KÖK HARFLER: ش ط ط
ANLAM:
شَطَّ : Bir şey (bir ev) ırak veya uzak olmak. Birisini çok uzak kılmak, ona karşı haddini aşmak, ona karşı haksız bir biçimde davranmak. Haddini aşmak, yanlış veya haksız bir biçimde davranmak; meşru sınırları aşmak; haktan veya gerçekten çok uzak bir hale gelmek. Kararında haksız, yanlış olmak. Kırıcı bir biçimde davranmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
أَشَطَّ | fiil-IV | 1 | Cevr etti, haksızlık etti, eziyette bulundu. | 38/22 |
شَطَطٌ | isim | 2 | Cevr, eziyet, hududu aşma, saçmalama. | 18/14 |
| Toplam | 3 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Şatt | شَطّ | Irmak kenarı. |
İştât | إِشْطَاط | Adaletsizlik edip hükümde zulmetme. |
İştitât | اِشْتِطَاط | Haksızlık etme. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
اَشَطَّ : Fiil-IV.
38:22 | فَاحْكُمْ بَيْنَنَا بِالْحَقِّ وَلَا تُشْطِطْ |
Diyanet Meali: | “Aramızda adaletle hükmet. Zulmetme..” |
شَطَطٌ : İsim.
18:14 | لَنْ نَدْعُوَ مِنْ دُونِهِ إِلَٰهًا لَقَدْ قُلْنَا إِذًا شَطَطًا |
Diyanet Meali: | O’ndan başkasına asla ilâh demeyiz. Yoksa andolsun ki saçma bir söz söylemiş oluruz. |
72:4 | وَأَنَّهُ كَانَ يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى اللَّهِ شَطَطًا |
Diyanet Meali: | “Demek bizim beyinsiz olanımız, Allah hakkında doğruluktan uzak sözler söylüyormuş.” * |