KÖK HARFLER: ح م ر
ANLAM:
حَمَرَ : Bir şeyin kabuğunu soymak, o şeyin dış kısmını soyup çıkarmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
حُمْرٌ | isim | 1 | Kırmızı (çoğul) | 35/27 | Tekili: اَحْمَرُ |
حِمَارٌ | isim | 5 | Eşek | 62/5 | Çoğulu: حُمُرٌ – حَمِيرٌ |
| Toplam | 6 |
|
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Ahmer | أَحْمَر |
Kırmızı, kızıl.
| Çoğul: Humrân |
Hamrâ’ | حَمْرَاء | Çok kırmızı, kızıl. Yüzü kızarmış kadın. |
|
Humeyrâ | حُمَيْرَاء | Küçük kırmızı şey. Pembecik. Rasulü Ekrem’in devecisinin adı. |
|
Humret | حُمْرَة | 1: Kırmızılık. Kızıllık. 2: Masumane şefkat. |
|
Himâr | حِمَار | Merkep. Eşek. |
|
Tahmîr | تَحْمِير | 1: Kızrtmak. 2: Birine ‘eşek’ demek. |
|
Muhammir | مُحَمِّر | Kızdırıcı ilaç. |
|
Muhammer | مُحَمَّر | Kendine eşek denilmiş. Eşeğe benzetilmiş. Tahmir olunmuş. |
|
Muhammara | مُحَمَّرَة | Domates salçalı yemek. |
|
Hammâr | حَمَّار | Eşekçi. |
|
İhmirâr | اِحْمِرَار | Kızarma. Kızıllık. |
|
Muhammara kelimesi, “domates salçalı bir yemek” için kullanılan bir isimdir ve “kırmızılanmış” anlamındadır.
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
حُمْرٌ : İsim. Çoğul. Tekili: اَحْمَرُ
35:27 | وَمِنَ الْجِبَالِ جُدَدٌ بِيضٌ وَحُمْرٌ مُخْتَلِفٌ أَلْوَانُهَا وَغَرَابِيبُ سُودٌ |
Diyanet Meali: | Dağlardan da beyaz, kırmızı (birbirinden farklı) çeşitli renklerde yollar (katmanlar) var, simsiyah taşlar da var. |
حِمَارٌ : İsim. Çoğulu: حَمِيرٌ – حُمُرٌ
2:259 | وَانْظُرْ إِلَىٰ حِمَارِكَ وَلِنَجْعَلَكَ آيَةً لِلنَّاسِ |
Diyanet Meali: | Bir de eşeğine bak! (Böyle yapmamız) seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. |
16:8 | وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَمِيرَ لِتَرْكَبُوهَا وَزِينَةً |
Diyanet Meali: | Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri (de yarattı). |
31:19 | وَاغْضُضْ مِنْ صَوْتِكَ إِنَّ أَنْكَرَ الْأَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَمِيرِ |
Diyanet Meali: | Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini, şüphesiz eşeklerin sesidir! |
62:5 | مَثَلُ الَّذِينَ حُمِّلُوا التَّوْرَاةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارًا |
Diyanet Meali: | Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. |
74:50 | كَأَنَّهُمْ حُمُرٌ مُسْتَنْفِرَةٌ |
Diyanet Meali: | Onlar sanki yaban eşekleridirler. * |