KÖK HARFLER: ح ر م
ANLAM:
حَرُمَ : Yasak olmak. Haram olmak. (Bir şey veya bir kişi) mukaddes, dokunulmaz olmak; saygıdeğer biri olmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
حَرَّمَ | fiil-II | 39 | Yasak kıldı | 28/12 | Meçhulü: حُرِّمَ |
مَحْرُومٌ | isim | 4 | Men edilmiş, yasaklanmış, mahrum | 70/25 | |
حَرَامٌ | isim | 33 | Haram, şer’an yasak | 21/95 | Çoğulu: حُرُمٌ |
مُحَرَّمٌ | isim | 5 | Yasak kılınan | 2/85 | Müennes: مُحَرَّمَةٌ |
حُرُمَاتٌ | isim | 2 | İhtiram gösterilmesi gereken | 2/194 | Tekil: حُرْمَةٌ |
Toplam | 83 |
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Harem | حَرَم | 1: Saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm. 2: Yasak kılınmış mukaddes olan şey. 3: İç avlu. 4: Hicaz’da ihrama girilen yerden Kabe’ye dek uzanan bölüm. 5: Mekke-Medine’nin ismi. |
|
Harâm | حَرَام | Din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan yasak olan, helal karşıtı. | Çoğul: Hurum |
Harîm | حَرِيم | 1: Girilmesi yabancıya yasak olan, kutsal tutulan, korunulan yer. 2: Harem dairesi, harem. 3: Evin içi gibi, başkalarına kapalı olan yer. 4: Bir evin civarı. 5: Avlu. 6: Ortak, şerik. 7: Hacıların, hac zamanı giydikleri giysi. |
|
Harîme | حَرِيمَة | Bir kimsenin istediği gibi kullanabilecek hakka sahip olduğu malı. |
|
Harâmi | حَرَامِي | Haramzede. Yol kesen. Hırsız, haydut, eşkıya. |
|
Hürmet | حُرْمَة | 1: Saygı. 2: Riayet. İhtiram. | Çoğul: Hurumât |
Mahrem | مَحْرَم | 1: Yakın akrabadan olduğu için nikâh düşmeyen (kimse). 2: Başkalarına söylenmeyen, gizli 3: Sırdaş. | Çoğul: Mehârim, Mahremân |
Mahremiyyet | مَحْرَمِيَّة | Gizlilik. Mahrem olma hali. |
|
Mahrûm | مَحْرُوم | Yoksun. |
|
Ahrâm | أَحْرَام | Gizli yerler. Gizli olup herkesin girmesi serbest olmayan yerler. |
|
Tahrîm | تَحْرِيم | 1: Haram kılma, kılınma. 2: Kur’an-ı Kerim’in 66. sûresi. |
|
Muharrem | مُحَرَّم | 1: Ay takviminin birinci ayı, aşure ayı. 2: Haram kılınmış. |
|
Muharremât | مُحَرَّمَات | 1: Evlenilmesi haram kılınan kadınlar. 2: Haramlar. Haram edilen şeyler. Dinimizce helal olmayan şeyler. |
|
İhrâm | إِحْرَام | Hacıların örtündükleri dikişsiz bürgü. |
|
Mührim | مُحْرِم | Hacda ihrama giren. İhram elbisesi giyen. |
|
Taharrüm | تَحَرُّم | Haramdan sakınma. Kaçınma, sakınma, çekinme. |
|
İhtirâm | اِحْتِرَام | Hürmet olunmak, tazim olunmak, hürmet, saygı. |
|
Muhterem | مُحْتَرٓم | 1: Saygıdeğer, sayın. 2: Hürmet görmüş. İhtiram olunmuş. Kıymetli ve şerefli kimse. |
|
İstihrâm | اِسْتِحْرَام | Haram olmasını isteme, sayma. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
حَرَّمَ : Fiil-II. Meçhulü: حُرِّمَ
2:173 | إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ بِهِ لِغَيْرِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı. |
2:275 | وَأَحَلَّ اللَّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا |
Diyanet Meali: | Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. |
3:50 | وَلِأُحِلَّ لَكُمْ بَعْضَ الَّذِي حُرِّمَ عَلَيْكُمْ |
Diyanet Meali: | “Ve size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için (gönderildim).” |
3:93 | كُلُّ الطَّعَامِ كَانَ حِلًّا لِبَنِي إِسْرَائِيلَ إِلَّا مَا حَرَّمَ إِسْرَائِيلُ عَلَىٰ نَفْسِهِ |
Diyanet Meali: | (Tevrat indirilmeden önce), İsrail’in (Yakub’un) kendisine haram kıldığı dışında, yiyeceklerin hepsi İsrailoğullarına helâl idi. |
4:23 | حُرِّمَتْ عَلَيْكُمْ أُمَّهَاتُكُمْ وَبَنَاتُكُمْ وَأَخَوَاتُكُمْ |
Diyanet Meali: | Size şunlarla evlenmek haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz… |
