KÖK HARFLER: ف س ق
ANLAM:
فَسَقَ – فَسُقَ : Başka bir şeyden kötü veya bayağı bir biçimde çıkmak. Doğru yoldan veya hak yolundan, hukukun sınırlarından veya itaat sınırlarından çıkmak, sapmak, ayrılmak. Allah’ın c.c. buyruğunu terketmek, bırakmak veya yoksaymak. İtaatsizlik etmek; yoldan sapmak. Adaletsizce, günahkarca veya ahlaksızca davranmak, fısk işlemek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
فَسَقَ | fiil-I | 10 | Fısık işledi, fasıklık yaptı, açıktan açığa günah işledi, açıkca Allah’a itaatten çıktı | 46/20 |
فَاسِقٌ | isim | 37 | Fasık, açıkça günah işleyen | 51/46 |
فِسْقٌ | isim | 3 | Fısk, açıkça günah işleme | 6/145 |
فُسُوقٌ | isim | 4 | Fısk, açıkça günah işleme | 2/197 |
| Toplam | 54 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Benzer Manada Kelimeler
- فَسَقَ
- فِسْقٌ / فُسُوقٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Fısk | فِسْق | Haddini tecavüz. Günah. Haktan ayrılmak. |
Fâsık | فَاسِق | Günahkar. Hak yolundan hariç olan. Allah’ın emirlerine karşı zıt hareket eden. |
Füsûk | فُسُوق | Yalancılık. Doğruluk ve itatten ayrılmak. |
Tefsîk | تَفْسِيق | Fısk ve fücura sürükleme. Birisine fasık, kabahatli, günahkar demek. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
فَسَقَ : Fiil-I.
2:59 | فَأَنْزَلْنَا عَلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا رِجْزًا مِنَ السَّمَاءِ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ |
Diyanet Meali: | Biz de haktan ayrılmaları sebebiyle, o zalimlere gökten bir azap indirdik. |
6:49 | وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا يَمَسُّهُمُ الْعَذَابُ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ |
Diyanet Meali: | Âyetlerimizi yalanlayanlara ise, yapmakta oldukları fasıklık sebebiyle azap dokunacaktır. * |
7:163 | وَيَوْمَ لَا يَسْبِتُونَ لَا تَأْتِيهِمْ كَذَٰلِكَ نَبْلُوهُمْ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ |
Diyanet Meali: | (Zira tatil yaptıkları Cumartesi günü balıklar onlara akın akın geliyor), tatil yapmadıkları (diğer) günlerde ise gelmiyorlardı. İşte onları yoldan çıkmaları sebebiyle böyle imtihan ediyorduk. |
7:165 | وَأَخَذْنَا الَّذِينَ ظَلَمُوا بِعَذَابٍ بَئِيسٍ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ |
Diyanet Meali: | Zulmedenleri yoldan çıkmaları sebebiyle, şiddetli bir azapla yakaladık. |
10:33 | كَذَٰلِكَ حَقَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ عَلَى الَّذِينَ فَسَقُوا |
Diyanet Meali: | Rabbinin yoldan çıkanlar hakkındaki sözü, işte böylece gerçekleşmiştir. |
17:16 | وَإِذَا أَرَدْنَا أَنْ نُهْلِكَ قَرْيَةً أَمَرْنَا مُتْرَفِيهَا فَفَسَقُوا فِيهَا فَحَقَّ عَلَيْهَا الْقَوْلُ |
Diyanet Meali: | Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir. |
18:50 | فَسَجَدُوا إِلَّا إِبْلِيسَ كَانَ مِنَ الْجِنِّ فَفَسَقَ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِ |
Diyanet Meali: | (Hani biz meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de) İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. |
29:34 | إِنَّا مُنْزِلُونَ عَلَىٰ أَهْلِ هَٰذِهِ الْقَرْيَةِ رِجْزًا مِنَ السَّمَاءِ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz biz, bu memleket halkı üzerine, fasıklık ettiklerinden dolayı gökten bir azap indireceğiz. * |
32:20 | وَأَمَّا الَّذِينَ فَسَقُوا فَمَأْوَاهُمُ النَّارُ |
Diyanet Meali: | Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir. |
46:20 | فَالْيَوْمَ تُجْزَوْنَ عَذَابَ الْهُونِ بِمَا كُنْتُمْ تَسْتَكْبِرُونَ فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَبِمَا كُنْتُمْ تَفْسُقُونَ |
Diyanet Meali: | “Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı, alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız.” |
فَاسِقٌ : İsim. İsm-i Fâil.
