ن و ر

KÖK HARFLER:  ن و ر

ANLAM: 

نَارَ : Ateşi tutuşturmak.

AÇIKLAMA:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnek
نَارٌisim145Ateş28/41
نُورٌisim43Nur42/52
مُنِيرٌisim6Aydınlatan, ışık veren, apaçık33/46

Toplam194

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • مُنِيرٌ
  • مُنَاوَرَةٌ (a)
  • مُنَاوَرَةٌ (b)
    • تَدْرِيبٌ
    • تَمْرِينٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • مُنِيرٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Nûr نُور Aydınlık. Parıltı. Parlaklık. Her çeşit zulmetin zıddı. Işık.
Nâr نَار Ateş. Cehennem.
Nîrân نِيرَان Işıklar. Cehennem. Ateş. Nâr ve nûr’un çoğulu
Nevir نَوِر Yüzün rengi, bet beniz. Parlaklık. Ağaç çiçeği. ????
Nevvâr نَوَّار Nurlu, aydın. Aydınlık.
Nûrânî نُورَانِى Işıklı, nurlu.
Nûrâniyyet نُورَانِيَّة Nurlu olanın hali, parlaklık, nurluluk.
Menâr مَنَار Nur, ışık yeri. 
Menâre (Minâre) مَنَارَة Minare, ışık kulesi. Çoğulu: Menâvir, Menâir
Tenvîr تَنْوِير Aydınlatmak.
Münevver مُنَوَّر Aydınlanmış.
Münîr مُنِير Nurlandıran, nur veren, ziya veren, ışık veren, parlak.
Tenevvür تَنَوُّر Aydınlanma.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

نَارٌ : İsim.

2:17مَثَلُهُمْ كَمَثَلِ الَّذِي اسْتَوْقَدَ نَارًا
Diyanet Meali:Onların durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna benzer…
2:24فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ
Diyanet Meali:O hâlde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının.
2:39وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ
Diyanet Meali:İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir.
2:80وَقَالُوا لَنْ تَمَسَّنَا النَّارُ إِلَّا أَيَّامًا مَعْدُودَةً
Diyanet Meali:Bir de dediler ki: “Bize ateş, sayılı birkaç günden başka asla dokunmayacaktır.”
2:81بَلَىٰ مَنْ كَسَبَ سَيِّئَةً وَأَحَاطَتْ بِهِ خَطِيئَتُهُ فَأُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ
Diyanet Meali:Evet, kötülük işleyip suçu benliğini kaplamış (ve böylece şirke düşmüş) olan kimseler var ya, işte onlar cehennemliklerdir.
2:126قَالَ وَمَنْ كَفَرَ فَأُمَتِّعُهُ قَلِيلًا ثُمَّ أَضْطَرُّهُ إِلَىٰ عَذَابِ النَّارِ
Diyanet Meali:Allah da, “İnkâr edeni bile az bir süre, (bu geçici kısa hayatta) rızıklandırır; sonra onu cehennem azabına girmek zorunda bırakırım.” demişti.
2:167وَمَا هُمْ بِخَارِجِينَ مِنَ النَّارِ
Diyanet Meali:Onlar ateşten çıkacak da değillerdir.
2:174أُولَٰئِكَ مَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ إِلَّا النَّارَ
Diyanet Meali:İşte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar.
2:175فَمَا أَصْبَرَهُمْ عَلَى النَّارِ
Diyanet Meali:Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!)
2:201وَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Diyanet Meali:Onlardan, “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru” diyenler de vardır. *
2:217وَأُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Diyanet Meali:Bunlar cehennemliklerdir, orada sürekli kalacaklardır.
2:221أُولَٰئِكَ يَدْعُونَ إِلَى النَّارِ وَاللَّهُ يَدْعُو إِلَى الْجَنَّةِ وَالْمَغْفِرَةِ بِإِذْنِهِ
Diyanet Meali:Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır.
2:257يُخْرِجُونَهُمْ مِنَ النُّورِ إِلَى الظُّلُمَاتِ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ
Diyanet Meali:(Kâfirlerin velileri ise tâğûttur. O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir.
2:266فَأَصَابَهَا إِعْصَارٌ فِيهِ نَارٌ فَاحْتَرَقَتْ
Diyanet Meali:Derken bağı ateşli (yıldırımlı) bir kasırga vursun da orası yanıversin?
2:275وَمَنْ عَادَ فَأُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Diyanet Meali:Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalacaklardır.
3:10وَأُولَٰئِكَ هُمْ وَقُودُ النَّارِ
Diyanet Meali:Onlar ateşin yakıtıdırlar.
3:16الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا إِنَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Diyanet Meali:(Bunlar), “Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru” diyenlerdir. *
3:24ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُوا لَنْ تَمَسَّنَا النَّارُ إِلَّا أَيَّامًا مَعْدُودَاتٍ
Diyanet Meali:Bunun sebebi, onların, “Bize, ateş sadece sayılı günlerde dokunacaktır.” demeleridir.
3:103وَكُنْتُمْ عَلَىٰ شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَأَنْقَذَكُمْ مِنْهَا
Diyanet Meali:Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı.
3:116وَأُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Diyanet Meali:İşte onlar cehennemliktirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
3:131وَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي أُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ
Diyanet Meali:Kâfirler için hazırlanmış ateşten sakının. *
3:151وَمَأْوَاهُمُ النَّارُ وَبِئْسَ مَثْوَى الظَّالِمِينَ
Diyanet Meali:Barınakları da cehennemdir. Zalimlerin kalacakları yer ne kötüdür.