4:160 | فَبِظُلْمٍ مِنَ الَّذِينَ هَادُوا حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْ طَيِّبَاتٍ أُحِلَّتْ لَهُمْ |
Diyanet Meali: | Yahudilerin yaptıkları zulüm … sebebiyle önceden kendilerine helâl kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık. |
5:3 | حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللَّهِ بِهِ |
Diyanet Meali: | Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan … hayvanlar … size haram kılındı. |
5:72 | إِنَّهُ مَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ وَمَأْوَاهُ النَّارُ |
Diyanet Meali: | “Kim Allah’a ortak koşarsa, artık, Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir.” |
5:87 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُحَرِّمُوا طَيِّبَاتِ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكُمْ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin. |
5:96 | وَحُرِّمَ عَلَيْكُمْ صَيْدُ الْبَرِّ مَا دُمْتُمْ حُرُمًا |
Diyanet Meali: | Kara avı ise ihramlı olduğunuz sürece size haram kılındı. |
6:119 | وَقَدْ فَصَّلَ لَكُمْ مَا حَرَّمَ عَلَيْكُمْ إِلَّا مَا اضْطُرِرْتُمْ إِلَيْهِ |
Diyanet Meali: | Allah, yemek zorunda kaldıklarınız dışında size neleri haram kıldığını tek tek açıklamışken… |
6:138 | وَأَنْعَامٌ حُرِّمَتْ ظُهُورُهَا وَأَنْعَامٌ لَا يَذْكُرُونَ اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهَا |
Diyanet Meali: | “(Şunlar da) sırtları (binilmesi ve yük yüklemesi) haram edilmiş hayvanlardır.” Bir kısım hayvanları da keserken üzerlerine Allah’ın adını anmazlar. |
6:140 | وَحَرَّمُوا مَا رَزَقَهُمُ اللَّهُ افْتِرَاءً عَلَى اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Allah’ın kendilerine verdiği rızkı -Allah’a iftira ederek- haram sayanlar… |
6:143 | قُلْ آلذَّكَرَيْنِ حَرَّمَ أَمِ الْأُنْثَيَيْنِ |
Diyanet Meali: | De ki: “Allah iki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi?” |
6:144 | قُلْ آلذَّكَرَيْنِ حَرَّمَ أَمِ الْأُنْثَيَيْنِ |
Diyanet Meali: | De ki: “İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi?” |
6:146 | وَعَلَى الَّذِينَ هَادُوا حَرَّمْنَا كُلَّ ذِي ظُفُرٍ |
Diyanet Meali: | Yahudilere tırnaklı hayvanların hepsini haram kıldık. |
6:146 | وَمِنَ الْبَقَرِ وَالْغَنَمِ حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْ شُحُومَهُمَا |
Diyanet Meali: | Sığır ve koyunların ise, … içyağlarını (yine) onlara haram kıldık. |
6:148 | لَوْ شَاءَ اللَّهُ مَا أَشْرَكْنَا وَلَا آبَاؤُنَا وَلَا حَرَّمْنَا مِنْ شَيْءٍ |
Diyanet Meali: | “Eğer Allah dileseydi, biz de ortak koşmazdık, babalarımız da. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” |
6:150 | قُلْ هَلُمَّ شُهَدَاءَكُمُ الَّذِينَ يَشْهَدُونَ أَنَّ اللَّهَ حَرَّمَ هَٰذَا |
Diyanet Meali: | De ki: “Haydi, Allah şunu haram kıldı” diye tanıklık yapacak şahitlerinizi getirin. |
6:151 | قُلْ تَعَالَوْا أَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) De ki: “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım…” |
6:151 | وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ |
Diyanet Meali: | “Meşrû bir hak karşılığı olmadıkça, Allah’ın haram (dokunulmaz) kıldığı canı öldürmeyin.” |
7:32 | قُلْ مَنْ حَرَّمَ زِينَةَ اللَّهِ الَّتِي أَخْرَجَ لِعِبَادِهِ وَالطَّيِّبَاتِ مِنَ الرِّزْقِ |
Diyanet Meali: | De ki: “Allah’ın, kulları için yarattığı zîneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?” |
7:33 | قُلْ إِنَّمَا حَرَّمَ رَبِّيَ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Rabbim ancak, açık ve gizli çirkin işleri … haram kılmıştır.” |
