ط ر ف

KÖK HARFLER: ط ر ف

ANLAM: 

طَرَفَ : Gözün dış açısından bakmak; göz kapağının ucunu hareket ettirmek ve bakmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
طَرْفٌ isim 6 Göz, bakış 37/48
طَرَفٌ isim 5 Taraf, uç 13/41 Çoğul: أَطْرَافٌ

Toplam 11


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • مُسْتَطْرَفٌ
    • حَدِيثٌ > bak: ح د ث
    • مُسْتَحْدَثٌ > bak: ح د ث
    • مُبْتَكَرٌ > bak: ب ك ر
    • جَدِيدٌ > bak: ج د د
    • طَرِيفٌ > bu kök

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Tarf طَرْف Göz, bakış, nazar.
Taraf طَرَف Yön, yan. Tarafgîr, Tarafdâr
Etrâf أَطْرَاف Yanlar, taraflar.
Tatarruf تَطَرُّف Bir yana veya bir tarafa çekilme.

Turfanda kelimesi, “yenilik, icat, tuhaf şey” anlamındaki turfa (طرفة) sözcüğünden türetilmiş olabilir; ancak bu kesin değildir. (Nişanyan Sözlük)

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

طَرْفٌ : İsim. 

14:43 مُهْطِعِينَ مُقْنِعِي رُءُوسِهِمْ لَا يَرْتَدُّ إِلَيْهِمْ طَرْفُهُمْ
Diyanet Meali: O gün başlarını dikerek (çağırıldıkları yere doğru) koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönmez..
27:40 أَنَا آتِيكَ بِهِ قَبْلَ أَنْ يَرْتَدَّ إِلَيْكَ طَرْفُكَ
Diyanet Meali: “Ben onu, gözünü kapayıp açmadan önce sana getiririm.”
37:48 وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ عِينٌ
Diyanet Meali: Yanlarında bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler vardır. *
38:52 وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ أَتْرَابٌ
Diyanet Meali: Yanlarında gözlerini kendilerinden ayırmayan yaşıt eşler vardır. *
42:45 يَنْظُرُونَ مِنْ طَرْفٍ خَفِيٍّ
Diyanet Meali: Göz ucuyla gizli gizli bakarlar. 
55:56 فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ
Diyanet Meali: Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. *

طَرَفٌ : İsim. Çoğulu: أَطْرَافٌ

3:127 لِيَقْطَعَ طَرَفًا مِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَوْ يَكْبِتَهُمْ فَيَنْقَلِبُوا خَائِبِينَ
Diyanet Meali: Bir de Allah bunu, inkâr edenlerden bir kısmını helâk etsin veya perişan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler diye yaptı.
11:114 وَأَقِمِ الصَّلَاةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِنَ اللَّيْلِ
Diyanet Meali: (Ey Muhammed!) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl.
13:41 أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا نَأْتِي الْأَرْضَ نَنْقُصُهَا مِنْ أَطْرَافِهَا
Diyanet Meali: Onlar, bizim yeryüzüne (kudretimizle) gelip onu etrafından eksilttiğimizi görmediler mi?
20:130 وَمِنْ آنَاءِ اللَّيْلِ فَسَبِّحْ وَأَطْرَافَ النَّهَارِ لَعَلَّكَ تَرْضَىٰ
Diyanet Meali: Gece vakitlerinde ve gündüzün uçlarında da tespih et ki hoşnut olasın.
21:44 أَفَلَا يَرَوْنَ أَنَّا نَأْتِي الْأَرْضَ نَنْقُصُهَا مِنْ أَطْرَافِهَا
Diyanet Meali: Ama, artık görmüyorlar mı ki, biz yeryüzünü çevresinden eksiltiyoruz? O hâlde, onlar mı galip gelecekler?