KÖK HARFLER: ن ز ل
ANLAM:
نَزَلَ : Konmak, alçalmak, inmek; bir yerde barınmak ya da kurulmak. Seyahat etmek. Bir yeri işgal etmek, almak.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
نَزَلَ | fiil-I | 6 | İndi | 57/16 | |
نَزَّلَ | fiil-II | 62 | İndirdi | 47/26 | Meçhulü: نُزِّلَ Meçhul Muzari: يُنَزَّلُ |
أَنْزَلَ | fiil-IV | 183 | İndirdi | 14/32 | Meçhulü: أُنْزِلَ |
تَنَزَّلَ | fiil-V | 7 | İndi | 26/210 | |
مَنَازِل | isim | 2 | Menzil, yörünge (Çoğul) | 36/39 | Tekili: مَنْزِلٌ |
نَزْلَةٌ | isim | 1 | Bir iniş, bir defa inmek | 53/13 | |
مُنْزِلٌ | isim | 5 | Birinin konduğu yer; makam | 29/34 | |
مُنْزَلٌ | isim | 2 | İndirme, indiriliş | 23/29 | |
نُزُلٌ | isim | 8 | Menzil, misafir ağırlama yeri | 37/62 | |
مُنَزِّلٌ | isim | 1 | İndiren | 5/115 | |
مُنَزَّلٌ | isim | 1 | İndirilen | 6/114 | |
تَنْزِيلٌ | isim | 15 | İndirilme, indiriliş | 69/43 | |
Toplam | 293 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- نَازَلَ
- نَازِلٌ
- نَازِلَةٌ
- نُزُلٌ
- فُنْدُقٌ
- خَانٌ
- تَنْزِيلٌ (a)
- وَحْيٌ > bak: و ح ي
- تَنْزِيلٌ (b)
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Nâzil | نَازِل | Nüzul eden, inen, yukardan aşağıya inen, bir yere konan. Bir yerde konaklayan. | Nazil olmak |
Nüzûl | نُزُول | 1: İnme, iniş. Aşağı inmek, konaklamak. 2: Felç, inme. |
|
Nezle | نَزْلَة | Soğuk almaktan ileri gelen, burun akması, aksırma ile beliren hastalık, ingin, dumağı, zükâm, nevazil. |
|
Nevâzîl | نَوَازِيل | Nezle. |
|
Menzil | مَنْزِل | 1: Yolculukta dinlenmek amacıyla durulan yer, konak 2: İki konak arasındaki uzaklık. 3: Bir günlük yol. 4: Bir merminin ulaşabildiği uzaklık, erim. |
|
Menzile | مَنْزِلَة | Aşama, kerte, yükseklik derecesi. |
|
Menâzil | مَنَازِيل | Menziller. İnecek yollar. Duralar. Konak yerleri. |
|
Tenzîl | تَنْزِيل | İndirme, azaltma, çıkartma, aşağı düşürme, aşağılama. |
|
Tenzîlât | تَنْزِيلَات | Fiyat indirimi, iskonto. |
|
Münezzil | مُنَزِّل | Tenzil eden, indiren. |
|
Münezzel | مُنَزَّل | Aşağı indirilmiş. |
|
İnzâl | إِنْزَال | 1:İndirmek işi. 2: Vücut bölümlerini kaldırıldıkları yerden kendi ağırlıklarıyla doğal duruma getirme. |
|
Münzil | مُنْزِل | İnzal eden, aşağı indiren. Bir şeyi indiren. |
|
Münzel | مُنْزَل | İndirilmiş, yukardan aşağıya kısım kısım inmiş olan. |
|
Münzele | مُنْزَلَة | İndirilmiş, yukarıdan aşağıya kısım kısım inmiş olan. |
|
Tenezzül | تَنَزُّل | 1: Kendi durumundan daha aşağıdaki bir işi, bir durumu kabul etme. 2: Düşme, alçalma. |
|
Mütenezzil | مُتَنَزِّل | Tenezzül eden, aşağı inen. Alçak gönüllülük eden. |
|
İstinzâl | إِسْتِنْزَال | Tenzil etmek. İndirmek. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
نَزَلَ : Fiil-I.
17:105 | وَبِالْحَقِّ أَنْزَلْنَاهُ وَبِالْحَقِّ نَزَلَ |
Diyanet Meali: | Biz onu (Kur’an’ı) hak olarak indirdik ve o da hak ile indi. |
26:193 | نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ |
Diyanet Meali: | Onu güvenilir Ruh (Cebrail) indirmiştir. * |
34:2 | يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَاءِ وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا |
Diyanet Meali: | Allah, yere gireni, yerden çıkanı; gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. |
37:177 | فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ فَسَاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَرِينَ |
Diyanet Meali: | Fakat azabımız onların yurtlarına indiğinde, o uyarılmış olanların sabahı ne kötü olur! * |
57:4:2 | يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَاءِ وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا |
Diyanet Meali: | Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni bilir. |
57:16 | أَلَمْ يَأْنِ لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنْ تَخْشَعَ قُلُوبُهُمْ لِذِكْرِ اللَّهِ وَمَا نَزَلَ مِنَ الْحَقِّ |
Diyanet Meali: | İman edenlerin Allah’ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi? |
نَزَّلَ : Fiil-II. Meçhulü: نُزِّلَ Meçhul Muzari: يُنَزَّلُ
2:23 | وَإِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلَىٰ عَبْدِنَا فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهِ |
Diyanet Meali: | Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin. |
2:90 | بَغْيًا أَنْ يُنَزِّلَ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ |
Diyanet Meali: | Allah’ın kullarından dilediğine, bol ihsanından indirmesini çekemeyerek, (Allah’ın indirdiğini inkar etmekle, kendilerini ne kötü bir şey karşılığında sattılar). |
2:97 | قُلْ مَنْ كَانَ عَدُوًّا لِجِبْرِيلَ فَإِنَّهُ نَزَّلَهُ عَلَىٰ قَلْبِكَ بِإِذْنِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | De ki: “Her kim Cebrail’e düşman ise, bilsin ki o, Allah’ın izni ile Kur’an’ı senin kalbine indirmiştir.” |
2:105 | مَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلَا الْمُشْرِكِينَ أَنْ يُنَزَّلَ عَلَيْكُمْ مِنْ خَيْرٍ مِنْ رَبِّكُمْ |
Diyanet Meali: | Ne Kitab ehlinden inkâr edenler ve ne de Allah’a ortak koşanlar, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini isterler. |
2:176 | ذَٰلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ نَزَّلَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ |
Diyanet Meali: | Bu (azab) da, Allah’ın, Kitab’ı hak olarak indirmiş olması (ve onların bunu inkâr etmesi) sebebiyledir. |
3:3 | نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ |
Diyanet Meali: | (3-4) O, sana Kitab’ı hak ve kendisinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. |
3:93 | إِلَّا مَا حَرَّمَ إِسْرَائِيلُ عَلَىٰ نَفْسِهِ مِنْ قَبْلِ أَنْ تُنَزَّلَ التَّوْرَاةُ |
Diyanet Meali: | Tevrat indirilmeden önce, İsrail’in (Yakub’un) kendisine haram kıldığı dışında, (yiyeceklerin hepsi İsrailoğullarına helâl idi). |
3:151 | سَنُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ بِمَا أَشْرَكُوا بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا |
Diyanet Meali: | Hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah’a ortak koştuklarından dolayı; inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. |
4:47 | آمِنُوا بِمَا نَزَّلْنَا مُصَدِّقًا لِمَا مَعَكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ نَطْمِسَ وُجُوهًا |
Diyanet Meali: | Birtakım yüzleri silip de tersine çevirmeden, yanınızda bulunanı (Tevrat’ı) doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu kitaba (Kur’an’a) iman edin. |
4:136 | آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَىٰ رَسُولِهِ |
Diyanet Meali: | Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba (ve daha önce indirdiği kitaba) iman edin. |
4:140 | وَقَدْ نَزَّلَ عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ أَنْ إِذَا سَمِعْتُمْ آيَاتِ اللَّهِ يُكْفَرُ بِهَا وَيُسْتَهْزَأُ بِهَا فَلَا تَقْعُدُوا مَعَهُمْ |
Diyanet Meali: | Oysa Allah size Kitap’ta (Kur’an’da) “Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, (başka bir söze geçmedikleri müddetçe), onlarla oturmayın…” diye hüküm indirmiştir. |
4:153 | يَسْأَلُكَ أَهْلُ الْكِتَابِ أَنْ تُنَزِّلَ عَلَيْهِمْ كِتَابًا مِنَ السَّمَاءِ |
Diyanet Meali: | Kitap ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. |
5:101 | وَإِنْ تَسْأَلُوا عَنْهَا حِينَ يُنَزَّلُ الْقُرْآنُ تُبْدَ لَكُمْ عَفَا اللَّهُ عَنْهَا |
Diyanet Meali: | (Ey iman edenler! Size açıklandığı takdirde, sizi üzecek olan şeylere dair soru sormayın). Eğer Kur’an indirilirken bunlara dair soru sorarsanız size açıklanır. (Hâlbuki) Allah onları bağışlamıştır. |
5:112 | هَلْ يَسْتَطِيعُ رَبُّكَ أَنْ يُنَزِّلَ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ |
Diyanet Meali: | “Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” |
6:7 | وَلَوْ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ كِتَابًا فِي قِرْطَاسٍ فَلَمَسُوهُ بِأَيْدِيهِمْ لَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُبِينٌ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Eğer sana kâğıda yazılı bir kitap indirseydik, onlar da elleriyle ona dokunsalardı, yine o inkâr edenler, “Bu, apaçık büyüden başka bir şey değildir” diyeceklerdi. * |
6:37 | وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ آيَةٌ مِنْ رَبِّهِ |
Diyanet Meali: | Dediler ki: “Ona Rabbinden bir mucize indirilse ya!” |
6:37 | قُلْ إِنَّ اللَّهَ قَادِرٌ عَلَىٰ أَنْ يُنَزِّلَ آيَةً وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Şüphesiz Allah’ın, bir mucize indirmeğe gücü yeter. Fakat onların çoğu bilmiyor.” |
6:81 | وَلَا تَخَافُونَ أَنَّكُمْ أَشْرَكْتُمْ بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا |
