KÖK HARFLER: ط ي ب
ANLAM:
طَابَ:
- İyi olarak görülmek. Nefis, leziz, tatlı olmak.
- Saf veya tertemiz olmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
طَابَ | fiil-I | 3 | Temiz oldu, hoşa gitti, lezzet verdi, helal oldu, razı oldu | 4/3 |
|
طَيِّبٌ | isim | 46 | Temiz, lezzetli, helal, hoş | 8/69 | Müennes: طَيِّبَةٌ |
طُوبَى | isim | 1 | Tûbâ Cenneti, Cennette bir ağaç, çok güzel, en güzel, çok hoş | 13/29 |
|
| Toplam | 50 |
|
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Tâbe | طَابَة | İyi ve temiz olsun. |
Tayyib | طَيِّب | İyi, hoş. İyi davranış. Temiz. |
Tayyibe | طَيِّبَة | İyi, hoş. İyi davranış. Temiz. |
Tayyibât | طَيِّبَات | Bütün güzel sözler, güzel manalar, harika güzel cemaller. |
Tatyîb | تَطْيِيب | İyi davranma. İyi muamele etme. Hoş etme. Gönlünü hoş etme. |
Tatyîbât | تَطْيِيبَات | İyi muameleler, gönlü hoş etmeler. |
Mutâyebe | مُطَايَبَة | Latifeleşme, şakalaşma. |
Tatayyub | تَطَيُّب | Güzel koku sürünme. |
Mütetayyib | مُتَطَيِّب | Güzel kokulu şey sürünen. |
İstitâbe | اِسْتِطَابَة | Hoş ve iyi bulma. |
Tûba | طُوبَى | Bayan adı. Cennette bir ağaç. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
طَابَ : Fiil-I.
4:3 | فَانْكِحُوا مَا طَابَ لَكُمْ مِنَ النِّسَاءِ مَثْنَىٰ وَثُلَاثَ وَرُبَاعَ |
Diyanet Meali: | Size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. |
4:4 | فَإِنْ طِبْنَ لَكُمْ عَنْ شَيْءٍ مِنْهُ نَفْسًا فَكُلُوهُ هَنِيئًا مَرِيئًا |
Diyanet Meali: | Eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin. |
39:73 | وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَا سَلَامٌ عَلَيْكُمْ طِبْتُمْ فَادْخُلُوهَا خَالِدِينَ |
Diyanet Meali: | Ve cennet bekçileri onlara şöyle der: “Size selâm olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi ebedî kalmak üzere buraya girin.” |
طَيِّبٌ : İsim. Müennesi: طَيِّبَةٌ
3:179 | مَا كَانَ اللَّهُ لِيَذَرَ الْمُؤْمِنِينَ عَلَىٰ مَا أَنْتُمْ عَلَيْهِ حَتَّىٰ يَمِيزَ الْخَبِيثَ مِنَ الطَّيِّبِ |
Diyanet Meali: | Allah, pisi temizden ayırıncaya kadar mü’minleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir. |
4:2 | وَآتُوا الْيَتَامَىٰ أَمْوَالَهُمْ وَلَا تَتَبَدَّلُوا الْخَبِيثَ بِالطَّيِّبِ |
Diyanet Meali: | Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. |
5:100 | قُلْ لَا يَسْتَوِي الْخَبِيثُ وَالطَّيِّبُ وَلَوْ أَعْجَبَكَ كَثْرَةُ الْخَبِيثِ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) De ki: “Pis ile temiz bir olmaz. Pisin çokluğu hoşuna gitse bile.” |
8:37 | لِيَمِيزَ اللَّهُ الْخَبِيثَ مِنَ الطَّيِّبِ وَيَجْعَلَ الْخَبِيثَ بَعْضَهُ عَلَىٰ بَعْضٍ |
Diyanet Meali: | Allah, pis olanı temizden ayırmak, pis olanların hepsini birbiri üstüne koyup (yığarak cehenneme koymak için böyle yapar). |
16:32 | الَّذِينَ تَتَوَفَّاهُمُ الْمَلَائِكَةُ طَيِّبِينَ يَقُولُونَ سَلَامٌ عَلَيْكُمُ |
Diyanet Meali: | Melekler, onların canlarını iyi kimseler olarak alırken, “Selâm size!” derler. |
22:24 | وَهُدُوا إِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ وَهُدُوا إِلَىٰ صِرَاطِ الْحَمِيدِ |
Diyanet Meali: | Onlar hem sözün hoş olanına ulaştırılmışlar, hem de övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna iletilmişlerdir. * |
24:26 | وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّبِينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِ |
Diyanet Meali: | Temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara lâyıktır. |
24:26 | وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّبِينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِ |
Diyanet Meali: | Temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara lâyıktır. |
2:168 | يَا أَيُّهَا النَّاسُ كُلُوا مِمَّا فِي الْأَرْضِ حَلَالًا طَيِّبًا |
Diyanet Meali: | Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin! |
4:43 | فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا فَامْسَحُوا بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُمْ |
