KÖK HARFLER: س ع ر
ANLAM:
سَعَرَ : Ateşi yakmak ya da tutuşturmak. Bir şeyi yakmak, cayır cayır yakmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
سَعَّرَ | fiil-II | 1 | Kızıştırdı, alevlendirdi | 81/12 | Meçhulü: سُعِّرَ |
سُعُرٌ | isim | 2 | Cünûn, delilik, divânelik | 54/24 | |
سَعِيرٌ | isim | 16 | Yakılan ve alevlendirilen; Cehennem’in adı | 4/10 | |
Toplam | 19 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- سَعِيرٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Saîr | سَعِير | Ateş. Cehennem ateşi. |
Tes’îr | تَسْعِير | 1: Ateşi yakıp alevlendirme. 2: Değer biçme. |
İs’âr | إِسْعَار | Fiat veya paha biçme. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
سَعَّرَ : Fiil-II. Meçhulü: سُعِّرَ
81:12 | وَإِذَا الْجَحِيمُ سُعِّرَتْ |
Diyanet Meali: | Cehennem alevlendirildiği zaman, * |
سُعُرٌ : İsim.
54:24 | فَقَالُوا أَبَشَرًا مِنَّا وَاحِدًا نَتَّبِعُهُ إِنَّا إِذًا لَفِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ |
Diyanet Meali: | Ve şöyle demişlerdi: “İçimizden bir insana mı uyacağız? (Asıl) o takdirde biz apaçık bir sapıklık ve delilik içine düşmüş oluruz.” * |
54:47 | إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz suçlular (müşrikler) sapıklık ve ateşler içindedirler. * |
سَعِيرٌ : İsim.
4:10 | إِنَّمَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ نَارًا وَسَيَصْلَوْنَ سَعِيرًا |
Diyanet Meali: | Ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir. |
4:55 | فَمِنْهُمْ مَنْ آمَنَ بِهِ وَمِنْهُمْ مَنْ صَدَّ عَنْهُ وَكَفَىٰ بِجَهَنَّمَ سَعِيرًا |
Diyanet Meali: | Böylece onlardan kimi ona iman etti, kimi de sırt çevirdi. (O iman etmeyenlere) çılgın ateş olarak cehennem yeter. * |
17:97 | مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ كُلَّمَا خَبَتْ زِدْنَاهُمْ سَعِيرًا |
Diyanet Meali: | Varacakları yer cehennemdir. Cehennemin ateşi dindikçe, onlara çılgın ateşi artırırız. |
22:4 | كُتِبَ عَلَيْهِ أَنَّهُ مَنْ تَوَلَّاهُ فَأَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْدِيهِ إِلَىٰ عَذَابِ السَّعِيرِ |
Diyanet Meali: | Şeytan hakkında, “Her kim onu dost edinirse, mutlaka o kimseyi saptırır ve onu cehennem azabına sürükler” diye yazılmıştır. * |
25:11 | بَلْ كَذَّبُوا بِالسَّاعَةِ وَأَعْتَدْنَا لِمَنْ كَذَّبَ بِالسَّاعَةِ سَعِيرًا |
Diyanet Meali: | Hayır, onlar Kıyameti de yalanladılar. Biz ise o Kıyameti yalanlayanlara çılgın bir cehennem ateşi hazırlamışızdır. * |
31:21 | أَوَلَوْ كَانَ الشَّيْطَانُ يَدْعُوهُمْ إِلَىٰ عَذَابِ السَّعِيرِ |
Diyanet Meali: | Şeytan, kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı? |
33:64 | إِنَّ اللَّهَ لَعَنَ الْكَافِرِينَ وَأَعَدَّ لَهُمْ سَعِيرًا |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah, kâfirlere lânet etmiş ve onlara alevli bir ateş hazırlamıştır. * |
34:12 | وَمَنْ يَزِغْ مِنْهُمْ عَنْ أَمْرِنَا نُذِقْهُ مِنْ عَذَابِ السَّعِيرِ |
Diyanet Meali: | İçlerinden kim bizim emrimizden çıkarsa, ona alevli ateş azabını tattırırız. |
35:6 | إِنَّمَا يَدْعُو حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ أَصْحَابِ السَّعِيرِ |
Diyanet Meali: | O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe girecek kimselerden olmaya çağırır. |
42:7 | فَرِيقٌ فِي الْجَنَّةِ وَفَرِيقٌ فِي السَّعِيرِ |
Diyanet Meali: | Bir grup cennette, bir grup ise cehennemdedir. |
48:13 | وَمَنْ لَمْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ فَإِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ سَعِيرًا |
Diyanet Meali: | Kim Allah’a ve Peygambere inanmazsa bilsin ki, şüphesiz biz, inkârcılar için alevli bir ateş hazırladık. * |
67:5 | وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِلشَّيَاطِينِ وَأَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابَ السَّعِيرِ |
Diyanet Meali: | Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık. |
67:10 | وَقَالُوا لَوْ كُنَّا نَسْمَعُ أَوْ نَعْقِلُ مَا كُنَّا فِي أَصْحَابِ السَّعِيرِ |
Diyanet Meali: | Yine şöyle derler: “Eğer kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu alevli ateştekilerden olmazdık.” * |
67:11 | فَاعْتَرَفُوا بِذَنْبِهِمْ فَسُحْقًا لِأَصْحَابِ السَّعِيرِ |
Diyanet Meali: | İşte böylece günahlarını itiraf ederler. Artık alevli ateştekiler Allah’ın rahmetinden uzak olsun! * |
76:4 | إِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ سَلَاسِلَ وَأَغْلَالًا وَسَعِيرًا |
Diyanet Meali: | Şüphesiz biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırladık. * |
84:12 | وَيَصْلَىٰ سَعِيرًا |
Diyanet Meali: | Ve alevli ateşe girecektir.* |