Diyanet Meali: | “Allah’ın, size, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, (ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden ne diye korkayım)?” |
6:111 | وَلَوْ أَنَّنَا نَزَّلْنَا إِلَيْهِمُ الْمَلَائِكَةَ وَكَلَّمَهُمُ الْمَوْتَىٰ وَحَشَرْنَا عَلَيْهِمْ كُلَّ شَيْءٍ قُبُلًا مَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | Biz onlara melekleri de indirseydik, kendileriyle ölüler de konuşsaydı ve her şeyi karşılarında (hakikatın şahidleri olarak) toplasaydık, Allah dilemedikçe yine de iman edecek değillerdi. |
7:33 | وَأَنْ تُشْرِكُوا بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا |
Diyanet Meali: | (De ki: “Rabbim ancak, açık ve gizli çirkin işleri, günahı, haksız saldırıyı), hakkında hiçbir delil indirmediği herhangi bir şeyi Allah’a ortak koşmanızı (ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır).” |
7:71 | سَمَّيْتُمُوهَا أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ مَا نَزَّلَ اللَّهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍ |
Diyanet Meali: | “Allah’ın, haklarında hiçbir delil indirmediği, yalnızca sizin ve babalarınızın uydurduğu birtakım isimler (düzmece tanrılar hakkında mı benimle tartışıyorsunuz)?” |
7:196 | إِنَّ وَلِيِّيَ اللَّهُ الَّذِي نَزَّلَ الْكِتَابَ وَهُوَ يَتَوَلَّى الصَّالِحِينَ |
Diyanet Meali: | Çünkü benim velim, Kitab’ı (Kur’an’ı) indiren Allah’tır. O, bütün salihlere velilik eder. * |
8:11 | وَيُنَزِّلُ عَلَيْكُمْ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً لِيُطَهِّرَكُمْ بِهِ |
Diyanet Meali: | (Hani Allah kendi tarafından bir güvenlik olarak sizi hafif bir uykuya daldırıyor); sizi temizlemek … için üzerinize gökten yağmur yağdırıyordu. |
9:64 | يَحْذَرُ الْمُنَافِقُونَ أَنْ تُنَزَّلَ عَلَيْهِمْ سُورَةٌ تُنَبِّئُهُمْ بِمَا فِي قُلُوبِهِمْ |
Diyanet Meali: | Münafıklar, kalplerinde olan şeyleri, yüzlerine karşı açıkça haber verecek bir sûrenin üzerlerine indirilmesinden çekinirler. |
15:6 | وَقَالُوا يَا أَيُّهَا الَّذِي نُزِّلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ إِنَّكَ لَمَجْنُونٌ |
Diyanet Meali: | Dediler ki: “Ey kendisine Zikir (Kur’an) indirilen kimse! Sen mutlaka delisin!” * |
15:8 | مَا نُنَزِّلُ الْمَلَائِكَةَ إِلَّا بِالْحَقِّ وَمَا كَانُوا إِذًا مُنْظَرِينَ |
Diyanet Meali: | Biz, melekleri ancak hak ve hikmete uygun olarak indiririz. O zaman da onlara mühlet verilmez. * |
15:9 | إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz. * |
15:21 | وَإِنْ مِنْ شَيْءٍ إِلَّا عِنْدَنَا خَزَائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ إِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ |
Diyanet Meali: | Hiçbir şey yoktur ki hazineleri yanımızda olmasın. Biz onu ancak belli bir ölçüyle indiririz. * |
16:2 | يُنَزِّلُ الْمَلَائِكَةَ بِالرُّوحِ مِنْ أَمْرِهِ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ |
Diyanet Meali: | Allah, (… diye insanları uyarmaları için) emrini içeren vahiy ile melekleri kullarından dilediğine indirir. |
16:44 | وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ |
Diyanet Meali: | İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için sana bu Kur’an’ı indirdik. |
16:89 | وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَانًا لِكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً |
Diyanet Meali: | Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet (ve müslümanlar için bir müjde) olarak indirdik. |
16:101 | وَإِذَا بَدَّلْنَا آيَةً مَكَانَ آيَةٍ وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُنَزِّلُ قَالُوا إِنَّمَا أَنْتَ مُفْتَرٍ |
Diyanet Meali: | Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar Peygamber’e, “Sen ancak uyduruyorsun” derler. |
16:102 | قُلْ نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِنْ رَبِّكَ بِالْحَقِّ لِيُثَبِّتَ الَّذِينَ آمَنُوا |
Diyanet Meali: | Ey Muhammed! De ki: “Ruhu’l-Kudüs (Cebrail), inananların inançlarını sağlamlaştırmak … üzere Kur’an’ı Rabbinden hak olarak indirdi.” |
17:82 | وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاءٌ وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. |
17:93 | وَلَنْ نُؤْمِنَ لِرُقِيِّكَ حَتَّىٰ تُنَزِّلَ عَلَيْنَا كِتَابًا نَقْرَؤُهُ |
Diyanet Meali: | “Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” |
17:95 | لَنَزَّلْنَا عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَاءِ مَلَكًا رَسُولًا |
Diyanet Meali: | (De ki: “Eğer yeryüzünde, (insanlar yerine) yerleşip dolaşan melekler olsaydı), elbette onlara gökten bir melek peygamber indirirdik.” |
17:106 | وَقُرْآنًا فَرَقْنَاهُ لِتَقْرَأَهُ عَلَى النَّاسِ عَلَىٰ مُكْثٍ وَنَزَّلْنَاهُ تَنْزِيلًا |
Diyanet Meali: | Biz Kur’an’ı, insanlara dura dura okuyasın diye âyet âyet ayırdık ve onu peyderpey indirdik. * |
20:80 | وَوَاعَدْنَاكُمْ جَانِبَ الطُّورِ الْأَيْمَنَ وَنَزَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَىٰ |
Diyanet Meali: | (Allah, şöyle dedi: “Ey İsrailoğulları! Sizi düşmanınızdan kurtardık), size Tûr’un sağ yanını va’dettik ve size kudret helvası ile bıldırcın indirdik.” |
22:71 | وَيَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا |
Diyanet Meali: | Onlar, Allah’ı bırakıp, hakkında Allah’ın hiçbir delil indirmediği, (kendilerinin de hakkında hiçbir bilgilerinin bulunmadığı) şeylere kulluk ederler. |
24:43 | وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ جِبَالٍ فِيهَا مِنْ بَرَدٍ |
Diyanet Meali: | O, gökten, oradaki dağ (gibi bulut)lardan dolu indirir de… |
25:1 | تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَىٰ عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيرًا |
Diyanet Meali: | Âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkân’ı indiren Allah’ın şanı yücedir. * |
25:25 | وَيَوْمَ تَشَقَّقُ السَّمَاءُ بِالْغَمَامِ وَنُزِّلَ الْمَلَائِكَةُ تَنْزِيلًا |
Diyanet Meali: | O gün gök bulutlarla yarılıp parçalanacak ve melekler bölük bölük indirilecektir.* |
25:32 | وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْآنُ جُمْلَةً وَاحِدَةً |
Diyanet Meali: | İnkâr edenler, “Kur’an ona bir defada toptan indirilseydi ya!” dediler. |
26:4 | إِنْ نَشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَاءِ آيَةً فَظَلَّتْ أَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِعِينَ |
Diyanet Meali: | Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda kalırlar. * |
26:198 | وَلَوْ نَزَّلْنَاهُ عَلَىٰ بَعْضِ الْأَعْجَمِينَ |
Diyanet Meali: | Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik… * |
29:63 | وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ نَزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ مِنْ بَعْدِ مَوْتِهَا لَيَقُولُنَّ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | Andolsun, eğer onlara, “Gökten yağmuru kim indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?” diye soracak olsan, mutlaka, “Allah” diyeceklerdir. |
30:24 | وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَيُحْيِي بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا |
Diyanet Meali: | (Korku ve ümit kaynağı olarak şimşeği size göstermesi), gökten yağmur indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesi, (O’nun varlığının ve kudretinin delillerindendir). |
30:49 | وَإِنْ كَانُوا مِنْ قَبْلِ أَنْ يُنَزَّلَ عَلَيْهِمْ مِنْ قَبْلِهِ لَمُبْلِسِينَ |
Diyanet Meali: | Oysa onlar daha önce kendilerine yağmur yağdırılmadan evvel kesin bir ümitsizliğe kapılmışlardı. * |
31:34 | إِنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْأَرْحَامِ |
Diyanet Meali: | Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi şüphesiz yalnızca Allah katındadır. O, yağmuru indirir, rahimlerdekini bilir. |
39:23 | اللَّهُ نَزَّلَ أَحْسَنَ الْحَدِيثِ كِتَابًا مُتَشَابِهًا مَثَانِيَ |
Diyanet Meali: | Allah, sözün en güzelini; âyetleri, (güzellikte) birbirine benzeyen ve (hükümleri, öğütleri, kıssaları) tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir. |
40:13 | هُوَ الَّذِي يُرِيكُمْ آيَاتِهِ وَيُنَزِّلُ لَكُمْ مِنَ السَّمَاءِ رِزْقًا |
Diyanet Meali: | O, size âyetlerini gösteren, sizin için gökten bir rızık indirendir. |
42:27 | وَلَوْ بَسَطَ اللَّهُ الرِّزْقَ لِعِبَادِهِ لَبَغَوْا فِي الْأَرْضِ وَلَٰكِنْ يُنَزِّلُ بِقَدَرٍ مَا يَشَاءُ |
Diyanet Meali: | Allah, kullarına (tümüne birden) rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka azgınlık ederlerdi. Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir. |
42:28 | وَهُوَ الَّذِي يُنَزِّلُ الْغَيْثَ مِنْ بَعْدِ مَا قَنَطُوا وَيَنْشُرُ رَحْمَتَهُ |
Diyanet Meali: | O, insanlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. |
