KÖK HARFLER: ج و ع
ANLAM:
جَاعَ : Acıkmak.
AÇIKLAMA:
Cû’ kelimesi, canlıların midelerinin boşluğundan kaynaklanan acıdır (Müfredat 275).
Cû’ kelimesi Kur’ân’da ancak “cezâ, sefalet ve acizlik” yerinde kullanılmıştır. Sağlık, sıhhat ve güç sahibi kimse için kullanılmaz. (Sabri Türkmen 84)
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
جَاعَ | fiil-I | 1 | Açtı, midesi boştu | 20/118 |
جُوعٌ | isim | 4 | Açlık | 88/7 |
| Toplam | 5 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- جَاعَ
- خَمِصَ > bak: خ م ص
- جُوعٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Cû’ | جُوع | Açlık. |
|
Câyî’ | جَائِع | Aç, acıkmış; aç olan. | Çoğul: Ciyâ’ |
Mecâ’ | مَجَاع | Açlık. |
|
Mecâe(t) | مَجَاعَة | Açlık. Acıkma. |
|
Tecvî’ | تَجْوِيع | Acıktırma. |
|
İcâa | إِجَاعَة | Yemek içmek için hiçbir şey vermeyerek aç bırakma. |
|
Tecevvu’ | تَجَوُّع | İsteyerek aç kalma. Açlık çekme. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
جَاعَ : Fiil-I.
20:118 | إِنَّ لَكَ أَلَّا تَجُوعَ فِيهَا وَلَا تَعْرَىٰ |
Diyanet Meali: | “Şüphesiz senin için orada aç kalmak, çıplak kalmak yoktur.” * |
جُوعٌ : İsim.
2:155 | وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْأَمْوَالِ وَالْأَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِ |
Diyanet Meali: | Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. |
16:112 | فَأَذَاقَهَا اللَّهُ لِبَاسَ الْجُوعِ وَالْخَوْفِ بِمَا كَانُوا يَصْنَعُونَ |
Diyanet Meali: | Bu yüzden yaptıklarına karşılık, Allah onlara şiddetli açlık ve korku ızdırabını tattırdı. |
88:7 | لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِي مِنْ جُوعٍ |
Diyanet Meali: | O, ne besler ne de açlıktan kurtarır. * |
106:4 | الَّذِي أَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ وَآمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ |
Diyanet Meali: | (Kureyş de), kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları korkudan emin kılan (bu evin, Kâbe’nin Rabbine kulluk etsin). * |