KÖK HARFLER: ل ع ب
ANLAM:
لَعِبَ : Oynamak, eğlenmek, alay etmek, şaka yapmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
لَعِبَ | fiil-I | 9 | Oynadı; alaya aldı, dalga geçti | 12/12 |
لَعِبٌ | isim | 8 | Oyun, alaya alma | 6/32 |
لَاعِبٌ | isim | 3 | Oyuncu, oynayan | 21/16 |
| Toplam | 20 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Benzer Manada Kelimeler
- لَعِبَ
- لَعِبٌ
- لُعَابٌ
- رُضَابٌ
- رِيقٌ
- رِيَالَةٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Lu’b | لُعْب | Oyun. Eğlence. | Çoğulu: Lu’biyyât |
Lu’bet | لُعْبَة | Oyuncak. |
|
Mel’abe | مَلْعَبَة | Oyun. Eğlence vasıtası. Oyuncak. | Çoğulu: Melâib |
Tel’îb | تَلْعِيب | Oynatma. |
|
Mülâabe | مُلَاعَبَة | Oynayıp eğlenme. Oynaşma. |
|
Mülâib | مُلَاعِب | Oynaşan, oynayan. |
|
Telâub | تَلَاعُب | Oynama. Oynaşma. |
|
Mütelâib | مُتَلَاعِب | Oyun ile meşgul olan, oynayan. |
|
İltiâb | اِلْتِعَاب | Oynama. Oyun oynama. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
لَعِبَ : Fiil-I.
6:91 | قُلِ اللَّهُ ثُمَّ ذَرْهُمْ فِي خَوْضِهِمْ يَلْعَبُونَ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) “Allah” (indirdi) de, sonra bırak onları, içine daldıkları batakta oynayadursunlar. |
7:98 | أَوَأَمِنَ أَهْلُ الْقُرَىٰ أَنْ يَأْتِيَهُمْ بَأْسُنَا ضُحًى وَهُمْ يَلْعَبُونَ |
Diyanet Meali: | Ya da o memleketlerin halkları kuşluk vakti gülüp oynarken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular? * |
9:65 | وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ لَيَقُولُنَّ إِنَّمَا كُنَّا نَخُوضُ وَنَلْعَبُ |
Diyanet Meali: | Şâyet kendilerine (niçin alay ettiklerini) sorsan, “Biz sadece lâfa dalmıştık ve aramızda eğleniyorduk”, derler. |
12:12 | أَرْسِلْهُ مَعَنَا غَدًا يَرْتَعْ وَيَلْعَبْ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ |
Diyanet Meali: | “Yarın onu bizimle beraber gönder de gezip oynasın. Şüphesiz biz onu koruruz.” * |
21:2 | مَا يَأْتِيهِمْ مِنْ ذِكْرٍ مِنْ رَبِّهِمْ مُحْدَثٍ إِلَّا اسْتَمَعُوهُ وَهُمْ يَلْعَبُونَ |
Diyanet Meali: | Rab’lerinden kendilerine yeni bir öğüt (bir uyarı) gelmez ki, onlar mutlaka onu alaya alarak dinlemesinler. * |
43:83 | فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ |
Diyanet Meali: | Bırak onları, tehdit edildikleri güne kavuşana kadar, (batıl inançlarına) dalsınlar ve (dünya hayatlarında) oynayadursunlar. * |
44:9 | بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ يَلْعَبُونَ |
Diyanet Meali: | Fakat onlar, şüphe içinde eğlenip duruyorlar. * |
52:12 | الَّذِينَ هُمْ فِي خَوْضٍ يَلْعَبُونَ |
Diyanet Meali: | İçine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalananlar…* |
70:42 | فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ |
Diyanet Meali: | Sen onları bırak, uyarıldıkları günlerine kavuşuncaya kadar batıl inançlarına dalsınlar ve oynasınlar. * |
لَعِبٌ : İsim.
5:57 | لَا تَتَّخِذُوا الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَكُمْ هُزُوًا وَلَعِبًا مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَالْكُفَّارَ أَوْلِيَاءَ |
Diyanet Meali: | (Ey iman edenler!) Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kâfirleri dost edinmeyin. |
5:58 | وَإِذَا نَادَيْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ اتَّخَذُوهَا هُزُوًا وَلَعِبًا |
Diyanet Meali: | Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. |
6:32 | وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَعِبٌ وَلَهْوٌ |
Diyanet Meali: | Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. |
6:70 | وَذَرِ الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَهُمْ لَعِبًا وَلَهْوًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا |
Diyanet Meali: | Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. |
7:51 | الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَهُمْ لَهْوًا وَلَعِبًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا |
Diyanet Meali: | Onlar dinlerini oyun ve eğlence edinmişler ve dünya hayatı da kendilerini aldatmıştı. |
29:64 | وَمَا هَٰذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ |
Diyanet Meali: | Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. |
47:36 | إِنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. |
57:20 | اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ |
Diyanet Meali: | Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, …dan ibarettir. |
لَاعِبِينَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: لَاعِبٌ
21:16 | وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاءَ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ |
Diyanet Meali: | Biz yeri, göğü ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık. * |
21:55 | قَالُوا أَجِئْتَنَا بِالْحَقِّ أَمْ أَنْتَ مِنَ اللَّاعِبِينَ |
Diyanet Meali: | “Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen bizimle eğleniyor musun?” dediler. * |
44:38 | وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ |
Diyanet Meali: | Biz, gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, eğlenmek için yaratmadık. * |