43:11 | وَالَّذِي نَزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَنْشَرْنَا بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا |
Diyanet Meali: | O, gökten bir ölçüye göre yağmur indirendir. Biz onunla ölü araziyi canlandırdık. |
43:31 | وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ هَٰذَا الْقُرْآنُ عَلَىٰ رَجُلٍ مِنَ الْقَرْيَتَيْنِ عَظِيمٍ |
Diyanet Meali: | “Bu Kur’an, iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” dediler. * |
47:2 | وَآمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلَىٰ مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ |
Diyanet Meali: | (İnanıp salih ameller işleyenlerin) ve Muhammed’e indirilene -ki o Rablerinden gelen haktır- inananların ise Allah günahlarını örtmüş (ve hâllerini düzeltmiştir). |
47:20 | وَيَقُولُ الَّذِينَ آمَنُوا لَوْلَا نُزِّلَتْ سُورَةٌ |
Diyanet Meali: | İnananlar, “Keşke bir sûre indirilse!” derler. |
47:26 | ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُوا لِلَّذِينَ كَرِهُوا مَا نَزَّلَ اللَّهُ سَنُطِيعُكُمْ فِي بَعْضِ الْأَمْرِ |
Diyanet Meali: | Bu, münafıkların, Allah’ın indirdiğini beğenmeyen kimselere, “Bazı işlerde size itaat edeceğiz” demelerindendir. |
50:9 | وَنَزَّلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً مُبَارَكًا فَأَنْبَتْنَا بِهِ جَنَّاتٍ وَحَبَّ الْحَصِيدِ |
Diyanet Meali: | Gökten de bereketli bir su indirip onunla bahçeler ve biçilecek taneler (ekinler) bitirdik. * |
57:9 | هُوَ الَّذِي يُنَزِّلُ عَلَىٰ عَبْدِهِ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ |
Diyanet Meali: | O, (sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için) kulu Muhammed’e apaçık âyetler indirendir. |
67:9 | فَكَذَّبْنَا وَقُلْنَا مَا نَزَّلَ اللَّهُ مِنْ شَيْءٍ |
Diyanet Meali: | Fakat biz onu yalanlamış ve ‘Allah hiçbir şey indirmemiştir…’ demiştik.” |
76:23 | إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ تَنْزِيلًا |
Diyanet Meali: | Şüphe yok ki, Kur’an’ı sana elbette biz indirdik biz. * |
أَنْزَلَ : Fiil-IV. Meçhulü: أُنْزِلَ
2:4 | وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ |
Diyanet Meali: | Onlar sana indirilene de, (senden önce indirilenlere de) inanırlar. |
2:4 | وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ وَبِالْآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ |
Diyanet Meali: | (Onlar sana indirilene de), senden önce indirilenlere de (inanırlar). Ahirete de kesin olarak inanırlar. |
2:22 | وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْ |
Diyanet Meali: | (O, yeri sizin için döşek, göğü de bina yapan), gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. |
2:41 | وَآمِنُوا بِمَا أَنْزَلْتُ مُصَدِّقًا لِمَا مَعَكُمْ |
Diyanet Meali: | Elinizdeki Tevrat’ı tasdik edici olarak indirdiğimize (Kur’an’a) iman edin. |
2:57 | وَظَلَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْغَمَامَ وَأَنْزَلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَىٰ |
Diyanet Meali: | Bulutu üstünüze gölge yaptık. Size, kudret helvası ile bıldırcın indirdik. |
2:59 | فَأَنْزَلْنَا عَلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا رِجْزًا مِنَ السَّمَاءِ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ |
Diyanet Meali: | Biz de haktan ayrılmaları sebebiyle, o zalimlere gökten bir azap indirdik. |
2:90 | بِئْسَمَا اشْتَرَوْا بِهِ أَنْفُسَهُمْ أَنْ يَكْفُرُوا بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | Karşılığında nefislerini sattıkları şeyi (kıskançlıkları sebebiyle Allah’ın, kullarından dilediğine lütfuyla indirdiği vahyi) inkâr etmeleri ne kötüdür! |
2:91 | وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُوا بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ قَالُوا نُؤْمِنُ بِمَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا |
Diyanet Meali: | Onlara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) iman edin” denilince, “Biz sadece bize indirilene (Tevrat’a) inanırız” derler. |
2:91 | وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُوا بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ قَالُوا نُؤْمِنُ بِمَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا |
Diyanet Meali: | Onlara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) iman edin” denilince, “Biz sadece bize indirilene (Tevrat’a) inanırız” derler. |
2:99 | وَلَقَدْ أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz sana apaçık âyetler indirdik. |
2:102 | يُعَلِّمُونَ النَّاسَ السِّحْرَ وَمَا أُنْزِلَ عَلَى الْمَلَكَيْنِ بِبَابِلَ |
Diyanet Meali: | (Fakat şeytanlar), insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki (Hârût ve Mârût adlı) iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle (küfre girdiler). |
2:136 | قُولُوا آمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْنَا |
Diyanet Meali: | Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a) … iman ettik.” |
2:136 | وَمَا أُنْزِلَ إِلَىٰ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ |
Diyanet Meali: | “İbrahim, İsmail, İshak, Yakub (ve Yakuboğulları)na indirilene…” |
2:159 | إِنَّ الَّذِينَ يَكْتُمُونَ مَا أَنْزَلْنَا مِنَ الْبَيِّنَاتِ وَالْهُدَىٰ مِنْ بَعْدِ مَا بَيَّنَّاهُ لِلنَّاسِ فِي الْكِتَابِ أُولَٰئِكَ يَلْعَنُهُمُ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti Kitap’ta açıklamamızdan sonra onları gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lânet eder… |
2:164 | وَمَا أَنْزَلَ اللَّهُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ مَاءٍ فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا |
Diyanet Meali: | Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda … (deliller vardır). |
2:170 | وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَا أَنْزَلَ اللَّهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا أَلْفَيْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا |
Diyanet Meali: | Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun!” denildiğinde, “Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!” derler. |
2:174 | إِنَّ الَّذِينَ يَكْتُمُونَ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ مِنَ الْكِتَابِ وَيَشْتَرُونَ بِهِ ثَمَنًا قَلِيلًا أُولَٰئِكَ مَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ إِلَّا النَّارَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın indirdiği kitaptan bir kısmını gizleyip onu az bir bedel ile değişenler (var ya); işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. |
2:185 | شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِي أُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِلنَّاسِ |
Diyanet Meali: | (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi … olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. |
2:213 | وَأَنْزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فِيمَا اخْتَلَفُوا فِيهِ |
Diyanet Meali: | (Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi) ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. |
2:231 | وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَمَا أَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنَ الْكِتَابِ وَالْحِكْمَةِ |
Diyanet Meali: | Allah’ın üzerinizdeki nimetini, size öğüt vermek için indirdiği Kitab’ı ve hikmeti hatırlayın. |
2:285 | آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مِنْ رَبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ |
Diyanet Meali: | Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). |
3:3 | وَأَنْزَلَ التَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ |
Diyanet Meali: | O, (daha önce) Tevrat’ı ve İncil’i (insanlar için birer hidayet olarak) indirmişti. |
3:4 | مِنْ قَبْلُ هُدًى لِلنَّاسِ وَأَنْزَلَ الْفُرْقَانَ |
Diyanet Meali: | (O), daha önce (Tevrat’ı ve İncil’i) insanlar için birer hidayet olarak (indirmişti). Furkan’ı da indirdi. |
3:7 | هُوَ الَّذِي أَنْزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُحْكَمَاتٌ |
Diyanet Meali: | O, sana Kitab’ı indirendir. Onun (Kur’an’ın) bazı âyetleri muhkemdir… |
3:53 | رَبَّنَا آمَنَّا بِمَا أَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ |
Diyanet Meali: | “Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamber’e uyduk. Artık bizi (hakikate) şahitlik edenlerle beraber yaz.” * |
3:65 | وَمَا أُنْزِلَتِ التَّوْرَاةُ وَالْإِنْجِيلُ إِلَّا مِنْ بَعْدِهِ |
Diyanet Meali: | Oysa Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmiştir. |
3:72 | آمِنُوا بِالَّذِي أُنْزِلَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَجْهَ النَّهَارِ وَاكْفُرُوا آخِرَهُ |
Diyanet Meali: | “Mü’minlere indirilene günün başlangıcında inanın, sonunda da inkâr edin…” |