3:183الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ عَهِدَ إِلَيْنَا أَلَّا نُؤْمِنَ لِرَسُولٍ حَتَّىٰ يَأْتِيَنَا بِقُرْبَانٍ تَأْكُلُهُ النَّارُ
Diyanet Meali:Onlar, “Allah, bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti” dediler.
3:185فَمَنْ زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَأُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ
Diyanet Meali:Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa, gerçekten kurtuluşa ermiştir.
3:191رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَٰذَا بَاطِلًا سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru.” 
3:192رَبَّنَا إِنَّكَ مَنْ تُدْخِلِ النَّارَ فَقَدْ أَخْزَيْتَهُ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan, onu rezil etmişsindir.”
4:10إِنَّ الَّذِينَ يَأْكُلُونَ أَمْوَالَ الْيَتَامَىٰ ظُلْمًا إِنَّمَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ نَارًا
Diyanet Meali:Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar.
4:14وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُ يُدْخِلْهُ نَارًا خَالِدًا فِيهَا
Diyanet Meali:Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve O’nun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedî kalacağı cehennem ateşine sokar.
4:30وَمَنْ يَفْعَلْ ذَٰلِكَ عُدْوَانًا وَظُلْمًا فَسَوْفَ نُصْلِيهِ نَارًا
Diyanet Meali:Kim haddi aşarak ve zulmederek bunu yaparsa, onu cehennem ateşine atacağız.
4:56إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا سَوْفَ نُصْلِيهِمْ نَارًا
Diyanet Meali:Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri biz ateşe atacağız.
4:145إِنَّ الْمُنَافِقِينَ فِي الدَّرْكِ الْأَسْفَلِ مِنَ النَّارِ
Diyanet Meali:Şüphesiz ki münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar.
5:29إِنِّي أُرِيدُ أَنْ تَبُوءَ بِإِثْمِي وَإِثْمِكَ فَتَكُونَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ
Diyanet Meali:“Ben istiyorum ki, sen benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip cehennemliklerden olasın.”
5:37يُرِيدُونَ أَنْ يَخْرُجُوا مِنَ النَّارِ وَمَا هُمْ بِخَارِجِينَ مِنْهَا
Diyanet Meali:Ateşten çıkmak isterler ama ondan çıkabilecek değillerdir.
5:64كُلَّمَا أَوْقَدُوا نَارًا لِلْحَرْبِ أَطْفَأَهَا اللَّهُ
Diyanet Meali:Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür.
5:72إِنَّهُ مَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ وَمَأْوَاهُ النَّارُ
Diyanet Meali:“Kim Allah’a ortak koşarsa, artık, Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir.”
6:27وَلَوْ تَرَىٰ إِذْ وُقِفُوا عَلَى النَّارِ فَقَالُوا يَا لَيْتَنَا نُرَدُّ
Diyanet Meali:Ateşin karşısında durdurulup da, “Ah, keşke dünyaya geri döndürülsek de (Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve mü’minlerden olsak)” dedikleri vakit (hâllerini) bir görsen!
6:128قَالَ النَّارُ مَثْوَاكُمْ خَالِدِينَ فِيهَا إِلَّا مَا شَاءَ اللَّهُ
Diyanet Meali:Allah da diyecek ki: “Allah’ın diledikleri (affettikleri) hariç, içinde ebedî kalmak üzere duracağınız yer ateştir.”
7:12قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِنْهُ خَلَقْتَنِي مِنْ نَارٍ وَخَلَقْتَهُ مِنْ طِينٍ
Diyanet Meali:(O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi.
7:36وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince, işte onlar cehennemliklerdir.
7:38قَالَ ادْخُلُوا فِي أُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِكُمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ فِي النَّارِ
Diyanet Meali:Allah, şöyle der: “Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan toplulukları ile birlikte ateşe girin.”
7:38رَبَّنَا هَٰؤُلَاءِ أَضَلُّونَا فَآتِهِمْ عَذَابًا ضِعْفًا مِنَ النَّارِ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Şunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ateş azabı ver.”
7:44وَنَادَىٰ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ أَصْحَابَ النَّارِ أَنْ قَدْ وَجَدْنَا مَا وَعَدَنَا رَبُّنَا حَقًّا
Diyanet Meali:Cennetlikler cehennemliklere, “Rabbimizin bize va’dettiğini biz gerçek bulduk. (Siz de Rabbinizin va’dettiğini gerçek buldunuz mu)?” diye seslenirler.
7:47وَإِذَا صُرِفَتْ أَبْصَارُهُمْ تِلْقَاءَ أَصْحَابِ النَّارِ قَالُوا رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Diyanet Meali:Gözleri cehennemlikler tarafına çevrildiği zaman, “Ey Rabbimiz! Bizi zalim toplumla beraber kılma” derler. *
7:50وَنَادَىٰ أَصْحَابُ النَّارِ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ أَنْ أَفِيضُوا عَلَيْنَا مِنَ الْمَاءِ أَوْ مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ
Diyanet Meali:Cehennemlikler de cennetliklere, “Ne olur, sudan veya Allah’ın size verdiği rızıktan biraz da bizim üzerimize akıtın” diye çağrışırlar.
