ص ب ر

KÖK HARFLER: ص ب ر

ANLAM: 

صَبَرَ : Sabırlı veya dayanıklı olmak; sıkıntı veya belaya vakurla dayanmak, şikayet etmeksizin sıkıntı veya belada kanaatkar olmak. Akıl rahatlığını koruyarak bir rahatlık ve bir bela hali arasında fark gözetmemek. Sıkıntılar arasında bile Allah’a (c.c.) bağlılığını sürdürmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
صَبَرَ fiil-I 58 Sabretti, bekledi (kendini) tuttu 46/35
صَابَرَ fiil-III 1 Sabır hususunda boy ölçüştü, üstün gelmeye çalıştı, ileri gitti 3/200
اِصْطَبَرَ fiil-VIII 3 Çok sabırlı oldu 20/132
صَبْرٌ isim 15 Sabır 18/67
صَابِرٌ isim 22 Sabreden, bekleyen 38/44 Müennes: صَابِرَةٌ
صَبَّارٌ isim 4 Çok sabreden 42/33

Toplam 103


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Sabır صَبْر Acı, yoksulluk, haksızlık vb. üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi. Sabırlı
Sabrî صَبْرِى Sabırla ilgili, sabra ilişkin.
Sâbir صَابِر Dayanan, sabreden. Müennesi: Sâbire
Sâbirîn صَابِرِينَ Sabırlar, sabredenler.
Sabbâr صَبَّار Çok sabırlı.
Musâberet مُصَابَرَة Karşılıklı sabır. Sabırlılık.
Tasabbur تَصَبُّر Sabretmek.
Mütesabbır مُتَصَبِّر Sabreden.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

صَبَرَ: Fiil-I.