3:84 | قُلْ آمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا |
Diyanet Meali: | De ki: “Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a) … inandık.” |
3:84 | وَمَا أُنْزِلَ عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ وَالْأَسْبَاطِ |
Diyanet Meali: | “İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve Yakuboğullarına indirilene…” |
3:154 | ثُمَّ أَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ بَعْدِ الْغَمِّ أَمَنَةً نُعَاسًا |
Diyanet Meali: | Sonra o kederin ardından (Allah) üzerinize (içinizden bir kısmını örtüp bürüyen) bir güven, bir uyku indirdi. |
3:199 | وَإِنَّ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَمَنْ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ |
Diyanet Meali: | Kitap ehlinden öyleleri var ki, Allah’a, size indirilene … inanırlar. |
3:199 | وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِمْ خَاشِعِينَ لِلَّهِ |
Diyanet Meali: | (Kitap ehlinden öyleleri var ki, Allah’a, size indirilene) ve kendilerine indirilene, Allah’a derinden saygı duyarak (inanırlar). |
4:60 | أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُوا بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Sana indirilen Kur’an’a (ve senden önce indirilene) inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? |
4:60 | وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَنْ يَتَحَاكَمُوا إِلَى الطَّاغُوتِ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed! Sana indirilen Kur’an’a) ve senden önce indirilene (inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Tâğût’u tanımamaları kendilerine emrolunduğu hâlde), onun önünde muhakeme olmak istiyorlar. |
4:61 | وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا إِلَىٰ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ رَأَيْتَ الْمُنَافِقِينَ يَصُدُّونَ عَنْكَ صُدُودًا |
Diyanet Meali: | Münafıklara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) ve Peygambere gelin” dendiği zaman, onların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün. * |
4:105 | إِنَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın sana öğrettikleri ile hüküm veresin. |
4:113 | وَأَنْزَلَ اللَّهُ عَلَيْكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَعَلَّمَكَ مَا لَمْ تَكُنْ تَعْلَمُ |
Diyanet Meali: | Allah, sana kitabı (Kur’an’ı) ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. |
4:136 | آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي أَنْزَلَ مِنْ قَبْلُ |
Diyanet Meali: | Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. |
4:162 | لَٰكِنِ الرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ مِنْهُمْ وَالْمُؤْمِنُونَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ |
Diyanet Meali: | Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü’minler, sana indirilene (ve senden önce indirilene) iman ederler. |
4:162 | وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ |
Diyanet Meali: | Ve senden önce indirilene (iman ederler). |
4:166 | لَٰكِنِ اللَّهُ يَشْهَدُ بِمَا أَنْزَلَ إِلَيْكَ أَنْزَلَهُ بِعِلْمِهِ |
Diyanet Meali: | Fakat Allah, sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder. |
4:166 | لَٰكِنِ اللَّهُ يَشْهَدُ بِمَا أَنْزَلَ إِلَيْكَ أَنْزَلَهُ بِعِلْمِهِ |
Diyanet Meali: | Fakat Allah, sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder. |
4:174 | يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَكُمْ بُرْهَانٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكُمْ نُورًا مُبِينًا |
Diyanet Meali: | Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil (Hz. Muhammed) geldi ve size apaçık bir nur (Kur’an) indirdik. * |
5:44 | إِنَّا أَنْزَلْنَا التَّوْرَاةَ فِيهَا هُدًى وَنُورٌ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Tevrat’ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. |
5:44 | وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir. |
5:45 | وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir. |
5:47 | وَلْيَحْكُمْ أَهْلُ الْإِنْجِيلِ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فِيهِ |
Diyanet Meali: | İncil ehli Allah’ın onda indirdiği ile hükmetsin. |
5:47 | وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, fasıkların ta kendileridir. |
5:48 | وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Sana da o Kitab’ı (Kur’an’ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, (onları gözetici) olarak indirdik. |
5:48 | فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ |
Diyanet Meali: | Artık, Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet ve (sana gelen haktan ayrılıp da) onların arzularına uyma. |
5:49 | وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ |
Diyanet Meali: | Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma. |
5:49 | وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَ |
Diyanet Meali: | Ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. |
5:59 | هَلْ تَنْقِمُونَ مِنَّا إِلَّا أَنْ آمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْنَا |
Diyanet Meali: | (De ki: “Ey kitap ehli!) Sadece Allah’a, bize indirilene … inandığımızdan … ötürü bizden hoşlanmıyorsunuz.” |
5:59 | وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلُ وَأَنَّ أَكْثَرَكُمْ فَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Ve daha önce indirilmiş olan (ilâhî kitap)lara (inandığımızdan) ve çoğunuzun da fasıklar olmasından (ötürü bizden hoşlanmıyorsunuz).” |
5:64 | وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا |
Diyanet Meali: | Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. |
5:66 | وَلَوْ أَنَّهُمْ أَقَامُوا التَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِمْ مِنْ رَبِّهِمْ لَأَكَلُوا مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ |
Diyanet Meali: | Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur’an’ı) gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi. |
5:67 | يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ |
Diyanet Meali: | Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. |
5:68 | لَسْتُمْ عَلَىٰ شَيْءٍ حَتَّىٰ تُقِيمُوا التَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ |
Diyanet Meali: | (De ki: “Ey Kitap ehli!) Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni (Kur’an’ı) uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz.” |
5:68 | وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا |
Diyanet Meali: | Andolsun ki sana Rabbinden indirilen bu Kur’an, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır. |
5:81 | وَلَوْ كَانُوا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالنَّبِيِّ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَا اتَّخَذُوهُمْ أَوْلِيَاءَ |
Diyanet Meali: | Eğer Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilene (Kur’an’a) inanıyor olsalardı, onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi. |
5:83 | وَإِذَا سَمِعُوا مَا أُنْزِلَ إِلَى الرَّسُولِ تَرَىٰ أَعْيُنَهُمْ تَفِيضُ مِنَ الدَّمْعِ مِمَّا عَرَفُوا مِنَ الْحَقِّ |
Diyanet Meali: | Peygamber’e indirileni (Kur’an’ı) dinledikleri zaman hakkı tanımalarından dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. |
5:104 | وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا إِلَىٰ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ قَالُوا حَسْبُنَا مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا |
Diyanet Meali: | Onlara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) ve Peygamber’e gelin” denildiğinde onlar, “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz din bize yeter” derler. |
5:114 | رَبَّنَا أَنْزِلْ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ تَكُونُ لَنَا عِيدًا |
Diyanet Meali: | “Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki; (önce gelenlerimize ve sonradan geleceklerimize) bir bayram olsun.” |
6:8 | وَقَالُوا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ مَلَكٌ |
Diyanet Meali: | Bir de dediler ki: “Ona (açıktan göreceğimiz) bir melek indirilse ya!” |
6:8 | وَلَوْ أَنْزَلْنَا مَلَكًا لَقُضِيَ الْأَمْرُ ثُمَّ لَا يُنْظَرُونَ |
Diyanet Meali: | Eğer (öyle) bir melek indirseydik artık iş bitirilmiş olurdu, sonra da kendilerine göz açtırılmazdı. (Hemen helâk edilirlerdi.) |
6:91 | وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِذْ قَالُوا مَا أَنْزَلَ اللَّهُ عَلَىٰ بَشَرٍ مِنْ شَيْءٍ |
Diyanet Meali: | Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Çünkü, “Allah, hiç kimseye hiçbir şey indirmedi” dediler. |
6:91 | قُلْ مَنْ أَنْزَلَ الْكِتَابَ الَّذِي جَاءَ بِهِ مُوسَىٰ نُورًا وَهُدًى لِلنَّاسِ |
