KÖK HARFLER: م و ل
ANLAM:
مَالَ : Mal mülk sahibi olmak. Malları çoğalmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
مَالٌ | isim | 86 | Mal | 27/36 | Çoğul: أَمْوَالٌ |
Toplam | 86 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- مَالٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Mâl | مَال | Varlık, servet, para, ticaret eşyası gibi. | Çoğulu: Emvâl |
Mâlî | مَالِى | Mal ile ilgili. Parasal. | |
Mâliyye | مَالِيَّة | Mal ve paraya mensub. Mal ve para cinsinden. Mala aid. Devletin gelir ve masraflarının idaresi. | |
Mâliyyet | مَالِيَّة | Kıymet. Malolma değeri. | |
Mâliyyûn | مَالِيُّون | Maliyeciler. | |
Maval | مَوَّال | Yalan, uydurma söz. (Şarkı söyleyerek dolaşan dilenci, dilenci şarkısı.) |
Maval kelimesi, “şarkı söyleyerek dolaşan dilenci, dilenci şarkısı” anlamına gelen mavvâl (موّال) sözcüğünden gelmektedir. (Nişanyan Sözlük)
Maval okumak: Yalan söylemek, yalan söyleyerek oyalamak, masal okumak.
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
مَالٌ : İsim. Çoğulu: أَمْوَالٌ
2:155 | وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْأَمْوَالِ |
Diyanet Meali: | Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallardan … eksilterek deneriz. |
2:177 | وَآتَى الْمَالَ عَلَىٰ حُبِّهِ ذَوِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينَ |
Diyanet Meali: | Mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara … verenler… |
2:188 | وَلَا تَأْكُلُوا أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ |
Diyanet Meali: | Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. |
2:188 | لِتَأْكُلُوا فَرِيقًا مِنْ أَمْوَالِ النَّاسِ بِالْإِثْمِ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için (onları hâkimlere rüşvet olarak vermeyin). |
2:247 | وَنَحْنُ أَحَقُّ بِالْمُلْكِ مِنْهُ وَلَمْ يُؤْتَ سَعَةً مِنَ الْمَالِ |
Diyanet Meali: | “Biz hükümdarlığa ondan daha lâyığız. Ona zenginlik de verilmemiştir.” |
2:261 | مَثَلُ الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ أَنْبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ |
Diyanet Meali: | Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren bir tohum gibidir. |
2:262 | الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَا أَنْفَقُوا مَنًّا وَلَا أَذًى لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ |
Diyanet Meali: | Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının peşinden (bunları) başa kakmayan ve gönül incitmeyenlerin, Rab’leri katında mükâfatları vardır. |
2:264 | لَا تُبْطِلُوا صَدَقَاتِكُمْ بِالْمَنِّ وَالْأَذَىٰ كَالَّذِي يُنْفِقُ مَالَهُ رِئَاءَ النَّاسِ |
Diyanet Meali: | İnsanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. |
2:265 | وَمَثَلُ الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمُ ابْتِغَاءَ مَرْضَاتِ اللَّهِ وَتَثْبِيتًا مِنْ أَنْفُسِهِمْ كَمَثَلِ جَنَّةٍ بِرَبْوَةٍ |
Diyanet Meali: | Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir… |
2:274 | الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ سِرًّا وَعَلَانِيَةً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ |
Diyanet Meali: | Mallarını gece gündüz; gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar var ya, onların Rableri katında mükâfatları vardır. |
2:279 | وَإِنْ تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُءُوسُ أَمْوَالِكُمْ لَا تَظْلِمُونَ وَلَا تُظْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | Eğer tövbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur. |
3:10 | إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَنْ تُغْنِيَ عَنْهُمْ أَمْوَالُهُمْ وَلَا أَوْلَادُهُمْ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا |
Diyanet Meali: | Şüphesiz, inkâr edenlere, ne malları, ne de evlatları Allah’a karşı hiçbir fayda sağlar. |
3:116 | إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَنْ تُغْنِيَ عَنْهُمْ أَمْوَالُهُمْ وَلَا أَوْلَادُهُمْ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا |
Diyanet Meali: | İnkâr edenlerin ne malları ne evlatları, onlara Allah’a karşı bir yarar sağlar. |
3:186 | لَتُبْلَوُنَّ فِي أَمْوَالِكُمْ وَأَنْفُسِكُمْ |
Diyanet Meali: | Andolsun, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz. |
4:2 | وَآتُوا الْيَتَامَىٰ أَمْوَالَهُمْ وَلَا تَتَبَدَّلُوا الْخَبِيثَ بِالطَّيِّبِ |
Diyanet Meali: | Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. |
4:2 | وَلَا تَأْكُلُوا أَمْوَالَهُمْ إِلَىٰ أَمْوَالِكُمْ إِنَّهُ كَانَ حُوبًا كَبِيرًا |
Diyanet Meali: | Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır. |