8:14ذَٰلِكُمْ فَذُوقُوهُ وَأَنَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابَ النَّارِ
Diyanet Meali:İşte şimdi siz tadın onu! Kâfirlere bir de cehennem azabı vardır. *
9:17أُولَٰئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ وَفِي النَّارِ هُمْ خَالِدُونَ
Diyanet Meali:Onların bütün amelleri boşa gitmiştir. Onlar ateşte ebedî kalacaklardır.
9:35يَوْمَ يُحْمَىٰ عَلَيْهَا فِي نَارِ جَهَنَّمَ فَتُكْوَىٰ بِهَا جِبَاهُهُمْ
Diyanet Meali:O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, (böğürleri ve sırtları) bunlarla dağlanacak…
9:63فَأَنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدًا فِيهَا
Diyanet Meali:(Allah’a ve Resûlüne karşı gelen kimseye), içinde ebedî kalacağı cehennem ateşinin olduğunu (bilmediler mi)?
9:68وَعَدَ اللَّهُ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْكُفَّارَ نَارَ جَهَنَّمَ
Diyanet Meali:Allah, erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kâfirlere, (içinde ebedî kalmak üzere) cehennem ateşini va’detti.
9:81وَقَالُوا لَا تَنْفِرُوا فِي الْحَرِّ قُلْ نَارُ جَهَنَّمَ أَشَدُّ حَرًّا
Diyanet Meali:Ve “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennemin ateşi daha sıcaktır.” 
9:109أَمْ مَنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَىٰ شَفَا جُرُفٍ هَارٍ فَانْهَارَ بِهِ فِي نَارِ جَهَنَّمَ
Diyanet Meali:(Binasını takva ve O’nun rızasını kazanmak temeli üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır), yoksa binasını çökmeye yüz tutmuş bir yarın kenarına kurup, onunla birlikte kendisi de cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi?
10:8أُولَٰئِكَ مَأْوَاهُمُ النَّارُ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Diyanet Meali:İşte onların kazanmakta oldukları günahlar yüzünden, varacakları yer ateştir. *
10:27أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Diyanet Meali:İşte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
11:16أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَيْسَ لَهُمْ فِي الْآخِرَةِ إِلَّا النَّارُ
Diyanet Meali:İşte onlar, kendileri için âhirette ateşten başka bir şey olmayan kimselerdir.
11:17وَمَنْ يَكْفُرْ بِهِ مِنَ الْأَحْزَابِ فَالنَّارُ مَوْعِدُهُ
Diyanet Meali:Gruplardan her kim onu inkâr ederse, ateş onun varacağı yerdir.
11:98يَقْدُمُ قَوْمَهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَأَوْرَدَهُمُ النَّارَ
Diyanet Meali:(Firavun), kıyamet gününde kavminin önüne geçecek ve onları ateşe götürecektir.
11:106فَأَمَّا الَّذِينَ شَقُوا فَفِي النَّارِ لَهُمْ فِيهَا زَفِيرٌ وَشَهِيقٌ
Diyanet Meali:Mutsuz olanlara gelince; cehennemdedirler. Onların orada şiddetli bir soluyuşları vardır. *
11:113وَلَا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ
Diyanet Meali:Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur.
13:5وَأُولَٰئِكَ الْأَغْلَالُ فِي أَعْنَاقِهِمْ وَأُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Diyanet Meali:İşte onlar boyunlarına demir halkalar vurulanlardır ve işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
13:17وَمِمَّا يُوقِدُونَ عَلَيْهِ فِي النَّارِ ابْتِغَاءَ حِلْيَةٍ اَوْ مَتَاعٍ زَبَدٌ مِثْلُهُ
Diyanet Meali:Süs eşyası veya yararlanılacak bir şey elde etmek için ateşte erittikleri şeylerden de böyle köpük olur.
13:35تِلْكَ عُقْبَى الَّذِينَ اتَّقَوْا وَعُقْبَى الْكَافِرِينَ النَّارُ
Diyanet Meali:İşte bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanların sonudur. İnkâr edenlerin sonu ise ateştir.
14:30قُلْ تَمَتَّعُوا فَإِنَّ مَصِيرَكُمْ إِلَى النَّارِ
Diyanet Meali:De ki: “Bir süre daha faydalanın. Çünkü varışınız ateşedir.”
14:50سَرَابِيلُهُمْ مِنْ قَطِرَانٍ وَتَغْشَىٰ وُجُوهَهُمُ النَّارُ
Diyanet Meali:Gömlekleri katrandandır. Yüzlerini de ateş bürüyecektir. *
15:27وَالْجَانَّ خَلَقْنَاهُ مِنْ قَبْلُ مِنْ نَارِ السَّمُومِ
Diyanet Meali:Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık. *
16:62لَا جَرَمَ أَنَّ لَهُمُ النَّارَ وَأَنَّهُمْ مُفْرَطُونَ
Diyanet Meali:Hiç şüphe yok ki onlara cehennem vardır ve onlar oraya en önde sokulacaklardır.
18:29إِنَّا أَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ نَارًا أَحَاطَ بِهِمْ سُرَادِقُهَا
Diyanet Meali:Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır.
18:53وَرَأَى الْمُجْرِمُونَ النَّارَ فَظَنُّوا أَنَّهُمْ مُوَاقِعُوهَا
Diyanet Meali:Suçlular (o gün) ateşi görünce, onun içine düşeceklerini iyice anlayacaklar…
18:96حَتَّىٰ إِذَا جَعَلَهُ نَارًا قَالَ آتُونِي أُفْرِغْ عَلَيْهِ قِطْرًا
Diyanet Meali:Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, “Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım” dedi.