2:26 | وَمَا يُضِلُّ بِهِ إِلَّا الْفَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | Onunla ancak fasıkları saptırır. |
2:99 | وَلَقَدْ أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَمَا يَكْفُرُ بِهَا إِلَّا الْفَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz sana apaçık âyetler indirdik. Bunları ancak fasıklar inkâr eder. * |
3:82 | فَمَنْ تَوَلَّىٰ بَعْدَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Artık bundan sonra kim yüz çevirirse, işte onlar yoldan çıkmışların ta kendileridir. * |
3:110 | مِنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَأَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir. |
5:47 | وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, fasıkların ta kendileridir. |
5:49 | وَإِنَّ كَثِيرًا مِنَ النَّاسِ لَفَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır. |
5:59 | هَلْ تَنْقِمُونَ مِنَّا إِلَّا أَنْ آمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْنَا وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلُ وَأَنَّ أَكْثَرَكُمْ فَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | “Sadece Allah’a, bize indirilene ve daha önce indirilmiş olan (ilâhî kitap)lara inandığımızdan ve çoğunuzun da fasıklar olmasından ötürü bizden hoşlanmıyorsunuz.” |
5:81 | وَلَٰكِنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ فَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Fakat onlardan birçoğu fasık kimselerdir. |
7:102 | وَمَا وَجَدْنَا لِأَكْثَرِهِمْ مِنْ عَهْدٍ وَإِنْ وَجَدْنَا أَكْثَرَهُمْ لَفَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | Biz onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulmadık. Ama gerçekten onların çoklarını yoldan çıkmış kimseler bulduk. * |
7:145 | وَأْمُرْ قَوْمَكَ يَأْخُذُوا بِأَحْسَنِهَا سَأُرِيكُمْ دَارَ الْفَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | “(Şimdi onları kuvvetle tut), kavmine de emret. Onları en güzeliyle alsınlar (uygulasınlar). Yakında size fasıkların yurdunu göstereceğim.” |
9:8 | يُرْضُونَكُمْ بِأَفْوَاهِهِمْ وَتَأْبَىٰ قُلُوبُهُمْ وَأَكْثَرُهُمْ فَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye çalışıyorlar, oysa kalpleri buna karşı çıkıyor. Onların pek çoğu fasık kimselerdir. |
9:24 | فَتَرَبَّصُوا حَتَّىٰ يَأْتِيَ اللَّهُ بِأَمْرِهِ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | “Artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.” |
9:67 | نَسُوا اللَّهَ فَنَسِيَهُمْ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ هُمُ الْفَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar Allah’ı unuttular; Allah da onları unuttu. Şüphesiz münafıklar, fasıkların ta kendileridir. |
9:84 | إِنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَمَاتُوا وَهُمْ فَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Çünkü onlar Allah’ı ve Resûlünü inkâr ettiler ve fasık olarak öldüler. |
24:4 | وَلَا تَقْبَلُوا لَهُمْ شَهَادَةً أَبَدًا وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir. |
24:55 | وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir. |
32:18 | أَفَمَنْ كَانَ مُؤْمِنًا كَمَنْ كَانَ فَاسِقًا لَا يَسْتَوُونَ |
Diyanet Meali: | Hiç mü’min, fasık gibi olur mu? Bunlar (elbette) eşit olmazlar. * |
46:35 | بَلَاغٌ فَهَلْ يُهْلَكُ إِلَّا الْقَوْمُ الْفَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Bu bir duyurudur. Ancak yoldan çıkmış olan topluluk helâk edilir. |
49:6 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ جَاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَإٍ فَتَبَيَّنُوا |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, o haberin doğruluğunu araştırın. |
57:16 | فَطَالَ عَلَيْهِمُ الْأَمَدُ فَقَسَتْ قُلُوبُهُمْ وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | (Daha önce kendilerine kitap verilip de), üzerinden uzun zaman geçen, böylece kalpleri katılaşanlar (gibi olmasınlar). Onlardan birçoğu fasık kimselerdir. |
57:26 | فَمِنْهُمْ مُهْتَدٍ وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlardan kimi doğru yola ermiştir, ama içlerinden birçoğu da fasık kimselerdir. |
57:27 | فَآتَيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا مِنْهُمْ أَجْرَهُمْ وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | Biz de içlerinden iman edenlere mükâfatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da fasık kimselerdir. |
59:5 | فَبِإِذْنِ اللَّهِ وَلِيُخْزِيَ الْفَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | Hep Allah’ın izniyledir. Bu da fasıkları rezil etmesi içindir. |
59:19 | فَأَنْسَاهُمْ أَنْفُسَهُمْ أُولَٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ |
