ر ه ق

KÖK HARFLER: ر ه ق

ANLAM: 

رَهِقَ : Akılsız veya havai olmak; günah ve mekruh şeyler yapmak; bir yalan atmak; bir şey yapmaya acele etmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
رَهِقَ fiil-I 5 Azdı, taşkınlık gösterdi. Kapladı, bürüdü. 10/26
أَرْهَقَ fiil-IV 3 Sardırdı, yükledi. Giriftar etti, soktu, sürükledi. 18/73
رَهَقٌ isim 2 Taşkınlık, azgınlık 72/6

Toplam 10

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Rahk رَهْق Sarmak, istila etmek.
Rehak رَهَق Suç, günah.
Murâhaka مُرَاهَقَة (Oğlan) buluğ çağına yaklaşmak.
Murâhık مُرَاهِق Buluğ çağına yaklaşan erkek çocuğu. On iki yaşına girip de baliğ olmayan erkek çocuğu. 
İrhâk إِرْهَاق Sıkma.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

رَهِقَ : Fiil-I.

10:26 وَلَا يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ قَتَرٌ وَلَا ذِلَّةٌ
Diyanet Meali: Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. 
10:27 وَالَّذِينَ كَسَبُوا السَّيِّئَاتِ جَزَاءُ سَيِّئَةٍ بِمِثْلِهَا وَتَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ
Diyanet Meali: Kötü işler yapmış olanlara gelince, bir kötülüğün cezası misliyledir ve onları bir zillet kaplayacaktır.
68:43 خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ وَقَدْ كَانُوا يُدْعَوْنَ إِلَى السُّجُودِ
Diyanet Meali: Gözleri düşmüş ve kendilerini zillet kaplamış bir hâlde (buna güç yetiremeyecekleri günü düşün). Hâlbuki onlar sağlıklarında secde etmeye çağrılıyorlardı.
70:44 خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ
Diyanet Meali: Gözleri inmiş, kendilerini zillet kaplamış bir hâlde (mezarlarından süratle çıkacakları o günü hatırla)! İşte o, uyarıldıkları gündür.
80:41 تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌ
Diyanet Meali: Onları bir siyahlık bürür. *

أَرْهَقَ : Fiil-IV.

18:73 قَالَ لَا تُؤَاخِذْنِي بِمَا نَسِيتُ وَلَا تُرْهِقْنِي مِنْ أَمْرِي عُسْرًا
Diyanet Meali: Mûsâ, “Unuttuğum için bana çıkışma ve bu işimde bana güçlük çıkarma!” dedi. *
18:80 فَخَشِينَا أَنْ يُرْهِقَهُمَا طُغْيَانًا وَكُفْرًا
Diyanet Meali: “Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.”
74:17 سَأُرْهِقُهُ صَعُودًا
Diyanet Meali: Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım. *

رَهَقٌ : İsim. 

72:6 وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِنَ الْإِنْسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا
Diyanet Meali: “Doğrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı.” *
72:13 فَمَنْ يُؤْمِنْ بِرَبِّهِ فَلَا يَخَافُ بَخْسًا وَلَا رَهَقًا
Diyanet Meali: “Kim Rabbine inanırsa, artık ne hakkının eksik verilmesinden, ne de haksızlığa uğramaktan korkar.”