KÖK HARFLER: خ س ر
ANLAM:
خَسِرَ : Günah işlemek; doğru yoldan sapmak; kayıp olmak; helak olmak; ölmek; kayıp yaşamak; kandırılmak, aldatılmak, aklı çelinmek; ziyana uğramış biri olduğunu deneyimlemek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
خَسِرَ | fiil-I | 16 | Zarar verdi, zayi ettirdi, helak etti | 42/45 |
|
أَخْسَرَ | fiil-IV | 2 | Eksiltti, düşük gösterdi | 55/9 |
|
خَاسِرٌ | isim | 33 | Zarar veren, ziyana uğratan, zayi eden | 39/63 | Müennes: خَاسِرَةٌ |
أَخْسَرُ | isim | 4 | Çok zarar eden | 21/70 |
|
خُسْرٌ | isim | 2 | Zarar etmek, ziyana uğramak | 103/2 |
|
خَسَارٌ | isim | 3 | Zarar etmek, ziyana uğramak | 17/82 |
|
خُسْرَانٌ | isim | 3 | Zarar etmek, ziyana uğramak | 39/15 |
|
مُخْسِرٌ | isim | 1 | Eksilten, düşük gösteren | 26/181 |
|
تَخْسِيرٌ | isim | 1 | Zarara sokmak | 11/63 |
|
| Toplam | 65 |
|
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Hüsr | خُسْر | Ziyan, kayıp, zarar. |
Hâsir | خَاسِر | Hasarete uğrayan. Zarara, ziyana uğrayan. |
Hasîr | خَسِير | Hüsranda olan. Sapıtan. |
Hasâr | خَسَار | 1: Herhangi bir olayın yol açtığı kırılma, dökülme, yıkılma gibi zarar. 2: Bir malda kırılma, dökülme, bozulma gibi istek dışı nedenlerle ortaya çıkan zarar. Ziyan. |
Hasâret | خَسَارَة | Hasar. Alış-verişte zarar, ziyan. Yoldan sapmak. Sapıtmak. Dalalete düşmek. Ziyan, zarar. |
Hüsrân | خُسْرَان | 1: Beklenilen şeyin elde edilememesi yüzünden duyulan acı. 2: Zarar, ziyan. |
Tahsîr | تَخْسِير | Zarara sokma, ziyana uğratma. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
خَسِرَ : Fiil-I.
4:119 | وَمَنْ يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِنْ دُونِ اللَّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُبِينًا |
Diyanet Meali: | Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür. |
6:12 | الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ |
Diyanet Meali: | Kendilerini ziyana uğratanlar var ya, işte onlar inanmazlar. |
6:20 | يَعْرِفُونَهُ كَمَا يَعْرِفُونَ أَبْنَاءَهُمُ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ |
Diyanet Meali: | (Kendilerine kitap verdiklerimiz), onu (Peygamberi) kendi öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyana sokanlar var ya, işte onlar inanmazlar. |
6:31 | قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِلِقَاءِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Allah’ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramıştır. |
6:140 | قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ قَتَلُوا أَوْلَادَهُمْ سَفَهًا بِغَيْرِ عِلْمٍ |
Diyanet Meali: | Beyinsizlikleri yüzünden bilgisizce çocuklarını öldürenler mutlaka ziyan etmişlerdir. |
7:9 | وَمَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ |
Diyanet Meali: | Ama kimlerin sevabı da hafif gelirse, işte onlar kendilerini ziyana sokanlardır. |
7:53 | قَدْ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ |
Diyanet Meali: | Gerçekten onlar kendilerine yazık etmişlerdir. (İlâh diye) uydurdukları (putlar) da onları yüzüstü bırakarak uzaklaşıp kaybolmuşlardır. |
10:45 | قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِلِقَاءِ اللَّهِ وَمَا كَانُوا مُهْتَدِينَ |
Diyanet Meali: | Allah’a kavuşmayı yalan sayanlar, ziyana uğramış ve doğru yolu bulamamışlardır. |
11:21 | أُولَٰئِكَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ |
Diyanet Meali: | İşte bunlar, kendilerini ziyana uğratan kimselerdir. Uydurmakta oldukları şeyler de kendilerini yüz üstü bırakıp kaybolup gitmiştir. * |
22:11 | وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انْقَلَبَ عَلَىٰ وَجْهِهِ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ |
Diyanet Meali: | Şâyet başına bir kötülük gelirse, gerisingeri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, ahireti de. |
23:103 | وَمَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ فِي جَهَنَّمَ خَالِدُونَ |
Diyanet Meali: | Kimlerin de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedî kalacaklardır. * |
