KÖK HARFLER: ه ب ط
ANLAM:
هَبَطَ: İnmek, bir bayırdan aşağıya gitmek, yuvarlanmak, düşmek.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek Âyet |
هَبَطَ | fiil-I | 8 | Düştü, indi. Yuvarlandı. Konakladı. | 2/36 |
| Toplam | 8 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Hâbıt | هَابِط | Hubut eden, yukarıdan aşağı inen. |
Hübût | هُبُوط | Aşağı inme. İnmek. |
Hebût | هَبُوط | İniş yer. |
İnhibât | اِنْهِبَاط | Düşme. |
Münhebit | مُنْهَبِط | Yukarıdan aşağı inen. İnmiş, düşmüş. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
هَبَطَ : Fiil-I.
2:36 | وَقُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ |
Diyanet Meali: | Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin.” dedik. |
2:38 | قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا جَمِيعًا |
Diyanet Meali: | “İnin oradan (cennetten) hepiniz.” dedik. |
2:61 | اهْبِطُوا مِصْرًا فَإِنَّ لَكُمْ مَا سَأَلْتُمْ |
Diyanet Meali: | Öyle ise inin şehre! İstedikleriniz orada var. |
2:74 | وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Taş da vardır ki, Allah korkusuyla (yerinden kopup) düşer. |
7:13 | قَالَ فَاهْبِطْ مِنْهَا فَمَا يَكُونُ لَكَ أَنْ تَتَكَبَّرَ فِيهَا |
Diyanet Meali: | Allah, “Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil!” dedi. |
7:24 | قَالَ اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ وَلَكُمْ فِي الْأَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ إِلَىٰ حِينٍ |
Diyanet Meali: | Allah, dedi ki: “Birbirinizin düşmanı olarak inin (oradan). Size yeryüzünde bir zamana kadar yerleşme ve yararlanma vardır.” * |
11:48 | قِيلَ يَا نُوحُ اهْبِطْ بِسَلَامٍ مِنَّا وَبَرَكَاتٍ عَلَيْكَ |
Diyanet Meali: | Ona denildi ki: “Ey Nûh! Bizden esenlik ve bereketlerle (gemiden) in.” |
20:123 | قَالَ اهْبِطَا مِنْهَا جَمِيعًا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ |
Diyanet Meali: | Allah, şöyle dedi: “Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin.” |