KÖK HARFLER: د ر س
ANLAM:
دَرَسَ : (İşaret) silinmek veya yok edilmek. (Elbise, kitap) eskimek, yıpranmak. (Kadın) adet olmak. Kitabı okumak; onu hatırlamak için defalarca okumak; öğrenmek, ders almak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
دَرَسَ | fiil-I | 5 | Ders aldı, tekrar tekrar okudu | 7/169 |
دِرَاسَةٌ | isim | 1 | Ders almak, tekrar tekrar okumak | 6/156 |
| Toplam | 6 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Ders | دَرْس | Tenbih, talimat, vazife. | Ders-hâne |
Medrese | مَدْرَسَة | Ders görülen yer. |
|
Dirâset | دِرَاسَة | *Kitap okumak. |
|
Tedrîs | تَدْرِيس | Ders verme, öğretme, öğretim. | Çoğul: Tedrîsât |
Müderris | مُدَرِّس | Ders veren. |
|
Tedârüs | تَدَارُس | Okuma, yazma. |
|
Tederrüs | تَدَرُّس | Ders alma, okuyup öğrenme. |
|
Mütederris | مُتَدَرِّس | Ders alan. Okuyan. Tahsile çalışan. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
دَرَسَ : Fiil-I.
3:79 | كُونُوا رَبَّانِيِّينَ بِمَا كُنْتُمْ تُعَلِّمُونَ الْكِتَابَ وَبِمَا كُنْتُمْ تَدْرُسُونَ |
Diyanet Meali: | Fakat (şöyle öğüt verir:) “Öğretmekte ve derinlemesine incelemekte olduğunuz Kitap uyarınca rabbânîler (Allah’ın istediği örnek ve dindar kullar) olun.” |
6:105 | وَكَذَٰلِكَ نُصَرِّفُ الْآيَاتِ وَلِيَقُولُوا دَرَسْتَ وَلِنُبَيِّنَهُ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar, “Sen iyi ders almışsın” desinler diye ve bir de bilen bir toplum için onu (Kur’an’ı) açıklayalım diye âyetleri değişik biçimlerde işte böylece açıklıyoruz.* |
7:169 | أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِمْ مِيثَاقُ الْكِتَابِ أَنْ لَا يَقُولُوا عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ وَدَرَسُوا مَا فِيهِ |
Diyanet Meali: | Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan Kitap’ta söz alınmamış mıydı? Onun içindekileri okumamışlar mıydı? |
34:44 | وَمَا آتَيْنَاهُمْ مِنْ كُتُبٍ يَدْرُسُونَهَا |
Diyanet Meali: | Oysa biz onlara okuyup inceleyecekleri kitaplar vermedik. |
68:37 | أَمْ لَكُمْ كِتَابٌ فِيهِ تَدْرُسُونَ |
Diyanet Meali: | Yoksa size ait bir kitabınız var da (bu batıl hükümleri) ondan mı okuyorsunuz?* |
دِرَاسَةٌ : İsim.
6:156 | أَنْ تَقُولُوا إِنَّمَا أُنْزِلَ الْكِتَابُ عَلَىٰ طَائِفَتَيْنِ مِنْ قَبْلِنَا وَإِنْ كُنَّا عَنْ دِرَاسَتِهِمْ لَغَافِلِينَ |
Diyanet Meali: | “Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik” demeyesiniz diye…* |