د ل و

KÖK HARFLER: د ل و

ANLAM: 

دَلَا : Kovayı kuyuya sarkıtmak; kovayı kuyudan yukarıya çekmek, çekip çıkarmak. Birisine nazik bir biçimde davranmak. Bir şeyin başka bir şeyin yakınına gelmesini sağlamak, getirmek, çekmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
دَلَّى fiil-II 1 Tama’a sevk etti, umdurdu. 7/22 Aslı دَلَّلَ olabilir.
أَدْلَى fiil-IV 2 Rüşvet verdi, peşkeş çekti. 
اَدْلَى الدَّلْوَ : Kovayı kuyuya sarkıttı.
12/19
تَدَلَّى fiil-V 1 Yukarıdan aşağıya düştü, sarktı, yaklaştı. 53/8
دَلْوٌ isim 1 Kova 12/19

Toplam 5


AÇIKLAMA:

دَلَّى fiilinin aslının, دَلَّلَ olması da caizdir. O takdirde üç ل ‘dan biri و ‘a ibdal edilmiş olur. “Yakışmayacak işe tevessül etmek, cür’et vermek” manasına gelir. 

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Delv دَلْو Kova. Su koyulan ve kuyudan su çekilen bakraç.
Delve دَلْوَة Kova burcu.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

دَلَّى : Fiil-II. 

7:22 فَدَلَّاهُمَا بِغُرُورٍ فَلَمَّا ذَاقَا الشَّجَرَةَ بَدَتْ لَهُمَا سَوْآتُهُمَا
Diyanet Meali: Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü.

أَدْلَى : Fiil-IV.

2:188 وَلَا تَأْكُلُوا أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ وَتُدْلُوا بِهَا إِلَى الْحُكَّامِ
Diyanet Meali: Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. Onları hâkimlere (rüşvet olarak) vermeyin.
12:19 وَجَاءَتْ سَيَّارَةٌ فَأَرْسَلُوا وَارِدَهُمْ فَأَدْلَىٰ دَلْوَهُ
Diyanet Meali: Bir kervan gelmiş, sucularını suya göndermişlerdi. Sucu kovasını kuyuya saldı.

تَدَلَّى : Fiil-V. 

53:8 ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّىٰ
Diyanet Meali: Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu.*

دَلْوٌ : İsim. 

12:19 وَجَاءَتْ سَيَّارَةٌ فَأَرْسَلُوا وَارِدَهُمْ فَأَدْلَىٰ دَلْوَهُ
Diyanet Meali: Bir kervan gelmiş, sucularını suya göndermişlerdi. Sucu kovasını kuyuya saldı.