KÖK HARFLER: خ ش ع
ANLAM:
خَشَعَ : Birine karşı mütevazı, alçakgönüllü veya itaatkar olmak, huşu içinde olmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama: |
خَشَعَ | fiil-I | 2 | Huşuda bulundu, ürperdi, hürmet gösterdi, sakin ve sessiz oldu, alçaldı, kısıldı | 20/108 |
|
خَاشِعٌ | isim | 14 | Huşuda bulunan, ürperen, hürmet gösteren, sakin ve sessiz olan, alçalan, yumuşayan, korkan | 33/35 | Kırık çoğulu: خُشَّعٌ |
خُشُوعٌ | isim | 1 | Kuru, nebatsız, başı öne eğik, gözü korkan | 17/109 |
|
| Toplam | 17 |
|
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Huşû’ | خُشُوع | 1: Alçak gönüllülük. 2: Allah’a boyun eğme, gönlü korku ve saygı ile dolu olma. 3: Hayranlık ve korkunun karıştığı bileşik bir duygu. |
|
Hâşi’ | خَاشِع | Huşu içinde olan, alçak gönüllülük eden. | Çoğul: Huşşâ’ |
Ahaşşu’ | أَخَشُّع | *Daha huşû’lu. | ؟؟؟ |
Tahaşşu’ | تَخَشُّع | Mütevazi olmak. Alçakgönüllülük göstermek. |
|
Mütehaşşi’ | مُتَخَشِّع | 1: Korkan, irkilen. Hürmet ile korkup çekinen. 2: Kendini alçak tutan, alçakgönüllü, mütevazi. |
|
Mütehâşi’ | مُتَخَاشِع | 1: Çekingen, sakıngan. 2: Huşu ile eğilen. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
خَشَعَ : Fiil-I
20:108 | وَخَشَعَتِ الْأَصْوَاتُ لِلرَّحْمَٰنِ فَلَا تَسْمَعُ إِلَّا هَمْسًا |
Diyanet Meali: | Sesler, Rahmân’ın azametinden dolayı kısılmıştır. Artık sadece fısıltı işitebilirsin. |
57:16 | أَلَمْ يَأْنِ لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنْ تَخْشَعَ قُلُوبُهُمْ لِذِكْرِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | İman edenlerin Allah’ı zikretmektendolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi? |
خَاشِعٌ : İsim. İsm-i Fâil. Kırık çoğulu: خُشَّعٌ
2:45 | وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلَّا عَلَى الْخَاشِعِينَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz namaz, Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir. |
3:199 | خَاشِعِينَ لِلَّهِ لَا يَشْتَرُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ ثَمَنًا قَلِيلًا |
Diyanet Meali: | Allah’a derinden saygı duyarak inanırlar. Allah’ın âyetlerini az bir değere satmazlar. |
21:90 | وَيَدْعُونَنَا رَغَبًا وَرَهَبًا وَكَانُوا لَنَا خَاشِعِينَ |
Diyanet Meali: | (Rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi. |
23:2 | الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler.* |
33:35 | وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ |
Diyanet Meali: | Allah’a derinden saygı duyan erkekler, Allah’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar… |
33:35 | وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ |
Diyanet Meali: | Allah’a derinden saygı duyan erkekler, Allah’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar… |
41:39 | وَمِنْ آيَاتِهِ أَنَّكَ تَرَى الْأَرْضَ خَاشِعَةً |
Diyanet Meali: | Allah’ın varlığının delillerinden biri de şudur: Sen yeryüzünü boynu bükük (kupkuru) görürsün. |
42:45 | وَتَرَاهُمْ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا خَاشِعِينَ مِنَ الذُّلِّ |
Diyanet Meali: | Ateşe sunulurken onların zilletten başlarını öne eğmiş, göz ucuyla gizli gizli baktıklarını görürsün. |
54:7 | خُشَّعًا أَبْصَارُهُمْ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ كَأَنَّهُمْ جَرَادٌ مُنْتَشِرٌ |
Diyanet Meali: | Gözleri düşmüş bir hâlde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar.* |
59:21 | لَوْ أَنْزَلْنَا هَٰذَا الْقُرْآنَ عَلَىٰ جَبَلٍ لَرَأَيْتَهُ خَاشِعًا مُتَصَدِّعًا مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. |
68:43 | خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ |
Diyanet Meali: | Gözleri düşmüş ve kendilerini zillet kaplamış bir hâlde … |
70:44 | خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ |
Diyanet Meali: | Gözleri inmiş, kendilerini zillet kaplamış bir hâlde (mezarlarından süratle çıkacakları o günü hatırla!) İşte o, uyarıldıkları gündür.* |
79:9 | أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ |
Diyanet Meali: | Onların gözleri (korku ile) inecektir.* |
88:2 | وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ |
Diyanet Meali: | O gün birtakım yüzler vardır ki zillete bürünmüşlerdir.* |
خُشُوعٌ : İsim.
17:109 | وَيَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ يَبْكُونَ وَيَزِيدُهُمْ خُشُوعًا |
Diyanet Meali: | Onlar ağlayarak yüzüstü yere kapanırlar. Bu da onların derin saygısını artırır.* |