KÖK HARFLER: ح ب س
ANLAM:
حَبَسَ : Hapsetmek, serbest bırakmamak, tutmak, kapatmak. Engellemek, mani olmak, alıkoymak, mahkum etmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
حَبَسَ | fiil-I | 2 | Hapsetti | 11/8 |
| Toplam | 2 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Habs (Hapis) | حَبْس | Hapis, alıkoyma. | Hapishane |
Habîs | حَبِيس | Bağışlanan şey. Mukabilinde bir ücret istenmeyen şey. Parasız olarak verilen nesne. |
|
Mahbûs | مَحْبُوس | Hapsedilmiş olan. |
|
İhbâs | إِحْبَاس | Eteğinde bir şey gizleme. Hapsetme. Vakfetme. |
|
Mahbes | مَحْبَس | Hapsedilen yer. Cezaevi. |
|
İhtibâs | اِحْتِبْاس | Tutulma, tutukluk. |
|
Muhtebis | مُحْتَبِس | Bir yere kapanıp kalan. Tıkanan. Zorla alan. |
|
Muhtebes | مُحْتَبَس | Hapsedilmiş. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
حَبَسَ : Fiil-I.
5:106 | تَحْبِسُونَهُمَا مِنْ بَعْدِ الصَّلَاةِ فَيُقْسِمَانِ بِاللَّهِ إِنِ ارْتَبْتُمْ |
Diyanet Meali: | Eğer şüphe ederseniz, onları namazdan sonra alıkorsunuz da Allah adına … yemin ederler. |
11:8 | وَلَئِنْ أَخَّرْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ إِلَىٰ أُمَّةٍ مَعْدُودَةٍ لَيَقُولُنَّ مَا يَحْبِسُهُ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz onlardan azabı belirli bir süreye kadar geciktirsek, o zaman da mutlaka “Onu ne alıkoyuyor?” derler. |