Diyanet Meali: | O zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. |
5:6 | فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا فَامْسَحُوا بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُمْ مِنْهُ |
Diyanet Meali: | O zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). |
5:88 | وَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ حَلَالًا طَيِّبًا |
Diyanet Meali: | Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin. |
7:58 | وَالْبَلَدُ الطَّيِّبُ يَخْرُجُ نَبَاتُهُ بِإِذْنِ رَبِّهِ |
Diyanet Meali: | (Toprağı) iyi ve elverişli beldenin bitkisi, Rabbinin izniyle bol ve bereketli çıkar. |
8:69 | فَكُلُوا مِمَّا غَنِمْتُمْ حَلَالًا طَيِّبًا وَاتَّقُوا اللَّهَ |
Diyanet Meali: | Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yiyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. |
16:114 | فَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ حَلَالًا طَيِّبًا وَاشْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Artık Allah’ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin. (Eğer yalnız O’na ibadet ediyorsanız), Allah’ın nimetine şükredin. |
35:10 | إِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِحُ يَرْفَعُهُ |
Diyanet Meali: | Güzel sözler O’na yükselir, o sözleri de yararlı iş yükseltir. |
طَيِّبَةٌ : İsim. Müennes. Müzekkeri: طَيِّبٌ
3:38 | قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاءِ |
Diyanet Meali: | “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin” dedi. |
9:72 | وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ وَرِضْوَانٌ مِنَ اللَّهِ أَكْبَرُ |
Diyanet Meali: | Ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler (va’detti). Allah’ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. |
10:22 | حَتَّىٰ إِذَا كُنْتُمْ فِي الْفُلْكِ وَجَرَيْنَ بِهِمْ بِرِيحٍ طَيِّبَةٍ |
Diyanet Meali: | Öyle ki gemilerle denize açıldığınız ve gemilerinizin içindekilerle birlikte uygun bir rüzgârla seyrettiği bir sırada (ona şiddetli bir fırtına gelip çatar). |
14:24 | أَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً |
Diyanet Meali: | Görmedin mi, Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi? |
14:24 | كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ أَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَاءِ |
Diyanet Meali: | (Güzel bir söz), kökü sağlam, dalları göğe yükselen güzel bir ağaç gibidir. |
16:97 | مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً |
Diyanet Meali: | Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız. |
24:61 | فَسَلِّمُوا عَلَىٰ أَنْفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِنْ عِنْدِ اللَّهِ مُبَارَكَةً طَيِّبَةً |
Diyanet Meali: | (Evlere girdiğiniz zaman) birbirinize, Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak, selâm verin. İ |
34:15 | كُلُوا مِنْ رِزْقِ رَبِّكُمْ وَاشْكُرُوا لَهُ بَلْدَةٌ طَيِّبَةٌ وَرَبٌّ غَفُورٌ |
Diyanet Meali: | “Rabbinizin rızkından yiyin ve O’na şükredin. Beldeniz güzel bir belde, Rabbiniz de çok bağışlayıcı bir Rabdir.” |
61:12 | وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ |
Diyanet Meali: | Ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere (koysun). İşte bu büyük başarıdır. |
طَيِّبَاتٌ : İsim. Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: طَيِّبَةٌ
2:57 | وَأَنْزَلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَىٰ كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ |
Diyanet Meali: | Size, kudret helvası ile bıldırcın indirdik. “Verdiğimiz rızıkların iyi ve güzel olanlarından yiyin” (dedik). |
2:172 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin… |
2:267 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَنْفِقُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا كَسَبْتُمْ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden Allah yolunda harcayın. |
4:160 | فَبِظُلْمٍ مِنَ الَّذِينَ هَادُوا حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْ طَيِّبَاتٍ أُحِلَّتْ لَهُمْ |