4:2 | وَلَا تَأْكُلُوا أَمْوَالَهُمْ إِلَىٰ أَمْوَالِكُمْ إِنَّهُ كَانَ حُوبًا كَبِيرًا |
Diyanet Meali: | Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır. |
4:5 | وَلَا تُؤْتُوا السُّفَهَاءَ أَمْوَالَكُمُ الَّتِي جَعَلَ اللَّهُ لَكُمْ قِيَامًا |
Diyanet Meali: | Allah’ın, sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. |
4:6 | فَإِنْ آنَسْتُمْ مِنْهُمْ رُشْدًا فَادْفَعُوا إِلَيْهِمْ أَمْوَالَهُمْ |
Diyanet Meali: | (Evlenme çağına, buluğa erdiklerinde), eğer reşid olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. |
4:6 | فَإِذَا دَفَعْتُمْ إِلَيْهِمْ أَمْوَالَهُمْ فَأَشْهِدُوا عَلَيْهِمْ |
Diyanet Meali: | Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. |
4:10 | إِنَّ الَّذِينَ يَأْكُلُونَ أَمْوَالَ الْيَتَامَىٰ ظُلْمًا إِنَّمَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ نَارًا |
Diyanet Meali: | Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar. |
4:24 | أَنْ تَبْتَغُوا بِأَمْوَالِكُمْ مُحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَافِحِينَ |
Diyanet Meali: | (Bunların dışında kalanlar ise), iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz (size helâl kılındı). |
4:29 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَأْكُلُوا أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. |
4:34 | بِمَا فَضَّلَ اللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ وَبِمَا أَنْفَقُوا مِنْ أَمْوَالِهِمْ |
Diyanet Meali: | (Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar). Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. |
4:38 | وَالَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ رِئَاءَ النَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ |
Diyanet Meali: | Bunlar, mallarını insanlara gösteriş için harcayan, Allah’a( ve ahiret gününe) de inanmayan kimselerdir. |
4:95 | لَا يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أُولِي الضَّرَرِ وَالْمُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ |
Diyanet Meali: | Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. |
4:95 | فَضَّلَ اللَّهُ الْمُجَاهِدِينَ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ عَلَى الْقَاعِدِينَ دَرَجَةً |
Diyanet Meali: | Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır. |
4:161 | وَأَخْذِهِمُ الرِّبَا وَقَدْ نُهُوا عَنْهُ وَأَكْلِهِمْ أَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِ |
Diyanet Meali: | Kendilerine yasaklanmış olduğu hâlde faiz almaları, insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle … |
6:152 | وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَتِيمِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّىٰ يَبْلُغَ أَشُدَّهُ |
Diyanet Meali: | Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. |
8:28 | وَاعْلَمُوا أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ |
Diyanet Meali: | Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer deneme aracıdır. Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır. * |
8:36 | إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Şüphe yok ki, inkâr edenler mallarını (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcarlar ve harcayacaklardır. |
8:72 | إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ |
Diyanet Meali: | İman edip hicret eden ve (Allah yolunda) mallarıyla, canlarıyla cihad edenler … |
9:20 | الَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِهِمْ |
Diyanet Meali: | İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, (canlarıyla) cihad eden kimseler… |
9:24 | وَأَمْوَالٌ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا |
Diyanet Meali: | Kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret… |
9:34 | إِنَّ كَثِيرًا مِنَ الْأَحْبَارِ وَالرُّهْبَانِ لَيَأْكُلُونَ أَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِ |
Diyanet Meali: | Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız yollarla yiyorlar. |
9:41 | انْفِرُوا خِفَافًا وَثِقَالًا وَجَاهِدُوا بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنْفُسِكُمْ |
Diyanet Meali: | Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde Allah yolunda sefere çıkın. Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. |
9:44 | لَا يَسْتَأْذِنُكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ أَنْ يُجَاهِدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ |
Diyanet Meali: | Allah’a ve âhiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten geri kalmak için senden izin istemezler. |
9:55 | فَلَا تُعْجِبْكَ أَمْوَالُهُمْ وَلَا أَوْلَادُهُمْ |
