KÖK HARFLER: ص ف ح
ANLAM:
صَفَحَ : Yüz çevirmek, yüz üstü bırakmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
صَفَحَ | fiil-I | 6 | Yüz çevirdi, vazgeçti, affetti, geniş davrandı | 64/14 |
صَفْحٌ | isim | 2 | Yüz çevirmek, vazgeçmek | 43/5 |
| Toplam | 8 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Safh | صَفْح | 1. I’raz etmek. Yüz çevirme. 2. Afvetme. 3. Yan. |
Safha | صَفْحَة | Yüz, evre. |
Safîh | صَفِيح | Gökyüzü, sema. |
Safahât | صَفَحَات | Safhalar. |
Musâfaha | مُصَافَحَة | El sıkışmak. Tokalaşmak. |
Musâfih | مُصَافِح | Musafaha edenlerden veya el sıkışanlardan herbiri. |
Tesaffuh | تَصَفُّح | Safha safha nazar etme. |
Tesâfuh | تَصَافُح | Elele tutuşma. |
Mütesâfih | مُتَصَافِح | Musafaha eden. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
صَفَحَ : Fiil-I.
2:109 | فَاعْفُوا وَاصْفَحُوا حَتَّىٰ يَأْتِيَ اللَّهُ بِأَمْرِهِ |
Diyanet Meali: | Siz şimdilik, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedin, hoşgörün. |
5:13 | فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاصْفَحْ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ |
Diyanet Meali: | Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah, iyilik yapanları sever. |
15:85 | وَإِنَّ السَّاعَةَ لَآتِيَةٌ فَاصْفَحِ الصَّفْحَ الْجَمِيلَ |
Diyanet Meali: | Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Sen şimdi güzel bir şekilde hoşgörü ile muamele et. |
24:22 | وَلْيَعْفُوا وَلْيَصْفَحُوا أَلَا تُحِبُّونَ أَنْ يَغْفِرَ اللَّهُ لَكُمْ |
Diyanet Meali: | Onlar affetsinler, vazgeçip iyi muamelede bulunsunlar. Allah’ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? |
43:89 | فَاصْفَحْ عَنْهُمْ وَقُلْ سَلَامٌ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | Şimdilik sen onları hoş gör ve “size selâm olsun” de. Yakında bilecekler. * |
64:14 | وَإِنْ تَعْفُوا وَتَصْفَحُوا وَتَغْفِرُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ |
Diyanet Meali: | Ama affeder, hoş görüp vazgeçer ve bağışlarsanız şüphe yok ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. |
صَفْحٌ : İsim.
15:85 | وَإِنَّ السَّاعَةَ لَآتِيَةٌ فَاصْفَحِ الصَّفْحَ الْجَمِيلَ |
Diyanet Meali: | Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Sen şimdi güzel bir şekilde hoşgörü ile muamele et. |
43:5 | أَفَنَضْرِبُ عَنْكُمُ الذِّكْرَ صَفْحًا أَنْ كُنْتُمْ قَوْمًا مُسْرِفِينَ |
Diyanet Meali: | Haddi aşan bir topluluk oldunuz, diye vazgeçip Zikir’le (Kur’an’la) sizi uyarmaktan geri mi duralım? * |