KÖK HARFLER: ص ل و
ANLAM:
صَلَّى : Dua etmek, niyaz etmek, duanın belirlenmiş biçimini özellikle icra etmek; namaz kılmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
صَلَّى | fiil-I | 12 | Namaz kıldı, rahmet etti, ta’zim etti, dua etti | 75/31 | |
صَلَاةٌ | isim | 83 | Salât, namaz, dua, rahmet | 29/45 | Çoğulu: صَلَوَاتٌ |
مُصَلِّى | isim | 3 | Namaz kılan, dua eden | 74/43 | |
مُصَلًّى | isim | 1 | Namaz kılınan yer | 2/125 | |
Toplam | 99 |
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Salât | صَلَاة | Namaz. |
Salavât | صَلَوَات | Namazlar. |
Salâ’ | صَلَاء | Cuma namazına veya cenazeye çağrı. |
Tasliye | تَصْلِيَة | “Sallallahü Aleyhi Vesellem” diyerek dua etmek. |
Musallâ | مُصَلَّى | Namaz kılınan yer. |
Musallî | مُصَلِّى | Namaz kılan. Beş vakit namaza devam eden. |
Musallîn | مُصَلِّينَ | Namaz kılanlar, dua edenler. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
صَلَّى : Fiil-II.
3:39 | فَنَادَتْهُ الْمَلَائِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ |
Diyanet Meali: | Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona seslendiler. |
4:102 | وَلْتَأْتِ طَائِفَةٌ أُخْرَىٰ لَمْ يُصَلُّوا |
Diyanet Meali: | Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, (seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar). |
4:102 | فَلْيُصَلُّوا مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا حِذْرَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ |
Diyanet Meali: | Seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar. |
9:84 | وَلَا تُصَلِّ عَلَىٰ أَحَدٍ مِنْهُمْ مَاتَ أَبَدًا وَلَا تَقُمْ عَلَىٰ قَبْرِهِ |
Diyanet Meali: | Onlardan ölen hiçbirine asla namaz kılma ve kabrinin başında durma. |
9:103 | خُذْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكِّيهِمْ بِهَا وَصَلِّ عَلَيْهِمْ |
Diyanet Meali: | Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve onlara dua et. |
33:43 | هُوَ الَّذِي يُصَلِّي عَلَيْكُمْ وَمَلَائِكَتُهُ |
Diyanet Meali: | O, (sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için) size merhamet eden; melekleri de sizin için bağışlanma dileyendir. |
33:56 | إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. |
33:56 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin. |
75:31 | فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ |
Diyanet Meali: | O, (Peygamberi) doğrulamamış, namaz da kılmamıştı. * |
87:15 | وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّهِ فَصَلَّىٰ |
Diyanet Meali: | Ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse (mutlaka kurtuluşa erer). * |
96:10 | عَبْدًا إِذَا صَلَّىٰ |
Diyanet Meali: | Namaz kıldığında kulu (bundan engelleyeni gördün mü)? * |
108:2 | فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ |
Diyanet Meali: | O hâlde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes. * |
صَلَاةٌ : İsim. Çoğulu: صَلَوَاتٌ
2:3 | الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ |
Diyanet Meali: | Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar… |
2:43 | وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَارْكَعُوا مَعَ الرَّاكِعِينَ |
Diyanet Meali: | Namazı kılın, zekâtı verin. Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin. * |
2:45 | وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلَاةِ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلَّا عَلَى الْخَاشِعِينَ |
Diyanet Meali: | Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir. * |
2:83 | وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْنًا وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ |
Diyanet Meali: | “Herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekâtı vereceksiniz.” |
2:110 | وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ |
Diyanet Meali: | Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. |
2:153 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلَاةِ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. |
2:157 | أُولَٰئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ |
Diyanet Meali: | İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. |
2:177 | وَالسَّائِلِينَ وَفِي الرِّقَابِ وَأَقَامَ الصَّلَاةَ وَآتَى الزَّكَاةَ |
Diyanet Meali: | (Asıl iyilik, … mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere (verenlerin(; namazı dosdoğru kılan, zekâtı verenlerin … (tutum ve davranışlarıdır). |
2:238 | حَافِظُوا عَلَى الصَّلَوَاتِ وَالصَّلَاةِ الْوُسْطَىٰ |
Diyanet Meali: | Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah’a gönülden boyun eğerek namaza durun. * |
2:238 | حَافِظُوا عَلَى الصَّلَوَاتِ وَالصَّلَاةِ الْوُسْطَىٰ |
Diyanet Meali: | Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah’a gönülden boyun eğerek namaza durun. * |
2:277 | وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ |
