ط م ن

KÖK HARFLER: ط م ن

ANLAM: 

طَمَنَveطَمْأَنَ : Sırtını eğmek. Bir şeyin durgun, sessiz veya sakin olmasına sebep olmak. Sükun bulmak, tatmin olmak, yatışmak, dinmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
اِطْمَأَنَّ fiil-XII 9 Tatmin oldu, dindi, yatıştı 22/11
مُطْمَئِنٌّ isim 4 Huzur bulan, tatmin olan, sükunet bulan 17/95 Müennes: مُطْمَئِنَّةٌ

Toplam 13


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Yok.

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Tatmîn تَطْمِين Manen doyurma.
Mutâmene مُطَامَنَة Teskin etmek, sakinleştirmek.
Mutmain مُطْمَئِن İnanmış, gönlü kanmış, emin olan.
İtmi’nân اِطْمِئْنَان Emniyet içinde olmak.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

اِطْمَأَنَّ : Fiil-XII.

2:260 قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِنْ قَالَ بَلَىٰ وَلَٰكِنْ لِيَطْمَئِنَّ قَلْبِي
Diyanet Meali: (Allah ona) “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti.
3:126 وَمَا جَعَلَهُ اللَّهُ إِلَّا بُشْرَىٰ لَكُمْ وَلِتَطْمَئِنَّ قُلُوبُكُمْ بِهِ
Diyanet Meali: Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı.
4:103 فَإِذَا اطْمَأْنَنْتُمْ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ
Diyanet Meali: Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın.
5:113 قَالُوا نُرِيدُ أَنْ نَأْكُلَ مِنْهَا وَتَطْمَئِنَّ قُلُوبُنَا
Diyanet Meali: Onlar, “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz yatışsın.” demişlerdi.
8:10 وَمَا جَعَلَهُ اللَّهُ إِلَّا بُشْرَىٰ وَلِتَطْمَئِنَّ بِهِ قُلُوبُكُمْ
Diyanet Meali: Allah bunu, sadece bir müjde olsun ve onunla kalpleriniz yatışsın diye yapmıştı.
10:7 إِنَّ الَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا وَرَضُوا بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَاطْمَأَنُّوا بِهَا
Diyanet Meali: Şüphesiz bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler …
13:28 الَّذِينَ آمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللَّهِ
Diyanet Meali: Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır.
13:28 أَلَا بِذِكْرِ اللَّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Diyanet Meali: Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.
22:11 فَإِنْ أَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَأَنَّ بِهِ
Diyanet Meali: Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur.

مُطْمَئِنٌّ :  İsim. İsm-i Fâil.

16:106 إِلَّا مَنْ أُكْرِهَ وَقَلْبُهُ مُطْمَئِنٌّ بِالْإِيمَانِ
Diyanet Meali: Kalbi imanla dolu olduğu hâlde zorlanan kimse hariç…
17:95 قُلْ لَوْ كَانَ فِي الْأَرْضِ مَلَائِكَةٌ يَمْشُونَ مُطْمَئِنِّينَ لَنَزَّلْنَا عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَاءِ مَلَكًا رَسُولًا
Diyanet Meali: De ki: “Eğer yeryüzünde, (insanlar yerine) yerleşip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten bir melek peygamber indirirdik.” *

مُطْمَئِنَّةٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennes. Müzekkeri: مُطْمَئِنٌّ

16:112 وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا قَرْيَةً كَانَتْ آمِنَةً مُطْمَئِنَّةً
Diyanet Meali: Allah, şöyle bir kenti misal verdi: Orası güven ve huzur içinde idi.
89:27 يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
Diyanet Meali: (Allah, şöyle der:) “Ey huzur içinde olan nefis!” *