Diyanet Meali: | Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. |
9:69 | كَانُوا أَشَدَّ مِنْكُمْ قُوَّةً وَأَكْثَرَ أَمْوَالًا وَأَوْلَادًا |
Diyanet Meali: | (Ey münafıklar, siz de tıpkı sizden öncekiler gibisiniz): Onlar sizden daha güçlü, malları ve çocukları daha fazlaydı. |
9:81 | وَكَرِهُوا أَنْ يُجَاهِدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad etmek hoşlarına gitmedi. |
9:85 | وَلَا تُعْجِبْكَ أَمْوَالُهُمْ وَأَوْلَادُهُمْ |
Diyanet Meali: | Onların malları ve evlatları seni imrendirmesin. |
9:88 | لَٰكِنِ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ جَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ |
Diyanet Meali: | Fakat peygamber ve beraberindeki mü’minler, mallarıyla, canlarıyla cihat ettiler. |
9:103 | خُذْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكِّيهِمْ بِهَا |
Diyanet Meali: | Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al. |
9:111 | إِنَّ اللَّهَ اشْتَرَىٰ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ أَنْفُسَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ بِأَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. |
10:88 | إِنَّكَ آتَيْتَ فِرْعَوْنَ وَمَلَأَهُ زِينَةً وَأَمْوَالًا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا |
Diyanet Meali: | (Mûsâ, şöyle dedi: “Ey Rabbimiz!) Gerçekten sen Firavun’a ve onun ileri gelenlerine, dünya hayatında nice zinet ve mallar verdin.” |
10:88 | رَبَّنَا اطْمِسْ عَلَىٰ أَمْوَالِهِمْ وَاشْدُدْ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ |
Diyanet Meali: | “Ey Rabbimiz, sen onların mallarını silip süpür ve kalplerine darlık ver.” |
11:29 | وَيَا قَوْمِ لَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مَالًا إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى اللَّهِ |
Diyanet Meali: | “Ey kavmim! Buna karşı ben sizden herhangi bir mal da istemiyorum. Benim mükâfatım ancak Allah’a âittir.” |
11:87 | أَصَلَاتُكَ تَأْمُرُكَ أَنْ نَتْرُكَ مَا يَعْبُدُ آبَاؤُنَا أَوْ أَنْ نَفْعَلَ فِي أَمْوَالِنَا مَا نَشَاءُ |
Diyanet Meali: | (Dediler ki: “Ey Şu’ayb!) Babalarımızın taptığını, yahut mallarımız hakkında dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor.” |
17:6 | وَأَمْدَدْنَاكُمْ بِأَمْوَالٍ وَبَنِينَ وَجَعَلْنَاكُمْ أَكْثَرَ نَفِيرًا |
Diyanet Meali: | Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik; sayınızı daha da çoğalttık. |
17:34 | وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَتِيمِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّىٰ يَبْلُغَ أَشُدَّهُ |
Diyanet Meali: | Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. |
17:64 | وَشَارِكْهُمْ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ وَعِدْهُمْ |
Diyanet Meali: | “Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaadlerde bulun.” |
18:34 | فَقَالَ لِصَاحِبِهِ وَهُوَ يُحَاوِرُهُ أَنَا أَكْثَرُ مِنْكَ مَالًا وَأَعَزُّ نَفَرًا |
Diyanet Meali: | Arkadaşıyla konuşurken ona dedi ki: “Benim malım seninkinden daha çok. Adamlardan yana da senden daha üstünüm.” |
18:39 | إِنْ تَرَنِ أَنَا أَقَلَّ مِنْكَ مَالًا وَوَلَدًا |
Diyanet Meali: | “Eğer benim malımı ve çocuklarımı kendininkilerden daha az görüyorsan…” |
18:46 | الْمَالُ وَالْبَنُونَ زِينَةُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا |
Diyanet Meali: | Mallar ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür. |
19:77 | أَفَرَأَيْتَ الَّذِي كَفَرَ بِآيَاتِنَا وَقَالَ لَأُوتَيَنَّ مَالًا وَوَلَدًا |
Diyanet Meali: | Âyetlerimizi inkâr edip “Bana elbette mal ve evlat verilecek!” diyen kimseyi gördün mü? * |
23:55 | أَنَّمَا نُمِدُّهُمْ بِهِ مِنْ مَالٍ وَبَنِينَ |
Diyanet Meali: | Kendilerine bol bol verdiğimiz mal ve evlatla onların iyiliğine koştuğumuzu (mu sanıyorlar)? |
24:33 | وَآتُوهُمْ مِنْ مَالِ اللَّهِ الَّذِي آتَاكُمْ |
Diyanet Meali: | Allah’ın size verdiği maldan onlara verin. |
26:88 | يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ |
Diyanet Meali: | “O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!” * |
27:36 | فَلَمَّا جَاءَ سُلَيْمَانَ قَالَ أَتُمِدُّونَنِ بِمَالٍ |
Diyanet Meali: | (Elçilerin sözcüsü) Süleyman’ın huzuruna gelince, Süleyman ona şöyle dedi: “Siz beni mal ile desteklemek (ve böylece etkilemek) mi istiyorsunuz?” |
30:39 | وَمَا آتَيْتُمْ مِنْ رِبًا لِيَرْبُوَ فِي أَمْوَالِ النَّاسِ فَلَا يَرْبُو عِنْدَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | İnsanların malları içinde artsın diye faizle her ne verirseniz, Allah katında artmaz. |
