أ ص ل

KÖK HARFLER:  أ ص ل

ANLAM: 

أَصُلَ : Bir kökü veya temeli olmak. Sağlam, sabit ve köklü olmak, sağlam temelli olmak. (Bir kimse) yargının sesi olmak; akıllı olmak. (Bir yargı veya fikir) mantıklı olmak. Saygın, asil ve muhterem olmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
أَصْلٌ isim 3 Asıl, esas, temel, taban 14/24 Çoğulu: أُصُولٌ
أَصِيلٌ isim 7 Akşam (ikindiden sonra akşama kadarki vakit) 25/5 Çoğulu: اٰصَالٌ

Toplam 10


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Asl (Asıl) أَصْل Temel, esas, kök. Bidayet.
Anâsıl عَنْ أَصْلٍ Kökten, asıl olarak, esaslı bir biçimde.
Asla ——— Hiçbir zaman, hiçbir biçimde.
Asîl أَصِيل Asırdan sonra akşama veya yatsıya kadar olan vakit. Ölüm.
Aslî أَصْلِيّ Birincil. Asla ait ve müteallik.
Asâlet أَصَالَة Temiz soyluluk. Soy sop temizliği. Köklülük. Çoğul: Asâleten
Usûl أُصُول Kökler, asıllar. Bir kimsenin ana, baba, dede ve nineleri.
Asâl أَصَال Asâl sayı: Yalnız bir ve kendisi ile bölünebilen birden büyük doğal sayılar. Asâl sayı
Âsâl آصَال İkindi ile akşam arasındaki zaman.
İstîsal اِسْتِيصَال Kökten koparıp çıkarmak.
Müste’sil مُسْتَأْصِل Kökünden koparan. 
Müste’sal مُسْتَأْصَال Kökünden koparılmış. Ele geçirilmiş.
Asliye أَصْلِيَّة Aslî, birinci derece. Asliye Mahkemeleri

Nasıl kelimesi, Türkçe “ne” kelimesi ile Arapça “asıl” kelimesinin birleşmesi ile ortaya çıkmıştır.

Nişanyan Sözlük, “asal (sayı)” kelimesinin Farsça olduğunu söyler. Yazılışı da farklıdır.

Asla kelimesi, “aslen, kök veya öz itibariyle” anlamındadır. Olumsuz fiille birlikte kullanıldığı zaman, “hiç, katiyen” anlamı kazanır.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

أَصْلٌ : İsim. Çoğulu: أُصُولٌ

14:24 كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ أَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَاءِ
Diyanet Meali: (Güzel bir söz), kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir.
37:64 إِنَّهَا شَجَرَةٌ تَخْرُجُ فِي أَصْلِ الْجَحِيمِ
Diyanet Meali: O, cehennemin dibinde biten bir ağaçtır. *
59:5 مَا قَطَعْتُمْ مِنْ لِينَةٍ أَوْ تَرَكْتُمُوهَا قَائِمَةً عَلَىٰ أُصُولِهَا
Diyanet Meali: (Savaş gereği,) hurma ağaçlarından her neyi kestiniz, yahut (kesmeyip) kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa…

أَصِيلٌ : İsim. Çoğulu: اٰصَالٌ

25:5 وَقَالُوا اَسَاطٖيرُ الْاَوَّلٖينَ اكْتَتَبَهَا فَهِىَ تُمْلٰى عَلَيْهِ بُكْرَةً وَاَصٖيلًا
Diyanet Meali: “(Bu Kur’an, başkalarından) yazıp aldığı öncekilere ait efsanelerdir. Bunlar ona sabah akşam okunmaktadır” dediler.
33:42 وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
Diyanet Meali: O’nu sabah akşam tespih edin. *
48:9 وَتُسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
Diyanet Meali: Sabah akşam Allah’ı tespih edesiniz diye (Peygamber’i gönderdik.)
76:25 وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
Diyanet Meali: Sabah akşam Rabbinin adını an. *
7:205 وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالْآصَالِ
Diyanet Meali: (Rabbini), yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam zikret..
13:15 طَوْعًا وَكَرْهًا وَظِلَالُهُمْ بِالْغُدُوِّ وَالْآصَالِ
Diyanet Meali: (Göklerde ve yerde kim varsa), ister istemez kendileri de gölgeleri de sabah akşam (Allah’a boyun eğer).
24:36 وَيُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ يُسَبِّحُ لَهُ فِيهَا بِالْغُدُوِّ وَالْآصَالِ
Diyanet Meali: (Allah’ın, yüceltilmesine ve) içlerinde adının anılmasına (izin verdiği evlerde) sabah akşam O’nu tesbih ederler.