20:10إِذْ رَأَىٰ نَارًا
Diyanet Meali:Hani bir ateş görmüştü de…
20:10فَقَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَارًا
Diyanet Meali:(Hani bir ateş görmüştü de) ailesine, “Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm (oraya gidiyorum)…” demişti.
20:10لَعَلِّي آتِيكُمْ مِنْهَا بِقَبَسٍ أَوْ أَجِدُ عَلَى النَّارِ هُدًى
Diyanet Meali:“Umarım ondan size bir kor ateş getiririm, yahut ateşin başında, yol gösterecek birini bulurum.” 
21:39لَوْ يَعْلَمُ الَّذِينَ كَفَرُوا حِينَ لَا يَكُفُّونَ عَنْ وُجُوهِهِمُ النَّارَ
Diyanet Meali:İnkâr edenler, yüzlerinden (ve sırtlarından) ateşi savamayacakları (ve hiçbir yardım da görmeyecekleri) vakti bir bilseler!
21:69قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ
Diyanet Meali:“Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik. *
22:19فَالَّذِينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِنْ نَارٍ
Diyanet Meali:Bunlardan inkâr edenler için ateşten giysiler biçilmiştir.
22:72قُلْ أَفَأُنَبِّئُكُمْ بِشَرٍّ مِنْ ذَٰلِكُمُ النَّارُ وَعَدَهَا اللَّهُ الَّذِينَ كَفَرُوا
Diyanet Meali:De ki: “Şimdi size bu durumdan daha beterini haber vereyim mi: Ateş.. Allah, onu kâfirlere vaad etti…”
23:104تَلْفَحُ وُجُوهَهُمُ النَّارُ وَهُمْ فِيهَا كَالِحُونَ
Diyanet Meali:Ateş yüzlerini yalar ve onlar orada sırıtır kalırlar. *
24:35يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ
Diyanet Meali:Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak)tır.
24:57لَا تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا مُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ وَمَأْوَاهُمُ النَّارُ
Diyanet Meali:İnkâr edenlerin (Allah’ı) yeryüzünde âciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer cehennemdir.
27:7إِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِأَهْلِهِ إِنِّي آنَسْتُ نَارًا
Diyanet Meali:Hani Mûsâ, ailesine, “Ben bir ateş gördüm…” demişti.
27:8فَلَمَّا جَاءَهَا نُودِيَ أَنْ بُورِكَ مَنْ فِي النَّارِ وَمَنْ حَوْلَهَا
Diyanet Meali:(Mûsâ) Ateşe varınca ona şöyle seslenildi: “Ateşin başındaki de çevresindekiler de kutlu olsun!”
27:90وَمَنْ جَاءَ بِالسَّيِّئَةِ فَكُبَّتْ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ
Diyanet Meali:Kimler de kötü amel getirirse, yüzüstü ateşe atılırlar.
28:29آنَسَ مِنْ جَانِبِ الطُّورِ نَارًا
Diyanet Meali:(Mûsâ, süreyi tamamlayıp ailesiyle yola çıkınca), Tûr tarafında bir ateş görmüştü…
28:29قَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَارًا
Diyanet Meali:Ve ailesine, “Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm, (oraya gidiyorum)…”  dedi.
28:29لَعَلِّي آتِيكُمْ مِنْهَا بِخَبَرٍ أَوْ جَذْوَةٍ مِنَ النَّارِ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ
Diyanet Meali:“Umarım oradan size bir haber ya da ısınmanız için ateşten bir kor getiririm.”
28:41وَجَعَلْنَاهُمْ أَئِمَّةً يَدْعُونَ إِلَى النَّارِ وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ لَا يُنْصَرُونَ
Diyanet Meali:Biz onları, ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü de kendilerine yardım edilmeyecektir. *
29:24فَأَنْجَاهُ اللَّهُ مِنَ النَّارِ
Diyanet Meali:Allah da onu ateşten kurtardı.
29:25وَيَلْعَنُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا وَمَأْوَاكُمُ النَّارُ
Diyanet Meali:“(Sonra kıyamet gününde kiminiz kiminizi inkâr edip tanımayacak); kiminiz kiminize lânet edecektir. Barınağınız cehennem olacaktır.”
32:20وَأَمَّا الَّذِينَ فَسَقُوا فَمَأْوَاهُمُ النَّارُ
Diyanet Meali:Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir.
32:20وَقِيلَ لَهُمْ ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ
Diyanet Meali:Ve onlara, “Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın” denir.
33:66يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَا لَيْتَنَا أَطَعْنَا اللَّهَ وَاَطَعْنَا الرَّسُولَا
Diyanet Meali:Yüzlerinin ateşte bir yandan bir yana döndürüleceği gün, “Keşke Allah’a ve Resûl’e itaat edeydik” diyecekler. *
34:42وَنَقُولُ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّتِي كُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ
Diyanet Meali:Zulmedenlere, “Yalanlamakta olduğunuz cehennem azabını tadın” deriz.
35:36وَالَّذِينَ كَفَرُوا لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَ لَا يُقْضَىٰ عَلَيْهِمْ فَيَمُوتُوا
Diyanet Meali:İnkâr edenler için ise cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler.
36:80الَّذِي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَارًا
Diyanet Meali:O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır.