39:15 | قُلْ إِنَّ الْخَاسِرِينَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ وَأَهْلِيهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ |
Diyanet Meali: | De ki: “Şüphesiz hüsrana uğrayanlar, kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır.” |
40:78 | فَإِذَا جَاءَ أَمْرُ اللَّهِ قُضِيَ بِالْحَقِّ وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْمُبْطِلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın emri gelince de hak yerine getirilir. İşte o zaman bunu batıl sayanlar hüsrana uğrarlar. |
40:85 | سُنَّتَ اللَّهِ الَّتِي قَدْ خَلَتْ فِي عِبَادِهِ وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْكَافِرُونَ |
Diyanet Meali: | Bu, Allah’ın kulları hakkında eskiden beri yürürlükte olan kanunudur. İşte orada inkârcılar hüsrana uğradılar. |
42:45 | وَقَالَ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ الْخَاسِرِينَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ وَأَهْلِيهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ |
Diyanet Meali: | İnananlar da, “İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır” diyecekler. |
45:27 | وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَخْسَرُ الْمُبْطِلُونَ |
Diyanet Meali: | Kıyamet kopacağı gün, işte o gün batıla sapanlar hüsrana uğrayacaklardır. |
أَخْسَرَ : Fiil-IV.
55:9 | وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ |
Diyanet Meali: | Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın. * |
83:3 | وَإِذَا كَالُوهُمْ أَوْ وَزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ |
Diyanet Meali: | Fakat kendileri onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar. * |
خَاسِرُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: خَاسِرٌ
2:27 | وَيَقْطَعُونَ مَا أَمَرَ اللَّهُ بِهِ أَنْ يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ أُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ |
Diyanet Meali: | (Onlar), Allah’ın korunmasını emrettiği bağları (iman, akrabalık, beşerî ve ahlâkî bütün ilişkileri) koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. |
2:64 | فَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ لَكُنْتُمْ مِنَ الْخَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın bol nimeti ve merhameti olmasaydı, herhâlde ziyana uğrayanlardan olurdunuz. |
2:121 | أُولَٰئِكَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَمَنْ يَكْفُرْ بِهِ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ |
Diyanet Meali: | İşte bunlar ona inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. |
3:85 | وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْإِسْلَامِ دِينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الْآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır. * |
3:149 | إِنْ تُطِيعُوا الَّذِينَ كَفَرُوا يَرُدُّوكُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | Siz eğer kâfir olanlara uyarsanız sizi gerisin geriye (küfre) çevirirler de büsbütün hüsrana uğrarsınız. |
5:5 | وَمَنْ يَكْفُرْ بِالْإِيمَانِ فَقَدْ حَبِطَ عَمَلُهُ وَهُوَ فِي الْآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | Her kim de inanılması gerekenleri inkâr ederse, bütün işlediği boşa gider. Ahirette de o, ziyana uğrayanlardandır. |
5:21 | وَلَا تَرْتَدُّوا عَلَىٰ أَدْبَارِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | “Sakın ardınıza dönmeyin. Yoksa ziyana uğrayanlar olursunuz.” |
5:30 | فَطَوَّعَتْ لَهُ نَفْسُهُ قَتْلَ أَخِيهِ فَقَتَلَهُ فَأَصْبَحَ مِنَ الْخَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | Derken nefsi onu kardeşini öldürmeye itti de (nefsine uyarak) onu öldürdü ve böylece ziyan edenlerden oldu. * |
5:53 | حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فَأَصْبَحُوا خَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | Bunların çabaları boşa çıkmıştır. Böylece ziyan edenler olmuşlardır. |
7:23 | وَإِنْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | “Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” |
7:90 | لَئِنِ اتَّبَعْتُمْ شُعَيْبًا إِنَّكُمْ إِذًا لَخَاسِرُونَ |