Diyanet Meali: | (Allah’ı unutan) ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu (kimseler gibi olmayın). İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir. |
5:25 | فَافْرُقْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ الْقَوْمِ الْفَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | “Artık bizimle, o yoldan çıkmışların arasını ayır.” |
5:26 | فَلَا تَأْسَ عَلَى الْقَوْمِ الْفَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | “Artık böyle yoldan çıkmış kavme üzülme.” |
5:108 | وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاسْمَعُوا وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının ve dinleyin. Allah, fasık toplumu doğruya iletmez. |
9:53 | لَنْ يُتَقَبَّلَ مِنْكُمْ إِنَّكُمْ كُنْتُمْ قَوْمًا فَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | “Sizden asla kabul olunmayacaktır. Çünkü siz fasık bir topluluksunuz.” |
9:80 | وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | Allah, fasık topluluğu doğru yola iletmez. |
9:96 | فَإِنْ تَرْضَوْا عَنْهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ لَا يَرْضَىٰ عَنِ الْقَوْمِ الْفَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | Siz onlardan razı olsanız bile, Allah o fasıklar topluluğundan asla razı olmaz. |
21:74 | إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمَ سَوْءٍ فَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | Gerçekten onlar kötü bir toplum idiler, fasık (Allah’ın emrinden çıkan kimseler) idiler. |
27:12 | فِي تِسْعِ آيَاتٍ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَقَوْمِهِ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | “(Elini koynuna sok); Firavun’a ve onun kavmine gönderilen dokuz mucizeden biri olarak, (kusursuz bembeyaz olarak çıksın). Çünkü onlar fasık bir kavimdir.” |
28:32 | إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | “(İşte bunlar), Firavun ve ileri gelen adamlarına (göstermen için Rabbin tarafından sana verilen iki delildir). Çünkü onlar fasık bir kavimdirler.” |
43:54 | فَاسْتَخَفَّ قَوْمَهُ فَأَطَاعُوهُ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | Firavun, kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplumdu. * |
51:46 | وَقَوْمَ نُوحٍ مِنْ قَبْلُ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | Bunlardan önce de Nûh kavmini helâk etmiştik. Çünkü onlar fâsık bir toplum idiler. * |
61:5 | فَلَمَّا زَاغُوا أَزَاغَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini (doğru yoldan) saptırdı. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez. |
63:6 | لَنْ يَغْفِرَ اللَّهُ لَهُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | Allah, onları asla bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez. |
فِسْقٌ : İsim.
5:3 | وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَأَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْأَزْلَامِ ذَٰلِكُمْ فِسْقٌ |
Diyanet Meali: | Dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız (size haram kılındı). İşte bütün bunlar fısk (Allah’a itaatten kopmak)tır. |
6:121 | وَلَا تَأْكُلُوا مِمَّا لَمْ يُذْكَرِ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ وَإِنَّهُ لَفِسْقٌ |
Diyanet Meali: | Üzerine Allah adı anılmayan (hayvan)lardan yemeyin. Çünkü bu şekilde davranış fasıklıktır. |
6:145 | إِلَّا أَنْ يَكُونَ مَيْتَةً أَوْ دَمًا مَسْفُوحًا أَوْ لَحْمَ خِنْزِيرٍ فَإِنَّهُ رِجْسٌ أَوْ فِسْقًا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللَّهِ بِهِ |
Diyanet Meali: | (De ki: “Bana vahyolunan Kur’an’da bir kimsenin yiyecekleri arasında) leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvan(dan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum).” |
فُسُوقٌ : İsim.
2:197 | فَلَا رَفَثَ وَلَا فُسُوقَ وَلَا جِدَالَ فِي الْحَجِّ |
Diyanet Meali: | (Kim o aylarda hacca başlarsa), artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. |
2:282 | وَإِنْ تَفْعَلُوا فَإِنَّهُ فُسُوقٌ بِكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ وَيُعَلِّمُكُمُ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | Eğer aksini yaparsanız, bu sizin için günahkârca bir davranış olur. Allah’a karşı gelmekten sakının. Allah, size öğretiyor. |
49:7 | وَكَرَّهَ إِلَيْكُمُ الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ |
Diyanet Meali: | İnkârı, fasıklığı ve (İslâm’ın emirlerine) karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir. |
49:11 | بِئْسَ الِاسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الْإِيمَانِ |
Diyanet Meali: | İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! |