38:27فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ كَفَرُوا مِنَ النَّارِ
Diyanet Meali:Cehennem ateşinden dolayı vay inkâr edenlerin hâline!
38:59هَٰذَا فَوْجٌ مُقْتَحِمٌ مَعَكُمْ لَا مَرْحَبًا بِهِمْ إِنَّهُمْ صَالُو النَّارِ
Diyanet Meali:(Kendi aralarında şöyle derler:) “İşte sizinle beraber cehenneme tıkılacak bir grup. Onlara rahat ve huzur olmasın! Şüphesiz onlar cehenneme gireceklerdir.” *
38:61قَالُوا رَبَّنَا مَنْ قَدَّمَ لَنَا هَٰذَا فَزِدْهُ عَذَابًا ضِعْفًا فِي النَّارِ
Diyanet Meali:Şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bunu bizim önümüze kim sürdüyse, cehennemde onun azabını bir kat daha artır.” *
38:64إِنَّ ذَٰلِكَ لَحَقٌّ تَخَاصُمُ أَهْلِ النَّارِ
Diyanet Meali:Şüphesiz bu, cehennemliklerin birbirleriyle çekişmesi kesin bir gerçektir. *
38:76قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِنْهُ خَلَقْتَنِي مِنْ نَارٍ وَخَلَقْتَهُ مِنْ طِينٍ
Diyanet Meali:İblis, “Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın” dedi. *
39:8قُلْ تَمَتَّعْ بِكُفْرِكَ قَلِيلًا إِنَّكَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ
Diyanet Meali:De ki: “Küfrünle az bir süre yaşayıp geçin! Şüphesiz sen cehennemliklerdensin.”
39:16لَهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ ظُلَلٌ مِنَ النَّارِ وَمِنْ تَحْتِهِمْ ظُلَلٌ
Diyanet Meali:Onlar için üstlerinde ateşten katmanlar, altlarında (ateşten) katmanlar vardır.
39:19أَفَمَنْ حَقَّ عَلَيْهِ كَلِمَةُ الْعَذَابِ أَفَأَنْتَ تُنْقِذُ مَنْ فِي النَّارِ
Diyanet Meali:Hakkında azap sözü (hükmü) gerçekleşenler, hiç onlar gibi olur mu? Cehennemlikleri sen mi kurtaracaksın? *
40:6وَكَذَٰلِكَ حَقَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ عَلَى الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّهُمْ أَصْحَابُ النَّارِ
Diyanet Meali:Böylece Rabbinin, inkâr edenler hakkındaki, “Onlar cehennemliklerdir” sözü gerçekleşmiş oldu. *
40:41وَيَا قَوْمِ مَا لِي أَدْعُوكُمْ إِلَى النَّجَاةِ وَتَدْعُونَنِي إِلَى النَّارِ
Diyanet Meali:“Ey kavmim! Bu ne hâl? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz.” *
40:43وَأَنَّ مَرَدَّنَا إِلَى اللَّهِ وَأَنَّ الْمُسْرِفِينَ هُمْ أَصْحَابُ النَّارِ
Diyanet Meali: “Kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Şüphesiz, aşırı gidenler cehennemliklerin ta kendileridir.”
40:46النَّارُ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا غُدُوًّا وَعَشِيًّا
Diyanet Meali:(Öyle bir) ateş ki, onlar sabah akşam ona sunulurlar.
40:47وَإِذْ يَتَحَاجُّونَ فِي النَّارِ فَيَقُولُ الضُّعَفَاءُ لِلَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا
Diyanet Meali:Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara, (“Biz size uymuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden kaldırabilir misiniz?”) derler.
40:47إِنَّا كُنَّا لَكُمْ تَبَعًا فَهَلْ أَنْتُمْ مُغْنُونَ عَنَّا نَصِيبًا مِنَ النَّارِ
Diyanet Meali:“Biz size uymuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden kaldırabilir misiniz?” 
40:49وَقَالَ الَّذِينَ فِي النَّارِ لِخَزَنَةِ جَهَنَّمَ ادْعُوا رَبَّكُمْ يُخَفِّفْ عَنَّا يَوْمًا مِنَ الْعَذَابِ
Diyanet Meali:Ateşte olanlar cehennem bekçilerine, “Rabbinize yalvarın da (hiç değilse) bir gün bizden azabı hafifletsin” derler.
40:72فِي الْحَمِيمِ ثُمَّ فِي النَّارِ يُسْجَرُونَ
Diyanet Meali:(O zaman onlar, boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu hâlde) kaynar suda (sürüklenecekler), sonra da ateşte yakılacaklardır. *
41:19وَيَوْمَ يُحْشَرُ أَعْدَاءُ اللَّهِ إِلَى النَّارِ فَهُمْ يُوزَعُونَ
Diyanet Meali:Allah’ın düşmanlarının, toplanıp yığın yığın cehenneme sevk edilecekleri günü hatırla! *
41:24فَإِنْ يَصْبِرُوا فَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْ
Diyanet Meali:Şimdi eğer dayanabilirlerse, artık cehennem onların yeridir!
41:28ذَٰلِكَ جَزَاءُ أَعْدَاءِ اللَّهِ النَّارُ لَهُمْ فِيهَا دَارُ الْخُلْدِ
Diyanet Meali:İşte böyle, Allah düşmanlarının cezası ateştir. (Âyetlerimizi inkâr etmelerinin cezası olarak) orada onlar için ebedîlik yurdu vardır.
41:40أَفَمَنْ يُلْقَىٰ فِي النَّارِ خَيْرٌ أَمْ مَنْ يَأْتِي آمِنًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Diyanet Meali:O hâlde kıyamet gününde ateşe atılan mı, yoksa güven içinde gelen kimse mi daha iyidir?
45:34وَقِيلَ الْيَوْمَ نَنْسَاكُمْ كَمَا نَسِيتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَٰذَا وَمَأْوَاكُمُ النَّارُ
Diyanet Meali:Onlara şöyle denir: “Bugüne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi, bu gün biz de sizi unutuyoruz. Barınağınız ateştir…”
46:20وَيَوْمَ يُعْرَضُ الَّذِينَ كَفَرُوا عَلَى النَّارِ أَذْهَبْتُمْ طَيِّبَاتِكُمْ فِي حَيَاتِكُمُ الدُّنْيَا
Diyanet Meali:İnkâr edenler ateşe sunuldukları gün, (onlara şöyle denir:) “Dünyadaki hayatınızda güzelliklerinizi bitirdiniz…”
46:34وَيَوْمَ يُعْرَضُ الَّذِينَ كَفَرُوا عَلَى النَّارِ أَلَيْسَ هَٰذَا بِالْحَقِّ
Diyanet Meali:İnkâr edenlere ateşe sunuldukları gün, “Bu gerçek değil miymiş?” denir.
47:12وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ الْأَنْعَامُ وَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْ
Diyanet Meali:(İnkâr edenler ise dünya zevklerinden yararlanırlar) ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir.
47:15كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَاءً حَمِيمًا فَقَطَّعَ أَمْعَاءَهُمْ
Diyanet Meali:(Bu cennetliklerin durumu), ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?
51:13يَوْمَ هُمْ عَلَى النَّارِ يُفْتَنُونَ
Diyanet Meali:O, kendilerinin ateşte azap görecekleri gündür. *
52:13يَوْمَ يُدَعُّونَ إِلَىٰ نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا
Diyanet Meali:Cehennem ateşine itilip atılacakları gün…*
52:14هَٰذِهِ النَّارُ الَّتِي كُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ
Diyanet Meali:(Onlara), “İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir” (denilir). *
54:48يَوْمَ يُسْحَبُونَ فِي النَّارِ عَلَىٰ وُجُوهِهِمْ ذُوقُوا مَسَّ سَقَرَ
Diyanet Meali:Yüzüstü ateşe sürüklendikleri gün kendilerine, “Cehennemin dokunuşunu tadın!” denecek. *
55:15وَخَلَقَ الْجَانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍ
Diyanet Meali:“Cin”i de yalın bir ateşten yarattı. *
55:35يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِنْ نَارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنْتَصِرَانِ
Diyanet Meali:Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız. *
56:71أَفَرَأَيْتُمُ النَّارَ الَّتِي تُورُونَ
Diyanet Meali:Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?! *
57:15مَأْوَاكُمُ النَّارُ هِيَ مَوْلَاكُمْ
Diyanet Meali:Barınağınız ateştir. Size yaraşan odur.
58:17أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Diyanet Meali:Onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
59:3وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابُ النَّارِ
Diyanet Meali:Ahirette ise, onlar için cehennem azabı vardır.
59:17فَكَانَ عَاقِبَتَهُمَا أَنَّهُمَا فِي النَّارِ خَالِدَيْنِ فِيهَا
Diyanet Meali:Nihayet ikisinin de (azdıranın da azanın da) akıbeti, ebediyen ateşte kalmaları olmuştur.
59:20لَا يَسْتَوِي أَصْحَابُ النَّارِ وَأَصْحَابُ الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz.
64:10أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ خَالِدِينَ فِيهَا
Diyanet Meali:İşte onlar, içinde ebedî kalmak üzere cehennemliklerdir.
66:6يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنْفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, (yakıtı insanlar ve taşlar olan) ateşten koruyun.
66:10فَلَمْ يُغْنِيَا عَنْهُمَا مِنَ اللَّهِ شَيْئًا وَقِيلَ ادْخُلَا النَّارَ مَعَ الدَّاخِلِينَ
Diyanet Meali:(Allah, inkâr edenlere, Nûh’un karısı ile Lût’un karısını örnek gösterdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kişinin nikâhları altında bulunuyorlardı. Derken onlara hainlik ettiler de kocaları), Allah’ın azabından hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara, “Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!” denildi.
71:25مِمَّا خَطِيئَاتِهِمْ أُغْرِقُوا فَأُدْخِلُوا نَارًا
Diyanet Meali:Hataları (küfür ve isyanları) yüzünden suda boğuldular ve cehenneme sokuldular.
72:23وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا
Diyanet Meali:“Kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz onlar için, içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır.”
74:31وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً
Diyanet Meali:Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık.