Diyanet Meali: | (Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen), namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır. |
4:43 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَقْرَبُوا الصَّلَاةَ وَأَنْتُمْ سُكَارَىٰ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Sarhoş iken … namaza yaklaşmayın. |
4:77 | أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ قِيلَ لَهُمْ كُفُّوا أَيْدِيَكُمْ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ |
Diyanet Meali: | Daha önce kendilerine, “(savaşmaktan) ellerinizi çekin, namazı kılın…” denilenleri görmedin mi? |
4:101 | وَإِذَا ضَرَبْتُمْ فِي الْأَرْضِ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَنْ تَقْصُرُوا مِنَ الصَّلَاةِ إِنْ خِفْتُمْ أَنْ يَفْتِنَكُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا |
Diyanet Meali: | Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. |
4:102 | وَإِذَا كُنْتَ فِيهِمْ فَأَقَمْتَ لَهُمُ الصَّلَاةَ فَلْتَقُمْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَكَ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Cephede sen de onların (mü’minlerin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. |
4:103 | فَإِذَا قَضَيْتُمُ الصَّلَاةَ فَاذْكُرُوا اللَّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىٰ جُنُوبِكُمْ |
Diyanet Meali: | Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. |
4:103 | فَإِذَا اطْمَأْنَنْتُمْ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ |
Diyanet Meali: | Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. |
4:103 | إِنَّ الصَّلَاةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ كِتَابًا مَوْقُوتًا |
Diyanet Meali: | Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır. |
4:142 | وَإِذَا قَامُوا إِلَى الصَّلَاةِ قَامُوا كُسَالَىٰ |
Diyanet Meali: | Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar… |
4:162 | يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ وَالْمُقِيمِينَ الصَّلَاةَ |
Diyanet Meali: | (Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü’minler), sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler. O namazı kılanlar… |
5:6 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi … yıkayın. |
5:12 | لَئِنْ أَقَمْتُمُ الصَّلَاةَ وَآتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَآمَنْتُمْ بِرُسُلِي |
Diyanet Meali: | “Andolsun eğer namazı kılar, zekâtı verir ve elçilerime inanırsanız…” |
5:55 | الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ |
Diyanet Meali: | (Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resûlüdür) ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren (mü’minlerdir). |
5:58 | وَإِذَا نَادَيْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ اتَّخَذُوهَا هُزُوًا وَلَعِبًا |
Diyanet Meali: | Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. |
5:91 | وَيَصُدَّكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ وَعَنِ الصَّلَاةِ فَهَلْ أَنْتُمْ مُنْتَهُونَ |
Diyanet Meali: | Sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz? |
5:106 | تَحْبِسُونَهُمَا مِنْ بَعْدِ الصَّلَاةِ فَيُقْسِمَانِ بِاللَّهِ |
Diyanet Meali: | (Eğer şüphe ederseniz), onları namazdan sonra alıkorsunuz da Allah adına, yemin ederler. |
6:72 | وَأَنْ أَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَاتَّقُوهُ وَهُوَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ |
Diyanet Meali: | Bir de, bize, “Namazı dosdoğru kılın ve Allah’a karşı gelmekten sakının” diye emrolundu. O, huzurunda toplanacağınız Allah’tır. * |
6:92 | وَهُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar namazlarını vaktinde kılarlar. |
6:162 | قُلْ إِنَّ صَلَاتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ |
Diyanet Meali: | Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” * |
7:170 | وَالَّذِينَ يُمَسِّكُونَ بِالْكِتَابِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ |
Diyanet Meali: | Kitab’a sımsıkı sarılanlara ve namazı dosdoğru kılanlara gelince… |
8:3 | الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir. * |
8:35 | وَمَا كَانَ صَلَاتُهُمْ عِنْدَ الْبَيْتِ إِلَّا مُكَاءً وَتَصْدِيَةً |
Diyanet Meali: | Onların, Kâ’be’nin yanında duaları ıslık çalıp el çırpmaktan ibarettir. |
9:5 | فَإِنْ تَابُوا وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ فَخَلُّوا سَبِيلَهُمْ |
Diyanet Meali: | Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. |
9:11 | فَإِنْ تَابُوا وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ فَإِخْوَانُكُمْ فِي الدِّينِ |
Diyanet Meali: | Fakat tövbe edip, namazı kılar ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir. |
9:18 | مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَأَقَامَ الصَّلَاةَ وَآتَى الزَّكَاةَ |