2:61وَإِذْ قُلْتُمْ يَا مُوسَىٰ لَنْ نَصْبِرَ عَلَىٰ طَعَامٍ وَاحِدٍ
Diyanet Meali:Hani, “Ey Mûsâ! Biz bir çeşit yemeğe asla katlanamayız…” demiştiniz.
2:175فَمَا أَصْبَرَهُمْ عَلَى النَّارِ
Diyanet Meali:Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!)
3:120وَإِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا لَا يَضُرُّكُمْ كَيْدُهُمْ شَيْئًا
Diyanet Meali:Eğer siz sabırlı olur, Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez.
3:125بَلَىٰ إِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا وَيَأْتُوكُمْ مِنْ فَوْرِهِمْ هَٰذَا يُمْدِدْكُمْ رَبُّكُمْ بِخَمْسَةِ  آلَافٍ مِنَ الْمَلَائِكَةِ مُسَوِّمِينَ
Diyanet Meali:Evet, sabrettiğiniz ve Allah’a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder. *
3:186وَإِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا فَإِنَّ ذَٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ
Diyanet Meali:Eğer sabreder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bunlar (yapmaya değer) azmi gerektiren işlerdendir.
3:200اصْبِرُوا وَصَابِرُوا وَرَابِطُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ
Diyanet Meali:Sabredin. Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (Cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah’a karşı gelmekten sakının (ki kurtuluşa eresiniz).
4:25وَأَنْ تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
6:34وَلَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ فَصَبَرُوا عَلَىٰ مَا كُذِّبُوا
Diyanet Meali:Andolsun ki, senden önce de birçok Peygamberler yalanlanmıştı da onlar yalanlanmalarına (ve eziyet edilmelerine) karşı sabretmişlerdi.
7:87فَاصْبِرُوا حَتَّىٰ يَحْكُمَ اللَّهُ بَيْنَنَا وَهُوَ خَيْرُ الْحَاكِمِينَ
Diyanet Meali:“Artık Allah aramızda hükmünü verinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.”
7:128قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ اسْتَعِينُوا بِاللَّهِ وَاصْبِرُوا
Diyanet Meali:Mûsâ, kavmine, “Allah’tan yardım isteyin ve sabredin…” dedi.
7:137وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ الْحُسْنَىٰ عَلَىٰ بَنِي إِسْرَائِيلَ بِمَا صَبَرُوا
Diyanet Meali:Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz, onların sabretmeleri karşılığında gerçekleşti.
8:46وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُوا
Diyanet Meali:(Allah’a ve Resûl’üne itaat edin) ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun.
10:109وَاتَّبِعْ مَا يُوحَىٰ إِلَيْكَ وَاصْبِرْ حَتَّىٰ يَحْكُمَ اللَّهُ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret.
11:11إِلَّا الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
Diyanet Meali:Ancak sabredip salih amel işleyenler böyle değildir.
11:49مَا كُنْتَ تَعْلَمُهَا أَنْتَ وَلَا قَوْمُكَ مِنْ قَبْلِ هَٰذَا فَاصْبِرْ
Diyanet Meali:Bundan önce onları ne sen biliyordun, ne de kavmin. O hâlde sabret.
11:115وَاصْبِرْ فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ
Diyanet Meali:Sabret! Çünkü, Allah iyilik edenlerin mükâfatını zayi etmez. *
12:90إِنَّهُ مَنْ يَتَّقِ وَيَصْبِرْ فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ
Diyanet Meali:“Çünkü, kim kötülükten sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez.”
13:22وَالَّذِينَ صَبَرُوا ابْتِغَاءَ وَجْهِ رَبِّهِمْ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ
Diyanet Meali:Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan …lardır.
13:24سَلَامٌ عَلَيْكُمْ بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ عُقْبَى الدَّارِ
Diyanet Meali:“Sabretmenize karşılık selâm sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!” *
14:12وَلَنَصْبِرَنَّ عَلَىٰ مَا آذَيْتُمُونَا وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ
Diyanet Meali:“Bize yaptığınız eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler.”
14:21سَوَاءٌ عَلَيْنَا أَجَزِعْنَا أَمْ صَبَرْنَا مَا لَنَا مِنْ مَحِيصٍ
Diyanet Meali:Şimdi sızlansak da, sabretsek de bizim için birdir. Artık bizim için hiçbir kurtuluş yoktur” derler.
16:42الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Diyanet Meali:Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir. *
16:96وَلَنَجْزِيَنَّ الَّذِينَ صَبَرُوا أَجْرَهُمْ بِأَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Elbette sabredenlere, yapmakta olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını vereceğiz.
16:110ثُمَّ جَاهَدُوا وَصَبَرُوا إِنَّ رَبَّكَ مِنْ بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:(Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden), sonra Allah yolunda cihad edip sabreden (kimselerin yanındadır). Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
16:126وَلَئِنْ صَبَرْتُمْ لَهُوَ خَيْرٌ لِلصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:Eğer sabrederseniz, elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır.
16:127وَاصْبِرْ وَمَا صَبْرُكَ إِلَّا بِاللَّهِ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali:Sabret! Senin sabrın ancak Allah’ın yardımı iledir. Onlardan yana üzülme.
18:28وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ
Diyanet Meali:Sabah akşam Rablerine, (O’nun rızasını dileyerek) dua edenlerle birlikte sabret.
18:68وَكَيْفَ تَصْبِرُ عَلَىٰ مَا لَمْ تُحِطْ بِهِ خُبْرًا
Diyanet Meali:“İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?” *
20:130فَاصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ غُرُوبِهَا
Diyanet Meali:O hâlde, onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tespih et.
