KÖK HARFLER: ن ص ف
ANLAM:
نَصَفَ : Bir şeyin ortasına gelmek; o şeyin yarısını almak; o şeyi iki eşit parçaya ayırmak.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
نِصْفٌ | isim | 7 | Yarısı | 73/3 |
| Toplam | 7 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Nısf | نِصْف | Yarım, yarı. |
Nasfet (Nasafet) | نَصَفَة | İnsaf. Haklılık. Hakkaniyet. Bir şeyin yarısını almak. |
Nısfiyyet | نِصْفِيَّة | Yarımlık. Yarı yarıya bölme. |
Nâsıf | نَاصِف | Açıyı iki eşit parçaya bölen doğru. Açı ortayı. |
Ensaf | أَنَصَف | Daha insaflı, çok acıyan, en merhametli. |
Ensâf | أَنْصَاف | Yarımlar, yarılar. |
Tansîf | تَنْصِيف | İkiye bölmek. |
Münassaf | مُنَصَّف | İkiye bölünmüş. |
Münâsafa | مُنَاصَفَة | Yarıyarıya paylaşma. İki eşit parçaya ayırma. |
İnsâf | إِنْصَاف | Acıma. |
Munsif | مُنْصِف | İnsaf eden, insaflı. |
Tenâsuf | تَنَاصُف | Yarıya bölmek. |
Muntasıf | مُنْتَصِف | Yarılanmış, yarıya varmış. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
نِصْفٌ : İsim.
2:237 | وَإِنْ طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِنْ قَبْلِ أَنْ تَمَسُّوهُنَّ وَقَدْ فَرَضْتُمْ لَهُنَّ فَرِيضَةً فَنِصْفُ مَا فَرَضْتُمْ |
Diyanet Meali: | Eğer onlara mehir tespit eder de kendilerine el sürmeden boşarsanız, tespit ettiğiniz mehrin yarısı onlarındır. |
4:11 | وَإِنْ كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ |
Diyanet Meali: | Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. |
4:12 | وَلَكُمْ نِصْفُ مَا تَرَكَ أَزْوَاجُكُمْ إِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُنَّ وَلَدٌ |
Diyanet Meali: | Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. |
4:25 | فَإِذَا أُحْصِنَّ فَإِنْ أَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِ |
Diyanet Meali: | Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. |
4:176 | إِنِ امْرُؤٌ هَلَكَ لَيْسَ لَهُ وَلَدٌ وَلَهُ أُخْتٌ فَلَهَا نِصْفُ مَا تَرَكَ |
Diyanet Meali: | Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa, bıraktığı malın yarısı onundur. |
73:3 | نِصْفَهُ أَوِ انْقُصْ مِنْهُ قَلِيلًا |
Diyanet Meali: | (Kalk, birazı hariç olmak üzere geceyi) yarısını ibadetle geçir. Yahut bundan biraz eksilt. * |
73:20 | إِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَىٰ مِنْ ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. |