Diyanet Meali: | Yahudilerin yaptıkları zulüm … sebebiyle önceden kendilerine helâl kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık. |
5:4 | يَسْأَلُونَكَ مَاذَا أُحِلَّ لَهُمْ قُلْ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Sana, kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: “Size temiz ve hoş olan şeyler … helâl kılındı.” |
5:5 | الْيَوْمَ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ |
Diyanet Meali: | Bu gün size temiz ve hoş şeyler helâl kılındı. |
5:87 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُحَرِّمُوا طَيِّبَاتِ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكُمْ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin… |
7:32 | قُلْ مَنْ حَرَّمَ زِينَةَ اللَّهِ الَّتِي أَخْرَجَ لِعِبَادِهِ وَالطَّيِّبَاتِ مِنَ الرِّزْقِ |
Diyanet Meali: | De ki: “Allah’ın, kulları için yarattığı zîneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?” |
7:157 | وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَائِثَ |
Diyanet Meali: | Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar. |
7:160 | وَأَنْزَلْنَا عَلَيْهِمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَىٰ كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ |
Diyanet Meali: | Ve onlara kudret helvası ve bıldırcın indirdik. “Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin iyi ve temiz olanlarından yiyin” (dedik). |
8:26 | فَآوَاكُمْ وَأَيَّدَكُمْ بِنَصْرِهِ وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Derken Allah sizi barındırdı, yardımıyla destekledi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı ki şükredesiniz. |
10:93 | وَلَقَدْ بَوَّأْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ مُبَوَّأَ صِدْقٍ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz İsrailoğullarını çok güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz rızıklar verdik. |
16:72 | وَجَعَلَ لَكُمْ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ بَنِينَ وَحَفَدَةً وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ |
Diyanet Meali: | Eşlerinizden de oğullar ve torunlar verdi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı. |
17:70 | وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ |
Diyanet Meali: | Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık. |
20:81 | كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَلَا تَطْغَوْا فِيهِ |
Diyanet Meali: | “Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin temiz ve helâl olanlarından yiyin. Bu konuda aşırı da gitmeyin…” |
23:51 | يَا أَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا |
Diyanet Meali: | Ey peygamberler! Temiz şeylerden yiyiniz ve iyi ameller işleyiniz. |
24:26 | وَالْخَبِيثُونَ لِلْخَبِيثَاتِ وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّبِينَ |
Diyanet Meali: | Kötü erkekler de kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere… |
24:26 | وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِ أُولَٰئِكَ مُبَرَّءُونَ مِمَّا يَقُولُونَ |
Diyanet Meali: | Temiz erkekler de temiz kadınlara lâyıktır. O temiz olanlar, iftiracıların söyledikleri şeylerden uzaktırlar. |
40:64 | وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ |
Diyanet Meali: | (Allah), size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır. |
45:16 | وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى الْعَالَمِينَ |
Diyanet Meali: | Onları güzel ve temiz yiyeceklerle rızıklandırdık ve onları (dönemlerinde) âlemlere üstün kıldık. |
46:20 | أَذْهَبْتُمْ طَيِّبَاتِكُمْ فِي حَيَاتِكُمُ الدُّنْيَا وَاسْتَمْتَعْتُمْ بِهَا |
Diyanet Meali: | “Dünyadaki hayatınızda güzelliklerinizi bitirdiniz, onların zevkini sürdünüz.” |
طُوبَى : İsim. Mastar.
13:29 | الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ طُوبَىٰ لَهُمْ وَحُسْنُ مَآبٍ |
Diyanet Meali: | İnanan ve salih amel işleyenler için, mutluluk ve güzel bir dönüş yeri vardır. * |