33:27 | وَأَوْرَثَكُمْ أَرْضَهُمْ وَدِيَارَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ وَأَرْضًا لَمْ تَطَئُوهَا |
Diyanet Meali: | Allah, sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız topraklara varis kıldı. |
34:35 | وَقَالُوا نَحْنُ أَكْثَرُ أَمْوَالًا وَأَوْلَادًا وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ |
Diyanet Meali: | Yine, “Bizim mallarımız ve çocuklarımız daha çoktur. Bize azap edilmeyecektir” demişlerdi. * |
34:37 | وَمَا أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ بِالَّتِي تُقَرِّبُكُمْ عِنْدَنَا زُلْفَىٰ |
Diyanet Meali: | Ne mallarınız ne de çocuklarınız, sizi bizim katımıza daha çok yaklaştıran şeylerdir! |
47:36 | وَإِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ أُجُورَكُمْ وَلَا يَسْأَلْكُمْ أَمْوَالَكُمْ |
Diyanet Meali: | Eğer inanır ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, O size mükâfatınızı verir ve sizden mallarınızı (tamamen sarf etmenizi) istemez. |
48:11 | شَغَلَتْنَا أَمْوَالُنَا وَأَهْلُونَا فَاسْتَغْفِرْ لَنَا |
Diyanet Meali: | “Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu; Allah’tan bizim için af dile!” |
49:15 | ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. |
51:19 | وَفِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ |
Diyanet Meali: | Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır. * |
57:20 | اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ |
Diyanet Meali: | Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. |
58:17 | لَنْ تُغْنِيَ عَنْهُمْ أَمْوَالُهُمْ وَلَا أَوْلَادُهُمْ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا |
Diyanet Meali: | Onların malları da, evlatları da Allah’a karşı kendilerine bir yarar sağlamayacaktır. |
59:8 | الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَأَمْوَالِهِمْ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Bu mallar özellikle, Allah’tan bir lütuf (ve hoşnudluk) ararken (ve Allah’ın dinine ve peygamberine yardım ederken) yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılan (fakir muhacirlerindir). |
61:11 | وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنْفُسِكُمْ |
Diyanet Meali: | Mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. |
63:9 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah’ı zikretmekten alıkoymasın. |
64:15 | إِنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاللَّهُ عِنْدَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ |
Diyanet Meali: | Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır; Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır. * |
68:14 | أَنْ كَانَ ذَا مَالٍ وَبَنِينَ |
Diyanet Meali: | Mal ve oğulları vardır diye, (sakın boyun eğme). * |
69:28 | مَا أَغْنَىٰ عَنِّي مَالِيَهْ |
Diyanet Meali: | “Malım bana hiçbir yarar sağlamadı.” * |
70:24 | وَالَّذِينَ فِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَعْلُومٌ |
Diyanet Meali: | Onlar, mallarında; (isteyenler ve isteyemeyip mahrum kalanlar için) belli bir hak bulunan kimselerdir. * |
71:12 | وَيُمْدِدْكُمْ بِأَمْوَالٍ وَبَنِينَ وَيَجْعَلْ لَكُمْ جَنَّاتٍ |
Diyanet Meali: | Sizi mallarla, oğullarla desteklesin ve sizin için bahçeler var etsin… |
71:21 | رَبِّ إِنَّهُمْ عَصَوْنِي وَاتَّبَعُوا مَنْ لَمْ يَزِدْهُ مَالُهُ وَوَلَدُهُ إِلَّا خَسَارًا |
Diyanet Meali: | “Rabbim! Gerçekten onlar bana karşı geldiler, malı ve çocuğu ancak kendi hüsranını artıran kimselere uydular.” |
74:12 | وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَمْدُودًا |
Diyanet Meali: | Ona bol mal verdim. * |
89:20 | وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبًّا جَمًّا |
Diyanet Meali: | Malı da pek çok seviyorsunuz. * |
90:6 | يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُبَدًا |
Diyanet Meali: | “Yığınla mal harcadım” diyor. * |
92:11 | وَمَا يُغْنِي عَنْهُ مَالُهُ إِذَا تَرَدَّىٰ |
Diyanet Meali: | Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez. * |
92:18 | الَّذِي يُؤْتِي مَالَهُ يَتَزَكَّىٰ |
Diyanet Meali: | Temizlenmek için malını hayra veren…* |
104:2 | الَّذِي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُ |
Diyanet Meali: | Mal toplayan ve onu durmadan sayan…* |
104:3 | يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُ أَخْلَدَهُ |
Diyanet Meali: | O, malının, kendisini ebedîleştirdiğini sanır. * |
111:2 | مَا أَغْنَىٰ عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَ |
Diyanet Meali: | Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı. * |