Diyanet Meali: | (Allah’ın mescitlerini9, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren (ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler) imar eder. |
9:54 | وَلَا يَأْتُونَ الصَّلَاةَ إِلَّا وَهُمْ كُسَالَىٰ |
Diyanet Meali: | Namaza ancak üşene üşene gelmeleri… |
9:71 | وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ |
Diyanet Meali: | Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. |
9:99 | وَيَتَّخِذُ مَا يُنْفِقُ قُرُبَاتٍ عِنْدَ اللَّهِ وَصَلَوَاتِ الرَّسُولِ |
Diyanet Meali: | Harcayacaklarını, Allah katında yakınlığa ve Peygamberin dualarını almağa vesile sayarlar. |
9:103 | وَصَلِّ عَلَيْهِمْ إِنَّ صَلَاتَكَ سَكَنٌ لَهُمْ |
Diyanet Meali: | Ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) |
10:87 | وَاجْعَلُوا بُيُوتَكُمْ قِبْلَةً وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | “Ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın. Namazı dosdoğru kılın. Mü’minleri müjdele.” |
11:87 | قَالُوا يَا شُعَيْبُ أَصَلَاتُكَ تَأْمُرُكَ أَنْ نَتْرُكَ مَا يَعْبُدُ آبَاؤُنَا |
Diyanet Meali: | Dediler ki: “Ey Şu’ayb! Babalarımızın taptığını terk etmemizi sana namazın mı emrediyor.” |
11:114 | وَأَقِمِ الصَّلَاةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِنَ اللَّيْلِ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. |
13:22 | وَالَّذِينَ صَبَرُوا ابْتِغَاءَ وَجْهِ رَبِّهِمْ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ |
Diyanet Meali: | Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılanlar… |
14:31 | قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا يُقِيمُوا الصَّلَاةَ |
Diyanet Meali: | İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar… |
14:37 | رَبَّنَا لِيُقِيمُوا الصَّلَاةَ فَاجْعَلْ أَفْئِدَةً مِنَ النَّاسِ تَهْوِي إِلَيْهِمْ |
Diyanet Meali: | “Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir…” |
14:40 | رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلَاةِ وَمِنْ ذُرِّيَّتِي |
Diyanet Meali: | “Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat.” |
17:78 | أَقِمِ الصَّلَاةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ إِلَىٰ غَسَقِ اللَّيْلِ |
Diyanet Meali: | Güneşin zevalinden (öğle vaktinde Batı’ya kaymasından) gecenin karanlığına kadar (belli vakitlerde) namazı kıl. |
17:110 | وَلَا تَجْهَرْ بِصَلَاتِكَ وَلَا تُخَافِتْ بِهَا وَابْتَغِ بَيْنَ ذَٰلِكَ سَبِيلًا |
Diyanet Meali: | Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut. |
19:31 | وَأَوْصَانِي بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ مَا دُمْتُ حَيًّا |
Diyanet Meali: | “Ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti.” |
19:55 | وَكَانَ يَأْمُرُ أَهْلَهُ بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ وَكَانَ عِنْدَ رَبِّهِ مَرْضِيًّا |
Diyanet Meali: | Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabb’inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı. * |
19:59 | فَخَلَفَ مِنْ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا الصَّلَاةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ |
Diyanet Meali: | Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevî tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. |
20:14 | إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي |
Diyanet Meali: | “Şüphe yok ki ben Allah’ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.” * |
20:132 | وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلَاةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا |
Diyanet Meali: | Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et. |
21:73 | وَأَوْحَيْنَا إِلَيْهِمْ فِعْلَ الْخَيْرَاتِ وَإِقَامَ الصَّلَاةِ |
Diyanet Meali: | Ve kendilerine hayırlar işlemeyi, namazı dosdoğru kılmayı … vahyettik. |
22:35 | وَالصَّابِرِينَ عَلَىٰ مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ |
Diyanet Meali: | Başlarına gelen musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar… |
22:40 | وَلَوْلَا دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَهُدِّمَتْ صَوَامِعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ فِيهَا اسْمُ اللَّهِ كَثِيرًا |
Diyanet Meali: | Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah’ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. |
22:41 | الَّذِينَ إِنْ مَكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ |
Diyanet Meali: | Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler… |
22:78 | فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ |
Diyanet Meali: | Artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O, sizin sahibinizdir. |
23:2 | الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler. * |
23:9 | وَالَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَوَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar ki, namazlarını kılmağa devam ederler. * |
