KÖK HARFLER: ن ج م
ANLAM:
نَجَمَ : Yükselmek; ortaya çıkmak.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
نَجْمٌ | isim | 13 | Yıldız, Süreyya yıldızı | 16/16 | Çoğulu: نُجُومٌ |
| Toplam | 13 |
|
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Necm (Necim) | نَجْم | Yıldız, ahter, kevkeb. Belirli olan vakit. | Çoğulu: Nücûm, Encüm |
Necmî | نَجْمِى | Yıldızla ilgili. |
|
Necmiyye | نَجْمِيَّة | Yıldızla ilgili. |
|
Nücûmiyye | نُجُومِيَّة | Yıldız ilmi. |
|
Encâm | أَنْجَام | Son, işin sonu. |
|
Tencîm | تَنْجِيم | Yıldız ilmi ile uğraşmak. Müneccim. |
|
Müneccim | مُنَجِّم | Yıldızların hareket ve hallerini tedkikle uğraşan, mevki ve harekatından mana ve hüküm çıkaran. |
|
İnticâm | إِنْتِجَام | Sona erme, nihayet bulma. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
نَجْمٌ : İsim. Çoğulu: نُجُومٌ
6:97 | وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ النُّجُومَ لِتَهْتَدُوا بِهَا فِي ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ |
Diyanet Meali: | O, sayelerinde, kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır. |
7:54 | وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ وَالنُّجُومَ مُسَخَّرَاتٍ بِأَمْرِهِ |
Diyanet Meali: | Güneşi, ayı ve bütün yıldızları da buyruğuna tabi olarak (yaratan Allah’tır). |
16:12 | وَالنُّجُومُ مُسَخَّرَاتٌ بِأَمْرِهِ |
Diyanet Meali: | Bütün yıldızlar da O’nun emri ile sizin hizmetinize verilmiştir. |
16:16 | وَعَلَامَاتٍ وَبِالنَّجْمِ هُمْ يَهْتَدُون |
Diyanet Meali: | Ve nice işaretler meydana getirdi. İnsanlar yıldızlarla da yollarını bulurlar. * |
22:18 | وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ |
Diyanet Meali: | Güneş, ay, yıldızlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu (Allah’a secde etmektedir). |
37:88 | فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِ |
Diyanet Meali: | İbrahim, yıldızlara baktı..* |
52:49 | وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَإِدْبَارَ النُّجُومِ |
Diyanet Meali: | Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışı sırasında O’nu tespih et. * |
53:1 | وَالنَّجْمِ إِذَا هَوَىٰ |
Diyanet Meali: | Battığı zaman yıldıza andolsun ki…* |
55:6 | وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ |
Diyanet Meali: | Otlar ve ağaçlar (Allah’a) boyun eğerler. * |
56:75 | فَلَا أُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ |
Diyanet Meali: | Yıldızların yerlerine yemin ederim.. * |
77:8 | فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ |
Diyanet Meali: | Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman, * |
81:2 | وَإِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْ |
Diyanet Meali: | Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman, * |
86:3 | النَّجْمُ الثَّاقِبُ |
Diyanet Meali: | O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır. * |