Diyanet Meali: | “(Ey ahali!) Andolsun ki eğer Şu’ayb’a uyarsanız, o takdirde mutlaka siz zarar edenler olursunuz.” |
7:92 | الَّذِينَ كَذَّبُوا شُعَيْبًا كَانُوا هُمُ الْخَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | Şu’ayb’ı yalanlayanlar var ya, asıl ziyana uğrayanlar onlar oldu. |
7:99 | أَفَأَمِنُوا مَكْرَ اللَّهِ فَلَا يَأْمَنُ مَكْرَ اللَّهِ إِلَّا الْقَوْمُ الْخَاسِرُونَ |
Diyanet Meali: | Yoksa Allah’ın tuzağından emin mi oldular? Ziyana uğrayan kavimden başkası Allah’ın tuzağından emin olamaz. * |
7:149 | لَئِنْ لَمْ يَرْحَمْنَا رَبُّنَا وَيَغْفِرْ لَنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | “Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa, mutlaka ziyana uğrayanlardan oluruz.” |
7:178 | مَنْ يَهْدِ اللَّهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِي وَمَنْ يُضْلِلْ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, kimi doğru yola iletirse, odur doğru yolu bulan. Kimleri de saptırırsa, işte onlar, ziyana uğrayanların ta kendileridir. * |
8:37 | فَيَرْكُمَهُ جَمِيعًا فَيَجْعَلَهُ فِي جَهَنَّمَ أُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ |
Diyanet Meali: | (Allah, pis olanı temizden ayırmak), pis olanların hepsini birbiri üstüne koyup yığarak cehenneme koymak için (böyle yapar). İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. |
9:69 | حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ |
Diyanet Meali: | İşte onların dünyada da ahirette de amelleri boşa gitmiştir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. |
10:95 | وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ فَتَكُونَ مِنَ الْخَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | Sakın Allah’ın âyetlerini yalanlayanlardan da olma! Yoksa zarara uğrayanlardan olursun. * |
11:47 | وَإِلَّا تَغْفِرْ لِي وَتَرْحَمْنِي أَكُنْ مِنَ الْخَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | “Eğer beni bağışlamaz ve bana acımazsan, şüphesiz ziyana uğrayanlardan olurum.” |
12:14 | قَالُوا لَئِنْ أَكَلَهُ الذِّئْبُ وَنَحْنُ عُصْبَةٌ إِنَّا إِذًا لَخَاسِرُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar da, “Andolsun biz kuvvetli bir topluluk iken onu kurt yerse (o takdirde) biz gerçekten hüsrana uğramış oluruz” dediler. * |
16:109 | لَا جَرَمَ أَنَّهُمْ فِي الْآخِرَةِ هُمُ الْخَاسِرُونَ |
Diyanet Meali: | Hiç şüphesiz onlar, ahirette ziyana uğrayanların da ta kendileridir. * |
23:34 | وَلَئِنْ أَطَعْتُمْ بَشَرًا مِثْلَكُمْ إِنَّكُمْ إِذًا لَخَاسِرُونَ |
Diyanet Meali: | “Andolsun, kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz mutlaka ziyana uğrarsınız.” * |
29:52 | وَالَّذِينَ آمَنُوا بِالْبَاطِلِ وَكَفَرُوا بِاللَّهِ أُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ |
Diyanet Meali: | “Batıla inanıp Allah’ı inkâr edenler var ya; işte onlar asıl ziyana uğrayanlardır.” |
39:15 | قُلْ إِنَّ الْخَاسِرِينَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ وَأَهْلِيهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ |
Diyanet Meali: | De ki: “Şüphesiz hüsrana uğrayanlar, kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır.” |
39:63 | وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ اللَّهِ أُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın âyetlerini inkâr edenler var ya, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. |
39:65 | لَئِنْ أَشْرَكْتَ لَيَحْبَطَنَّ عَمَلُكَ وَلَتَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | “Eğer Allah’a ortak koşarsan elbette amelin boşa çıkar ve elbette ziyana uğrayanlardan olursun.” |
41:23 | وَذَٰلِكُمْ ظَنُّكُمُ الَّذِي ظَنَنْتُمْ بِرَبِّكُمْ أَرْدَاكُمْ فَأَصْبَحْتُمْ مِنَ الْخَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | “İşte bu sizin, Rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınızdır. O, sizi mahvetti de ziyâna uğrayanlardan oldunuz.” * |
41:25 | وَحَقَّ عَلَيْهِمُ الْقَوْلُ فِي أُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ إِنَّهُمْ كَانُوا خَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları ile ilgili o söz (azap), onlar için de gerçekleşti. Çünkü onlar ziyana uğrayanlardı. |
