خ ف ف

KÖK HARFLER:  خ ف ف

ANLAM: 

خَفَّ : (Bir şey) hafif olmak; aktif, hareketli, çabuk, çevik olmak; değişken, istikrarsız, kararsız, sebatsız veya iradesiz olmak; tedirgin, telaşlı olmak; tasasız veya neşeli olmak; (yiyecek) sindirimi kolay olmak; (kafadaki kıl, vb.) az, ince, seyrek olmak; (yağmur) azalmak; yetersiz olmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
خَفَّ fiil-I 3 Hafif oldu 101/8
خَفَّفَ fiil-II 8 Hafifletti 8/66 Meçhul muzari: يُخَفَّفُ
اِسْتَخَفَّ fiil-X 3 (Hissi ve manevi şeylerde) hafif bulmak, küçümsemek 16/80
خَفِيفٌ isim 2 Hafif 7/189 Çoğulu: خِفَافٌ
تَخْفِيفٌ isim 1 Hafifletmek 2/178

Toplam 17


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • خَفَّ
  • خَفَّفَ
  • اِسْتَخَفَّ
  • خَفِيفٌ (a)
  • خَفِيفٌ (b)

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Hafîf خَفِيف Ağır olmayan, hafif.
Hiffet خِفَّة Hafiflik.
Tahfîf تَخْفِيف Hafifletme, yükünü azaltma.
İhfâf إِخْفَاف Hafifletmek. Hafiflemek.
Tahaffüf تَخَفُّف Hafiflemek. Hafif olmak.
Mütehaffif مُتَخَفِّف Hafifleyen.
İstihfâf اِسْتِخْفَاف Küçümseme, hor görme, hafifseme. Tahfif etmek.
Kavaf ——— Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı yapan veya satan esnaf.

Kavaf kelimesi, Arapça huff (خفّ) “ince deriden yapılan hafif topuksuz terlik” sözcüğünden türemiş olan meslek adı haffâf’tan gelmektedir. (Nişanyan Sözlük)

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

خَفَّ : Fiil-I.

7:9 وَمَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ بِمَا كَانُوا بِآيَاتِنَا يَظْلِمُونَ
Diyanet Meali: Ama kimlerin sevabı da hafif gelirse, işte onlar âyetlerimize haksızlık etmiş olmaları sebebiyle kendilerini ziyana sokanlardır.*
23:103 وَمَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ فِي جَهَنَّمَ خَالِدُونَ
Diyanet Meali: Kimlerin de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedî kalacaklardır.*
101:8 وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ
Diyanet Meali: Ama kimin de tartıları hafif gelirse…*

خَفَّفَ : Fiil-II. Meçhul muzari: يُخَفَّفُ

2:86 فَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمُ الْعَذَابُ وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ
Diyanet Meali: Artık bunlardan azap hiç hafifletilmez. Onlara yardım da edilmez.
2:162 خَالِدِينَ فِيهَا لَا يُخَفَّفُ عَنْهُمُ الْعَذَابُ وَلَا هُمْ يُنْظَرُونَ
Diyanet Meali: Onlar ebedî olarak lânet içinde kalırlar. Artık ne kendilerinden azap hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır.*
3:88 خَالِدِينَ فِيهَا لَا يُخَفَّفُ عَنْهُمُ الْعَذَابُ وَلَا هُمْ يُنْظَرُونَ
Diyanet Meali: Onun (lânetin) içinde ebedî kalacaklardır. Onların azabı hafifletilmez, onlara göz açtırılmaz.*
4:28 يُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُخَفِّفَ عَنْكُمْ وَخُلِقَ الْإِنْسَانُ ضَعِيفًا
Diyanet Meali: Allah, sizden (yükümlülükleri) hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.*
8:66 الْآنَ خَفَّفَ اللَّهُ عَنْكُمْ وَعَلِمَ أَنَّ فِيكُمْ ضَعْفًا
Diyanet Meali: Şimdi ise, Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. 
16:85 وَإِذَا رَأَى الَّذِينَ ظَلَمُوا الْعَذَابَ فَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمْ وَلَا هُمْ يُنْظَرُونَ
Diyanet Meali: O zalimler, azabı gördükleri zaman artık onlardan azap hafifletilmez ve kendilerine mühlet de verilmez.*
35:36 لَا يُقْضَىٰ عَلَيْهِمْ فَيَمُوتُوا وَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمْ مِنْ عَذَابِهَا
Diyanet Meali: Öldürülmezler ki ölsünler. Kendilerinden cehennem azabı da hafifletilmez. 
40:49 وَقَالَ الَّذِينَ فِي النَّارِ لِخَزَنَةِ جَهَنَّمَ ادْعُوا رَبَّكُمْ يُخَفِّفْ عَنَّا يَوْمًا مِنَ الْعَذَابِ
Diyanet Meali: Ateşte olanlar cehennem bekçilerine, “Rabbinize yalvarın da (hiç değilse) bir gün bizden azabı hafifletsin” derler.*

إِسْتَخَفَّ : Fiil-X.

16:80 وَجَعَلَ لَكُمْ مِنْ جُلُودِ الْأَنْعَامِ بُيُوتًا تَسْتَخِفُّونَهَا يَوْمَ ظَعْنِكُمْ وَيَوْمَ إِقَامَتِكُمْ
Diyanet Meali: Hayvanların derilerinden gerek göç gününüzde, gerek ikamet gününüzde kolayca taşıyacağınız evler meydana getirdi.
30:60 فَاصْبِرْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَلَا يَسْتَخِفَّنَّكَ الَّذِينَ لَا يُوقِنُونَ
Diyanet Meali: Sabret. Şüphesiz, Allah’ın va’di gerçektir. Kesin imana sahip olmayanlar sakın seni gevşekliğe (ve tedirginliğe) sürüklemesinler.*
43:54 فَاسْتَخَفَّ قَوْمَهُ فَأَطَاعُوهُ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ
Diyanet Meali: Firavun, kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplumdu.*

خَفِيفٌ : İsim. Çoğulu: خِفَافٌ

9:41 انْفِرُوا خِفَافًا وَثِقَالًا
Diyanet Meali: Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde  Allah yolunda sefere çıkın. 
7:189 فَلَمَّا تَغَشَّاهَا حَمَلَتْ حَمْلًا خَفِيفًا فَمَرَّتْ بِهِ
Diyanet Meali: (İnsan) eşiyle birleşince eşi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu taşır.

تَخْفِيفٌ : İsim. Masdar. Tef’îl Bâbı (II. Bâb). 

2:178 ذَٰلِكَ تَخْفِيفٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَرَحْمَةٌ
Diyanet Meali: Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir.