KÖK HARFLER: ن ش أ
ANLAM:
نَشَأَ : Yaşamak; yükselmek, yüksek veya yüce hale gelmek. Doğmak; büyümek ve bir delikanlı olmak.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
نَشَّأَ | fiil-II | 1 | Büyüttü, yetiştirdi | 43/18 | Meçhul muzari: يُنَشَّأُ |
أَنْشَأَ | fiil-IV | 20 | İcad etti, yarattı, hazır etti | 56/72 | |
نَشْأَةٌ | isim | 3 | Diriliş | 53/47 | |
نَاشِئَةٌ | isim | 1 | Kalkan | 73/6 | |
إِنْشَاءٌ | isim | 1 | İcad etmek, meydana getirmek, yaratmak | 56/35 | |
مُنْشِئٌ | isim | 1 | İcad eden, meydana getiren, yaratan | 56/72 | |
مُنْشَأَةٌ | isim | 1 | Yelkenli | 55/24 | |
Toplam | 28 |
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Neşet | نَشْأَة | 1: Meydana gelme, ileri gelme. 2: Çıkma, yetişme. | Neşet etmek |
Nâşi | نَاشِى | Neş’et eden, yeniden vücuda gelen, yetişen, yetişmiş. | ؟؟ |
Nâşie | نَاشِئَة | Delil. Zuhur. Gündüz veya gecenin evvelki saati. |
|
Menşe’ | مَنْشَأ | Başlangıç, bir şeyin çıktığı yer, köken, kaynak, sebep. |
|
İnşâ’ | إِنْشَاء | Yapma. Vücuda getirme. |
|
Münşî | مُنْشِئ | İnşa eden, yapan. Yapısı, üslubu güzel olan. |
|
Münşeât | مُنْشَآت | Kaleme alınmış şeyler. Nesir yazılar. |
|
İnşâî | إِنْشَائِى | İnşaya, yapıya dair. | Çoğulu: İnşâiyyât |
İnşâiyye | إِنْشَائِيَّة | İnşaat işleriyle uğraşanlar. |
|
İnşâât | إِنْشَاءَات | Yapmak, inşa etmek. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
نَشَّأَ : Fiil-II. Meçhul muzari: يُنَشَّأُ
43:18 | أَوَمَنْ يُنَشَّأُ فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُبِينٍ |
Diyanet Meali: | Süs içerisinde (narin bir biçimde) yetiştirilen ve tartışmada (delilini erkekler gibi) açıklayamayanı mı Allah’a isnad ediyorlar? * |
أَنْشَأَ : Fiil-IV.
6:6 | فَأَهْلَكْنَاهُمْ بِذُنُوبِهِمْ وَأَنْشَأْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ |
Diyanet Meali: | Sonra da günahları sebebiyle onları helâk ettik ve arkalarından başka bir nesil var ettik. |
6:98 | وَهُوَ الَّذِي أَنْشَأَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ فَمُسْتَقَرٌّ وَمُسْتَوْدَعٌ |
Diyanet Meali: | O, sizi bir tek candan yaratandır. Sizin bir karar kılma yeriniz, bir de emanet bırakılma yeriniz var. |
6:133 | كَمَا أَنْشَأَكُمْ مِنْ ذُرِّيَّةِ قَوْمٍ آخَرِينَ |
Diyanet Meali: | Sizi başka bir kavmin soyundan getirdiği gibi, (dilerse sizi giderir, yok eder.) |
6:141 | وَهُوَ الَّذِي أَنْشَأَ جَنَّاتٍ مَعْرُوشَاتٍ وَغَيْرَ مَعْرُوشَاتٍ |
Diyanet Meali: | O, çardaklı-çardaksız olarak bahçeleri yaratandır. |
11:61 | هُوَ أَنْشَأَكُمْ مِنَ الْأَرْضِ وَاسْتَعْمَرَكُمْ فِيهَا |
Diyanet Meali: | O, sizi yeryüzünden (topraktan) yarattı ve sizi oranın imarında görevli (ve buna donanımlı) kıldı. |
13:12 | هُوَ الَّذِي يُرِيكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنْشِئُ السَّحَابَ الثِّقَالَ |
Diyanet Meali: | O, korku ve ümit vermek için size şimşeği gösterendir, yağmur yüklü bulutları meydana getirendir. * |
21:11 | وَكَمْ قَصَمْنَا مِنْ قَرْيَةٍ كَانَتْ ظَالِمَةً وَأَنْشَأْنَا بَعْدَهَا قَوْمًا آخَرِينَ |
Diyanet Meali: | Biz zulmetmekte olan nice memleketleri kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka başka toplumlar meydana getirdik. * |
23:14 | ثُمَّ أَنْشَأْنَاهُ خَلْقًا آخَرَ فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ |
Diyanet Meali: | Nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak ortaya çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allah’ın şânı ne yücedir! |
