KÖK HARFLER: ح ب ل
ANLAM:
حَبَلَ : Bir şeyi tutturmak, bağlamak, bir kablo ile sıkı hale getirmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
حَبْلٌ | isim | 7 | İp | 111/5 | Çoğulu: حِبَالٌ |
| Toplam | 7 |
|
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Habl | حَبْل | İp. Urgan. Halat. | Çoğul: Hibâl, Hubûl |
Hibâle | حِبَالَة | Maddi ve manevi şeylerde tuzak, ağ. | Çoğul: Habâil |
Hâbil | حَابِل | 1: Hz. Adem’in oğullarından, Kabil’in kardeşi, Kabil tarafından öldürülmüştür. 2: Sihirbaz, efsuncu, büyücü. |
|
Habîl | حَبِيل | Tuzak. Yiğit. |
|
Habliyye | حَبْلِيَّة | İpliksi hayvanlar. |
|
Habel | حَبَلْ | Gebe kalma. Ana rahmindeki çocuk, cenin. Musallat fikir. Asma çubuğu. |
|
Hublâ | حُبْلَي |
Gebe, hamile.
| Çoğul: Habâlâ |
Mahbel | مَحْبَل | Hayvanın gebelik zamanı. |
|
İhbâl | إحْبَال | Gebe koyma, hamile yapma. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
حَبْلٌ : İsim. Çoğulu: حِبَالٌ
3:103 | وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا |
Diyanet Meali: | Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. |
3:112 | ضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ أَيْنَ مَا ثُقِفُوا إِلَّا بِحَبْلٍ مِنَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah’ın güvencesine sığınmadıkça kendilerini zillet kaplamıştır. |
3:112 | وَحَبْلٍ مِنَ النَّاسِ وَبَاءُوا بِغَضَبٍ مِنَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Ve (mü’min) insanların güvencesine sığınmadıkça (kendilerini zillet kaplamıştır). Onlar Allah’ın gazabına uğradılar. |
20:66 | فَإِذَا حِبَالُهُمْ وَعِصِيُّهُمْ يُخَيَّلُ إِلَيْهِ مِنْ سِحْرِهِمْ أَنَّهَا تَسْعَىٰ |
Diyanet Meali: | Bir de ne görsün, onların ipleri ve değnekleri yaptıkları sihirden dolayı kendisine hızla sürünür gibi görünüyor. |
26:44 | فَأَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ |
Diyanet Meali: | Bunun üzerine onlar iplerini ve değneklerini attılar. |
50:16 | وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ |
Diyanet Meali: | Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız. |
111:5 | فِي جِيدِهَا حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ |
Diyanet Meali: | Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu hâlde…* |