ط و ق

KÖK HARFLER: ط و ق

ANLAM: 

طَاقَ : Bir şeyi yapmaya, tamamlamaya muktedir olmak. Bir şeye dayanmaya, o şeyi güçlükle yapmaya muktedir olmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
طَوَّقَ fiil-II 1 Doladı, sardı, boynuna geçirdi 3/180
أَطَاقَ fiil-IV 1 Güç yetirebildi, zorlandı 2/184
طَاقَةٌ isim 2 Takat (güç yetirebilme) 2/249

Toplam 4

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • طَاقَةٌ (a)
  • طَاقَةٌ (b)

AÇIKLAMA:

TÂKAT ile KUDRET kelimeleri arasındaki fark

( ط و ق – ق د ر )

Tâkat, bir kimsenin kudretinin erişebileceği son sınırdır. Tâkati kalmayan bir kişinin, bütün gücü tükenmiş demektir. (Farklar Sözlüğü 145) Bknz: ( ق د ر )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Tavk طَوْق 1: Takat. Güç. 2: Halka.
Tâk طَاق Bina kemeri. Yarım daire şeklinde kapı ve pencere üstü.
Tâc ——— Hükümdarların başlarına giydikleri mücevherli ve kıymetli taşlarla süslü başlık.
Tâka طَاقَة Kubbeli mahfe. Pencere. 
Tâkat طَاقَة Güç, kuvvet. İktidar. 
Tatvîk تَطْوِيق Boynuna gerdanlık takınmak.
Mutavvak مُطَوَّق Boynu halkalı, zincirli.
Mutatavvık مُتَطَوِّق Gerdanlık gibi süs eşyası takınan.
Çardak ——— 1: Tarla, bahçe vb. yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak. 2: Asma vb. bitkilerin dallarını sardırmak için direklerle yapılmış yer Arapça + Farsça
Tek ——— 1: Eşi olmayan, biricik, yegâne. 2: Birbirini tamamlayan veya aynı türden olan nesnelerden her biri. Şüpheli
Toka ——— Kemer, kayış, ayakkabı vb.nin iki ucunu birbirine bağlamaya, bunları istenilen genişlikte tutmaya yarayan, türlü biçimlerde tutturmalık. Şüpheli
Takmak ——— Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek. Şüpheli
Toklu ——— Bir yıllık kuzu. Şüpheli

Tak kelimesi, “kemer, taç” anlamına gelen tâk (طاق) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime Arapçaya Farsçadan geçmiştir. Tac kelimesi de bu kökten gelmektedir. (Nişanyan Sözlük)

Çardak kelimesi, “dört kemer” anlamında çâr tâk (چار طاق) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime Farsça “dört” anlamındaki çâr (چار) kelimesi ile tak kelimesinin birleşmesinden oluşmuştur. (Nişanyan Sözlük)

Toka, tek, toklu ve takmak kelimelerinin bu kökenden geldiğini Nişanyan Sözlük kabul etmemektedir. Ona göre bu kelimeler Eski Türkçe kökenlidir.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

طَوَّقَ : Fiil-II. 

3:180 بَلْ هُوَ شَرٌّ لَهُمْ سَيُطَوَّقُونَ مَا بَخِلُوا بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Diyanet Meali: Hayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır.

أَطَاقَ : Fiil-IV. 

2:184 وَعَلَى الَّذِينَ يُطِيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكِينٍ
Diyanet Meali: Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir.

طَاقَةٌ : İsim. 

2:249 قَالُوا لَا طَاقَةَ لَنَا الْيَوْمَ بِجَالُوتَ وَجُنُودِهِ
Diyanet Meali: “Bugün bizim Câlût’a ve askerlerine karşı koyacak gücümüz yok.” dediler.
2:286 رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِهِ
Diyanet Meali: “Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme!”