Diyanet Meali: | De ki: “Mûsâ’nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği … Kitab’ı kim indirdi?” |
6:92 | وَهَٰذَا كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُصَدِّقُ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ |
Diyanet Meali: | İşte bu (Kur’an) da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri (ilâhî kitapları) tasdik eden (ve şehirler anasını ve bütün çevresini uyarasın diye) indirdiğimiz bir kitaptır. |
6:93 | وَمَنْ قَالَ سَأُنْزِلُ مِثْلَ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | Ya da “Allah’ın indirdiğinin benzerini ben de indireceğim” diye laf eden kimseden (daha zalim kimdir)? |
6:93 | وَمَنْ قَالَ سَأُنْزِلُ مِثْلَ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | Ya da “Allah’ın indirdiğinin benzerini ben de indireceğim” diye laf eden kimseden (daha zalim kimdir)? |
6:99 | وَهُوَ الَّذِي أَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجْنَا بِهِ نَبَاتَ كُلِّ شَيْءٍ |
Diyanet Meali: | O, gökten su indirendir. İşte biz onunla her türlü bitkiyi çıkarırız. |
6:114 | أَفَغَيْرَ اللَّهِ أَبْتَغِي حَكَمًا وَهُوَ الَّذِي أَنْزَلَ إِلَيْكُمُ الْكِتَابَ مُفَصَّلًا |
Diyanet Meali: | “Allah size Kitap’ı açık açık indirmişken O’ndan başka bir hakem mi isteyeyim?” |
6:155 | وَهَٰذَا كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ فَاتَّبِعُوهُ وَاتَّقُوا |
Diyanet Meali: | Bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır. Artık ona uyun ve Allah’a karşı gelmekten sakının (ki size merhamet edilsin). |
6:156 | أَنْ تَقُولُوا إِنَّمَا أُنْزِلَ الْكِتَابُ عَلَىٰ طَائِفَتَيْنِ مِنْ قَبْلِنَا |
Diyanet Meali: | “Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. (Biz onların okumalarından habersiz idik)” demeyesiniz diye (bu Kur’an’ı indirdik). |
6:157 | أَوْ تَقُولُوا لَوْ أَنَّا أُنْزِلَ عَلَيْنَا الْكِتَابُ لَكُنَّا أَهْدَىٰ مِنْهُمْ |
Diyanet Meali: | Yahut, “Eğer bize kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk” demeyesiniz diye (bu Kur’an’ı indirdik). |
7:2 | كِتَابٌ أُنْزِلَ إِلَيْكَ فَلَا يَكُنْ فِي صَدْرِكَ حَرَجٌ مِنْهُ |
Diyanet Meali: | (Bu, sana, kendisiyle insanları uyarman için ve mü’minlere öğüt olarak) indirilmiş bir kitaptır. Artık ondan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın. |
7:3 | اتَّبِعُوا مَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ وَلَا تَتَّبِعُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ |
Diyanet Meali: | Rabbinizden size indirilene uyun. Onu bırakıp başka dostlara uymayın. |
7:26 | يَا بَنِي آدَمَ قَدْ أَنْزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا يُوَارِي سَوْآتِكُمْ وَرِيشًا |
Diyanet Meali: | Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. |
7:57 | حَتَّىٰ إِذَا أَقَلَّتْ سَحَابًا ثِقَالًا سُقْنَاهُ لِبَلَدٍ مَيِّتٍ فَأَنْزَلْنَا بِهِ الْمَاءَ |
Diyanet Meali: | Nihayet rüzgârlar ağır bulutları yüklendiği vakit, onları ölü bir belde(yi diriltmek) için sevk ederiz de oraya suyu indiririz. |
7:157 | فَالَّذِينَ آمَنُوا بِهِ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذِي أُنْزِلَ مَعَهُ أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ |
Diyanet Meali: | Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. |
7:160 | وَظَلَّلْنَا عَلَيْهِمُ الْغَمَامَ وَأَنْزَلْنَا عَلَيْهِمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَىٰ |
Diyanet Meali: | Üzerlerine bulutu da gölgelik yaptık ve onlara kudret helvası ve bıldırcın indirdik. |
8:41 | إِنْ كُنْتُمْ آمَنْتُمْ بِاللَّهِ وَمَا أَنْزَلْنَا عَلَىٰ عَبْدِنَا يَوْمَ الْفُرْقَانِ |
Diyanet Meali: | Eğer Allah’a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, (yani iki ordunun Bedir’de karşılaştığı gün) kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin). |
9:26 | ثُمَّ أَنْزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | Sonra Allah, Resûlü ile mü’minler üzerine kendi katından güven duygusu ve huzur indirdi. |
9:26 | وَأَنْزَلَ جُنُودًا لَمْ تَرَوْهَا |
Diyanet Meali: | Bir de sizin göremediğiniz ordular indirdi. |
9:40 | فَأَنْزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَيْهِ وَأَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَمْ تَرَوْهَا |
Diyanet Meali: | Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz birtakım ordularla onu desteklemişti. |
9:86 | وَإِذَا أُنْزِلَتْ سُورَةٌ أَنْ آمِنُوا بِاللَّهِ وَجَاهِدُوا مَعَ رَسُولِهِ اسْتَأْذَنَكَ أُولُو الطَّوْلِ مِنْهُمْ |
Diyanet Meali: | “Allah’a iman edin ve Resûlü ile birlikte cihat edin” diye bir sûre indirildiğinde, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler… |
9:97 | الْأَعْرَابُ أَشَدُّ كُفْرًا وَنِفَاقًا وَأَجْدَرُ أَلَّا يَعْلَمُوا حُدُودَ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ |
Diyanet Meali: | Bedevîler inkâr ve nifak bakımından daha ileri ve Allah’ın peygamberine indirdiği hükümlerin sınırlarını tanımamaya daha yatkındırlar. |
9:124 | وَإِذَا مَا أُنْزِلَتْ سُورَةٌ فَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ أَيُّكُمْ زَادَتْهُ هَٰذِهِ إِيمَانًا فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا فَزَادَتْهُمْ إِيمَانًا |
Diyanet Meali: | Herhangi bir sûre indirildiğinde, içlerinden, (alaylı bir şekilde) “Bu hanginizin imanını artırdı?” diyenler olur. İman etmiş olanlara gelince, inen sûre onların imanını artırmıştır. |
9:127 | وَإِذَا مَا أُنْزِلَتْ سُورَةٌ نَظَرَ بَعْضُهُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ |
Diyanet Meali: | Bir sûre indirildi mi, (“Sizi bir kimse görüyor mu?” diye) birbirlerine göz ederler… |
10:20 | وَيَقُولُونَ لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ آيَةٌ مِنْ رَبِّهِ |
Diyanet Meali: | “Ona (peygambere) Rabbinden bir mucize indirilse ya!” diyorlar. |
10:24 | إِنَّمَا مَثَلُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَاءٍ أَنْزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاءِ |
Diyanet Meali: | Dünya hayatının hâli, ancak gökten indirdiğimiz bir yağmurun hâli gibidir… |
10:59 | قُلْ أَرَأَيْتُمْ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ لَكُمْ مِنْ رِزْقٍ فَجَعَلْتُمْ مِنْهُ حَرَامًا وَحَلَالًا |
Diyanet Meali: | De ki: “Allah’ın size indirdiği; sizin de, bir kısmını helâl, bir kısmını haram kıldığınız rızıklar hakkında ne dersiniz?” |
10:94 | فَإِنْ كُنْتَ فِي شَكٍّ مِمَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ فَاسْأَلِ الَّذِينَ يَقْرَءُونَ الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكَ لَقَدْ جَاءَكَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ |
Diyanet Meali: | Eğer sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen, senden önce Kitab’ı (Tevrat’ı) okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmiştir. |
11:12 | وَضَائِقٌ بِهِ صَدْرُكَ أَنْ يَقُولُوا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ كَنْزٌ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed! Belki de sen, müşriklerin) “Ona bir hazine indirilseydi (veya beraberinde bir melek gelseydi) ya!” demelerinden dolayı (sana vahyolunanlardan bir kısmını göz ardı edeceksin) ve o yüzden göğsün daralacak. |
11:14 | فَإِلَّمْ يَسْتَجِيبُوا لَكُمْ فَاعْلَمُوا أَنَّمَا أُنْزِلَ بِعِلْمِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Eğer size (bu konuda) cevap veremedilerse, bilin ki o (Kur’an) ancak Allah’ın ilmiyle indirilmiştir. |
12:2 | إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ |
Diyanet Meali: | Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’an olarak indirdik. * |
12:40 | سَمَّيْتُمُوهَا أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍ |
Diyanet Meali: | “(Siz Allah’ı bırakıp); sadece sizin ve atalarınızın taktığı (birtakım isimlere, düzmece ilâhlara tapıyorsunuz). Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir.” |
13:1 | وَالَّذِي أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ الْحَقُّ |
Diyanet Meali: | Sana Rabbinden indirilen gerçektir. |
13:7 | وَيَقُولُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ آيَةٌ مِنْ رَبِّهِ |
Diyanet Meali: | İnkâr edenler, “Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!” diyorlar. |
13:17 | أَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَسَالَتْ أَوْدِيَةٌ بِقَدَرِهَا |
Diyanet Meali: | O, gökten su indirdi de dereler kendi ölçülerince dolup aktı. |
13:19 | أَفَمَنْ يَعْلَمُ أَنَّمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ الْحَقُّ كَمَنْ هُوَ أَعْمَىٰ |
Diyanet Meali: | Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, (onu bilemeyen) kör gibi olur mu? |