85:5النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ
Diyanet Meali:(Mü’minleri yakmak için hendek kazıp içinde) alevli ateş (yakanlar lânetlenmiştir). *
87:12الَّذِي يَصْلَى النَّارَ الْكُبْرَىٰ
Diyanet Meali:En büyük ateşe girecek olan (en bedbaht kimse ise, öğüt almaktan kaçınır). *
88:4تَصْلَىٰ نَارًا حَامِيَةً
Diyanet Meali:Kızgın ateşe girerler. *
90:20عَلَيْهِمْ نَارٌ مُؤْصَدَةٌ
Diyanet Meali:Üzerlerinde etrafı sımsıkı kapatılmış bir ateş vardır. *
92:14فَأَنْذَرْتُكُمْ نَارًا تَلَظَّىٰ
Diyanet Meali:Sizi alevler saçan ateşe karşı uyardım. *
98:6إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكِينَ فِي نَارِ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا
Diyanet Meali:Şüphesiz, inkâr eden kitap ehli ile Allah’a ortak koşanlar, içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşindedirler.
101:11نَارٌ حَامِيَةٌ
Diyanet Meali:O, kızgın bir ateştir. *
104:6نَارُ اللَّهِ الْمُوقَدَةُ
Diyanet Meali:O, Allah’ın, (yüreklere işleyen) tutuşturulmuş ateşidir. *
111:3سَيَصْلَىٰ نَارًا ذَاتَ لَهَبٍ
Diyanet Meali:O, bir alevli ateşe girecektir. *

نُورٌ : İsim.

2:17فَلَمَّا أَضَاءَتْ مَا حَوْلَهُ ذَهَبَ اللَّهُ بِنُورِهِم
Diyanet Meali:Ateş tam çevresini aydınlattığı sırada Allah ışıklarını yok ediverir.
2:257اللَّهُ وَلِيُّ الَّذِينَ آمَنُوا يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ
Diyanet Meali:Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.
2:257وَالَّذِينَ كَفَرُوا أَوْلِيَاؤُهُمُ الطَّاغُوتُ يُخْرِجُونَهُمْ مِنَ النُّورِ إِلَى الظُّلُمَاتِ
Diyanet Meali:Kâfirlerin velileri ise tâğûttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır.
4:174يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَكُمْ بُرْهَانٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكُمْ نُورًا مُبِينًا
Diyanet Meali:Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil (Hz. Muhammed) geldi ve size apaçık bir nur (Kur’an) indirdik. *
5:15قَدْ جَاءَكُمْ مِنَ اللَّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبِينٌ
Diyanet Meali:şte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) gelmiştir.
5:16وَيُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِهِ
Diyanet Meali:Ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarır.
5:44إِنَّا أَنْزَلْنَا التَّوْرَاةَ فِيهَا هُدًى وَنُورٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz Tevrat’ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır.
5:46وَآتَيْنَاهُ الْإِنْجِيلَ فِيهِ هُدًى وَنُورٌ
Diyanet Meali:Ona, içerisinde hidayet ve nur bulunan … İncil’i verdik.
6:1الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَ
Diyanet Meali:Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur.
6:91قُلْ مَنْ أَنْزَلَ الْكِتَابَ الَّذِي جَاءَ بِهِ مُوسَىٰ نُورًا وَهُدًى لِلنَّاسِ
Diyanet Meali:De ki: “Mûsâ’nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği … Kitab’ı kim indirdi?”
6:122أَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا فَأَحْيَيْنَاهُ وَجَعَلْنَا لَهُ نُورًا يَمْشِي بِهِ فِي النَّاسِ
Diyanet Meali:Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine, insanlar arasında yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, (hiç, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamamış kimsenin durumu gibi olur mu)?
7:157فَالَّذِينَ آمَنُوا بِهِ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذِي أُنْزِلَ مَعَهُ أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Diyanet Meali:Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
9:32يُرِيدُونَ أَنْ يُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ
Diyanet Meali:Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar.
9:32وَيَأْبَى اللَّهُ إِلَّا أَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ
Diyanet Meali:Oysa kâfirler hoşlanmasalar da Allah, nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz.
10:5هُوَ الَّذِي جَعَلَ الشَّمْسَ ضِيَاءً وَالْقَمَرَ نُورًا
Diyanet Meali:O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan…
13:16قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الْأَعْمَىٰ وَالْبَصِيرُ أَمْ هَلْ تَسْتَوِي الظُّلُمَاتُ وَالنُّورُ
Diyanet Meali:De ki: “Kör ile gören bir olur mu? Ya da karanlıklarla aydınlık bir olur mu?
14:1الر كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ
Diyanet Meali:Elif Lâm Râ. Bu Kur’an, (Rablerinin izniyle) insanları karanlıklardan aydınlığa, çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır.
14:5أَنْ أَخْرِجْ قَوْمَكَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ
Diyanet Meali:“Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar…”
24:35اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ
Diyanet Meali:Allah, göklerin ve yerin nurudur.
24:35مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ
Diyanet Meali:O’nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil…
24:35يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُورٌ
Diyanet Meali:Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak)tır. (Nur üstüne) nur.
24:35عَلَىٰ نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَنْ يَشَاءُ
Diyanet Meali:Nur üstüne (nur). Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir.
24:35يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَنْ يَشَاءُ
Diyanet Meali:Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir.
24:40وَمَنْ لَمْ يَجْعَلِ اللَّهُ لَهُ نُورًا فَمَا لَهُ مِنْ نُورٍ
Diyanet Meali:Kime Allah nur vermezse, onun için nur diye bir şey yoktur.
24:40وَمَنْ لَمْ يَجْعَلِ اللَّهُ لَهُ نُورًا فَمَا لَهُ مِنْ نُورٍ
Diyanet Meali:Kime Allah nur vermezse, onun için nur diye bir şey yoktur.