7:50 | قَالُوا إِنَّ اللَّهَ حَرَّمَهُمَا عَلَى الْكَافِرِينَ |
Diyanet Meali: | Onlar, “Şüphesiz, Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır” derler. |
7:157 | وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَائِثَ |
Diyanet Meali: | Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar. |
9:29 | وَلَا يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَلَا يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ |
Diyanet Meali: | Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm’ı din edinmeyen (kimselerle, küçülerek kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın). |
9:29 | وَلَا يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَلَا يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ |
Diyanet Meali: | Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm’ı din edinmeyen (kimselerle, küçülerek kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın). |
9:37 | يُحِلُّونَهُ عَامًا وَيُحَرِّمُونَهُ عَامًا لِيُوَاطِئُوا عِدَّةَ مَا حَرَّمَ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | Allah’ın haram kıldığı ayların sayısına uygun getirip (böylece Allah’ın haram kıldığını helâl kılmak için haram ayı) bir yıl helâl, bir yıl haram sayıyorlar. |
9:37 | يُحِلُّونَهُ عَامًا وَيُحَرِّمُونَهُ عَامًا لِيُوَاطِئُوا عِدَّةَ مَا حَرَّمَ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | Allah’ın haram kıldığı ayların sayısına uygun getirip (böylece Allah’ın haram kıldığını helâl kılmak için haram ayı) bir yıl helâl, bir yıl haram sayıyorlar. |
9:37 | فَيُحِلُّوا مَا حَرَّمَ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | Allah’ın haram kıldığını helâl kılmak için… |
16:35 | لَوْ شَاءَ اللَّهُ مَا عَبَدْنَا مِنْ دُونِهِ مِنْ شَيْءٍ نَحْنُ وَلَا آبَاؤُنَا وَلَا حَرَّمْنَا مِنْ دُونِهِ مِنْ شَيْءٍ |
Diyanet Meali: | “Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O’ndan başka hiçbir şeye tapmazdık, O’nun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” |
16:115 | إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللَّهِ بِهِ |
Diyanet Meali: | Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı. |
16:118 | وَعَلَى الَّذِينَ هَادُوا حَرَّمْنَا مَا قَصَصْنَا عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُ |
Diyanet Meali: | Daha önce sana anlattıklarımızı yahudi olanlara da haram kılmıştık. |
17:33 | وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ |
Diyanet Meali: | Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. |
24:3 | وَحُرِّمَ ذَٰلِكَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | Bu, mü’minlere haram kılınmıştır. |
25:68 | وَالَّذِينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ |
Diyanet Meali: | Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah’ın haram kıldığı cana kıymayan (ve zina etmeyen) kimselerdir. |
27:91 | إِنَّمَا أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ رَبَّ هَٰذِهِ الْبَلْدَةِ الَّذِي حَرَّمَهَا وَلَهُ كُلُّ شَيْءٍ |
Diyanet Meali: | De ki: “Bana ancak, bu beldenin (Mekke’nin); onu mukaddes kılan ve her şey kendisine ait olan Rabbine kulluk yapmam emredildi.” |
28:12 | وَحَرَّمْنَا عَلَيْهِ الْمَرَاضِعَ مِنْ قَبْلُ |
Diyanet Meali: | Biz, daha önce onun, süt analarının sütünü emmemesini sağladık. |
66:1 | يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكَ |
Diyanet Meali: | Ey peygamber! Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? |
مَحْرُومٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl.