23:111إِنِّي جَزَيْتُهُمُ الْيَوْمَ بِمَا صَبَرُوا أَنَّهُمْ هُمُ الْفَائِزُونَ
Diyanet Meali:Sabretmiş olmaları sebebiyle, bugün ben onları mükâfatlandırdım. Şüphesiz onlar başarıya erenlerin ta kendileridir. *
25:20وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ
Diyanet Meali:Sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık. (Bakalım) sabredecek misiniz?
25:42إِنْ كَادَ لَيُضِلُّنَا عَنْ آلِهَتِنَا لَوْلَا أَنْ صَبَرْنَا عَلَيْهَا
Diyanet Meali:“Biz, ilâhlarımıza sımsıkı sarılmasaydık neredeyse bizi ilâhlarımızdan uzaklaştıracaktı.” 
25:75أُولَٰئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ فِيهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًا
Diyanet Meali:İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selâmla karşılanacaklardır. *
28:54أُولَٰئِكَ يُؤْتَوْنَ أَجْرَهُمْ مَرَّتَيْنِ بِمَا صَبَرُوا
Diyanet Meali:İşte onların, sabredip … karşılığında, mükâfatları kendilerine iki kez verilecektir.
29:59الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Diyanet Meali:Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir. *
30:60فَاصْبِرْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَلَا يَسْتَخِفَّنَّكَ الَّذِينَ لَا يُوقِنُونَ
Diyanet Meali:Sabret. Şüphesiz, Allah’ın va’di gerçektir. Kesin imana sahip olmayanlar sakın seni gevşekliğe (ve tedirginliğe) sürüklemesinler. *
31:17وَاصْبِرْ عَلَىٰ مَا أَصَابَكَ إِنَّ ذَٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ
Diyanet Meali:“Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.”
32:24وَجَعَلْنَا مِنْهُمْ أَئِمَّةً يَهْدُونَ بِأَمْرِنَا لَمَّا صَبَرُوا
Diyanet Meali:Sabredip (âyetlerimize kesin olarak inandıkları) zaman, içlerinden emrimizle doğru yola ileten önderler çıkardık.
38:6وَانْطَلَقَ الْمَلَأُ مِنْهُمْ أَنِ امْشُوا وَاصْبِرُوا عَلَىٰ آلِهَتِكُمْ
Diyanet Meali:İçlerinden ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin.” diyerek kalkıp gittiler. 
38:17اصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَاذْكُرْ عَبْدَنَا دَاوُودَ ذَا الْأَيْدِ
Diyanet Meali:Ey Muhammed! Onların söylediklerine karşı sabret. Güçlü kulumuz Dâvûd’u hatırla.
40:55فَاصْبِرْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ
Diyanet Meali:Ey Muhammed! Sabret. Allah’ın va’di şüphesiz gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste.
40:77فَاصْبِرْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ
Diyanet Meali:Sen sabret! Şüphesiz Allah’ın verdiği söz gerçektir.
41:24فَإِنْ يَصْبِرُوا فَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْ
Diyanet Meali:Şimdi eğer dayanabilirlerse, artık cehennem onların yeridir!
41:35وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا الَّذِينَ صَبَرُوا وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا ذُو حَظٍّ عَظِيمٍ
Diyanet Meali:Bu güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak (hayırdan ve olgunluktan) büyük payı olanlar kavuşturulur. *
42:43وَلَمَنْ صَبَرَ وَغَفَرَ إِنَّ ذَٰلِكَ لَمِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ
Diyanet Meali:Her kim de sabreder ve bağışlarsa, işte bu elbette azmedilecek işlerdendir. *
46:35فَاصْبِرْ كَمَا صَبَرَ أُولُو الْعَزْمِ مِنَ الرُّسُلِ وَلَا تَسْتَعْجِلْ لَهُمْ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) O hâlde, yüksek azim sahibi peygamberlerin sabretmesi gibi sabret. Onlar için acele etme.
46:35فَاصْبِرْ كَمَا صَبَرَ أُولُو الْعَزْمِ مِنَ الرُّسُلِ وَلَا تَسْتَعْجِلْ لَهُمْ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) O hâlde, yüksek azim sahibi peygamberlerin sabretmesi gibi sabret. Onlar için acele etme.
49:5وَلَوْ أَنَّهُمْ صَبَرُوا حَتَّىٰ تَخْرُجَ إِلَيْهِمْ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ
Diyanet Meali:Onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu.
50:39فَاصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ
Diyanet Meali:O hâlde onların söylediklerine sabret ve Rabbini hamd ederek tespih et.
52:16اصْلَوْهَا فَاصْبِرُوا أَوْ لَا تَصْبِرُوا سَوَاءٌ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali:“Girin oraya. İster dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir.”
52:16اصْلَوْهَا فَاصْبِرُوا أَوْ لَا تَصْبِرُوا سَوَاءٌ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali:“Girin oraya. İster dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir.”
52:48وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَإِنَّكَ بِأَعْيُنِنَا
Diyanet Meali:Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin.
68:48فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُنْ كَصَاحِبِ الْحُوتِ
Diyanet Meali:Sen, Rabbinin hükmüne sabret. Balık sahibi (Yûnus) gibi olma.
70:5فَاصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Sen güzel bir şekilde sabret. *
73:10وَاصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَاهْجُرْهُمْ هَجْرًا جَمِيلًا
Diyanet Meali:Onların söylediklerine sabret ve onlardan güzellikle ayrıl. *
74:7وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْ
Diyanet Meali:Rabbinin rızasına ermek için sabret. *
76:12وَجَزَاهُمْ بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَرِيرًا
Diyanet Meali:Sabretmelerine karşılık da onları cennet ve ipek(ten giysiler) ile mükâfatlandırır. *
76:24فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ آثِمًا أَوْ كَفُورًا
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan hiçbir günahkâra ve hiçbir nanköre itaat etme. *

