KÖK HARFLER: س ق ي
ANLAM:
سَقَى : Adama içmesi için su vermek. Hayvanlarını veya toprağını sulamak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
سَقَى | fiil-I | 12 | Suladı, içirdi | 28/24 | Meçhulü: سُقِيَ Meçhul muzari: يُسْقَى |
أَسْقَى | fiil-IV | 8 | Suladı, içecek tahsis etti, içme hakkını verdi | 77/27 | Meçhul muzarisi: يُسْقَى |
اِسْتَسْقَى | fiil-X | 2 | Sulanmasını, içirilmesini istedi | 2/60 | |
سُقْيَا | isim | 1 | Sulama, içirme, sulanma | 91/13 | |
سِقَايَةٌ | isim | 2 | Su kabı, ölçek | 12/70 | |
Toplam | 25 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Yok.
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Saky | سَقْي | Sulamak. Su içirmek. |
Sakâ (Sakkâ’) | سَقَا / سَقَّاء | Su dağıtan. |
Sâkî | سَاقِى | Sulayan. |
Sikâ’ | سِقَاء | Su kabı. |
Sikâyet | سِقَايَة | 1: Birine su verme. 2: Su içilen kab. |
Teskıye | تَسْقِيَة | Su verme. |
İskâ | إِسْقَاء | Su vermek, sulamak. |
İstiskâ’ | اِسْتِسْقَاء | Su isteme. |
Sıska | ——— | 1: Çok zayıf ve kuru, kaknem, çelimsiz, arık. 2: Karın boşluğuna su dolmuş olan. |
Musakka | ——— | 1: Ufak parçalar biçiminde doğranmış sebzelerin, kuşbaşı et veya kıyma ve soğanla pişirilmesiyle yapılan bir yemek. 2: Sulanmış, sakyedilmiş. |
Musakka kelimesi, “sulandırılmış, su verilmiş, sulu yemek” anlamındaki musakka (مسقَّى) sözcüğünden gelmektedir. (Nişanyan Sözlük)
Sıska kelimesi, “1. susama, 2. yağmur duası etme, 3. karnı su toplama, raşitizm” anlamına gelen istiskâ (إستسقَى) sözcüğünden gelmektedir. (Nişanyan Sözlük)
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
سَقَى : Fiil-I. Meçhulü: سُقِيَ Meçhul muzari: يُسْقَى
2:71 | إِنَّهَا بَقَرَةٌ لَا ذَلُولٌ تُثِيرُ الْأَرْضَ وَلَا تَسْقِي الْحَرْثَ |
Diyanet Meali: | O, çift sürmek, ekin sulamak için boyunduruğa vurulmamış, bir sığırdır. |
12:41 | يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ أَمَّا أَحَدُكُمَا فَيَسْقِي رَبَّهُ خَمْرًا |
Diyanet Meali: | “Ey zindan arkadaşlarım! (Rüyanızın yorumuna gelince,) biriniz efendisine şarap sunacak..” |
13:4 | وَزَرْعٌ وَنَخِيلٌ صِنْوَانٌ وَغَيْرُ صِنْوَانٍ يُسْقَىٰ بِمَاءٍ وَاحِدٍ |
Diyanet Meali: | Ekinler, bir kökten çıkan çok gövdeli ve tek gövdeli hurma ağaçları vardır ki hepsi aynı su ile sulanır. |
14:16 | مِنْ وَرَائِهِ جَهَنَّمُ وَيُسْقَىٰ مِنْ مَاءٍ صَدِيدٍ |
Diyanet Meali: | Hüsranın ardından da cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir. * |
26:79 | وَالَّذِي هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ |
Diyanet Meali: | “O, bana yediren ve içirendir.” * |
28:23 | وَلَمَّا وَرَدَ مَاءَ مَدْيَنَ وَجَدَ عَلَيْهِ أُمَّةً مِنَ النَّاسِ يَسْقُونَ |
Diyanet Meali: | Medyen suyuna varınca, suyun başında (hayvanlarını) sulamakta olan bazı insanlar gördü. |
28:23 | قَالَتَا لَا نَسْقِي حَتَّىٰ يُصْدِرَ الرِّعَاءُ وَأَبُونَا شَيْخٌ كَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | Onlar, “Çobanlar sulayıp çekilinceye kadar biz koyunlarımızı sulayamayız. Babamız ise çok yaşlı bir adamdır” dediler. |
28:24 | فَسَقَىٰ لَهُمَا ثُمَّ تَوَلَّىٰ إِلَى الظِّلِّ فَقَالَ رَبِّ إِنِّي لِمَا أَنْزَلْتَ إِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَقِيرٌ |
Diyanet Meali: | Bunun üzerine Mûsâ onların koyunlarını suladı. Sonra gölgeye çekilip, “Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım” dedi. * |
28:25 | قَالَتْ إِنَّ أَبِي يَدْعُوكَ لِيَجْزِيَكَ أَجْرَ مَا سَقَيْتَ لَنَا |
Diyanet Meali: | “Bizim için koyunlarımızı sulamanın ücretini vermek üzere babam seni çağırıyor” dedi. |