24:37 | رِجَالٌ لَا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ |
Diyanet Meali: | Hiçbir ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan, (zekâtı vermekten) alıkoymadığı birtakım adamlar… |
24:41 | كُلٌّ قَدْ عَلِمَ صَلَاتَهُ وَتَسْبِيحَهُ |
Diyanet Meali: | Her biri duasını ve tesbihini kesin olarak bilmektedir. |
24:56 | وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ |
Diyanet Meali: | Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Resûle itaat edin (ki size merhamet edilsin). |
24:58 | لِيَسْتَأْذِنْكُمُ الَّذِينَ مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ وَالَّذِينَ لَمْ يَبْلُغُوا الْحُلُمَ مِنْكُمْ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ مِنْ قَبْلِ صَلَاةِ الْفَجْرِ |
Diyanet Meali: | Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, (öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. |
24:58 | وَحِينَ تَضَعُونَ ثِيَابَكُمْ مِنَ الظَّهِيرَةِ وَمِنْ بَعْدِ صَلَاةِ الْعِشَاءِ |
Diyanet Meali: | Öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman sizden izin istesinler). |
27:3 | الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ |
Diyanet Meali: | Namazı dosdoğru kılan, zekâtı verenler… |
29:45 | اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. |
29:45 | إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَىٰ عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ |
Diyanet Meali: | Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. |
30:31 | مُنِيبِينَ إِلَيْهِ وَاتَّقُوهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُشْرِكِينَ |
Diyanet Meali: | Allah’a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden olmayın. * |
31:4 | الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ |
Diyanet Meali: | Onlar; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. |
31:17 | يَا بُنَيَّ أَقِمِ الصَّلَاةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنْكَرِ |
Diyanet Meali: | “Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy.” |
33:33 | وَأَقِمْنَ الصَّلَاةَ وَآتِينَ الزَّكَاةَ وَأَطِعْنَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ |
Diyanet Meali: | Namazı kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Resûlüne itaat edin. |
35:18 | اِنَّمَا تُنْذِرُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ |
Diyanet Meali: | Sen ancak, görmedikleri hâlde Rablerinden için için korkanları ve namaz kılanları uyarırsın. |
35:29 | إِنَّ الَّذِينَ يَتْلُونَ كِتَابَ اللَّهِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz, Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar… |
42:38 | وَالَّذِينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمْ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ |
Diyanet Meali: | Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar… |
58:13 | فَإِذْ لَمْ تَفْعَلُوا وَتَابَ اللَّهُ عَلَيْكُمْ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ |
Diyanet Meali: | Bunu yapmadığınıza ve Allah da, sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin… |
62:9 | إِذَا نُودِيَ لِلصَّلَاةِ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَىٰ ذِكْرِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun… |
62:10 | فَإِذَا قُضِيَتِ الصَّلَاةُ فَانْتَشِرُوا فِي الْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın… |
70:23 | الَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ دَائِمُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar, namazlarına devam eden kimselerdir. * |
70:34 | وَالَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar, namazlarını titizlikle koruyan kimselerdir. * |
73:20 | وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا |
Diyanet Meali: | Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. |
98:5 | مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاءَ وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ |
Diyanet Meali: | Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak (O’na kulluk etmeleri), namazı kılmaları (ve zekâtı vermeleri emredilmişti). |
107:5 | الَّذِينَ هُمْ عَنْ صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar namazlarını ciddiye almazlar. * |
مُصَلِّينَ : İsim. İsm-i Fâil. Tef’îl Bâbı (II. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: مُصَلِّى
70:22 | إِلَّا الْمُصَلِّينَ |
Diyanet Meali: | Ancak, namaz kılanlar başka. * |
74:43 | قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ |
Diyanet Meali: | Onlar şöyle derler: “Biz namaz kılanlardan değildik.” * |
107:4 | فَوَيْلٌ لِلْمُصَلِّينَ |
Diyanet Meali: | Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, * |
مُصَلًّى : İsim
2:125 | وَاتَّخِذُوا مِنْ مَقَامِ إِبْرَاهِيمَ مُصَلًّى |
Diyanet Meali: | Siz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namaz yeri edinin. |