صَابَرَ: Fiil-III.

3:200يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اصْبِرُوا وَصَابِرُوا وَرَابِطُوا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Sabredin. Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (Cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun…

اِصْطَبَرَ : Fiil-VIII.

19:65فَاعْبُدْهُ وَاصْطَبِرْ لِعِبَادَتِهِ
Diyanet Meali:Şu hâlde, O’na ibadet et ve O’na ibadet etmede sabırlı ol.
20:132وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلَاةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا
Diyanet Meali:Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et.
54:27إِنَّا مُرْسِلُو النَّاقَةِ فِتْنَةً لَهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْ
Diyanet Meali:(Salih’e şöyle demiştik:) “Şüphesiz biz, onlara bir imtihan olmak üzere, o dişi deveyi göndereceğiz. Şimdi onları gözetle ve sabret.” *

صَبْر : İsim.

2:45وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلَاةِ
Diyanet Meali:Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin.
2:153يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلَاةِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin.
2:250رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır.”
7:126رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَتَوَفَّنَا مُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak bizim canımızı al.”
12:18قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ أَنْفُسُكُمْ أَمْرًا فَصَبْرٌ جَمِيلٌ
Diyanet Meali:Yakub dedi ki: “Hayır! Nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir işe sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır.”
12:83قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ أَنْفُسُكُمْ أَمْرًا فَصَبْرٌ جَمِيلٌ
Diyanet Meali:Yakub, “Nefisleriniz sizi bir iş yapmağa sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır.” dedi.
16:127وَاصْبِرْ وَمَا صَبْرُكَ إِلَّا بِاللَّهِ
Diyanet Meali:Sabret! Senin sabrın ancak Allah’ın yardımı iledir.
18:67قَالَ إِنَّكَ لَنْ تَسْتَطِيعَ مَعِيَ صَبْرًا
Diyanet Meali:Adam, şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin.” *
18:72قَالَ أَلَمْ أَقُلْ إِنَّكَ لَنْ تَسْتَطِيعَ مَعِيَ صَبْرًا
Diyanet Meali:Adam, “Sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin, demedim mi?” dedi. *
18:75قَالَ أَلَمْ أَقُلْ لَكَ إِنَّكَ لَنْ تَسْتَطِيعَ مَعِيَ صَبْرًا
Diyanet Meali:Adam, “Sana, benimle beraberliğe asla sabredemezsin demedim mi?” dedi. *
18:78سَأُنَبِّئُكَ بِتَأْوِيلِ مَا لَمْ تَسْتَطِعْ عَلَيْهِ صَبْرًا
Diyanet Meali:“Şimdi sana sabredemediğin şeylerin içyüzünü anlatacağım.”
18:82ذَٰلِكَ تَأْوِيلُ مَا لَمْ تَسْطِعْ عَلَيْهِ صَبْرًا
Diyanet Meali:“İşte senin, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.”
70:5فَاصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Sen güzel bir şekilde sabret. *
90:17ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ
Diyanet Meali:Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya…*
103:3وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ
Diyanet Meali:(Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler), birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).

صَابِرٌ : İsim. İsm-i Fâil. 

