KÖK HARFLER: و ف ق
ANLAM:
وَفِقَ : İşi veya mevzusu haklı, dilediği gibi veya arzu ettiğine uygun olmak.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek Âyet |
وَفَّقَ | fiil-II | 1 | Uzlaştırdı, düzeltti, doğruyu buldu | 4/35 |
وِفَاقٌ | isim | 1 | Muvafık, uygun | 78/26 |
تَوْفِيقٌ | isim | 2 | Uzlaşı, anlaşma, uygun hale getirmek | 4/62 |
| Toplam | 4 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Benzer Manada Kelimeler
- وَافَقَ
- اِتَّفَقَ
- وِفَاقٌ
- اِتِّفَاقٌ
- اِئْتِلَافٌ > bak: أ ل ف
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Vefk | وَفْق | Uygun gelme. Uyma. Mutakabat. Muvafık olma. |
|
Vifâk | وِفَاق | Uygunluk, bir fikir üzerinde birleşmek. Samimi anlaşmak. Barış. |
|
Tevfîk | تَوْفِيق | Uydurma, uygun düşürme. | Çoğulu: Tevfîkât |
Muvaffık | مُوَفِّق | Muvaffak eden. Başarıya ulaştıran. |
|
Muvaffak | مُوَفَّق | Allah’ın yardımına ulaşmış, işi rast gitmiş kimse. Başarmış. Gayesine erişmiş. Ulaşmış. Başarılı. |
|
Muvâfakât | مُوَافَقَات | Uygunluk. Uyma. |
|
Muvâfık | مُوَافِق | Uygun. Yerinde. |
|
Tevâfuk | تَوَافُق | Birbirine uyma, uygun gelme. |
|
Mütevâfık | مُتَوَافِق | Birbirine uygun olan, tevafuk eden. |
|
İttifâk | اِتِّفَاق | Birleşme, uyma. |
|
Müttefik | مُتَّفِق | İttifak eden. Birbiriyle aynı fikirde olan. Birleşmiş, anlaşmış olan. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
وَفَّقَ : Fiil-II.
4:35 | إِنْ يُرِيدَا إِصْلَاحًا يُوَفِّقِ اللَّهُ بَيْنَهُمَا |
Diyanet Meali: | İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. |
وِفَاقٌ : İsim. Masdar. Mufâale Bâbı (III. Bâb).
78:26 | جَزَاءً وِفَاقًا |
Diyanet Meali: | Uygun bir ceza olarak..* |
تَوْفِيقٌ : İsim. Masdar. Tef’îl Bâbı (II. Bâb).
4:62 | ثُمَّ جَاءُوكَ يَحْلِفُونَ بِاللَّهِ إِنْ أَرَدْنَا إِلَّا إِحْسَانًا وَتَوْفِيقًا |
Diyanet Meali: | Sonra da “Biz iyilik etmek ve uzlaştırmaktan başka bir şey istememiştik” diye Allah’a yemin ederek sana geldikleri zaman (hâlleri nasıl olur)? |
11:88 | إِنْ أُرِيدُ إِلَّا الْإِصْلَاحَ مَا اسْتَطَعْتُ وَمَا تَوْفِيقِي إِلَّا بِاللَّهِ |
Diyanet Meali: | “Ben sadece gücüm yettiğince (sizi) düzeltmek istiyorum. Başarım ancak Allah’ın yardımı iledir.” |