13:27 | وَيَقُولُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ آيَةٌ مِنْ رَبِّهِ |
Diyanet Meali: | İnkâr edenler diyorlar ki: “Ona (Muhammed’e) Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!” |
13:36 | وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَفْرَحُونَ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ |
Diyanet Meali: | Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilen Kur’an ile sevinirler. |
13:37 | وَكَذَٰلِكَ أَنْزَلْنَاهُ حُكْمًا عَرَبِيًّا |
Diyanet Meali: | Böylece biz onu (Kur’an’ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. |
14:1 | الر كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ |
Diyanet Meali: | Elif Lâm Râ. Bu Kur’an, insanları karanlıklardan aydınlığa … çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. |
14:32 | وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْ |
Diyanet Meali: | (Allah, gökleri ve yeri yaratan), gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran… |
15:22 | وَأَرْسَلْنَا الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً |
Diyanet Meali: | Rüzgârları da aşılayıcı olarak gönderip yukarıdan su indirerek (sizi onunla suladık). |
15:90 | كَمَا أَنْزَلْنَا عَلَى الْمُقْتَسِمِينَ |
Diyanet Meali: | Nitekim biz kendi kitaplarını parçalara ayıranlara da (kitap / azap) indirmiştik. * |
16:10 | هُوَ الَّذِي أَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً لَكُمْ مِنْهُ شَرَابٌ وَمِنْهُ شَجَرٌ |
Diyanet Meali: | O, gökten sizin için su indirendir. İçilecek su ondandır. (Hayvanlarınızı otlattığınız) bitkiler de onunla meydana gelir. |
16:24 | وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ مَاذَا أَنْزَلَ رَبُّكُمْ قَالُوا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ |
Diyanet Meali: | Onlara “Rabbiniz ne indirdi?” denildiği zaman, “Öncekilerin masalları” dediler. * |
16:30 | وَقِيلَ لِلَّذِينَ اتَّقَوْا مَاذَا أَنْزَلَ رَبُّكُمْ قَالُوا خَيْرًا |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakınan kimselere, “Rabbiniz ne indirdi?” denildiğinde, “Hayr indirdi” derler. |
16:44 | وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ |
Diyanet Meali: | İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman (ve onların da üzerinde düşünmeleri) için sana bu Kur’an’ı indirdik. |
16:64 | وَمَا أَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ إِلَّا لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُوا فِيهِ |
Diyanet Meali: | Sana kitabı, ancak ayrılığa düştükleri şeyleri onlara açıklaman için … indirdik. |
16:65 | وَاللَّهُ أَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا |
Diyanet Meali: | Allah, gökten su indirdi de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti. |
17:102 | قَالَ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا أَنْزَلَ هَٰؤُلَاءِ إِلَّا رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Mûsâ ise, “İyi biliyorsun ki, bunları ancak, göklerin ve yerin Rabbi (apaçık deliller olarak) indirmiştir.” |
17:105 | وَبِالْحَقِّ أَنْزَلْنَاهُ وَبِالْحَقِّ نَزَلَ |
Diyanet Meali: | Biz onu (Kur’an’ı) hak olarak indirdik ve o da hak ile indi. |
18:1 | الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَنْزَلَ عَلَىٰ عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَلْ لَهُ عِوَجًا |
Diyanet Meali: | Hamd, kuluna Kitab’ı (Kur’an’ı) indiren ve onda hiçbir eğrilik yapmayan Allah’a mahsustur. * |
18:45 | وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَاءٍ أَنْزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاءِ |
Diyanet Meali: | Onlara dünya hayatının örneğini ver: (Dünya hayatı), gökten indirdiğimiz yağmur gibidir ki… |
20:2 | مَا أَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَىٰ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Biz, Kur’an’ı sana sıkıntı çekesin diye indirmedik. * |
20:53 | وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِنْ نَبَاتٍ شَتَّىٰ |
Diyanet Meali: | “(Rabbim, yeryüzünü size beşik yapan, orada size yollar açan) ve size gökten yağmur indirendir.” Böylece onunla sizin için yerden türlü türlü bitkileri çift çift çıkardık. |
20:113 | وَكَذَٰلِكَ أَنْزَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا وَصَرَّفْنَا فِيهِ مِنَ الْوَعِيدِ |
Diyanet Meali: | İşte böylece biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik ve onda tehditleri teker teker sıraladık. |
21:10 | لَقَدْ أَنْزَلْنَا إِلَيْكُمْ كِتَابًا فِيهِ ذِكْرُكُمْ أَفَلَا تَعْقِلُونَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? * |
21:50 | وَهَٰذَا ذِكْرٌ مُبَارَكٌ أَنْزَلْنَاهُ |
Diyanet Meali: | İşte bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz mübarek bir öğüttür. |
22:5 | وَتَرَى الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ |
Diyanet Meali: | Yeryüzünü de ölü, kupkuru görürsün. Biz, onun üzerine yağmur indirdiğimiz zaman kıpırdar, kabarır… |
22:16 | وَكَذَٰلِكَ أَنْزَلْنَاهُ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَأَنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَنْ يُرِيدُ |
Diyanet Meali: | Böylece biz Kur’an’ı apaçık âyetler hâlinde indirdik. Şüphesiz Allah, dilediğini doğru yola iletir. * |
22:63 | أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَتُصْبِحُ الْأَرْضُ مُخْضَرَّةً |
Diyanet Meali: | Allah’ın gökten yağmur indirdiği, böylece yeryüzünün yemyeşil olduğunu görmedin mi? |
23:18 | وَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَسْكَنَّاهُ فِي الْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Biz, gökten belli bir ölçüde su indirdik de (faydalanmanız için) onu yeryüzünde tuttuk. |
23:24 | وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَأَنْزَلَ مَلَائِكَةً |
Diyanet Meali: | “Eğer Allah dileseydi, bir melek gönderirdi.” |
23:29 | وَقُلْ رَبِّ أَنْزِلْنِي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَأَنْتَ خَيْرُ الْمُنْزِلِينَ |
Diyanet Meali: | Yine de ki: “Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen, konuk edenlerin en hayırlısısın.” * |
24:1 | سُورَةٌ أَنْزَلْنَاهَا وَفَرَضْنَاهَا وَأَنْزَلْنَا فِيهَا آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ |
Diyanet Meali: | Bu, bizim indirdiğimiz ve (hükümlerini) farz kıldığımız bir sûredir. (Düşünüp öğüt almanız için) onda apaçık âyetler indirdik. |
24:1 | وَأَنْزَلْنَا فِيهَا آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ |
Diyanet Meali: | Düşünüp öğüt almanız için onda apaçık âyetler indirdik. |
24:34 | وَلَقَدْ أَنْزَلْنَا إِلَيْكُمْ آيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz size açıklayıcı âyetler … indirdik. |
24:46 | لَقَدْ أَنْزَلْنَا آيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz açıklayıcı âyetler indirdik. |
25:6 | قُلْ أَنْزَلَهُ الَّذِي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) De ki: “O kitabı göklerin ve yerin sırrını bilen indirmiştir.” |
25:7 | لَوْلَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا |
Diyanet Meali: | “Ona bir melek indirilseydi de, bu onunla beraber bir uyarıcı olsaydı ya!” |
25:21 | وَقَالَ الَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا الْمَلَائِكَةُ |
Diyanet Meali: | Bize kavuşacaklarını ummayanlar, “Bize melekler indirilseydi ya!” dediler. |
25:48 | وَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً طَهُورًا |
Diyanet Meali: | Gökten tertemiz bir su indirdik. |
27:60 | أَمَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَأَنْزَلَ لَكُمْ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً |
Diyanet Meali: | Yahut gökleri ve yeri yaratan ve size gökten yağmur indirip, (onunla, ağaçlarını sizin yetiştiremeyeceğiniz gönül alıcı güzel bahçeler meydana getiren) mi? |
28:24 | فَقَالَ رَبِّ إِنِّي لِمَا أَنْزَلْتَ إِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَقِيرٌ |
Diyanet Meali: | “Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım” dedi. |
28:87 | وَلَا يَصُدُّنَّكَ عَنْ آيَاتِ اللَّهِ بَعْدَ إِذْ أُنْزِلَتْ إِلَيْكَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın âyetleri sana indirildikten sonra, sakın seni onlardan çevirmesinler. |
29:46 | وَقُولُوا آمَنَّا بِالَّذِي أُنْزِلَ إِلَيْنَا |
Diyanet Meali: | Ve (onlara) şöyle deyin: “Biz, bize indirilene de, (size indirilene de) inandık…” |
29:46 | وَأُنْزِلَ إِلَيْكُمْ وَإِلَٰهُنَا وَإِلَٰهُكُمْ وَاحِدٌ |
Diyanet Meali: | “(Biz, bize indirilene de), size indirilene de (inandık). Bizim ilâhımız ve sizin ilâhınız birdir (aynı ilâhtır).” |
29:47 | وَكَذَٰلِكَ أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ |
Diyanet Meali: | İşte böylece biz sana kitabı indirdik. |