51:19 | وَفِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ |
Diyanet Meali: | Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır. * |
56:67 | بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ |
Diyanet Meali: | “Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!” * |
68:27 | بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ |
Diyanet Meali: | (Gerçeği anlayınca da), “Hayır, meğer biz mahrum bırakılmışız!” dediler. * |
70:25 | لِلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ |
Diyanet Meali: | İsteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için…* |
حَرَامٌ : İsim. Çoğulu: حُرُمٌ
2:144 | فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ |
Diyanet Meali: | (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. |
2:149 | وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, (namazda) Mescid-i Haram’a doğru dön. |
2:150 | وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir. |
2:191 | وَلَا تُقَاتِلُوهُمْ عِنْدَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ حَتَّىٰ يُقَاتِلُوكُمْ فِيهِ |
Diyanet Meali: | Yalnız, Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. |
2:194 | الشَّهْرُ الْحَرَامُ |
Diyanet Meali: | Haram ay, (haram aya karşılıktır). |
2:194 | بِالشَّهْرِ الْحَرَامِ وَالْحُرُمَاتُ قِصَاصٌ |
Diyanet Meali: | (Haram ay), haram aya karşılıktır. Hürmetler (saygı gösterilmesi gereken şeyler) kısas kuralına tabidir. |
2:196 | ذَٰلِكَ لِمَنْ لَمْ يَكُنْ أَهْلُهُ حَاضِرِي الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ |
Diyanet Meali: | Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. |
2:198 | فَإِذَا أَفَضْتُمْ مِنْ عَرَفَاتٍ فَاذْكُرُوا اللَّهَ عِنْدَ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِ |
Diyanet Meali: | Arafat’tan ayrılıp (sel gibi Müzdelife’ye) akın ettiğinizde, Meş’ar-i Haram’da Allah’ı zikredin. |
2:217 | يَسْأَلُونَكَ عَنِ الشَّهْرِ الْحَرَامِ قِتَالٍ فِيهِ قُلْ قِتَالٌ فِيهِ كَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: “O ayda savaş büyük bir günahtır.” |
2:217 | وَصَدٌّ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ وَكُفْرٌ بِهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَإِخْرَاجُ أَهْلِهِ مِنْهُ أَكْبَرُ عِنْدَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | “Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram’ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük günahtır.” |
5:2 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَائِرَ اللَّهِ وَلَا الشَّهْرَ الْحَرَامَ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Allah’ın (koyduğu din) nişanelerine, haram aya … sakın saygısızlık etmeyin. |
5:2 | وَلَا آمِّينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنْ رَبِّهِمْ وَرِضْوَانًا |
Diyanet Meali: | Ve de Rab’lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâ’be’ye gelenlere (sakın saygısızlık etmeyin). |
5:2 | وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ أَنْ صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ أَنْ تَعْتَدُوا |
Diyanet Meali: | Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydular diye birtakımlarına beslediğiniz kin, sakın ha sizi, haddi aşmaya sürüklemesin. |
5:97 | جَعَلَ اللَّهُ الْكَعْبَةَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ قِيَامًا لِلنَّاسِ |
Diyanet Meali: | Allah; Ka’be’yi, o saygıdeğer evi … insanlar(ın din ve dünyaları) için ayakta kalma (ve canlanma) sebebi kıldı. |