47:15 | كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَاءً حَمِيمًا فَقَطَّعَ أَمْعَاءَهُمْ |
Diyanet Meali: | Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu? |
76:21 | وَحُلُّوا أَسَاوِرَ مِنْ فِضَّةٍ وَسَقَاهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا |
Diyanet Meali: | Gümüş bileziklerle süsleneceklerdir. Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecektir. |
88:5 | تُسْقَىٰ مِنْ عَيْنٍ آنِيَةٍ |
Diyanet Meali: | Son derece kızgın bir kaynaktan içirilirler. * |
أَسْقَي : Fiil-IV. Meçhul muzarisi: يُسْقَى
15:22 | فَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَسْقَيْنَاكُمُوهُ |
Diyanet Meali: | Yukarıdan su indirerek sizi onunla suladık. |
16:66 | نُسْقِيكُمْ مِمَّا فِي بُطُونِهِ مِنْ بَيْنِ فَرْثٍ وَدَمٍ لَبَنًا خَالِصًا |
Diyanet Meali: | Onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından (süzülen) içenlere halis ve içimi kolay süt içiriyoruz. |
23:21 | نُسْقِيكُمْ مِمَّا فِي بُطُونِهَا وَلَكُمْ فِيهَا مَنَافِعُ كَثِيرَةٌ |
Diyanet Meali: | Onların içlerindeki sütten size içiririz. Onlarda sizin için daha birçok faydalar da vardır. |
25:49 | لِنُحْيِيَ بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا وَنُسْقِيَهُ مِمَّا خَلَقْنَا أَنْعَامًا وَأَنَاسِيَّ كَثِيرًا |
Diyanet Meali: | Ölü toprağı canlandıralım, yarattıklarımızdan birçok hayvanları ve insanları sulayalım diye gökten tertemiz bir su indirdik.* |
72:16 | وَأَنْ لَوِ اسْتَقَامُوا عَلَى الطَّرِيقَةِ لَأَسْقَيْنَاهُمْ مَاءً غَدَقًا |
Diyanet Meali: | Eğer yolda dosdoğru olurlarsa, mutlaka onlara bol yağmur yağdırırız. |
76:17 | وَيُسْقَوْنَ فِيهَا كَأْسًا كَانَ مِزَاجُهَا زَنْجَبِيلًا |
Diyanet Meali: | Orada kendilerine, katkısı zencefil olan içecekle dolu bir kâseden içirilir. * |
77:27 | وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَأَسْقَيْنَاكُمْ مَاءً فُرَاتًا |
Diyanet Meali: | Orada sabit yüce dağlar yaratmadık mı, size tatlı bir su içirmedik mi? * |
83:25 | يُسْقَوْنَ مِنْ رَحِيقٍ مَخْتُومٍ |
Diyanet Meali: | Onlara, mühürlü (el değmemiş) saf bir içecekten içirilir. * |
اِسْتَسْقَى : Fiil-X.
2:60 | وَإِذِ اسْتَسْقَىٰ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ فَقُلْنَا اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ |
Diyanet Meali: | Hani, Mûsâ kavmi için su dilemişti. Biz de, “Asanı kayaya vur” demiştik. |
7:160 | وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ إِذِ اسْتَسْقَاهُ قَوْمُهُ أَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ |
Diyanet Meali: | Biz onları on iki kabile hâlinde topluluklara ayırdık. (Tîh sahrasında susuzluktan sıkılan) kavmi Mûsâ’dan su istediğinde biz ona, “Asânı taşa vur” diye vahyettik. |
سُقْيَا : İsim.
91:13 | فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ نَاقَةَ اللَّهِ وَسُقْيَاهَا |
Diyanet Meali: | Allah’ın Resûlü de onlara şöyle demişti: “Allah’ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun.” * |
سِقَايَةٌ : İsim.
9:19 | أَجَعَلْتُمْ سِقَايَةَ الْحَاجِّ وَعِمَارَةَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ كَمَنْ آمَنَ بِاللَّهِ |
Diyanet Meali: | Siz hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram’ın bakım ve onarımını, Allah’a iman eden kimse(lerin amelleri) gibi mi tuttunuz? |
12:70 | فَلَمَّا جَهَّزَهُمْ بِجَهَازِهِمْ جَعَلَ السِّقَايَةَ فِي رَحْلِ أَخِيهِ |
Diyanet Meali: | Yûsuf, onların yüklerini hazırlatırken su kabını kardeşinin yüküne koydurdu. |