23:19 | فَأَنْشَأْنَا لَكُمْ بِهِ جَنَّاتٍ مِنْ نَخِيلٍ وَأَعْنَابٍ |
Diyanet Meali: | Onunla sizin için hurma bahçeleri ve üzüm bağları meydana getirdik. |
23:31 | ثُمَّ أَنْشَأْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ |
Diyanet Meali: | Sonra onların (Nûh kavminin) ardından başka bir nesil yarattık. * |
23:42 | ثُمَّ أَنْشَأْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ قُرُونًا آخَرِينَ |
Diyanet Meali: | Sonra bunların arkalarından başka nesiller yarattık. * |
23:78 | وَهُوَ الَّذِي أَنْشَأَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ |
Diyanet Meali: | Hâlbuki O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. |
28:45 | وَلَٰكِنَّا أَنْشَأْنَا قُرُونًا فَتَطَاوَلَ عَلَيْهِمُ الْعُمُرُ |
Diyanet Meali: | Fakat biz (Mûsâ’dan sonra) birçok nesiller meydana getirdik. Üzerlerinden uzun çağlar geçti. |
29:20 | ثُمَّ اللَّهُ يُنْشِئُ النَّشْأَةَ الْآخِرَةَ |
Diyanet Meali: | “Sonra Allah (aynı şekilde) sonraki yaratmayı da yapacaktır. (Kıyametten sonra her şeyi tekrar yaratacaktır).” |
36:79 | قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي أَنْشَأَهَا أَوَّلَ مَرَّةٍ |
Diyanet Meali: | De ki: “Onları ilk defa var eden diriltecektir.” |
53:32 | هُوَ أَعْلَمُ بِكُمْ إِذْ أَنْشَأَكُمْ مِنَ الْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Sizi, topraktan yarattığında … en iyi bilendir. |
56:35 | إِنَّا أَنْشَأْنَاهُنَّ إِنْشَاءً |
Diyanet Meali: | Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık. * |
56:61 | عَلَىٰ أَنْ نُبَدِّلَ أَمْثَالَكُمْ وَنُنْشِئَكُمْ فِي مَا لَا تَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere…* |
56:72 | أَأَنْتُمْ أَنْشَأْتُمْ شَجَرَتَهَا أَمْ نَحْنُ الْمُنْشِئُونَ |
Diyanet Meali: | Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? * |
67:23 | قُلْ هُوَ الَّذِي أَنْشَأَكُمْ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ |
Diyanet Meali: | De ki: “O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir.” |
نَشْأَةٌ : İsim.
29:20 | ثُمَّ اللَّهُ يُنْشِئُ النَّشْأَةَ الْآخِرَةَ |
Diyanet Meali: | “Sonra Allah (aynı şekilde) sonraki yaratmayı da yapacaktır. (Kıyametten sonra her şeyi tekrar yaratacaktır).” |
53:47 | وَأَنَّ عَلَيْهِ النَّشْأَةَ الْأُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz tekrar diriltmek de O’na aittir. * |
56:62 | وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْأَةَ الْأُولَىٰ فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O hâlde düşünseniz ya! * |
نَاشِئَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennes.
73:6 | إِنَّ نَاشِئَةَ اللَّيْلِ هِيَ أَشَدُّ وَطْئًا وَأَقْوَمُ قِيلًا |
Diyanet Meali: | Şüphesiz gece ibadetinin etkisi daha fazla, (bu ibadetteki) sözler (Kur’an ve dua okuyuşlar) ise daha düzgün ve açıktır. * |
إِنْشَاءٌ : İsim. Masdar. İf’âl Bâbı (IV. Bâb).
56:35 | إِنَّا أَنْشَأْنَاهُنَّ إِنْشَاءً |
Diyanet Meali: | Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık. * |
مُنْشِؤُونَ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مُنْشِئٌ
56:72 | أَأَنْتُمْ أَنْشَأْتُمْ شَجَرَتَهَا أَمْ نَحْنُ الْمُنْشِئُونَ |
Diyanet Meali: | Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? * |
مُنْشَئَاتٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: مُنْشَأَةٌ
55:24 | وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنْشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالْأَعْلَامِ |
Diyanet Meali: | Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek gemiler de O’nundur. * |