5:97 | وَالشَّهْرَ الْحَرَامَ وَالْهَدْيَ وَالْقَلَائِدَ |
Diyanet Meali: | haram ayı , hac kurbanını ve (bu kurbanlara takılı) gerdanlıkları (insanların din ve dünyaları için ayakta kalma ve canlanma sebebi kıldı). |
9:5 | فَإِذَا انْسَلَخَ الْأَشْهُرُ الْحُرُمُ فَاقْتُلُوا الْمُشْرِكِينَ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ |
Diyanet Meali: | Haram aylar çıkınca bu Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün. |
9:36 | مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ ذَٰلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ |
Diyanet Meali: | Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. |
5:1 | أُحِلَّتْ لَكُمْ بَهِيمَةُ الْأَنْعَامِ إِلَّا مَا يُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ غَيْرَ مُحِلِّي الصَّيْدِ وَأَنْتُمْ حُرُمٌ |
Diyanet Meali: | İhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla, okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar, size helâl kılındı. |
5:95 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَقْتُلُوا الصَّيْدَ وَأَنْتُمْ حُرُمٌ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! İhramlı iken (karada) av hayvanı öldürmeyin. |
5:96 | وَحُرِّمَ عَلَيْكُمْ صَيْدُ الْبَرِّ مَا دُمْتُمْ حُرُمًا |
Diyanet Meali: | Kara avı ise ihramlı olduğunuz sürece size haram kılındı. |
8:34 | وَمَا لَهُمْ أَلَّا يُعَذِّبَهُمُ اللَّهُ وَهُمْ يَصُدُّونَ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَمَا كَانُوا أَوْلِيَاءَهُ |
Diyanet Meali: | Onlar Mescid-i Haram’dan (mü’minleri) alıkoyarken ve oranın bakımına ehil de değillerken, Allah onlara ne diye azap etmesin? |
9:7 | إِلَّا الَّذِينَ عَاهَدْتُمْ عِنْدَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ فَمَا اسْتَقَامُوا لَكُمْ فَاسْتَقِيمُوا لَهُمْ |
Diyanet Meali: | Ancak Mescid-i Haram’ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınız başkadır. Bunlar size karşı dürüst davrandığı sürece, siz de onlara dürüst davranın. |
9:19 | أَجَعَلْتُمْ سِقَايَةَ الْحَاجِّ وَعِمَارَةَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ كَمَنْ آمَنَ بِاللَّهِ |
Diyanet Meali: | Siz hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram’ın bakım ve onarımını, Allah’a (ve âhiret gününe) iman edip (Allah yolunda cihad eden kimselerin amelleri) gibi mi tuttunuz? |
9:28 | إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ فَلَا يَقْرَبُوا الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ بَعْدَ عَامِهِمْ هَٰذَا |
Diyanet Meali: | Allah’a ortak koşanlar ancak bir pislikten ibarettir. Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. |
10:59 | قُلْ أَرَأَيْتُمْ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ لَكُمْ مِنْ رِزْقٍ فَجَعَلْتُمْ مِنْهُ حَرَامًا وَحَلَالًا قُلْ آللَّهُ أَذِنَ لَكُمْ |
Diyanet Meali: | De ki: “Allah’ın size indirdiği; sizin de, bir kısmını helâl, bir kısmını haram kıldığınız rızıklar hakkında ne dersiniz?” De ki: “Bunun için Allah mı size izin verdi, (yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz)?” |
16:116 | وَلَا تَقُولُوا لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَٰذَا حَلَالٌ وَهَٰذَا حَرَامٌ |
Diyanet Meali: | Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, (Allah’a karşı yalan uydurmak için), “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin. |
