KÖK HARFLER: ف ض ض
ANLAM:
فَضَّ : Bir şeyi kırmak, parçalara ayırmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
اِنْفَضَّ | fiil-VII | 3 | Dağıldı, dağılıp gitti | 62/11 |
فِضَّةٌ | isim | 6 | Gümüş | 43/33 |
| Toplam | 9 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Fizza (Fidda) | فِضَّة | Gümüş. |
Tafzîz | تَفْضِيض | Gümüş kaplama, gümüşleme. |
Mufazzaz | مُفَضَّض | Gümüş kaplamalı, gümüşlü. |
İftizâz | اِفْتِضَاض | Kızlığı bozma. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
اِنْفَضَّ : Fiil-VII.
3:159 | وَلَوْ كُنْتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لَانْفَضُّوا مِنْ حَوْلِكَ |
Diyanet Meali: | Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. |
62:11 | وَإِذَا رَأَوْا تِجَارَةً أَوْ لَهْوًا انْفَضُّوا إِلَيْهَا وَتَرَكُوكَ قَائِمًا |
Diyanet Meali: | (Durum böyle iken) onlar bir ticaret veya bir oyun eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona koştular ve seni ayakta bıraktılar. |
63:7 | هُمُ الَّذِينَ يَقُولُونَ لَا تُنْفِقُوا عَلَىٰ مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ حَتَّىٰ يَنْفَضُّوا |
Diyanet Meali: | Onlar, “Allah Resûlü’nün yanında bulunanlara (muhacirlere) bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler” diyenlerdir. |
فِضَّةٌ : İsim.
3:14 | زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاءِ وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ |
Diyanet Meali: | Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. |
9:34 | وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلَا يُنْفِقُونَهَا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ |
Diyanet Meali: | Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele. |
43:33 | لَجَعَلْنَا لِمَنْ يَكْفُرُ بِالرَّحْمَٰنِ لِبُيُوتِهِمْ سُقُفًا مِنْ فِضَّةٍ |
Diyanet Meali: | Rahmân’ı inkâr edenlerin evlerine gümüşten tavanlar … yapardık. |
76:15 | وَيُطَافُ عَلَيْهِمْ بِآنِيَةٍ مِنْ فِضَّةٍ وَأَكْوَابٍ كَانَتْ قَوَارِيرَا |
Diyanet Meali: | Etraflarında gümüş kaplar, şeffaf kadehler dolaştırılır. * |
76:16 | قَوَارِيرَ مِنْ فِضَّةٍ قَدَّرُوهَا تَقْدِيرًا |
Diyanet Meali: | Gümüşten billur kaplar ki, onları (ihtiyaca göre) ölçüp düzenlemişlerdir. * |
76:21 | وَحُلُّوا أَسَاوِرَ مِنْ فِضَّةٍ وَسَقَاهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا |
Diyanet Meali: | Gümüş bileziklerle süsleneceklerdir. Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecektir. |