29:50 | وَقَالُوا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ آيَاتٌ مِنْ رَبِّهِ |
Diyanet Meali: | Dediler ki: “Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!” |
29:51 | أَوَلَمْ يَكْفِهِمْ أَنَّا أَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ |
Diyanet Meali: | Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? |
30:35 | أَمْ أَنْزَلْنَا عَلَيْهِمْ سُلْطَانًا فَهُوَ يَتَكَلَّمُ بِمَا كَانُوا بِهِ يُشْرِكُونَ |
Diyanet Meali: | Yoksa biz kendilerine bir delil mi indirdik de o, Allah’a ortak koşmaları konusunda (isabetli olduklarını) söylüyor? * |
31:10 | وَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ |
Diyanet Meali: | Gökten de yağmur indirip orada her türden güzel ve faydalı bitki bitirdik. |
31:21 | وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَا أَنْزَلَ اللَّهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا |
Diyanet Meali: | Kendilerine, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiği zaman, “Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler. |
33:26 | وَأَنْزَلَ الَّذِينَ ظَاهَرُوهُمْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ صَيَاصِيهِمْ |
Diyanet Meali: | Allah, kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi. |
34:6 | وَيَرَى الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ الَّذِي أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ هُوَ الْحَقَّ |
Diyanet Meali: | Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilen Kur’an’ın gerçek olduğunu … görürler. |
35:27 | أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجْنَا بِهِ ثَمَرَاتٍ |
Diyanet Meali: | Görmüyor musun ki, Allah gökten su indirdi. Biz onunla (türlü türlü renkte) ürünler çıkardık. |
36:15 | قَالُوا مَا أَنْتُمْ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا وَمَا أَنْزَلَ الرَّحْمَٰنُ مِنْ شَيْءٍ |
Diyanet Meali: | Onlar şöyle dediler: “Siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahmân, hiçbir şey indirmemiştir.” |
36:28 | وَمَا أَنْزَلْنَا عَلَىٰ قَوْمِهِ مِنْ بَعْدِهِ مِنْ جُنْدٍ مِنَ السَّمَاءِ وَمَا كُنَّا مُنْزِلِينَ |
Diyanet Meali: | Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik. * |
38:8 | أَأُنْزِلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ مِنْ بَيْنِنَا بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ مِنْ ذِكْرِي |
Diyanet Meali: | “O zikir (Kur’an) içimizden ona mı indirildi?” (diyerek kalkıp gittiler). Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler. |
38:29 | كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ |
Diyanet Meali: | Bu Kur’an, âyetlerini düşünsünler (ve akıl sahipleri öğüt alsınlar) diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. |
39:2 | إِنَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ فَاعْبُدِ اللَّهَ مُخْلِصًا لَهُ الدِّينَ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Şüphesiz biz o Kitab’ı sana hak olarak indirdik. Öyle ise sen de dini Allah’a has kılarak O’na kulluk et. * |
39:6 | وَأَنْزَلَ لَكُمْ مِنَ الْأَنْعَامِ ثَمَانِيَةَ أَزْوَاجٍ |
Diyanet Meali: | Sizin için hayvanlardan (erkek ve dişi olarak) sekiz eş yarattı. |
39:21 | أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَسَلَكَهُ يَنَابِيعَ فِي الْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Görmedin mi, Allah gökten su indirdi de onu yeryüzündeki kaynaklara ulaştırdı. |
39:41 | إِنَّا أَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ لِلنَّاسِ بِالْحَقِّ فَمَنِ اهْتَدَىٰ فَلِنَفْسِهِ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) insanlar için, hak olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. |
39:55 | وَاتَّبِعُوا أَحْسَنَ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ |
Diyanet Meali: | (Farkında olmadan azap size ansızın gelmeden önce), Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun… |
41:14 | قَالُوا لَوْ شَاءَ رَبُّنَا لَأَنْزَلَ مَلَائِكَةً فَإِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ كَافِرُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar da, “Eğer Rabbimiz dileseydi (Peygamber olarak) melekler indirirdi. Bu sebeple, biz sizinle gönderilenleri inkâr ediyoruz” demişlerdi. |
41:39 | فَإِذَا أَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ |
Diyanet Meali: | Onun üzerine yağmuru indirdiğimiz zaman kıpırdar kabarır. |
42:15 | وَقُلْ آمَنْتُ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ مِنْ كِتَابٍ |
Diyanet Meali: | Ve şöyle de: “Ben, Allah’ın indirdiği her kitaba inandım…” |
42:17 | اللَّهُ الَّذِي أَنْزَلَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ وَالْمِيزَانَ |
Diyanet Meali: | Allah, hak olarak Kitab’ı ve mizanı indirendir. |
44:3 | إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ إِنَّا كُنَّا مُنْذِرِينَ |
Diyanet Meali: | Biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız. * |
45:5 | وَمَا أَنْزَلَ اللَّهُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ رِزْقٍ فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا |
Diyanet Meali: | Allah’ın gökten rızık (sebebi olarak yağmur) indirip, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, … (deliller vardır). |
46:30 | قَالُوا يَا قَوْمَنَا إِنَّا سَمِعْنَا كِتَابًا أُنْزِلَ مِنْ بَعْدِ مُوسَىٰ |
Diyanet Meali: | Dediler ki: “Ey kavmimiz! Şüphesiz biz, Mûsâ’dan sonra indirilen … bir kitap dinledik.” |
47:9 | ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَرِهُوا مَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأَحْبَطَ أَعْمَالَهُمْ |
Diyanet Meali: | Bu, Allah’ın indirdiğini beğenmemeleri, bu sebeple de Allah’ın onların amellerini boşa çıkarmasındandır. * |
47:20 | فَإِذَا أُنْزِلَتْ سُورَةٌ مُحْكَمَةٌ وَذُكِرَ فِيهَا الْقِتَالُ رَأَيْتَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يَنْظُرُونَ إِلَيْكَ |
Diyanet Meali: | Fakat hükmü apaçık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince; kalplerinde hastalık olanların, (ölüm baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi) sana baktıklarını görürsün. |
48:4 | هُوَ الَّذِي أَنْزَلَ السَّكِينَةَ فِي قُلُوبِ الْمُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | O, inananların (imanlarını kat kat artırmaları için) kalplerine huzur ve güven indirendir. |
48:18 | فَأَنْزَلَ السَّكِينَةَ عَلَيْهِمْ وَأَثَابَهُمْ فَتْحًا قَرِيبًا |
Diyanet Meali: | Onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih (ve elde edecekleri birçok ganimetler) nasip etmiştir. |
48:26 | فَأَنْزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | Allah ise, Peygamberine ve inananlara huzur ve güvenini indirmişti. |
53:23 | سَمَّيْتُمُوهَا أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍ |
Diyanet Meali: | Onlar ancak sizin ve atalarınızın (ilâh edindiğiniz şeylere) taktığınız isimlerdir. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. |
56:69 | أَأَنْتُمْ أَنْزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ الْمُنْزِلُونَ |
Diyanet Meali: | Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? * |
57:25 | وَأَنْزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ |
Diyanet Meali: | (Andolsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik) ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler. |
57:25 | وَأَنْزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ |
Diyanet Meali: | Kendisinde müthiş bir güç (ve insanlar için birçok faydalar) bulunan demiri yarattık (ki insanlar ondan yararlansınlar). |
58:5 | وَقَدْ أَنْزَلْنَا آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ مُهِينٌ |
Diyanet Meali: | Oysa biz apaçık âyetler indirdik. Kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır. |
59:21 | لَوْ أَنْزَلْنَا هَٰذَا الْقُرْآنَ عَلَىٰ جَبَلٍ لَرَأَيْتَهُ خَاشِعًا مُتَصَدِّعًا مِنْ خَشْيَةِ اللّٰهِ |
Diyanet Meali: | Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. |
64:8 | فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالنُّورِ الَّذِي أَنْزَلْنَا |
Diyanet Meali: | Artık siz Allah’a, peygamberine ve indirdiğimiz nûra (Kur’an’a) iman edin. |
65:5 | ذَٰلِكَ أَمْرُ اللَّهِ أَنْزَلَهُ إِلَيْكُمْ |
Diyanet Meali: | İşte bu, Allah’ın size indirdiği emridir. |
65:10 | قَدْ أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكُمْ ذِكْرًا |
Diyanet Meali: | Allah, size bir zikir (Kur’an) indirdi. |
78:14 | وَأَنْزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَاءً ثَجَّاجًا |
Diyanet Meali: | Yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık. * |
97:1 | إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. * |
تَنَزَّلَ : Fiil-V.