17:1 | سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَىٰ بِعَبْدِهِ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى |
Diyanet Meali: | Kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. |
21:95 | وَحَرَامٌ عَلَىٰ قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا أَنَّهُمْ لَا يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Helâk ettiğimiz bir memleket halkının bize dönmemeleri imkânsızdır. * |
22:25 | إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ |
Diyanet Meali: | İnkâr edenler ile Allah’ın yolundan ve Mescid-i Haram’dan alıkoyanlar (azabı hak etmişlerdir.) |
28:57 | أَوَلَمْ نُمَكِّنْ لَهُمْ حَرَمًا آمِنًا يُجْبَىٰ إِلَيْهِ ثَمَرَاتُ كُلِّ شَيْءٍ |
Diyanet Meali: | Biz onları (tarafımızdan bir rızık olarak), her türlü meyve ve mahsullerin kendisinde toplandığı, saygın ve güvenlikli bir yere yerleştirmedik mi? |
29:67 | أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا جَعَلْنَا حَرَمًا آمِنًا وَيُتَخَطَّفُ النَّاسُ مِنْ حَوْلِهِمْ |
Diyanet Meali: | Çevrelerindeki insanlar kapılıp götürülürken, bizim, onların yurtlarını saygın ve güvenlikli bir yer kıldığımızı görmediler mi? |
48:25 | هُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَصَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ |
Diyanet Meali: | Onlar, inkâr edenler ve sizi Mescid-i Haram’dan alıkoyanlardır. |
48:27 | لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ إِنْ شَاءَ اللَّهُ آمِنِينَ |
Diyanet Meali: | Allah dilerse, siz güven içinde … Mescid-i Haram’a gireceksiniz. |
مُحَرَّمٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Tef’îl Bâbı (II. Bâb).
2:85 | وَإِنْ يَأْتُوكُمْ أُسَارَىٰ تُفَادُوهُمْ وَهُوَ مُحَرَّمٌ عَلَيْكُمْ إِخْرَاجُهُمْ |
Diyanet Meali: | Onları çıkarmak haramken size esir olarak geldiklerinde fidyelerini vermeye kalkan kimselersiniz. |
6:139 | وَقَالُوا مَا فِي بُطُونِ هَٰذِهِ الْأَنْعَامِ خَالِصَةٌ لِذُكُورِنَا وَمُحَرَّمٌ عَلَىٰ أَزْوَاجِنَا |
Diyanet Meali: | Bir de dediler ki: “Şu hayvanların karınlarındaki yavrular (canlı olursa) sırf erkeklerimize aittir. Karılarımıza ise haramdır.” |
6:145 | قُلْ لَا أَجِدُ فِي مَا أُوحِيَ إِلَيَّ مُحَرَّمًا عَلَىٰ طَاعِمٍ يَطْعَمُهُ |
Diyanet Meali: | De ki: “Bana vahyolunan Kur’an’da bir kimsenin yiyecekleri arasında (…dan başka), haram kılınmış bir şey bulamıyorum.” |
14:37 | رَبَّنَا إِنِّي أَسْكَنْتُ مِنْ ذُرِّيَّتِي بِوَادٍ غَيْرِ ذِي زَرْعٍ عِنْدَ بَيْتِكَ الْمُحَرَّمِ |
Diyanet Meali: | “Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. |
مُحَرَّمَةٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Tef’îl Bâbı (II. Bâb). Müennes. Müzekkeri: مُحَرَّمٌ
5:26 | قَالَ فَإِنَّهَا مُحَرَّمَةٌ عَلَيْهِمْ أَرْبَعِينَ سَنَةً يَتِيهُونَ فِي الْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Allah, şöyle dedi: “O hâlde, orası onlara kırk yıl haram kılınmıştır. Bu süre içinde yeryüzünde şaşkın şaşkın dönüp dolaşacaklar.” |
حُرُمَاتٌ : İsim. Çoğul. Tekili: حُرْمَةٌ
2:194 | الشَّهْرُ الْحَرَامُ بِالشَّهْرِ الْحَرَامِ وَالْحُرُمَاتُ قِصَاصٌ |
Diyanet Meali: | Haram ay, haram aya karşılıktır. Hürmetler (saygı gösterilmesi gereken şeyler) kısas kuralına tabidir. |
22:30 | ذَٰلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللَّهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّهِ |
Diyanet Meali: | Bu böyle. Kim Allah’ın hükümlerine saygı gösterirse, bu, Rabbi katında kendisi için bir hayırdır. |