33:43هُوَ الَّذِي يُصَلِّي عَلَيْكُمْ وَمَلَائِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ
Diyanet Meali:O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size merhamet eden; melekleri de sizin için bağışlanma dileyendir.
35:20وَلَا الظُّلُمَاتُ وَلَا النُّورُ
Diyanet Meali:Karanlıklar ile aydınlık bir olmaz. *
39:22أَفَمَنْ شَرَحَ اللَّهُ صَدْرَهُ لِلْإِسْلَامِ فَهُوَ عَلَىٰ نُورٍ مِنْ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Allah’ın, göğsünü İslâm’a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, (kalbi imana kapalı kimse gibi midir)?
39:69وَأَشْرَقَتِ الْأَرْضُ بِنُورِ رَبِّهَا وَوُضِعَ الْكِتَابُ
Diyanet Meali:Yeryüzü, Rabbinin nuruyla aydınlanır. Kitap (amel defterleri) ortaya konur.
42:52مَا كُنْتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْإِيمَانُ وَلَٰكِنْ جَعَلْنَاهُ نُورًا
Diyanet Meali:Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, (kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz) bir nur yaptık.
57:9هُوَ الَّذِي يُنَزِّلُ عَلَىٰ عَبْدِهِ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ لِيُخْرِجَكُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ
Diyanet Meali:O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kulu Muhammed’e apaçık âyetler indirendir.
57:12يَوْمَ تَرَى الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ يَسْعَىٰ نُورُهُمْ بَيْنَ أَيْدِيهِمْ
Diyanet Meali:Mü’min erkeklerle mü’min kadınların nurlarının, önlerinde (ve sağlarında) koştuğunu göreceğin gün…
57:13انْظُرُونَا نَقْتَبِسْ مِنْ نُورِكُمْ قِيلَ ارْجِعُوا وَرَاءَكُمْ
Diyanet Meali:(Münafık erkeklerle münafık kadınların, iman edenlere), “Bize bakın ki sizin ışığınızdan biz de aydınlanalım” (diyecekleri gün kendilerine), “Arkanıza (dünyaya) dönün (de bir ışık arayın)” denilecektir.
57:13قِيلَ ارْجِعُوا وَرَاءَكُمْ فَالْتَمِسُوا نُورًا
Diyanet Meali:“Arkanıza (dünyaya) dönün de bir ışık arayın” denilecektir.
57:19وَالشُّهَدَاءُ عِنْدَ رَبِّهِمْ لَهُمْ أَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْ
Diyanet Meali:(Allah’a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar) ve Allah katında şahitlerdir. Onların mükâfatları ve nurları vardır.
57:28يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِنْ رَحْمَتِهِ وَيَجْعَلْ لَكُمْ نُورًا تَمْشُونَ بِهِ
Diyanet Meali:(Allah’a karşı gelmekten sakının ve peygamberine iman edin ki), size rahmetinden iki kat pay versin, size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur versin…
61:8يُرِيدُونَ لِيُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ
Diyanet Meali:Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki (kâfirler istemeseler de) Allah nurunu tamamlayacaktır.
61:8وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ
Diyanet Meali:Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.
64:8فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالنُّورِ الَّذِي أَنْزَلْنَا
Diyanet Meali:Artık siz Allah’a, peygamberine ve indirdiğimiz nûra (Kur’an’a) iman edin.
65:11لِيُخْرِجَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ
Diyanet Meali:İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için (size Allah’ın apaçık âyetlerini okuyan bir peygamber gönderdi).
66:8نُورُهُمْ يَسْعَىٰ بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِمْ
Diyanet Meali:Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider.
66:8يَقُولُونَ رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla…” derler.
71:16وَجَعَلَ الْقَمَرَ فِيهِنَّ نُورًا وَجَعَلَ الشَّمْسَ سِرَاجًا
Diyanet Meali:Onların içinde nasıl ayı, bir ışık, güneşi de bir kandil yapmıştır?’ *

مُنِيرٌ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). 

22:8وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُنِيرٍ
Diyanet Meali:İnsanlardan öylesi de vardır ki, bir ilmi, bir yol göstericisi, aydınlatıcı bir kitabı olmadığı hâlde (kibirlenerek insanları Allah’ın yolundan saptırmak için), Allah hakkında tartışmaya kalkar. *
25:61وَجَعَلَ فِيهَا سِرَاجًا وَقَمَرًا مُنِيرًا
Diyanet Meali:(Göğe burçlar yerleştiren), orada bir ışık kaynağı (güneş) ve aydınlatıcı bir ay yaratanın (şanı çok yücedir).
31:20وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُنِيرٍ
Diyanet Meali:Yine de insanlar arasında, hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıp duranlar vardır.
33:46وَدَاعِيًا إِلَى اللَّهِ بِإِذْنِهِ وَسِرَاجًا مُنِيرًا
Diyanet Meali:Allah’ın izniyle, bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak (gönderdik). *
35:25جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالزُّبُرِ وَبِالْكِتَابِ الْمُنِيرِ
Diyanet Meali:Oysa peygamberleri onlara apaçık delilleri, sahifeleri ve aydınlatıcı kitabı getirmişlerdi.
3:184جَاءُوا بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَالْكِتَابِ الْمُنِيرِ
Diyanet Meali:(Eğer seni yalanladılarsa, senden önce) açık delilleri, hikmetli sayfaları ve aydınlatıcı kitabı getiren (peygamberler de yalanlanmıştı).