ن ز ع

KÖK HARFLER:  ن ز ع

ANLAM: 

نَزَعَ : Bir şeyi yerinden çıkarmak, sökmek, çekip çıkarmak, koparmak, onun yerini değiştirmek.

AÇIKLAMA:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
نَزَعَ fiil-I 10 Söktü, çekti, dolu dizgin gitti 26/33
نَازَعَ fiil-III 1 Çekişti 22/67
تَنَازَعَ f-VI 7 İhtilafa düştü 20/62
نَزَّاعَةٌ isim 1 Çokça soyan, soyup atan 70/16
نَازِعَةٌ isim 1 Söken, çeken, dolu dizgin giden 79/1

Toplam 20

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • نَزَعَ
  • نَازَعَ
    • نَابَرَ
    • نَافَسَ > bak: ن ف س
    • عَارَكَ
    • نَازَلَ > bak: ن ز ل
    • نَاجَزَ

Zıt Manada Kelimeler

  • نَزَعَ
  • نَازَعَ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Nez’ نَزْع Çekip koparmak, ayırmak.
Nâzi’ نَازِع Söküp alanlar.
Nâziât نَازِعَات Hz. Azrail’in (A.S.) avenesi olan bir taife melaike ki; şerli ve kötü ruhlu insanların canlarını şiddetle alırlar. Nez edenler.
Nizâ’ نِزَاع Çekişme, kavga. 
Münâzaa مُنَازَعَة Ağız kavgası, çekişme, münakaşa. Çoğulu: Münâzaât
Münâzi’ مُنَازِع Çekişen, niza eden. Ağız kavgası yapan.
İnzâ’ إِنْزَاع Çekip çıkarmak. Soyunmak. Zorla çekip çıkarmak.
Tenâzu’ تَنَازُع Kavgalaşmak, çekişmek. Birbirine husumet etmek.
İntizâ’ إِنْتِزَاع Zorla yerinden koparma.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

نَزَعَ : Fiil-I. 

3:26 تُؤْتِي الْمُلْكَ مَنْ تَشَاءُ وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَاءُ
Diyanet Meali: “Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın.”
7:27 يَنْزِعُ عَنْهُمَا لِبَاسَهُمَا لِيُرِيَهُمَا سَوْآتِهِمَا
Diyanet Meali: Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak (ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın).
7:43 وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِمْ مِنْ غِلٍّ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهِمُ الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali: Biz onların kalplerinde kin namına ne varsa söküp attık. Altlarından da ırmaklar akar.
7:108 وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ
Diyanet Meali: Elini (koynundan) çıkardı. Bir de ne görsünler o, bakanlar için, bembeyaz olmuş. *
11:9 وَلَئِنْ أَذَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنَّا رَحْمَةً ثُمَّ نَزَعْنَاهَا مِنْهُ إِنَّهُ لَيَئُوسٌ كَفُورٌ
Diyanet Meali: Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da, sonra bunu ondan çekip alırsak, şüphesiz o ümitsiz ve nankör oluverir. *
15:47 وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِمْ مِنْ غِلٍّ إِخْوَانًا عَلَىٰ سُرُرٍ مُتَقَابِلِينَ
Diyanet Meali: Biz, onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde, kardeşler olarak karşılıklı otururlar. *
19:69 ثُمَّ لَنَنْزِعَنَّ مِنْ كُلِّ شِيعَةٍ أَيُّهُمْ أَشَدُّ عَلَى الرَّحْمَٰنِ عِتِيًّا
Diyanet Meali: Sonra her bir topluluktan, Rahman’a karşı en isyankâr olanları mutlaka çekip çıkaracağız. *
26:33 وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ
Diyanet Meali: Elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz olmuş. *
28:75 وَنَزَعْنَا مِنْ كُلِّ أُمَّةٍ شَهِيدًا فَقُلْنَا هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ
Diyanet Meali: Her ümmetten bir şahit çıkarırız ve (kâfirlere), “Kesin delilinizi getirin” deriz.
54:20 تَنْزِعُ النَّاسَ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ مُنْقَعِرٍ
Diyanet Meali: İnsanları köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu. *

نَازَعَ : Fiil-III. 

22:67 فَلَا يُنَازِعُنَّكَ فِي الْأَمْرِ وَادْعُ إِلَىٰ رَبِّكَ
Diyanet Meali: O hâlde, din işinde seninle asla çekişmesinler. Sen Rabbine davet et.

تَنَازَعَ: Fiil-VI. 

3:152 حَتَّىٰ إِذَا فَشِلْتُمْ وَتَنَازَعْتُمْ فِي الْأَمْرِ وَعَصَيْتُمْ مِنْ بَعْدِ مَا أَرَاكُمْ مَا تُحِبُّونَ
Diyanet Meali: Nihayet sevdiğiniz şeyi (zaferi) size gösterdikten sonra, za’f gösterdiniz. (Peygamber’in verdiği) emir konusunda tartıştınız ve emre karşı geldiniz.
4:59 فَإِنْ تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللَّهِ وَالرَّسُولِ
Diyanet Meali: Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, onu Allah ve Resûlüne arz edin.
8:43 وَلَوْ أَرَاكَهُمْ كَثِيرًا لَفَشِلْتُمْ وَلَتَنَازَعْتُمْ فِي الْأَمْرِ
Diyanet Meali: Eğer sana onları çok gösterseydi elbette gevşerdiniz ve o iş hakkında birbirinizle çekişirdiniz.
8:46 وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا
Diyanet Meali: Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz…
18:21 وَأَنَّ السَّاعَةَ لَا رَيْبَ فِيهَا إِذْ يَتَنَازَعُونَ بَيْنَهُمْ أَمْرَهُمْ
Diyanet Meali: Kıyametin gerçekleşmesinde de hiçbir şüphe olmadığını (bilsinler). Hani onlar (olayın mucizevî tarafını ve asıl hikmetini bırakmışlar da) aralarında onların durumunu tartışıyorlardı.
20:62 فَتَنَازَعُوا أَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ وَأَسَرُّوا النَّجْوَىٰ
Diyanet Meali: Sihirbazlar, işlerini kendi aralarında tartıştılar ve  gizli gizli konuştular. *
52:23 يَتَنَازَعُونَ فِيهَا كَأْسًا لَا لَغْوٌ فِيهَا وَلَا تَأْثِيمٌ
Diyanet Meali: Orada, (içilince) boş söz söyletmeyen, günah işletmeyen dolu bir kadehi elden ele dolaştırırlar. *

نَزَّاعَةٌ : İsim. 

70:16 نَزَّاعَةً لِلشَّوَىٰ
Diyanet Meali: Derileri kavurup çıkarır. *

نَازِعَاتٌ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: نَازِعَةٌ 

79:1 وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا
Diyanet Meali: Andolsun (kâfirlerin ruhlarını) şiddetle çekip çıkaranlara, *