ش م ل

KÖK HARFLER: ش م ل

ANLAM: 

اِشْتَمَلَ : İçermek (tazammun etmek), ihata etmek, içine almak, kapsamak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
اِشْتَمَلَ fiil-VIII 2 Tazammun etti, ihata etti, içine aldı 6/143
شِمَالٌ isim 10 Sol, kuzey 50/17 Çoğul: شَمَائِلُ

Toplam 12


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • شَمَالٌ
  • شَمْلَةٌ
    • لُفَاعٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • شَمَالٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Şeml شَمْل Kavrama.
Şemle شَمْلَة Büyük başörtüsü.
Şimâl شِمَال Sol, sol taraf. Şimâlî
Şemâil شَمَائِل Huylar, tabiatlar, ahlaklar. Şimâl’in çoğulu
Şâmil شَامِل İçine alan, kaplayan, kapsayan.
Şümûl شُمُول İçine alma, kaplama, kapsama.
Teşmîl تَشْمِيل Kapsamak.
Teşemmül تَشَمُّل İhrama bürünme.
İştimâl اِشْتِمَال İçine almak, kaplamak.
Müştemilât مُشْتَمِلَات Eklentiler.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

اِشْتَمَلَ : Fiil-VIII. 

6:143 قُلْ آلذَّكَرَيْنِ حَرَّمَ أَمِ الْأُنْثَيَيْنِ أَمَّا اشْتَمَلَتْ عَلَيْهِ أَرْحَامُ الْأُنْثَيَيْنِ
Diyanet Meali: De ki: “Allah iki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı?
6:144 قُلْ آلذَّكَرَيْنِ حَرَّمَ أَمِ الْأُنْثَيَيْنِ أَمَّا اشْتَمَلَتْ عَلَيْهِ أَرْحَامُ الْأُنْثَيَيْنِ أَمْ كُنْتُمْ شُهَدَاءَ إِذْ وَصَّاكُمُ اللَّهُ بِهَٰذَا
Diyanet Meali: De ki: “İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı? Yoksa Allah size bunları haram ettiğinde, orada hazır mı idiniz!?” 

شِمَالٌ : İsim. Çoğulu: شَمَائِلُ

18:17 وَإِذَا غَرَبَتْ تَقْرِضُهُمْ ذَاتَ الشِّمَالِ وَهُمْ فِي فَجْوَةٍ مِنْهُ
Diyanet Meali: Batarken de onlara dokunmadan sol tarafa gittiğini görürdün. Kendileri ise mağaranın geniş bir yerinde idiler. 
18:18 وَنُقَلِّبُهُمْ ذَاتَ الْيَمِينِ وَذَاتَ الشِّمَالِ
Diyanet Meali: Biz onları sağa sola çeviriyorduk.
34:15 لَقَدْ كَانَ لِسَبَإٍ فِي مَسْكَنِهِمْ آيَةٌ جَنَّتَانِ عَنْ يَمِينٍ وَشِمَالٍ
Diyanet Meali: Andolsun, Sebe’ halkı için kendi yurtlarında bir ibret vardı: Biri sağda biri solda iki bahçe bulunuyordu. 
50:17 إِذْ يَتَلَقَّى الْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَعِيدٌ
Diyanet Meali: Üstelik, biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir. *
56:41 وَأَصْحَابُ الشِّمَالِ
Diyanet Meali: Kötülüğe batanlar ise (ne mutsuz kimselerdir)!
56:41 مَا أَصْحَابُ الشِّمَالِ
Diyanet Meali: (Kötülüğe batanlar ise) ne mutsuz kimselerdir!
69:25 وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِهِ فَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي لَمْ أُوتَ كِتَابِيَهْ
Diyanet Meali: Kitabı kendisine sol tarafından verilen ise şöyle der: “Keşke kitabım bana verilmeseydi.”  *
70:37 عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ عِزِينَ
Diyanet Meali: Sağdan soldan gruplar hâlinde (sana doğru koşuyorlar)? *

شَمَائِلُ : İsim. Çoğul. Tekili: شِمَالٌ 

7:17 ثُمَّ لَآتِيَنَّهُمْ مِنْ بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ أَيْمَانِهِمْ وَعَنْ شَمَائِلِهِمْ
Diyanet Meali: “Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım”
16:48 يَتَفَيَّأُ ظِلَالُهُ عَنِ الْيَمِينِ وَالشَّمَائِلِ سُجَّدًا لِلَّهِ
Diyanet Meali: Onların gölgeleri Allah’a secde ederek sağa ve sola dönmektedir.