2:153اسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلَاةِ إِنَّ اللَّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.
2:155وَنَقْصٍ مِنَ الْأَمْوَالِ وَالْأَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:(Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla), bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek (deneriz). Sabredenleri müjdele.
2:177وَالصَّابِرِينَ فِي الْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ وَحِينَ الْبَأْسِ
Diyanet Meali:(İyilik), … zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin (tutum ve davranışlarıdır).
2:249كَمْ مِنْ فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثِيرَةً بِإِذْنِ اللَّهِ وَاللَّهُ مَعَ الصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:“Allah’ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır. Allah, sabredenlerle beraberdir.”
3:17الصَّابِرِينَ وَالصَّادِقِينَ وَالْقَانِتِينَ وَالْمُنْفِقِينَ وَالْمُسْتَغْفِرِينَ بِالْأَسْحَارِ
Diyanet Meali:Sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah’tan) bağışlanma dileyenlerdir. *
3:142وَلَمَّا يَعْلَمِ اللَّهُ الَّذِينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:(Yoksa siz); Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden (cennete gireceğinizi mi sandınız)?
3:146وَمَا ضَعُفُوا وَمَا اسْتَكَانُوا وَاللَّهُ يُحِبُّ الصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:Zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah, sabredenleri sever.
8:46وَاصْبِرُوا إِنَّ اللَّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
8:66يَغْلِبُوا أَلْفَيْنِ بِإِذْنِ اللَّهِ وَاللَّهُ مَعَ الصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:(Eğer içinizde sabırlı bin kişi olursa), Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. Allah, sabredenlerle beraberdir.
16:126وَلَئِنْ صَبَرْتُمْ لَهُوَ خَيْرٌ لِلصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:Eğer sabrederseniz, elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır.
18:69قَالَ سَتَجِدُنِي إِنْ شَاءَ اللَّهُ صَابِرًا وَلَا أَعْصِي لَكَ أَمْرًا
Diyanet Meali:Mûsâ, “İnşaallah beni sabırlı bulacaksın. Hiçbir işte de sana karşı gelmeyeceğim” dedi. *
21:85وَإِسْمَاعِيلَ وَإِدْرِيسَ وَذَا الْكِفْلِ كُلٌّ مِنَ الصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:İsmail’i, İdris’i ve Zülkifl’i de hatırla. Bunların hepsi sabredenlerdendi. *
22:35وَالصَّابِرِينَ عَلَىٰ مَا أَصَابَهُمْ
Diyanet Meali:Başlarına gelen musibetlere sabreden … kimselerdir.
28:80وَلَا يُلَقَّاهَا إِلَّا الصَّابِرُونَ
Diyanet Meali:“Ona da ancak sabredenler kavuşturulur.”
33:35وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ
Diyanet Meali:Doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar…
37:102سَتَجِدُنِي إِنْ شَاءَ اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:“İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.”
38:44إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا نِعْمَ الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ
Diyanet Meali:Gerçekten biz Eyyûb’u sabreden bir kimse olarak bulduk. O ne güzel bir kuldu! O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi.
39:10إِنَّمَا يُوَفَّى الصَّابِرُونَ أَجْرَهُمْ بِغَيْرِ حِسَابٍ
Diyanet Meali:“Sabredenlere mükâfatları elbette hesapsız olarak verilir.”
47:31وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ حَتَّىٰ نَعْلَمَ الْمُجَاهِدِينَ مِنْكُمْ وَالصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:Andolsun, içinizden, cihad edenleri ve sabredenleri belirleyinceye (ve durumlarınızı ortaya koyuncaya) kadar sizi deneyeceğiz.
8:65إِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ عِشْرُونَ صَابِرُونَ يَغْلِبُوا مِائَتَيْنِ
Diyanet Meali:Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler.

صَابِرَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennes. Müzekkeri: صَابِرٌ

8:66فَإِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ مِائَةٌ صَابِرَةٌ يَغْلِبُوا مِائَتَيْنِ
Diyanet Meali:Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler.

صَابِرَاتٌ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: صَابِرَةٌ

33:35وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ
Diyanet Meali:Doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar…

صَبَّارٌ  : İsim.

14:5وَذَكِّرْهُمْ بِأَيَّامِ اللَّهِ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ
Diyanet Meali:(Andolsun, Mûsâ’yı da, “Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar) ve onlara Allah’ın (geçmiş milletleri cezalandırdığı) günlerini hatırlat” (diye âyetlerimizle gönderdik). Şüphesiz bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
31:31لِيُرِيَكُمْ مِنْ آيَاتِهِ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ
Diyanet Meali:Allah, bunu âyetlerinden bir kısmını size göstermek için yapmaktadır. Şüphesiz ki bunda hakkıyla sabreden, hakkıyla şükreden herkes için ibretler vardır.
34:19وَمَزَّقْنَاهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ
Diyanet Meali:Ve kendilerini darmadağın ettik. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
42:33فَيَظْلَلْنَ رَوَاكِدَ عَلَىٰ ظَهْرِهِ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ
Diyanet Meali:(O, dilerse rüzgârı durdurur da) onlar denizin üstünde durakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.