19:64 | وَمَا نَتَنَزَّلُ إِلَّا بِأَمْرِ رَبِّكَ |
Diyanet Meali: | (Cebrail, şöyle dedi:) “Biz ancak Rabbinin emriyle ineriz.” |
26:210 | وَمَا تَنَزَّلَتْ بِهِ الشَّيَاطِينُ |
Diyanet Meali: | O Kur’an’ı şeytanlar indirmemiştir. * |
26:221 | هَلْ أُنَبِّئُكُمْ عَلَىٰ مَنْ تَنَزَّلُ الشَّيَاطِينُ |
Diyanet Meali: | Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? * |
26:222 | تَنَزَّلُ عَلَىٰ كُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٍ |
Diyanet Meali: | Onlar, her günahkâr yalancıya inerler. * |
41:30 | إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلَائِكَةُ أَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا |
Diyanet Meali: | Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: “Korkmayın, üzülmeyin…” |
65:12 | الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَمِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ يَتَنَزَّلُ الْأَمْرُ بَيْنَهُنَّ |
Diyanet Meali: | Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Allah’ın emri bunlar arasından inip durmaktadır. |
97:4 | تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِمْ مِنْ كُلِّ أَمْرٍ |
Diyanet Meali: | Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. * |
مَنَازِل : İsim. Çoğul. Tekili: مَنْزِلٌ
10:5 | هُوَ الَّذِي جَعَلَ الشَّمْسَ ضِيَاءً وَالْقَمَرَ نُورًا وَقَدَّرَهُ مَنَازِلَ |
Diyanet Meali: | O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, (yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için) ona menziller takdir edendir. |
36:39 | وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتَّىٰ عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ |
Diyanet Meali: | Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur. * |
نَزْلَةٌ : İsim.
53:13 | وَلَقَدْ رَآهُ نَزْلَةً أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Andolsun ki, o, Cebrail’i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü. * |
مُنْزِلُونَ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مُنْزِلٌ
12:59 | أَلَا تَرَوْنَ أَنِّي أُوفِي الْكَيْلَ وَأَنَا خَيْرُ الْمُنْزِلِينَ |
Diyanet Meali: | “Görmüyor musunuz, ölçeği tam dolduruyorum ve ben misafir ağırlayanların en iyisiyim.” |
23:29 | وَقُلْ رَبِّ أَنْزِلْنِي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَأَنْتَ خَيْرُ الْمُنْزِلِينَ |
Diyanet Meali: | Yine de ki: “Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen, konuk edenlerin en hayırlısısın.” * |
29:34 | إِنَّا مُنْزِلُونَ عَلَىٰ أَهْلِ هَٰذِهِ الْقَرْيَةِ رِجْزًا مِنَ السَّمَاءِ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz biz, bu memleket halkı üzerine, (fasıklık ettiklerinden dolayı) gökten bir azap indireceğiz. |
36:28 | وَمَا أَنْزَلْنَا عَلَىٰ قَوْمِهِ مِنْ بَعْدِهِ مِنْ جُنْدٍ مِنَ السَّمَاءِ وَمَا كُنَّا مُنْزِلِينَ |
Diyanet Meali: | Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik. * |
56:69 | أَأَنْتُمْ أَنْزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ الْمُنْزِلُونَ |
Diyanet Meali: | Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? * |
مُنْزَلٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. İf’âl Bâbı (IV. Bâb).
3:124 | أَلَنْ يَكْفِيَكُمْ أَنْ يُمِدَّكُمْ رَبُّكُمْ بِثَلَاثَةِ آلَافٍ مِنَ الْمَلَائِكَةِ مُنْزَلِينَ |
Diyanet Meali: | “Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?” |
23:29 | وَقُلْ رَبِّ أَنْزِلْنِي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَأَنْتَ خَيْرُ الْمُنْزِلِينَ |
Diyanet Meali: | Yine de ki: “Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen, konuk edenlerin en hayırlısısın.” * |
نُزُلٌ : İsim.
3:198 | تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا نُزُلًا مِنْ عِنْدِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | (Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için), Allah katından bir konaklama yeri olarak, içinde ebedî kalacakları, içinden ırmaklar akan (cennetler vardır). |
18:102 | إِنَّا أَعْتَدْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرِينَ نُزُلًا |
Diyanet Meali: | Biz cehennemi kâfirlere konak olarak hazırladık. |
18:107 | كَانَتْ لَهُمْ جَنَّاتُ الْفِرْدَوْسِ نُزُلًا |
Diyanet Meali: | (Şüphesiz, inanıp yararlı işler yapanlara gelince), onlar için (içlerinde ebedî kalacakları) Firdevs cennetleri bir konaktır. |
32:19 | فَلَهُمْ جَنَّاتُ الْمَأْوَىٰ نُزُلًا بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (İman edip salih amel işleyenlere gelince), onlar için, yapmakta olduklarına karşılık bir mükâfat olarak Me’vâ cennetleri vardır. |
37:62 | أَذَٰلِكَ خَيْرٌ نُزُلًا أَمْ شَجَرَةُ الزَّقُّومِ |
Diyanet Meali: | Ziyafet olarak bu mu daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? * |
41:32 | نُزُلًا مِنْ غَفُورٍ رَحِيمٍ |
Diyanet Meali: | Çok bağışlayan ve çok merhametli olan Allah’tan bir ağırlama olarak…* |
56:56 | هَٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدِّينِ |
Diyanet Meali: | İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir. * |
56:93 | فَنُزُلٌ مِنْ حَمِيمٍ |
Diyanet Meali: | Kaynar sudan bir ziyafet…* |
مُنَزِّلٌ : İsim. İsm-i Fâil. Tef’îl Bâbı (II. Bâb).
5:115 | قَالَ اللَّهُ إِنِّي مُنَزِّلُهَا عَلَيْكُمْ |
Diyanet Meali: | Allah da, “Ben onu size indireceğim.” demişti. |
مُنَزَّلٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Tef’îl Bâbı (II. Bâb).
6:114 | وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْلَمُونَ أَنَّهُ مُنَزَّلٌ مِنْ رَبِّكَ بِالْحَقِّ |
Diyanet Meali: | Kendilerine kitap verdiklerimiz de onun, Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. |
تَنْزِيلٌ : İsim. Mastar. Tef’îl Bâbı (II. Bâb).
17:106 | وَقُرْآنًا فَرَقْنَاهُ لِتَقْرَأَهُ عَلَى النَّاسِ عَلَىٰ مُكْثٍ وَنَزَّلْنَاهُ تَنْزِيلًا |
Diyanet Meali: | Biz Kur’an’ı, insanlara dura dura okuyasın diye âyet âyet ayırdık ve onu peyderpey indirdik. * |
20:4 | تَنْزِيلًا مِمَّنْ خَلَقَ الْأَرْضَ وَالسَّمَاوَاتِ الْعُلَى |
Diyanet Meali: | (Kur’an) yeri ve yüce gökleri yaratan Allah tarafından peyderpey indirilmiştir. * |
25:25 | وَيَوْمَ تَشَقَّقُ السَّمَاءُ بِالْغَمَامِ وَنُزِّلَ الْمَلَائِكَةُ تَنْزِيلًا |
Diyanet Meali: | O gün gök bulutlarla yarılıp parçalanacak ve melekler bölük bölük indirilecektir.* |
26:192 | وَإِنَّهُ لَتَنْزِيلُ رَبِّ الْعَالَمِينَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz bu Kur’an, âlemlerin Rabbi’nin indirmesidir. * |
32:2 | تَنْزِيلُ الْكِتَابِ لَا رَيْبَ فِيهِ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ |
Diyanet Meali: | Kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan bu Kitab’ın indirilişi, âlemlerin Rabbi tarafındandır. * |
36:5 | تَنْزِيلَ الْعَزِيزِ الرَّحِيمِ |
Diyanet Meali: | Mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir. * |
39:1 | تَنْزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ |
Diyanet Meali: | Kitab’ın indirilmesi mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafındandır. * |
40:2 | تَنْزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ |
Diyanet Meali: | Bu kitabın indirilmesi, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah tarafındandır. * |
41:2 | تَنْزِيلٌ مِنَ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ |
Diyanet Meali: | Bu Kur’an, Rahmân ve Rahîm olan Allah’tan indirilmedir. * |
41:42 | تَنْزِيلٌ مِنْ حَكِيمٍ حَمِيدٍ |
Diyanet Meali: | O, hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye lâyık olan Allah tarafından indirilmiştir. |
45:2 | تَنْزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ |
Diyanet Meali: | Kitab’ın indirilişi, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafındandır.* |
46:2 | تَنْزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ |
Diyanet Meali: | Kitab’ın indirilişi, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafındandır.* |
56:80 | تَنْزِيلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ |
Diyanet Meali: | Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir. * |
69:43 | تَنْزِيلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ |
Diyanet Meali: | O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir. * |
76:23 | إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ تَنْزِيلًا |
Diyanet Meali: | Şüphe yok ki, Kur’an’ı sana elbette biz indirdik biz. * |