42:45 | إِنَّ الْخَاسِرِينَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ وَأَهْلِيهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ |
Diyanet Meali: | “İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır.” |
46:18 | قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ إِنَّهُمْ كَانُوا خَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | (İşte onlar), kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş (topluluklar içinde, haklarında o sözün, azabın gerçekleştiği kimselerdir). Şüphesiz onlar ziyana uğrayanlardır. |
58:19 | أَلَا إِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ |
Diyanet Meali: | İyi bilin ki, şeytanın tarafında olanlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. |
63:9 | وَمَنْ يَفْعَلْ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ |
Diyanet Meali: | Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. |
خَاسِرَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennes. Müzekkeri: خَاسِرٌ
79:12 | قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ |
Diyanet Meali: | “Öyle ise bu hüsran dolu bir dönüştür” dediler. * |
أَخْسَرِونَ : İsim. Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali: أَخْسَرِينَ Tekili: أَخْسَرُ
11:22 | لَا جَرَمَ أَنَّهُمْ فِي الْآخِرَةِ هُمُ الْأَخْسَرُونَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz bunlar ahirette en çok ziyana uğrayanlardır. * |
18:103 | قُلْ هَلْ نُنَبِّئُكُمْ بِالْأَخْسَرِينَ أَعْمَالًا |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) De ki: “Amelce en çok ziyana uğrayan kimseleri size haber verelim mi?” * |
21:70 | وَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَخْسَرِينَ |
Diyanet Meali: | Ona böyle bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz onları en çok zarar edenler durumuna düşürdük. * |
27:5 | أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَهُمْ سُوءُ الْعَذَابِ وَهُمْ فِي الْآخِرَةِ هُمُ الْأَخْسَرُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar, azabın en kötüsü kendilerine has olan kimselerdir. Onlar ahirette en çok ziyana uğrayanlardır. * |
خُسْرٌ : İsim.
65:9 | فَذَاقَتْ وَبَالَ أَمْرِهَا وَكَانَ عَاقِبَةُ أَمْرِهَا خُسْرًا |
Diyanet Meali: | Böylece yaptıklarının cezasını tattılar ve işlerinin sonu tam bir hüsran oldu. * |
103:2 | إِنَّ الْإِنْسَانَ لَفِي خُسْرٍ |
Diyanet Meali: | İnsan gerçekten ziyan içindedir. * |
خَسَارٌ : İsim.
17:82 | وَلَا يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إِلَّا خَسَارًا |
Diyanet Meali: | Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır. |
35:39 | وَلَا يَزِيدُ الْكَافِرِينَ كُفْرُهُمْ إِلَّا خَسَارًا |
Diyanet Meali: | İnkârcıların inkârı, ancak ziyanlarını arttırır. |
71:21 | وَاتَّبَعُوا مَنْ لَمْ يَزِدْهُ مَالُهُ وَوَلَدُهُ إِلَّا خَسَارًا |
Diyanet Meali: | “Malı ve çocuğu ancak kendi hüsranını artıran kimselere uydular.” |
خُسْرَانٌ : İsim.
4:119 | وَمَنْ يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِنْ دُونِ اللَّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُبِينًا |
Diyanet Meali: | Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür. |
22:11 | خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ذَٰلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ |
Diyanet Meali: | O dünyayı da kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir. |
39:15 | أَلَا ذَٰلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ |
Diyanet Meali: | “İyi bilin ki bu, apaçık hüsranın ta kendisidir.” |
مُخْسِرِينَ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: مُخْسِرٌ
26:181 | أَوْفُوا الْكَيْلَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُخْسِرِينَ |
Diyanet Meali: | “Ölçüyü tam yapın. Eksik verenlerden olmayın.” * |
تَخْسِيرٌ : İsim. Mastar. Tef’îl Bâbı (II. Bâb).
11:63 | فَمَنْ يَنْصُرُنِي مِنَ اللَّهِ إِنْ عَصَيْتُهُ فَمَا تَزِيدُونَنِي غَيْرَ تَخْسِيرٍ |
Diyanet Meali: | “O’na karşı geldiğim takdirde beni Allah’tan kim koruyabilir? Demek ki, zarara uğratmaktan başka bana katkınız olmaz.” |