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat (Rabbinin merhamet ettikleri müstesna), onlar ihtilafa devam edeceklerdir. |
12:31 | وَأَعْتَدَتْ لَهُنَّ مُتَّكَأً وَآتَتْ كُلَّ وَاحِدَةٍ مِنْهُنَّ سِكِّينًا |
Diyanet Meali: | (Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip onları çağırdı. Ziyafet düzenleyip) onlar için oturup yaslanacakları yer hazırladı. Her birine birer de bıçak verdi… |
16:93 | وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً |
Diyanet Meali: | Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. |
21:92 | إِنَّ هَٰذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz bu (İslâm), tek ümmet (din) olarak sizin ümmetiniz (dininiz)dir. Ben de Rabbinizim. Onun için sadece bana kulluk edin. * |
23:52 | وَإِنَّ هَٰذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاتَّقُونِ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz bu (İslâm), tek bir din olarak sizin dininizdir. Ben de Rabbinizim. Öyle ise bana karşı gelmekten sakının. * |
25:32 | وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْآنُ جُمْلَةً وَاحِدَةً |
Diyanet Meali: | İnkâr edenler, “Kur’an ona bir defada toptan indirilseydi ya!” dediler. |
31:28 | مَا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ إِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | (Ey insanlar!) Sizin yaratılmanız ve öldükten sonra tekrar diriltilmeniz, ancak bir tek insanı yaratmak ve diriltmek gibidir. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. * |
34:46 | قُلْ إِنَّمَا أَعِظُكُمْ بِوَاحِدَةٍ أَنْ تَقُومُوا لِلَّهِ مَثْنَىٰ وَفُرَادَىٰ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) De ki: “Ben size ancak bir tek şeyi, Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkıp (düşünmenizi) öğütlüyorum.” |
36:29 | إِنْ كَانَتْ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ خَامِدُونَ |
Diyanet Meali: | Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler. * |
36:49 | مَا يَنْظُرُونَ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar. * |
36:53 | إِنْ كَانَتْ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ جَمِيعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ |
Diyanet Meali: | Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın, hepsi birden toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır. * |
37:19 | فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ فَإِذَا هُمْ يَنْظُرُونَ |
Diyanet Meali: | O ancak şiddetli bir sesten ibarettir. Bir de bakarsın ki onlar (diriltilmiş hazır) beklemektedirler. * |
38:15 | وَمَا يَنْظُرُ هَٰؤُلَاءِ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً مَا لَهَا مِنْ فَوَاقٍ |
Diyanet Meali: | Bunlar da (müşrikler de) ancak (vakti gelince) asla geri kalmayacak korkunç bir ses bekliyorlar. * |
38:23 | إِنَّ هَٰذَا أَخِي لَهُ تِسْعٌ وَتِسْعُونَ نَعْجَةً وَلِيَ نَعْجَةٌ وَاحِدَةٌ |
Diyanet Meali: | “Bu benim kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var. Benim ise bir tek koyunum var.” |
39:6 | خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ ثُمَّ جَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا |
Diyanet Meali: | O, sizi bir tek nefisten yarattı. Sonra ondan eşini var etti. |
42:8 | وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَجَعَلَهُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً |
Diyanet Meali: | Allah dileseydi, onları (aynı dine mensup) bir tek ümmet yapardı. |
43:33 | وَلَوْلَا أَنْ يَكُونَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً لَجَعَلْنَا لِمَنْ يَكْفُرُ بِالرَّحْمَٰنِ لِبُيُوتِهِمْ سُقُفًا مِنْ فِضَّةٍ وَمَعَارِجَ |
Diyanet Meali: | Eğer bütün insanlar (kâfirlere verdiğimiz nimetlere bakıp küfürde birleşen) bir tek ümmet olacak olmasalardı, Rahmân’ı inkâr edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve (üzerine çıkacakları) merdivenler yapardık. |
54:31 | إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَكَانُوا كَهَشِيمِ الْمُحْتَظِرِ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz biz, onların üzerine tek bir korkunç ses gönderdik de, onlar, ağıldaki hayvanların çiğneyip ufaladıkları kuru çöpler gibi oldular. * |
54:50 | وَمَا أَمْرُنَا إِلَّا وَاحِدَةٌ كَلَمْحٍ بِالْبَصَرِ |
Diyanet Meali: | Emrimiz ancak bir tek emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında gerçekleşir.) * |
2:213 | كَانَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً |
Diyanet Meali: | İnsanlar tek bir ümmetti. |
4:1 | يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ |
Diyanet Meali: | Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan … Rabbinize karşı gelmekten sakının. |
4:102 | وَدَّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ أَسْلِحَتِكُمْ وَأَمْتِعَتِكُمْ فَيَمِيلُونَ عَلَيْكُمْ مَيْلَةً وَاحِدَةً |
Diyanet Meali: | İnkâr edenler arzu ederler ki, silâhlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. |
5:48 | وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَٰكِنْ لِيَبْلُوَكُمْ فِي مَا آتَاكُمْ |
Diyanet Meali: | Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. |
6:98 | وَهُوَ الَّذِي أَنْشَأَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ فَمُسْتَقَرٌّ وَمُسْتَوْدَعٌ |
Diyanet Meali: | O, sizi bir tek candan yaratandır. Sizin bir karar kılma yeriniz, bir de emanet bırakılma yeriniz var. |
7:189 | هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا |
Diyanet Meali: | Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir. |
69:13 | فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ |
Diyanet Meali: | Sûr’a bir defa üfürülünce…* |
69:14 | وَحُمِلَتِ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً |
Diyanet Meali: | Yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca…* |
79:13 | فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ |
Diyanet Meali: | Hâlbuki o, bir haykırıştan (sûr’un üfürülmesinden) ibarettir. * |
وَحِيدٌ : İsim.
74:11 | ذَرْنِي وَمَنْ خَلَقْتُ وَحِيدًا |
Diyanet Meali: | Beni, yarattığım kişiyle baş başa bırak. * |