KÖK HARFLER: ق ن ط
ANLAM:
قَنَطَ / قَنِطَ : Bir şeyden umudunu kesmek, kıyasıya umudunu kesmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
قَنَطَ | fiil-I | 4 | Ümitsiz oldu, ümidi kesti. | 42/28 |
قَنُوطٌ | isim | 1 | Çok ümitsiz. | 41/49 |
قَانِطٌ | isim | 1 | Çok ümitsiz. | 15/55 |
| Toplam | 6 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Kânıt | قَانِط | Ümidi tamamen sönmüş. Ye’se düşmüş, ümitsiz, kederli, hüzünlü. |
Kunût | قُنُوط | Ümitsizlik. Ye’se kapılma. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
قَنَطَ : Fiil-I.
15:56 | قَالَ وَمَنْ يَقْنَطُ مِنْ رَحْمَةِ رَبِّهِ إِلَّا الضَّالُّونَ |
Diyanet Meali: | Dedi ki: “Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?” * |
30:36 | وَإِنْ تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ إِذَا هُمْ يَقْنَطُونَ |
Diyanet Meali: | Eğer kendi işledikleri şeyler sebebiyle başlarına bir kötülük gelirse, bir de bakarsın ki ümitsizliğe düşerler. |
39:53 | لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا |
Diyanet Meali: | “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder.” |
42:28 | وَهُوَ الَّذِي يُنَزِّلُ الْغَيْثَ مِنْ بَعْدِ مَا قَنَطُوا وَيَنْشُرُ رَحْمَتَهُ |
Diyanet Meali: | O, insanlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. |
قَنُوطٌ: İsim.
41:49 | وَإِنْ مَسَّهُ الشَّرُّ فَيَئُوسٌ قَنُوطٌ |
Diyanet Meali: | Fakat başına bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, yıkılır. |
قَانِطِينَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: قَانِطٌ
15:55 | قَالُوا بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْقَانِطِينَ |
Diyanet Meali: | “Biz sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizlerden olma” dediler. * |